EK :
O yıllarda: “Evimin balkonuna, o an yatağımda olan kızın adını yazıp, ip ile balkona bağlı, büyük uçan balon asmasam, atama – tayinim, o hafta yapılacakmış!”
Balon olayından üç ay sonra, ben bu söylentiyi, ta Kayseri’den duymuştum. Ak Partililer söylemişler.
Evimde internet bağlantısı yok. Şimdi o yazıyı bulamıyorum. Kaç yıl oldu? TBMM de yayınladığımı hatırlıyorum. Belki, Ak Parti de yayınlamıştır.
AK Parti iktidarı öncesinde de, bazı önemli haksızlıklar yapılmıştı ama bir başkasına gidip, sorunu çözüyordum. TBMM Bilgi Merkezi’ni kurmamı istemezler ise, TRT de ki eski memuriyetime dönüşümü, bırakınız demokrasi, Cumhuriyet rejimini, Padişah bile önleyemez! Bu kadar rahattım. Durum böyle olunca, eski kız arkadaşlarıma, bazı sürprizler yapıyordum. O an yatağımda olan kızın ismini, uçan balona yazıp, o balonu balkona bağlama konusu da, öyle, geçici bir hevesti. BU NEDENLE DE, YAPILAN TAYİN – ATAMAMIN ERTELENDİGİNİ DUYUNCA DA, BİR DAHA, o an yatağımda olan kızın ismini, büyük bir uçan balona yazıp, balkona asmadım. Bu durum, bilinen bir somut gerçektir. Evimin içinde de, sevdiğim kızın adı yazılı olan bir balon bulunmamıştır. O, BİR KEZ DENK GELMİŞTİ. Her zaman öyle şey yapılmaz.
Aradan kaç yıl geçti… O gün kızılmış olabilir. Konunun özeti böyledir.
……
EVE, İNGİLİZ KIZLAR GETİRİR İSENİZ,
KOMŞU, DUVARA DELİK AÇIYOR!
Bu olayın da, bilinmeyen, tahrik eden yönü şudur.
Yatak odasında, sese duyarlı, lamba sistemi vardı.
Ses tonu arttıkça, ışık ta artıyordu. Daha sonra da, bir sonraki bağırışta, ışık sönüyor, oda karanlık oluyordu. Belki bu nedenle de, yan daire konuyu bilmediği için, bizim yatak odasına delik açmışlar.
Ben o deliği fark ettiğimde, bunun ne amaçla ve nasıl olduğunu tam anlayamamıştım. Yatakta dönerken, o hizada olan elektrik buatına takılı, o lamba kablosunu dizim takıldığı için, o buatın, yerinden düştüğünü SANIYORDUM. Lamba fişi, sürekli takılı olduğu için de, sonucu etkilemiyordu.
KOMŞU, YILLAR SONRA; BU KONUYU, GÜLEREK, BAŞKALARINA ANLATINCA, BEN DE DUYDUM. Neden – nasılını öğrendim. O nedenle, açıkça yazıyorum.
Komşum, komşuluk ilişkilerinde, çok iyi insanlardı. Bilinen bir kurumda çalışıyordu. Eşi hanımefendi, tam bir abla ve iyi bir komşu idi. Oğlu, o yıllarda, sanıyorum Lisede idi. Kızı, ortaokul son sınıfta olabilir. Oğlan subay oldu. Kızı da, subay ile evlendi. Diyaloglarımız çok iyi ve dürüstçe idi. O gün canları sıkılmış ve espri olarak ta yapmış olabilirler. Aramızda o samimiyet vardı ama bunu tahmin edemezdim.
Yine o odada, sese duyarlı bir saatim vardı. Alarmı çalınca, fındık kırar, alkış yapar ya da bağırır, bir cümle söyler iseniz, alarm susar, 5 – 10 dakika sonra tekrar uyandırırdı. Bu saat, Ankara’daki evimde kaybolmuştu. Daha basit ve işlevi aynı olanı, Kayseri, Ziraat Bankası arkasındaki saatçide de bulup, yıllarca onu da kullanmıştım. Yenisi de oradan alınabilir.
Yatak Odası düzeni şöyle idi.
Ev yapılır iken, bir duvar tamamen, gardırop, yan üst dolap, yüklük ve çekmeceler, kısaca sabit mobilya olarak yapılmış. Ona paralel yatak konulunca, arkaya gelecek şekilde, duvara bir priz konulmuş. Normalde, yatağın böyle konulması gerekiyor.
Bu eve gelmeden önce, aldığım yatak odası takımı sanıyorum Alman dizaynı, Adana yapımı, iki ayrı bağımsız gardırobu daha vardı. Onları da ekstradan, komodin\ çekmeceler ile birlikte, odaya koyunca, yatağın konum şeklini değiştirmiştim. O elektrik prizi, yan tarafta kalıyordu. Tam yatağı gören pozisyona geliyor.
Önceki gelen üç İngiliz kızdan, bir süre sonra, bir – kaç gün evimde kalan, yeni üç İngiliz kızların geldiği günlerde, O priz bazen düşüyordu. Fiş takılı olarak düştüğü için de, lambaya etkisi olmuyordu. SANIYORUM, O PRİZE, DUVAR ÖTESİ, KOMŞUNUN ODASINDA DA PRİZ VARDIR. O taraftan, bir çubuk ile itilince, benim odadan, priz düşüyor. Takıyorum. Bir süre sonra yeniden düşüyor. Kızların bacakları, kabloya takılıyor sanıyorum. Yan tutamaç diş yerleri iyi sıkıştırmıyor sanıp, fiş te takılı olunca, fark edememiş olabilirim.
Bu konuyu duyunca, daha sonra, orayı, sertleşen plastik ile besleyip, sabitleştirdim.
Dışarıda, bunun bile dedikodusunu yapmışlar.
…..
Ben, bunlar ile uğraşan adamdım.
Ak Parti iktidarı öncesi de, çıkan problemler, bir süre sonra çözümleniyordu.
Neden? Basit ama çok temel, memuriyete dönüşüm engellenerek, benim ile, bu kadar uğraşılması, - ELİMİZE BİR FIRSAT GEÇTİ – anlayışı, DEVLET MEMURU kavramını anlayıp, bilemeyenlerin, devleti ele geçirme….
Ne ise, geçmiş ile uğraşacak zaman ve durumum yoktur.
Hafta sonunuzun iyi geçmiş olmasını dilerim. O amaçlı bir yazıdır.
TÜRKMENİSTAN GENÇLERİNE, KIZLAR KONUSUNDA BAZI TAVSİYELER.
....O yıllarda: “Evimin balkonuna, o an yatağımda olan kızın adını yazıp, ip ile balkona bağlı, büyük uçan balon asmasam, atama – tayinim, o hafta yapılacakmış!”
Balon olayından üç ay sonra, ben bu söylentiyi, ta Kayseri’den duymuştum. Ak Partililer söylemişler.
Evimde internet bağlantısı yok. Şimdi o yazıyı bulamıyorum. Kaç yıl oldu? TBMM de yayınladığımı hatırlıyorum. Belki, Ak Parti de yayınlamıştır.
AK Parti iktidarı öncesinde de, bazı önemli haksızlıklar yapılmıştı ama bir başkasına gidip, sorunu çözüyordum. TBMM Bilgi Merkezi’ni kurmamı istemezler ise, TRT de ki eski memuriyetime dönüşümü, bırakınız demokrasi, Cumhuriyet rejimini, Padişah bile önleyemez! Bu kadar rahattım. Durum böyle olunca, eski kız arkadaşlarıma, bazı sürprizler yapıyordum. O an yatağımda olan kızın ismini, uçan balona yazıp, o balonu balkona bağlama konusu da, öyle, geçici bir hevesti. BU NEDENLE DE, YAPILAN TAYİN – ATAMAMIN ERTELENDİGİNİ DUYUNCA DA, BİR DAHA, o an yatağımda olan kızın ismini, büyük bir uçan balona yazıp, balkona asmadım. Bu durum, bilinen bir somut gerçektir. Evimin içinde de, sevdiğim kızın adı yazılı olan bir balon bulunmamıştır. O, BİR KEZ DENK GELMİŞTİ. Her zaman öyle şey yapılmaz.
Aradan kaç yıl geçti… O gün kızılmış olabilir. Konunun özeti böyledir.
……
EVE, İNGİLİZ KIZLAR GETİRİR İSENİZ,
KOMŞU, DUVARA DELİK AÇIYOR!
Bu olayın da, bilinmeyen, tahrik eden yönü şudur.
Yatak odasında, sese duyarlı, lamba sistemi vardı.
Ses tonu arttıkça, ışık ta artıyordu. Daha sonra da, bir sonraki bağırışta, ışık sönüyor, oda karanlık oluyordu. Belki bu nedenle de, yan daire konuyu bilmediği için, bizim yatak odasına delik açmışlar.
Ben o deliği fark ettiğimde, bunun ne amaçla ve nasıl olduğunu tam anlayamamıştım. Yatakta dönerken, o hizada olan elektrik buatına takılı, o lamba kablosunu dizim takıldığı için, o buatın, yerinden düştüğünü SANIYORDUM. Lamba fişi, sürekli takılı olduğu için de, sonucu etkilemiyordu.
KOMŞU, YILLAR SONRA; BU KONUYU, GÜLEREK, BAŞKALARINA ANLATINCA, BEN DE DUYDUM. Neden – nasılını öğrendim. O nedenle, açıkça yazıyorum.
Komşum, komşuluk ilişkilerinde, çok iyi insanlardı. Bilinen bir kurumda çalışıyordu. Eşi hanımefendi, tam bir abla ve iyi bir komşu idi. Oğlu, o yıllarda, sanıyorum Lisede idi. Kızı, ortaokul son sınıfta olabilir. Oğlan subay oldu. Kızı da, subay ile evlendi. Diyaloglarımız çok iyi ve dürüstçe idi. O gün canları sıkılmış ve espri olarak ta yapmış olabilirler. Aramızda o samimiyet vardı ama bunu tahmin edemezdim.
Yine o odada, sese duyarlı bir saatim vardı. Alarmı çalınca, fındık kırar, alkış yapar ya da bağırır, bir cümle söyler iseniz, alarm susar, 5 – 10 dakika sonra tekrar uyandırırdı. Bu saat, Ankara’daki evimde kaybolmuştu. Daha basit ve işlevi aynı olanı, Kayseri, Ziraat Bankası arkasındaki saatçide de bulup, yıllarca onu da kullanmıştım. Yenisi de oradan alınabilir.
Yatak Odası düzeni şöyle idi.
Ev yapılır iken, bir duvar tamamen, gardırop, yan üst dolap, yüklük ve çekmeceler, kısaca sabit mobilya olarak yapılmış. Ona paralel yatak konulunca, arkaya gelecek şekilde, duvara bir priz konulmuş. Normalde, yatağın böyle konulması gerekiyor.
Bu eve gelmeden önce, aldığım yatak odası takımı sanıyorum Alman dizaynı, Adana yapımı, iki ayrı bağımsız gardırobu daha vardı. Onları da ekstradan, komodin\ çekmeceler ile birlikte, odaya koyunca, yatağın konum şeklini değiştirmiştim. O elektrik prizi, yan tarafta kalıyordu. Tam yatağı gören pozisyona geliyor.
Önceki gelen üç İngiliz kızdan, bir süre sonra, bir – kaç gün evimde kalan, yeni üç İngiliz kızların geldiği günlerde, O priz bazen düşüyordu. Fiş takılı olarak düştüğü için de, lambaya etkisi olmuyordu. SANIYORUM, O PRİZE, DUVAR ÖTESİ, KOMŞUNUN ODASINDA DA PRİZ VARDIR. O taraftan, bir çubuk ile itilince, benim odadan, priz düşüyor. Takıyorum. Bir süre sonra yeniden düşüyor. Kızların bacakları, kabloya takılıyor sanıyorum. Yan tutamaç diş yerleri iyi sıkıştırmıyor sanıp, fiş te takılı olunca, fark edememiş olabilirim.
Bu konuyu duyunca, daha sonra, orayı, sertleşen plastik ile besleyip, sabitleştirdim.
Dışarıda, bunun bile dedikodusunu yapmışlar.
…..
Ben, bunlar ile uğraşan adamdım.
Ak Parti iktidarı öncesi de, çıkan problemler, bir süre sonra çözümleniyordu.
Neden? Basit ama çok temel, memuriyete dönüşüm engellenerek, benim ile, bu kadar uğraşılması, - ELİMİZE BİR FIRSAT GEÇTİ – anlayışı, DEVLET MEMURU kavramını anlayıp, bilemeyenlerin, devleti ele geçirme….
Ne ise, geçmiş ile uğraşacak zaman ve durumum yoktur.
Hafta sonunuzun iyi geçmiş olmasını dilerim. O amaçlı bir yazıdır.
4.08.2019 13:05
===============
TÜRKMENİSTAN GENÇLERİNE, KIZLAR KONUSUNDA BAZI
TAVSİYELER.
Bu işlerin en iyisi, sevdiğiniz bir kız ile
evli olmanız, sadece onun ile cinselliğinizin olmasıdır.
New York’taki Rus Kızı ile, tam o dönem de,
gerekli şartları hazırlayabilsem, okulun, Kariyer Geliştirme Merkezini adres
vererek, bazı askeri teçhizatların temsilciliğini alabilsem, ( o dönem, o koşullarda bu cazipti. Eşiniz
ile birlikteliğinize, yeterli ekonomik güvence altyapısını veriyordu. ) yeni
öğrenci o Rus Kızını, hemen okuldan ayıracaktım. Bu tercih, her kız için doğru
değildir ama o kız için, onun yapısı, bu şartlara daha uygundu. Büyük
konuşmayım ama evlilik dışı ilişkim, sanıyorum olmazdı. Tüm hayat boyu, risk ya
da süreklilik olmayan, bekâr kızlar ile bir-kaç kaçamağım, belki olabilirdi. O
yıllarda, hayata, evliliğe bakışım böyle idi.
Genel doğrunun bu olduğunu bir kenara yazınız.
AYNI İŞYERİNDE, BEKÂR BİR KIZ İLE GEÇİCİ –
SÜREKLİ İLİŞKİ.
ABD dönüşü, Sağlık Bakanı Danışmalığındaki
kadro meselesi sonrası, geçici olarak Ankara’da bir Alman Vakfında çalıştım. Çankaya’da,
giriş katta Türk Demokrasi Vakfı’nın haftalık, küçük seminer toplantıları
olurdu. Çalıştığımız üst kata yabancı çıkmazdı. Erkek olarak, bir Anayasa
Profesörü ve ben vardım. Geri taraf, bekâr genç kız ya da bayanlardı. Alman
Vakıf Başkanı ve Türk Demokrasi Vakfı başkanı ise, seyrek gelirlerdi.
Bazen, yakın arkadaş sohbetleri olurdu. Bunlar
hep, işyeri arkadaşı boyutunda kalırdı.
Alman Vakıf Başkanının sekreteri ise, aynı
zamanda, mütercim – tercümandı. Çeviriler yapardı. Bazen, çok kısa etek
giyinirdi ama ben bacaklarına, başka gözle bakmazdım.
Bir gün, bacaklarından, ben bakınca ısı
algıladım. O gün ışın yayıyordu. Başka fark edecek erkekte yoktu. Baktığımı
hissettirdim. Gülümsedi. Baktığım yer pembeleşiyordu.
İlk düşüncem; ‘Bu kız bekâr. Düzenli bir
arkadaşlığı yok ya da benim bildiğim yok. Şayet, geçici ya da ara sıra cinsel
birliktelerimiz olur ise, işyerinde ona bir zarar gelir mi?’ Duygusal ve
gelecek, evlilik planı olan cinsel birlikteliklerde, AYNI İŞYERİ, daima
risklidir. Problem – Problemlerden uzak durmak için, bundan kaçınmalısınız. Ben
buna özen gösterdim. Bu durum ise biraz farklıdır. Sohbet arasında, bunu
öğrendim.
Bir diğer ayrıntı, aynı işyerinde iseniz,
gizli ilişki olmaması gerekiyor. Bir alt sokakta buluşma yerine, işyerinden
birlikte çıkıp, cinsellik olsun – olmasın, dışarıda açıktan birlikte
gezebilmeniz gerekiyor.
- Akşam, mesai bitimi, birlikte çıkıp,
birlikte yemeğe gitme önerisinde bulundum.
Yemek davetimi kabul etti.
Önceden iyi olduğunu bildiğim, bir balık
lokantasına gittik. Galiba birer duble de rakı aldık.
O dönem arabam yoktu. Yemek sonrası, bir taksi
ile, evime geldik. Eve gelir iken taksi parasını da benim vermem gerekiyor.
Çünkü benim davetlim ve belirlenmiş bir ücrettir. Yeterli süre ev de kaldıktan
sonra, taksiye bindirip, yolcu ettim. Gidiş taksi ücreti ödenmez.
------------
AMERİKAN ELÇİSİ, SEKRETERİ İLE, ORTAM OLSA DA
YATILMAZ!
Bu da farklı bir somut örnektir.
Yaklaşık 18 yıl önce, Kayseri’den Ankara’ya taşındım.
O dönem modası, internetten tanıştığımız, küçük
bir arkadaş grubu, hafta sonu, ODTÜ de buluşup, yüz yüze tanışmayı istedik.
Oradaki küçük toplantıda, genele baktıktan sonra,
gözlerimle ikinci tarama, güzel kızlara bakıyorum. Bu bakış, sadece yüze değil,
döş – gerdanı da kapsıyor. Üçüncü taramada, tam ebat, bel, bacaklar, ayaklara
kadar inerdim.
İkinci taramada, bir yere takıldım. Kafamı
döndüremiyorum. Ne sağ, ne sol başka yere bakamıyorum. Güzel, zeki bir kız! Bu
kız kim acaba?
Hatırladığım kadarı ile, küçük bir oda –
salonda, üç kişi masada oturuyoruz. Karşımızda diğer gelenler. Gelenlerin hepsini rahat görüyoruz.
Kim olduğunu bilmeden, yeterince tanımadan,
bir bekâr kıza, oradan bulunuş amacı dışında bakılmaz.
Genel bir tanışma, sohbet.
O güzel kız ayağa kalktı. Kendisini tanıttı. Amerikan
Elçiliğinde çalıştığını da söyledi.
O yıllarda, benim internet yayınlarımda, bana
yardımcı oluyorlardı. “Onlardan birisidir. Beni tanıyordur.” diye düşündüm. Bu
kez, ‘güzel kızlık’ gitti. Kurumsal algılama başladı.
Sohbetler bitti. Çıkışta; ‘Didem Hanım, ben
araba ile geldim. Siz arabasız gelmiş iseniz, sizi, şehir merkezine ben
bırakayım.’ Dedim.
O tarihte, benim kafamda: TBMM de göreve başlayacağım.
Daha açıklamadığım, kapalı amacım, TBMM Bilgi Merkezi’ni kurmak. Arabadaki
sohbette, gelecekte, bazı ortak çalışmalarımız olabilir! İhtimali ciddiyetinde.
Böyle olunca, özel telefonunu da istemedim.
Ankara’ya o gelişimde, yollar – kavşaklar çok
değişmiş, trafik Kayseri’ye göre çok kalabalıktı. Ankara Trafiğine ve yeni yol güzergâhlarına
alışana kadar, şehir içine girmiyordum. Bunu kendisine izah ettim. Bu şartlarda
en uygun yerin, Bahçelievler, metro durağı olduğunu söyledi. Orada bıraktım.
Şayet, TBMM de göreve başlasam, Bilgi
Merkezimiz, ABD Elçiliğinden yürünerek gelecek mesafede olacağı için, elçilikle
açık bağlantılarımda, benim çok rahat çalışmamı sağlayacak, yardımcı olacak
konumda idi.
Bu küçük notları, bazen hatırlayınız.
……………………
12.08.2019 16:50
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder