Ortaokul
yıllarım.
Özel
konulu, özel ‘küçük bir grup’ un, seminerine katılmıştım. O toplantıda
olanların hepsinin ‘Türkmen’ olduklarını sanıyordum. Emin değilim ama küçük toplantıdakilerden
bir kaçı ve konuşmacı, Ankara ya da İstanbul’dan gelen kişilerdi. Bugünden geriye
bakınca, onların hepsi de, Türk Milliyetçisi olan, Ermenilerdi.
Konu anlatımında,
el çizimi ve oklu haritada, göç yollarına görünce, ilkokul tarih kitabımızdaki;
‘Türklerin Göç Yolları’ haritası ile büyük benzerliği vardı. O an onu
düşünmüştüm.
ARA NOT: İlkokul Tarih Kitabımızın yazarı, Emin Oktay’dı. Ad-soyadından
anlaşıldığına göre, bir Ermenidir. Acaba? Günümüzde, gerçek Türkleri yok
ederek, onların yerine geçip; Adriyatik’ten – Çin Seddi’ne kadar, Sahte Türk İmparatorluğu
kurmak isteyenler, geçmişteki, Ermeni Göç Yolları ve Göç şekillerini, tarih
kitaplarına, “Türklerin Göç Yolları” diye mi yazdılar?
Belge
konusu, kısaca şöyle idi:
Selçuklu
Devleti sınırlarına gelip, belirlenen sürelerde, belirli yerlerde, geçici
konaklama yapan, Konar – Göçerlerin, uyacakları kurallar, bir sonraki konaklama
yerleri ve Bizans Topraklarındaki Rum yerleşim yerlerindeki yetkililere de bilgilendirme
notları. O ekipte olanların, net
sayıları, ortalama yaşları, cinsiyetleri, deri işi, kalbur – gözer, kundura,
dişçi, süs takıları vb. uğraş, ticaret tanımları. Yine o katardaki, serbest cinsellikteki
kızların, yerleşim yerlerinde, bu işleri yapamayacakları, ticaret malları dışında, halkın bu konuyu bilmeyeceği,
haberdar olanların da, konaklama yeri yakınında, halktan gizli, bu tür şeylerin
yapılabileceği. Benzeri, bazı tavsiye notları.
Konuları tam
bilmediğim için, aklımda kalanlara göre; bugün Avrupa’da ülkelerinde olan Ermenilerin
- bir kısmı – nın geçmişleri, bu tür, Asya’dan gelen konar-göçerlerdir. Asya’dan
Avrupa’ya giden bu grupların, Asya’ öncesi geçmişleri de, Afrika – Mısır, Orta
Asya, Hindistan eksenidir.
Adı geçen
belge, Almanya’da bir ailede bulunur. Onların geçmişleri, geliş yerleri bu
şekildedir. O aileden, Fransız bir Ermeni araştırmacıya geçer.
Günümüz
bilgileri ile geriye bakınca, o dönemlerde, dışarıdan gelenlerin, Selçuklu ve
Bizans topraklarında, sürekli – kalıcı olma şansları yok. Kurallara uyanların,
Avrupa ülkelerine “geçiş serbestliği” diyebilir miyiz? Bilmiyorum. Bu belge, bu geçişi mi düzenliyor?
***
Bir
başkasından da, Selçukluların, bu tür gruplarla ilk karşılaşmalarında, (özellikle
Rus Topraklarından gelenlerin ) paralı, serbest cinselliği görünce
şaşkınlıklarını dinlemiştim. İki-üç geçmiş bilginin ortalaması, yakıştırma
anlatımı şöyledir:
Günümüzdeki sınır karakol birlikteliklerine benzer, yeni
kurulan askeri bir merkez, uzaktan gelen, tenteli 15 at arabasını takip ve
karşılamak için, atlı askerlerden bir grup hazırlanır. Boşluktan canı sıkılan,
o kışlanın en üst komutanı da, bir ata biner. Onları durdurma - kontrol
noktasına gelirler.
Belirli aralıklarla, gelen arabalar durur ve göçerlerin
yetkilisi, nereden gelip, ne yapmak istediklerini, nereye gideceklerini
anlatır.
Sıra ile arabaları kontrol ederler. İçindeki, iş aletlerini ve
malları incelerler.
Arkadaki üçüncü arabadan, kışla komutanını bir bayanın istediği,
komutanın kulağına söylenir. Bayan daveti olunca, üç atlı ile komutan oraya
yönelir. Diğer askerler, araba incelemelerine devam ederler.
Arabanın yanına varınca, hafif şişman, orta yaşlı bir bayan;
attan inip, tek başına, arabanın içine bakmasını söyler.
Komutan attan inip, arabaya
bakınca, yüzünde bir gülümseme oluşur.
Gülerek ; “Ben evliyim, bunların arasında bu iş olmaz. Gider,
hanıma söylerler!” der. Yanındaki üç atlıdan, Rus olan gence dönüp; ‘Biz
dolaşalım! Sen bir bak!’ der. Diğerleri ile, arkadaki arabalar geçerler.
Rus asker, arabada ne olduğunu merak edip, atını araba
tekerine bağlayıp, araba tentesini arkadan açar. İçeri bakar ki; iki kız yan
yana yatıyor. Bir tanesi, diz kapağında olan eteğini de, biraz aşağıya
indirince, bacağında donu olmadığını da görür.
Biraz seyreder. Düşünür. Tenteyi kapatıp, atını bağlı olduğu
yerden çözüp, atına atlar ve arkadaki arabayı inceleyen komutanın olduğu bölüme
gider.
Komutan, ne oldu? Diye kafayı sallayınca, ‘Araba yaylı.’ Çok
güzel yapmışlar. Sizler burada, diğer arabaları inceler iken, o arabayı
yaylandırmak olmaz! İstemiyorum.
Komutan, ‘HiHi’ nerede? der.
HiHi, ne zaman zor bir iş olsa, öyle bir işe gönüllü
istense, ‘HiHi’; kendisine özel gülüşü ile ortaya çıkar, görevi anlayınca da;
Hi Hi diye gülerek, gider. ve o görevi başarı ile bitirip, gelip, yine ‘Hi Hi’
der.
Bu arada, kızlardan birisinin, arabanın arkasına çıktığı ve
saçlarını eli ile geriye doğru taradığı görülür. Çok güzel bir kız.
Kontrol işlemi bittiği için, komutan ekibi ve diğer askerler,
konar - göçer ekip yetkilileri ile birlikte, kenarda bir yerde oturmaya
giderlerken, komutan talimatı da, karşı tepede olan HiHi, yakına çağırılıp, iletilir.
Oradan herkes uzaklaştığı için de, ortam rahattır. İlerleyen dakikalarda, HiHi’nin
atının, yakın arkadaşı tarafından, kendi at eğerine bağlandığı görülür.
…
İşte orada, ilk şaşkınlık geçtikten sonra, bu tür bir olayda,
paralı ya da özel amaçlı, - kısmen rüşvet – cinsellikte, bazı resmi ilke – kurallar konulur. Bu tür
işler nedeni ile de, konaklama yeri, yerleşim yerlerinden biraz uzak olacak. Satılacak
ürünler ile yerleşim yerlerine gelecek olanlar da, bu tür görüntü ve
tavırlardan uzak olacaklar.
BU TÜR DENEYİMLERDEN SONRA, SELÇUKLU BÖLGESİNDE KONULAN
KURALLARIN, AVRUPA’DA BAŞKA üLKELERE GİDERLER İKEN; Yol güzergâhındaki, BİZANS
BÖLGESİ RUMLARINA; o belgede, “BİLGİLENDİRME
NOTU” OLARAK KONULMASI… ndan söz
edilmişti.
……..
Bu
şekilde, ta o yıllarda Avrupa ülkelerine gidenlerin bir kısmı, yasal göç mü
yaptılar? Bir kısmı, geri döndüler mi? Avrupa’da hangi bölgeler ve hangi
ülkelere yerleştiler?
Bu durum,
şu açılardan önemlidir.
Ermenilerin
bir kısmı, normal yaşam değerlerine, hayat ilkelerine, ‘Heavenly Religion’ hayat
tarzına bağlı insanlar. Bunların çoğunu,
çoğumuz tanıyor ve biliyoruz. İçinde yaşadıkları ülke ve toplumlar ile de
uyumludurlar. Sorun bunlar ile değildir.
GENETİK
OLARAK TA, KONAR – GÖÇER MANTIĞINDA OLANLARI İLE, MİLLİ DEVLETİ OLAN
MİLLETLERİN bazı sıkıntıları olması doğaldır.
O
kişiler, din eğitimi veren kurum ve kuruluşları ele geçirirler ise, o konuda da
….
….. bazı
uzmanlarca, konuların bu enlemde tartışılması, ‘YÖNETİM KONSEYİ’ sisteminin, zorunluluğunu
ortaya çıkarıyor. Mu?
16.08.2019
17:50
'Heavenly Religion' = Kutsal Kitabı olan dinler.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder