Translate

17 Kasım 2019 Pazar

O YILLARDA, ETNİK KONULARI BİLMİYORDUM. ( Eski Web)


Aşağıda okuduğunuz, bazı olaylar ve durumlar, eski yüzyılda yaşanmıştır.
( 2000 yılı öncesi, bunun anlamı: 20 yy. da. )
AK Parti, 21. yy. başında iktidar oldu.
Ömrümün, en sıkıntılı dönemi de, böylece başlamış oldu.
Ankara’da, en önemli görevlere, kapalı etnik kimlikli, Ermeniler gelmişler.
Siyasi partilerin yönetimlerinin, Milletvekillerinin, Belediye Başkanlarının, Bakanlık Temsilcisi, il müdürlerinin,  Üniversite Rektörlerinin hepsi de, - istisnasız hepsi - Ermeni yapılmış.
TÜRKİYE’DE, TÜRKLER; BU DURUMU, HİÇ BİLMİYORLARDI.  

O yıllarda, İçişleri Bakanlığı hariç, ( Bu bakanlıkta, görevde olanlara, risk alanlara, - bilmeden – haksızlık yapmamak için ) diğer bazı bakanlıklara, bakan olarak, davet - atanma ihtimalim var sanıyordum.
Vali ya da Belediye Başkanı olmaya da razı idim.
Bunların arasında, etnik olarak, hiç bir tane bile, Türk bırakılmamış.
Sadece Türkiye Türkleri değil,  ABD, NATO, Rusya’da bu durumu bilmiyordu.

Avrupa’da, bu durumu bilen bazı merkezler; “ TÜRKLERDEN KURTULDUK! KURTULUYORUZ.” Diye, kıs kıs gülüyorlarmış! 
Zil takıp oynayanlar, göbek atanlar olmuş.
Bu arada, Avrupa’nın, bu bölge ve ülkemiz üzerinde, başka hesapları da başlamış.

Türkiye bitmiş, Gürcistan ve Azerbaycan üzerinde hesaplar başlamış.
Eski Rusya (SSCB) dağılmadan önce, Rusya’nın son Dış İşleri Bakanı ve Gürcistan’ın ilk Devlet Başkanı,  Şıvartnadze, bir söyleşi de şöyle diyordu:
Gürcistan’da, bu bölgede mağdur olan Ermenilere bir bölge vermiştik. Orada kalacaklardı.
Biraz rahatlayınca, biraz palazlanınca, sorun kaynağımız oldular!  Demişti.

(Gürcülerin etnik geçmişleri, Ermenidir. Uzun süreçte, onlar yeni bir bölgesel kişilik, kimlik ve karaktere kavuşmuşlardır. Bununla birlikte, hem Ruslar ve hem Türkler, onları Ermeni olarak görmezler. Çünkü, hayat tarzları, insan ilişkileri daha güvenli, daha sistemli ve daha temizdir.
Bölge Ermenilerine karşı da, Gürcüler; geçmişte, Ruslar ve Türklerden yanadır -lar.  Ermeniler, onları sevmez, istemez ve kıskanırlar. )

Azerilerde de, biraz farklı ama başka bir durum vardır.
Azerilerin de etnik geçmişleri Ermeni ama Hıristiyanlığı da bilmezlermiş. Geçen dönemde, Müslüman olmuşlar. ‘AZERİ’ diye yeni bir kimlik oluşturmuşlar.

SSCB Dağıldıktan sonra, özellikle Azerbaycan İçişleri Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı, dışarıdan sonradan gelen Ermenilerin eline geçmiş. Ermenistan, orayı çatışarak değil, yönetim kadroları ve siyasetçileri, sonradan gelen Ermenilerden yaparak, orayı – kapalı işgal yolunu seçmişler. Bu yöntemin, Avrupa ülkelerinden bazı destekçileri de varmış.

Macaristan. Macarlarında geçmişleri de Ermeni ama son onlu yıllarda, Avrupa’ya, çeşitli sahte etnik isimler ile sokulan Ermeniler, Macaristan’a giremiyorlar. Dışarıdan gelen Ermenileri, Macarlar, ülkelerinden hemen kovuyorlar. Macarlar dışında kimse, o ülkede barınamıyor. Polonya’da, tamamen Ermeni imiş ama oradaki durumu hiç bilmiyoruz.

Bu durumun şöyle de bir tanımı var:
Amerika Birleşik Devletleri, 1930 ya da 1960 tan sonra ABD ye gelen, sahte etnik geçmiş beyanlar ya da çeşitli hileler ile vatandaş olanlardan, “Amerikan” olamayanların bir kısmının, Güney Amerika’da kurulacak yeni bir Ermenistan’a gönderileceği söylentisi var. O yeni Ermeni Devletine, Gürcistan’dan, Azerbaycan’dan, Macaristan’dan,   Gürcü, Azeri ya da bir Macar gitmez. Bu üç ülkeye, sonradan gelenler ise, biraz sıkıştırılırlar ise, Güney Amerika’da o yeni ülkeye giderler.
Kısaca, bu üç ülkenin, Gürcistan, Azerbaycan ve Macaristan olarak, kendi bölgelerinde, sonradan gelenler de, iç temizlik yapıldıktan sonra yer almalarından, komşu ülkelerin bir sıkıntısı yoktur.
…….

YUKARIDA YAZILAN KONULAR GİBİ ÇOĞU KONUYU, BEN HİÇ BİLMİYORDUM.
Aşağıdaki web, o şartlarda, o yıllarda böyle yapıldı.
Rusya’da ki Ermeni Gruplar, basın –Tv tarafından, geleceğe yönelik, etnik yanıltma yapılmak için,  Türkiye’de bizlere; ‘Türk - Türkmen’ olarak tanıtılıyordu. Galiba ‘Tuva Türkleri’ denilenler de Ermenidir-ler.  Buna benzer yanlışlar da düzeltilmedi. KISACA, HİÇ DOKUNMADAN, ESKİ DÖNEM WEBİ:


17.11.2019 11:00
.

10 Kasım 2019 Pazar

TÜRKMEN ve RUS GENÇLERİNE, DİNİ KONULARDA, BAZI TAVSİYELER…


Aşağıdaki paragraflar okunurken, şunlar açık olarak bilinmelidir:
Dini konularda, otoriter ( yetkili ) bir kişi değilim.
Bu satırlar, tamamen bireysel görüş ve önerilerdir.
Bir başka deyim ile, toplumsal ilişkilerde, gerçek hayatta, bireysel gözlem ve deneyimlerin sizlere aktarılmasıdır.

Okul yatakhanesine getirmemek kaydı ile, - sadece – evinizde, Rusça bir Kur’an ve İncil olmalıdır. (Rusya’daki, Türkçe Kur’an çevirisi hakkında, yeterli bilgim yoktur. Rusça Kur’an Çevirisinin iyi olduğunu duymuştum. Türkiye’de de, Türkçe çevirilerin bazılarını ben de yeterli bulmuyorum.)
Şimdilik, bu yaşlar da,  yalnızken, ortam olunca, bir sayfayı açıp, okuyunuz. Ev de, başkaları var ise, (anneniz – babanız, kardeşleriniz) onlara; “Burada şöyle yazıyor. Bu ne demektir?” Diye sormayınız. Daha iyisi, onlar bile, ara – sıra, o kitaplarda, bazı yerleri okuduğunuzu bilmesinler. KISACA, HİÇ KİMSE İLE, OKUDUKLARINIZI TARTIŞMAYINIZ. BAŞKALARINA SORU SORMAYINIZ. 
Okuduğunuz bölümü, anlayıp – anlamadığınızı da düşünmeyiniz.

(Bireysel gözlem: o bölümü, çok yıllar sonra, açıp – okuyunca, “İncil’de, burayı ben okumuştum. O satırları, paragrafı tam fark edememişim.” Bunu kimseye söylemezseniz, Kutsal kitaplarda, bu durum, gelecekte, hayatınızda çok olur.)

Şimdilik, başka dersi çalışırken, dinlenmek için, ders aralarında, 10 -15 dakika, rast gele yerler okuyunuz. Bir ay da, 3 -5 defa. Ya da, mutlu – sevinçli, üzüntülü olduğunuz günler de, anlar da, kısa süreli, rast gele birkaç sayfa okuyabilirsiniz. ONLARI OKUDUĞUNUZU, KİMSE İLE KONUŞMAYINIZ. Başkaları bilmesinler.

Okulda, yatakhanede, çarşıda gezer iken, bir toplantıda; ‘ din – inanç ’  konusunda konuşanlar olur ise, hiç yanıt vermeden, dinleyiniz. Başka görüşte de olsanız, bildiğiniz bir konu da olsa, o tür sohbet ve tartışmalara, kesin olarak katılmayınız. Katılımcı olmayınız. Fırsat olur ise, o ortamdan uzaklaşınız.

Bu bir başlangıçtır.

İkinci basamak:

Geçmişten biliyorum. Rusya’da, bir yıl da 52 hafta vardır.
Türkiye’de de 52 hafta var. Enteresan! Amerika’da da, bir yıl da, 52 hafta var.
Bunun anlamı; Rus Kilisesinde, bir Papaz, 52 Pazar Günü, Kilisede ayin – dua yapıyor. Kürsüden konuşuyor. Aynı şekilde, bir Cami Hocası da, bir yıl da, 52 Cuma günü,  Minber – Kürsü’ye çıkıp, konuşuyor. Dua ediyor.
BUNLAR NEDİR?  NE SÖYLÜYORLAR?
Bu blogdan, gizli bir yazı ile, Rusya Diyanetine, - sadece son 40 – 50 yıl değil -, çok eski yıllardan beri,  Türk Camilerinde, “Hutbe” denilen, okunan bu metinlerin kitaplarını, almaları talebimi iletmiştim.
Dış duyum; Türkiye’de, o dönemin en yetkili kişisinin, kendi kitaplığında olanlar da dâhil, hepsini,  Rusya Diyanetine gönderdiğini öğrenmiştim.
Rusya Diyaneti, diyelim 1500 Hutbe’den, 500 ‘ünü seçip,  Rusçaya çevirmiş ve kitap olarak basılmış.  
Aynı şekilde, Rus Kiliselerinde, Pazar Ayinlerinde okunan ve söylenen metinlerin içinden, 500 ünün seçilip, ( Belki de vardır. Var ise, yeniden düzenlenip ) kitap olarak basılması için, bireysel talebi, onlara iletiniz.

Bu kitaplarda olanların hepside,  1 – 2 sayfa, ayrı ayrı konulardır.
Bazen de, bunlara göz atınız.
Yine aynı şekilde, başkaları ile bu konuları konuşmayınız.
Ev dışında, başka yerde okumayınız. Başkalarına göstermeyiniz.
Oralarda eksikler olabilir. Fazlalıklar olabilir. Bu konularda, hiç konuşmayınız.
BU İŞİN UZMANLARI, (Kesinlikle Rusya Diyaneti onaylı ) KAPALI TOPLANTILARDA, YEN BİR BASKI DA, ONLARI DÜZELTİRLER.

Üçüncü basamak:  

İkinci basamaktaki kitap ile aynı ebatta, Cami, Kilise ya da Ev de, yapılacak dua – dualar ve ibadet nasıl olacak? Nelere dikkat edilecek? gibi, genel bilgi notları olan, sadece Rusya Diyanet onaylı, bir kitap vardır. Eksikleri var ise, düzeltilir. 

BUNLAR, BAŞKA HİÇ BİR YERDE TARTIŞILIP, KONUŞULMAYACAKTIR.

Konuşan olur ise, dinlemeyip,  oradan, o kişi ve çevrelerden uzak durulacaktır.

…..

BENİM, BİREYSEL UYGULAMAM NEDİR?

Çocukluktan beri, fırsat ve ortam olur ise, Cuma Namazına giderdim.
Şimdilerde, o çevrelerden uzak duruyorum.

Her gün, düzenli, 5 vakit namaz kılmadım.
Sabah namazları, ya da bazen, 2-3 rekât, kimse yok iken, ev de namaz kıldığım çok olmuştur.
Bazen de, yalnızken, bazı duaları okurum.
Sizler de, böyle şeyler yaparsanız, kimseye söylemeyiniz.
Türkmen bir genç, merak için, arkadaşları ile ya da yalnızken,  Kiliseye gider ise, abdestli olmak zorundadır. (Çevreye fark ettirmeden, bunu yapınız.) Kilise'ye girişte, kimseye fark ettirmeden, içinizden, "Ayet-el Kürsü" duasının okunması gerekir.
…..

10.11.2019 15:02
.

8 Kasım 2019 Cuma

ŞİİR ÇEVİRİLERİ, NASIL YAPILABİLİR? ÇEK KIZLARI ....



ŞİİR ÇEVİRİLERİ, NASIL YAPILABİLİR? 

Yazıldığı dilden, bir başka dile çeviriler yapılırken, en çok sıkıntı, şiir çevirilerinde olur.

Şiirlerde, bazen bir satır, TÜM HAYATINIZI ETKİLER!
O çeviri tam yapılamaz, o satır tam anlaşılamaz ise, - ya da, yanlış kelime seçilir ise – çok başka anlam yüklenip, o satır sizi, başka anlayışlara götürebilir. Ana mesaj, tam anlaşılmaz.

İngilizlerde, eski İngilizce var.
Aynı kelimenin, zaman-süreç içinde, anlam – kavram değişiminde, her dil de bazı sıkıntılar var.
Şiir; uçan kelimelerdir.
Geçmiş kültür birikimine, yaşam tarzınıza, hayat beklentinize göre, etnik geçmişinize göre, DNA’nıza göre, aynı kelimeyi, melek ya da başka şey olarak görebilirsiniz. Aynı satır; bazen sizi rahatlatır, bazen sizi güldürür, düşündürür, bazen de sizleri üzebilir.
Yine aynı satıra, üniversite örgencisi iken, başka anlam – anlamlar yükler iken, hayat deneyimi arttıkça, o satırın anlamı daha da zenginleşebilir.

Durum böyle iken,  şiirler, bir başka dile nasıl çevrilmelidirler?

Çok kısa, benim bireysel görüş ve önerim:
Her iki dil’i çok iyi bilen bir çevirmen, o satırı, anladığı şekilde çevirmelidir.
O satır altına ya da dip not olarak, orada kullanılan kelimenin, başka anlamları ile birlikte, çok kısa, iki satır not düşmelidir.
Her paragraf, dize, bölümün, altına da, parantez içerisinde, üç – dört satır, şiir özelliği olmayan, düz yazı anlam verilmelidir.

Kısaca, ortak bir dergi de, öncelikle, şiirin, yazıldığı orijinal dil -  de, şiirin aslı verilmelidir. Onun altında ya da üstünde, birebir, çevrilen dildeki, şiir olarak okunulacak özellikteki metin. 
O sayfa altında da, her satır ve bölümün anlaşılmasını sağlayacak, destekleyici bilgi satırları.   
Bana göre, bu model dışında şiir çevirisi yapılamaz. Yayınlanamaz.

Anlayış değiştirme amaçlı, güncel bilgilere – döneme uygun satır, kelime anlamlandırmalarda da, okuyan kişi, orijinali görmelidir.
….

BAŞKA BİR NOT: 8.11.2019 10:13

İSTANBUL ve BURSA’da, AMERİKAN SİTELERİ yakınındaki tepenin arkasındaki arazi, çit ile çevrilmiş. Maliye Bakanlığından, düşük ücretli ama kira sözleşmesi var. Üretilecek sebze – meyve tanımlı, kapasite ve üretim oranı sınırlı olan bölgede, -geçici- iş ortağı olarak çalışacak kızların, Çek Cumhuriyetinden getirilmesine karşı olanlar varmış!
Onların vizelerini ve geçici çalışma izinlerini, Türkiye verecek. Açık tanımlı,  sadece o bölgeye has, o projeye has, Amerikan tercihine, Türkler saygılılar.
Türklerin ana talebi: üretilecek sebze – meyve’den, belirli bir oranın, sebze – meyve olarak verilmesi idi. Bu oran belirlendi. Anlaşma yapılır.

Sizler ne karışıyorsunuz?
Dünyanın en güzel kızları arasında, Çek Kızları da vardır. Onların yetiştirecekleri sebze ve meyve de güzel ve iyi olur. Neler ile uğraşıyorlar? Size ne?  Sadece, o bahçeciliğe has –geçici- iş ortakları.

O bölgeye, onların yanına, Amerikan olanlardan başkaları gitmeyecekler.  O bölgeye giremeyecekler. Birlikte, onlar ile çalışamayacaklar.
Belki de, Türk – Amerikan – Rus (TAR) Lisesi öğrencilerinden de, isteyenler, (sadece Amerikan olanlardan), isteyenler, hafta sonları o bahçelere gidip, saat ücretli, o bahçelerde çalışabilecekler. Bunu neden tartışma konusu yapıyorsunuz? Tartışılacak – konuşulacak, başka konu kalmadı da, bununla mı uğraşıyorsunuz? Abesle iştigal!
….
&&&&&&&&&&&

AMERİKAN, RUS, TÜRK, RUM, İNGİLİZ, ALMAN, FRANSIZ DÜŞÜNÜRLER…

1789 Fransız Devrimi ile somutlaşarak gelişen “CUMHURİYET” rejim ve anlayışı, İngiltere’yi sarsmıştı.
Ruslar; kendi ülkelerinde, yönetimden uzaklaştırılmalarının sonuçlarını, 1917 Devrimi ile somut olarak gördüler.
Türklerin, etnik ama yönetim ilkeleri İncil ve Kuran’a dayalı sistemlerinin bozulması, Osmanlı İmparatorluğunun dağılması sonucunu ortaya çıkardı.

Dünya görüşü ve etnik bilinci, o dönmelerden 50 – 60 yıl önce –yeni- gelişen Almanya, Cumhuriyet’ anlayışı karşısında, şaşkınlığını, başka bölgeleri, ülkeleri işgal ederek gidereceği yanılgısına düştü. Etnik Milliyetçilik anlayış değişimi, Almanlar dışında başkalarının eline geçmişti.
I. Dünya Savaşında, bu şaşkınlık tam giderilemedi.
30 yıl sonra, II. Dünya Savaşı çıktı.
Gelişmek, kendini geliştirmektir. Halkının geçim düzenini sağlamaktır. Onlara, güven içerisinde, insanca yaşayabilecekleri bir düzen verebilmektir. “Vatandaşlık” kavram ve tanımı, başkaları tarafından, başka şekilde yapılınca, İngiliz de, Alman da, Fransız da, şap’a oturdular. Üretim yaparak, başkalarına mal satarak, çözüm bulacaklarını sandılar. -J Ellerinde, ne vatanları, ne milliyetleri kaldı. Bir kısmının da, avratları ellerinden kaçtı. Çocukları, kendilerine yabancı oldu. 

Amerika, - bir dönem - vurdum mu? Alırım. Anlayışına kaydırıldı.
Bir gün, Amerika; Kimin için? Ne için? Nereye vuracağım?
Vurdum. Aldım. Bana yaramadı! Bunu düşündü.

Türklerin, Rusların, Amerikalıların, inançlı insanları var. Bunlar, kiliseye de, cami’ye de gitmekten korkar oldular. Oraları bile, şov yerine dönüştürenler olmuştu. Evlerinde, başkalarından gizli, ibadet – dua edenler, Tanrı’ya yalvardılar: Yeni bir çözüm, yeni bir dönem istediler.
 ……
…….
…….
Dünya Güvenli Bölgesi, 7 ülke, 7 millet’in işbirliği, böylece ortaya çıktı.
Bu bölgede, Yönetim Konseyli yeni yönetim sisteminin adı ne olacak?
Bunu bulup, söyleyiniz.
Almanya, Federal Yönetim. Rusya, Federal Yönetim.
Yunanistan,  bu gelişmelere uygun, diğer 6 devletin, 6 ülkenin, 6 milletin dış destek ve güvencesi ile; ‘Kurucu Meclis’i kurdu ve Yunanistan’ın adını: ‘Rum Devleti’ olarak açıkladı diyelim. Diğerlerinin, yeni vatandaşlık tanım ve durumları ne olacak?
Rusya, toplam üç etnik gruptan oluşuyor. Orada işler ve tanımlar daha kolaydır. Amerika Birleşik Devletleri’ni bir yana bırakınız Almanya’da durum nedir? Bunu bilmiyoruz. Almanya, neden Federal?

Mevcut devletlerin, bu yedi ülkenin, bilgi merkezlerindeki bilgilerin –bazılarından- kendilerinin de şüpheleri var.

Böyle bir ortam da, şaşkınlıkla, yeniden ‘dünya savaşı’ na gidiliyordu.

KISACA, 1800 LERDE BAŞLAYAN SÜREÇ, ARKA ARKASINA DÜNYA SAVAŞLARI GETİRİYORDU.

Dünya Güvenli Bölgesi, kuruluş ön çalışmalarında, “Ortak Bilgi Merkezi” nin, biraz daha öne alınması gerekiyor mu? 

BÜRÜKSEL arşiv ve anlayışından, Brüksel kadrolarından, Brüksel’den kurtulmak için, Washington DC de; “DÜNYA ORTAK GÜVENLİK TEŞKİLATI” kurulmadan, Rum ve Türk Uçaklarının, Brüksel’i bombalamaları yanlış olur!

Brüksel, Rus Kızına kavuşmamı istemiyor!
Lütfen, buna bir barışçı çözüm bulunuz.

Bu kadar. 8.11.2019 13:54


20 Ekim 2019 Pazar

AMERİKAN KIZIL HAÇ, RUS KIZIL HAÇ ve DISA’nın, Ankara’da; KIZILAY OPERASYONU


Türkiye’de, dönem dönem, Kızılay hakkında, bazı spekülasyon söylentiler çok yapılırdı. Herhangi bir gazeteci için, bunların doğruluğunu araştırmak, o gazetecinin mesleğini kaybetmesi sonucunu getirebileceği iddiaları vardı.
Çünkü, Masonluğun etnik foyası ortaya çıkmadan önce, Ankara’da, Kızılay Başkan ve yardımcılarının, üst derece mason olmasından çekinilir, il ya da Bölge Kızılay Müdürleri de, evlenememiş, ev de kalmış, yaşlı bayan doktor olurdu ya da -şimdi anlıyoruz ki- bazıları da, aile içinde ya da dede – ebe tarafında, arazi hırsızlarının çocukları o görevlere atanabiliyorlardı. Normal şartlarda, Kızılay’da yönetici görevlere gelenlerin sayılarının çok çok az olduğu söylenirdi.

Bir başka şüpheli durum; kadının geçmişi karışık, KIZILAY’a, Ankara – Sıhhiye, ya da örneğin, Ankara Gazi Mahallesinde bir ev, arsa bağışında bulunurlar. Onların ismi de, o binada yazılı olurdu.
İYİ DE, O ARSA ya da BİNA, O KADININ DEĞİL Kİ! Orası, hazine – devlet arazisi. Ondan sonra, o arsa, arazi, ev, başkalarına satılır mı idi? Bunu bilmiyoruz.

Kısaca, Kızılay’ın asli hizmeti – görevi dışında, başka bir görünüş ve algılanması vardı. Malzeme alımlarında, fısıltı dışında, bir yere haber yazılamazdı.

Bunlar uzun hikâye. ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

Göreve başlayınca, daha aklı başında ve bu konulardan uzak olmak durumundayım. “Başka hangi konu kaldı?” der iken, bazen de, hakkında, iyi söylentiler ve iyi hizmetler duyduğumuz, bu kuruluşumuz, KIZILAY aklıma geldi. 

KIZILAY, YENİDEN KURULUP, SİSTEM DEĞİŞİMİNE GİDİLECEK.
NEREDEN BAŞLANACAK?

Amerikan Kızılhaç Başkanı ve Rusya Kızılhaç Başkanından talebimiz:

Kendi sistemleri içerisinde yetişmiş, bir yönetici ve iki yardımcı elemanı, Rusya ile koordine ederek, aynı tarihte, Türkiye’ye, Ankara’ya göndermeleri.
(Tahmini, 9 ay GEÇİCİ GÖREVLİ.)
Aynı şekilde, DISA Başkanından talebimiz de böyledir. Türkiye’deki diğer elemanlarından bağımsız, - 9 ay geçici görev ile - direk Amerika’dan, bir yönetici, iki yardımcı personel.

Üç ana yönetici için, 9 ay süreli, Ankara’da ayrı ev, lojman verilecek. Bunun anlamı, isterler ise, eşlerini, anne – babalarını, yanlarında getirebilecekler. İlgili kurum başkanları bilgilendirilerek, buna yeterli, aylık, açıktan ödeme, , Türk Lirası, ek – yeterli gelirleri olacak.

Yardımcı personeller, bekâr iseler, Kızılay’ın, Ankara’da, çok yeterli misafirhaneleri var. Rahat ederler. Bekâr kişinin harcamalarını karşılayacak oranda, daha az, aylık nakit para da alacaklar. Bunu, gelen yönetici belirleyecek.

Gelecek YAZ dönemi, bir ay, sahilde, Kızılay tesislerinde, ailecek ücretsiz tatil imkânları da olacak. Aile bireylerinin, Türkiye’ye geliş-gidiş uçak biletlerini de, KIZILAY karşılayacak.

Bu ekip, çalışmaya başladıktan 6 – 7 ay sonra, Ukrayna, Kazakistan, Türkmenistan, isterler ise; Türkiye Kızılay Kurumunda, yeni yönetim modelinin ne olacağını, neler yapıldığını görmek için, kendi kuruluşlarından eleman gönderebilecekler. Onlara, ek ödeme yapılmayacak. Sadece, bilgilenecekler. Süreyi de kendileri belirleyecekler. 

Amerikan Kızılhaç, Rusya Kızılhaç ve DISA’ dan gelecek ekibin, Ankara’da yapacağı ilk iş; üniversiteden yeni mezun, yakın dönem mezun olmuş, az ama yeterli İngilizce bilen ya da Devlet Lisan okulunda, gelecekte kursa gönderilecek, iktisat, hukuk, bilgisayar, işletme, fakültesi mezunu, yeni TÜRKMEN GENÇLERİ, (ABD – Rusya’dan gelen ekip) KENDİLERİ SEÇECEKLER. Toplam 15 – 20 kişi.
15 – 20 kişi de, Meslek Yüksek Okulu ya da Lise mezunu Türkmen gençleri.
Bunlar dışında, KIZILAY’ın mevcut personellerine dokunulmayacak. Onlar ile de, birlikte çalışılacak.

20.10.2019 16:24

25 Eylül 2019 Çarşamba

DİL ( lisan ) VE ANLAYIŞ GELİŞTİRMEK


Türkiye’de çocuklar, herhangi bir lisanı bilmeden doğuyorlar.
Ankara’da, herhangi bir doğumevinde, yeni doğan bir çocuk, anne – baba Alman da olsa, Almanca ya da Türkçeyi bilmeden doğuyorlar.

Aynı kelimeyi, 80 – 100 defa duyunca, o kelimeye uygun işlem yapıldığını görünce, önce ‘kavram’ olarak, kelimeyi kavrayıp, daha sonra o kelimeye bir anlam yüklüyorlar. Bir anlam yükleyiş, o kelimenin sözlük anlamlarından her hangi birisidir. Yer, konu - konum ve duruma göre, aynı kelimeye yüklenen anlamlar değişiyor.

Türkiye’ye, TV çok geç geldi.
Bebeklik, çocukluk yıllarımızda, sözlü anlatım, hikâye ve masalları, çevremizdeki insanlardan duyup – dinleme imkânımız vardı.
İlkokul kitaplığımızdaki, - eğitim bakanlığı yayınları  - masallar, Dede Korkut ve diğer Türk hikâyelerini, okuma, geliştirme – egzersiz kitapçıkları resimleme, düzenleme ve baskılarını inceleyen günümüz Rus eğitimcilerinin de beğendiklerini duydum. 
Öğretmen kadroları ve ders kitapları tartışılabilir ama bazı eğitim materyalleri, o günlere, o dönemlere uygun çok iyi idi.  Teknik konularda, laboratuar eğitim araçları da… Haritalar da, çok yeterli idi. Sosyal iletişim, yerel sportif faaliyetler de yeterli idi.

Tüm bunlar ile birlikte, Türk Alfabesini yazan Şakir Amca’yı, ben yakından tanırdım ve sohbet ederdim. Onun kişiliği ve vermek istediği ilk mesajlar, imgeler, kapalı etnik kimlik isimlerini, çok daha yeni değerlendirebiliyorum! Eski dönem anlatıları, masal ve hikâyelerinde de, aynı, küçük ama önemli değişimlerin yapıldığını da yeni görüyor ve anlıyoruz.

Kısaca, Türk milletinin şu anda içinde bulunduğu durum, sadece ‘arazi işgali’ yapanlar ile uğraşmak, Türkiye’ye, sahte beyan ya da hileli girişten sonra, vatandaş bile olmadan, GENEL MÜDÜR, MİLLETVEKİLİ, GENERAL olmaktan öte, daha ciddi konuları da var. Hem vatandaş değil, hem de düztaban, subay – astsubay olmuş! Özel – Gizli toplantılar yapmışlar. O toplantılara katılmışlar.

Halen CHP milletvekili bir üyesi olan ARIK Ailesi, yalnız Sarız Kazasında değil, Kayseri’de de bilinen – saygın insanlardı. Etnik geçmişleri ‘Avşar’ olarak bilinirdi. Avşarların ‘Türkmen’ oldukları söylenirdi. ‘Avşarlar’ın Etnik geçmişlerinin ‘Ermeni’ olduğunu da yeni öğreniyoruz.  Bununla birlikte, yaşam tarzları, adet – gelenekleri  ‘Türkmen’ gibi idi. Evlerine, düğünlerine de giderdim.

Bu aileden, İmam Hatip lisesine başlayan Ahmet, ta o yıllarda, İmam – Hatip Okulu, eğitim kadrosu ile ilgili bazı konuları anlatmış ve tam anlayamamıştım. Kendilerini ‘Türk’ sandıkları için, bazı konular zoruna gitmiş! “O okuldan, Kâfir de yetişir.” Derdi.  Daha sonra, İmam Hatip’ten ayrılıp, düz liseye geçmişti.
Buna benzer, üç – beş somut kişi var. Aile düzeni sağlam, dini bilgileri sağlam, ekonomik yeterliliği olanları, okuldan ayırmışlar. Tam ‘Muhtaç’ olanları özel eğiten kişiler vardı ise, bu bir milli güvenlik sorunudur.
Buradan, şuraya varmak istiyorum.
Bireyler gibi, milletlerin de tasnifleri vardır.
Ruslar; Tanrı’nın, inançlı olmayı nasip ettiği milletler grubundadır.
Onları da, kutsal kitaplardan uzaklaştırma oyunları çok yapıldı.
Acaba, bu konu da da, Türkiye ve Rusya’ya yönelik, ortak bir çalışmamı yapıldı!?
BURADA BİR HAKSIZLIK YAPMAYALIM.  Hepsi öyle değildir.
Öyle yapan bireyleri, dış destekçilerini, başka bir açıdan inceleme zorunluluğu ortaya çıkıyor gibi!?....  bu ayrı bir konu.

Öğretmen yetiştirmek, din adamı yetiştirmek kadar önemlidir.
Okul dışı, lise yıllarımda, hikâye, anı, anlatı,  şiir ağırlıklı, iki dergiyi takip ederdim.
VARLIK DERGİSİ. Diğeri de, ‘EKİN’ ya da ‘EKİM’ olabilir. 
Aile, çevre, öğretmen ve din adamı dışında bilgi kaynaklarına, günümüzde TV de eklendi. Tüm bunlar; yaşam tarzımızı şekillendirip, bilgi düzenlemelerimizi de yapıyorlar.

Bu konudaki eksikliği gidermek için iki yol var gibi.

İlk’i; ÜÇ SENE SONRA, ÇIKARILMAYA BAŞLANACAK DERGİNİN, ana yayın kadrosu, bir başka yazıdaki, şu alıntı bölümden çıkarılabilir mi?

….
.
Eski dönem adamları anlatırlardı.
Çok kötülüklerin anası; arazi ve kadın meselesidir.
Buna benzer sözler, Türklere unutturuldu.
Geçen aylarda, ‘Türkçe deyimler ve Atasözleri’ diye bir kitapçık almıştım. O kitapçığa bir göz atınca, başkalarına da tavsiye etmekle, büyük hata ettiğimi anladım.
Gelecekte, aşağıdaki gençler, bu konularda ortak çalışmalar yapacaklar.
---
Türkmenistan’da, ‘i’ harfi yerine ‘y’ yazıyorlar! Vb.
Ukrayna, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Moğolistan, Çin – Uygur Bölgesi Türklerinden, daha önce kendi ülkelerinde, dil ve edebiyat alanında üniversite bitirmiş olanlardan, yeni gençlerin, Ankara – Türk Dil Kurumunda, sözleşmeli olarak göreve başlatılmaları.
Toplam 7 – 10 ya da 15 kişi.

BU gençler, kendi ülkelerinde üniversite bitirmiş olmalarına rağmen, Ankara – Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesine, regular, birinci sınıftan, öğrenci olarak başlamaları.
Yer yakın, ders dışı saatlerde ve nöbetleşerek hafta sonları, Türk Dil Kurumunda, iş saatlerinde bulunmaları.
İKİ – ÜÇ YIL SONRA, BUNLAR İLE BİR SOHBET EDEREK, ONLARI DİNLEYEREK, ORTAK BİR TÜRKÇEYE NASIL GİDİLEBİLİR?  Konusunu, üç yıl sonra gündeme alalım mı?

İsterler ise, bu kişilerden, bir tanesi, etnik olarak Rus ve bir diğeri de, etnik olarak Çin olabilir. 
Bu fakülteyi de bitirince, liselerde öğretmen olma şansları var.  Veya yeterli olanlar, o fakültede öğretim üyesi olarak kalabilirler.

31.08.2019 23:28

………

Ondan sonraki seçenek: Dünya Güvenli Bölgesi, 7 ülke kaynaklı, anlatı, hikâye, anı, şiir dergisi. Ortak bir yayın. Her ülke, aynı dergiyi, kendi dilinde yayınlayacak.

Bazı, Amerikan ve İngiliz şiirlerini, ben çok beğenirim. Keşke fırsat olsa da, bunlar dilimize çevrilse derdim.
BU ÇOK PROFESYONEL BİR ÇALIŞMA DEĞİL, orta yol, mevcutlar ve yenileri teşvik amaçlı bir çalışma olacak.
Bunun başlangıcı da, 2030 olabilir.
Üç sene sonra, bizler ilk denemeyi yaparken, ABD, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Yunanistan’da da, GELECEĞE HAZIRLIK, belki bir üniversitede, ilgili bölüm, belki bir lise, bir grup çalışmasına başlanılması dileği.

25.09.2019 12:02
……………….

AMERİKANIN SESİ RADYOSU – ŞİİR, HİKÂYE, ANLATI Bölümü.

Amerikan İngilizcesi öğrenecek olanlar için, benim en çok tavsiye ettiğim web sitesidir. 
2030 dan sonra, 7 ülke, belki de, birbirleri ile bağlantılı, ortak bir web de yapabiliriz.

Çok eksiğimizi de böylece gidermiş oluruz.  25.09.2019 12:07

https://learningenglish.voanews.com/
….

Yan sütun notu:

CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Sayın Cumhurbaşkanım,

Bu konular bitti.
Yan sütundaki mesajda olan ekip ile birlikte, Türk Dil Kurumuna, SSK sözleşmeli olarak başlayıp,  web sayfamdaki MESAJLARI DA, KAPATMAK İSTİYORUM.
Sağlık konusunda, bazı tedavilere – ACİL - ihtiyacım vardır.
Ondan sonra, geçici görev ile Rusya’ya gidip, evlenecek Rus Kızı bulacağım.
Kimse ile çekişmek, tartışmak istemiyorum.
Sessizce, Ankara’da, bloğumda olan konularda çalışacağım.

Sizlere, başarılar dilerim.

Saygılarımla,

25.09.2019 13:17


10 Eylül 2019 Salı

TÜRKİYE’YE, KARADENİZ ÜÇLÜSÜNDEN GELECEK ÖĞRENCİLER!


Turgut Özal’ın partisi ANAP’ın, ilk genel merkez binasında, her gün, yarım gün orada olurdum.
Bir gün orada, Rusya’da okuyan bir genç ile sohbet etmiştim.
Sayıları az olan, bir bölgede yaşayan bir grubun, kendilerini ‘Türk’ olarak tanıttıklarından bahsetmişti. Onlardan değil de, Rusya ve Ukrayna’da, çok iyi giyinin, iyi eğitimli, iyi para kazanan görüntülü, üst kademe görev ve konumlar için hazırlanan, yeni ‘Türk’ bir gruptan umutlu olduklarından söz etmişti. Fizik olarak Türklere de, Rusyalara da benzeyen! ‘Rus isimli’! Deyimi üzerinde de, o an düşünmüştüm.

Çok sonraki yıllar ve hatta çok yakın dönemde anladım ki, bunları anlatan, o öğrenci Ermeni.

Kadın – Kız konusunda da, “ bizimkilere; en lüks semtlerde, öğrencilik süresince kalacakları, dayalı döşeli, küçük ev, normal ev veriyorlar. O evleri, onların sanan, iyi öğrenci, başarılı Rus Kızlarını oralara götürüyorlar. … darma dağın oluyorlar! “ (Düşünce düzenleme, hayat tarzı – yaşam beklentilerini değiştirme olabilir mi? )
Ya biz saftık, ya da salaktık. ‘Bizimkiler’ deyimini ben, tam olarak anlayamamıştım. İçten içe de, kızmıştım.

Aslı var – yok! Tam bilmiyorum. O yıllarda, Rus Harp Okulunda öğrenci kızların favorilerinin, Japonlar olduğunu söylemişti. Çok şaşırmıştım “ama … bizlere yapmıyorlar. 100 dolar veren Japon, evlerine de gidip, bu para karşılığı, yüz görüntüsü olmayan, vücudun bazı bölgelerinin, film – fotoğraflarını çekiyorlar … “ demişti.

UKRAYNA ile ilgili, çok daha farklı duyumlar da söylemişti.
…….
Kayseri’de olduğum son dönem; Orta Asya’dan gelen, Batı Trakya’dan, Kayseri’de okuyan, Türk öğrencilerden bir-kaçı ile, Türk Ocağı’nda sohbet ediyorum.
Buralara (Türk Ocağı gibi yerlere) neden sık gelmiyorsunuz?
Sorum üzerine; Türkiye’ye gelmeden, buraların ‘sakıncalı yerler’ olduğunu bizlere söylediler. Biz de, buralarda, sizler gibi insanlar olduğunu bilmiyorduk! Dediler.

İçimden, onları uyaranları kutladım. -J
“Bu tür yerler değil, siz derslerinize, sınavlarınıza ağırlık veriniz.” dedim ama ders dışı saatlerde, ne yapacaklar? Nerelere gidecekler? Kimler ile arkadaşlıklar kuracaklar? Onu da düşünmüştüm.

Geleceğe ön hazırlık yapan, “KARA DENİZ DÖRTLÜSÜ” ülkelerin, (Ukrayna, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan) gelecek ay yapacakları toplantıda ele alacakları gündem maddelerinden birisinin de bu olması dilekleri ile…
Rusya, geçen süreçte, bu konularda çok iyi aşamalar kaydetti.

….
Üç Bayraklı (Amerikan – Türk – Rus) Öğrenci Merkezi de, üç yıldan önce aktif olamaz.
Başka bir kanat ta, bu konunun ön hazırlık planları üzerinde çalışmalı mıdır-lar?

10.09.2019 12:31

7 Eylül 2019 Cumartesi

UKRAYNA – KUŞ ÜZÜMÜ, ÇAM FISTIĞI


Gelecekte, Ukrayna ile özdeşleşecek 10 deyim, kelime, cümle arasında;
‘UKRAYNA’NIN ZEYTİNYAĞLI DOLMASI’
Kelimelerinin olması, Ukrayna halkından, bu işe yatkın olanlarının, çalışarak, emek vererek, üreterek, sağlıklı yemek yaparak, - kendi iş yerinde-, -küçük işletmesinde-  iyi bir aile, iyi bir iş ve iyi bir gelecek için gerekli olan bazı düzenekleri kurmalarının mümkün olacağını, ara sıra düşünürüm.  

Ukraynalılar temiz millettir. Sağlık ve gıda da, güvenilir millettir.
Şimdi yeni dönemde, Türkiye’de, Konaklama Tesisleri yapacaklar.
Türkiye’den başlayan hat’ta, eski – yeni İpek Yolu hattında, Konaklama Tesisleri ve Oto Bakım Atölyeleri olacak. Belki o tesislerin, küçük sağlık ocakları da olacak.

Büyük fabrikasyon üretim yerine, bir yerde üretilip, çok yere dağıtıma yerine, her yerde, sayılı belli kişiler, sertifikalı kişiler, bu işin eğitimini almış kişiler; ZEYTİNYAĞLI DOLMA yapacaklar. Canlı üretim.

Bu dolmaların, gerek kuşluk vakti, Amerikan usulü, güçlü kahvaltı, iyi bir akşam yemeği yer iken, öğleyin ev dışında, öğün-savma’da, ya da hafif, besleyici, doyurucu, ağır olmayan bir öğle yemeğinde,  ikindi vakti, iyi paketleme ile servis. (Ev’e servis değil, cadde’den, dükkân önünden geçerken bir paket almak.) gece yatmadan önceki ya da hafif gece atıştırması.  Buzdolabında, iki-üç gün, belki daha uzun süre kalır. Pikniğe, tarlaya – bahçeye, seyahate gider iken, özel soğutucuya –serinleticiye gerek olmadan, sıcak havada, doğal ortamda, ertesi güne kadar bozulmadan kalır.

Genellikle, dolmalık büyük biber ve diğer seçenekler kullanılır iken, zeytinyağı ve pirinç dışında, dolmanın temel malzemeleri arasında, ÇAM FISTIĞI ve KUŞ ÜZÜMÜ de vardır. İşte bunların, nerelerde yetiştikleri, rekolteleri, Kara deniz üçlüsü ülkelerin, hangi bölgelerinde yetiştirilecekleri konusunda bir ön araştırmaya ihtiyaç vardır.

Yazdığım tarzda, fabrikasyon olmayan, yerinde üretim, üreten de – yapıldığı yer de, yapanlar da görülecek. Çok alış – veriş merkezi ve çarşı içindeki dükkânlar arasında, UKRAYNA’NIN, ZEYTİNYAĞLI DOLMA dükkânları olacaktır.

Bu dükkânlar, şu anda Türkiye’de olduğu gibi, her cadde, her köşe başında değil, Amerikan usulü, her mahalle ya da belli bölgelerde, sadece bir dükkân.
.
7.09.2019 12:20
.
EK: Ben hiç pirinç tarlası görmedim.
Tosya Pirinci var. Tosya’ya da gittim. Ya mevsimi değildi, ya da o amaçla gitmemiştim.
Türkiye’de, pirinç üretim bölgeleri ve durum nedir? 
Yeni tarla – toprak düzenlemelerinde, Halk İşletmeciliği, pirinç üretimi hakkında da, bir ön çalışma, ön bilgi dosyası.
.
…..
EK : “BULGUR & ET” sarmaş-dolaş olmaları.

Sıcak yemek dolmalar için, pirinç’in alternatifi; bulgur.

ABD, yiyecekte, bolluk ülkesidir.
Tabak, yemek porsiyonları da büyüktür. Bu nedenle de, ekmeği az yerler.
Daha çok öğle yemeklerinde, yemekhanelerde, örneğin ‘Ton Balığı’, masa üzerine, büyük parça konulur. İsteyen, istediği kadar, tabağına alır.
Yemekleri de çok çeşitlidir.

Bunlara ilave, Türkiye kaynaklı birkaç çeşit, menülerini daha da zenginleştirir.

BULGUR: Buğday tanelerinin, bulgur değirmenine atılıp, küçük buğday tanelerinin dış kabukları soyulurken, daha küçük parçalara bölünmesidir.
Bir buğday tanesi, sanıyorum 3 ya da 4 parçaya bölünüyor.
TÜRKİYE’DE, (Genel olarak Orta Asya ve Rusya’da) BU SİSTEMLE, ETLİ DOLMALAR ( et, kıyma olarak.) ve diğer çeşit, bazı etli yemeklerde, BULGUR – ET BULUŞMASI, bunları yiyenlerde, ruhsal ve bedensel, sağlamlık hissini artırır. Koşmak ya da eşiniz ile birlikte yatmak isteği verir. Eşiniz de, aynı yemekten yemiş ise, ‘davet ile yatağa gelmez.’ onu kovalayarak, yakalayıp, yatağa atmak durumundasınız. Böylesine bir yan etkisi vardır.

Zeytinyağlı yiyecekler – dolmalar, soğuk yenilir.
(Yakın geçmişe kadar, Türkiye’de, sıvı, Ayçiçeği Yağı yoktu.
Ayçiçeği Yağ’ı, çoğu yerde, Zeytinyağı yerine kullanılamaz!?. Bu bilinsin.) 
ET – BULGUR karışımı, Kabak, Patlıcan, Biber dolmaları ise, sıcak yenilir.

Türkiye’de, yoğurt fabrikasyon olunca, eski tadı ve lezzeti kalmadı.
Dolmaların üzerine, isteğe bağlı olarak, yoğurt konulunca, yemek – yemek olur.
Ev’de, akşam yemeğinde, bulgur – et karışımı, yoğurtlu dolma yiyen kişi, uykusunda da tam dinlenir. Ertesi sabah, çok dinç uyanırsınız. Mideniz, bu karışı çok sever, ‘yemek ile tedavi’ de olmuş olursunuz.  Kısaca, sıcak yemek dolmalarda, ‘bulgur’, ‘pirinç’e, iyi bir alternatiftir.

Amerikan Gıda Uzmanlarının, ‘BULGUR’ u görüp – tadıp,  dolmalarda da kullanımını, incelemeleri dileği…

Beğenirseniz, - az ekmek yiyen- Amerikan Beslenme Sisteminde, çok yemekte, tamamlayıcı olarak kullanılacağını tahmin ediyoruz. Böylece, buğday’da olan çok minerallerde, farklı bir şekilde alınmış olur.   

18.09.2019 11:52

---------------------------

yan sütun not anonsu .
........
EK : “BULGUR & ET” sarmaş-dolaş olmaları.

Sıcak yemek dolmalar için, pirinç’in alternatifi; bulgur.
…..
Bu ek, ana sütundaki: “UKRAYNA – KUŞ ÜZÜMÜ, ÇAM FISTIĞI” mesajı altına ilavedir.
 -----------
ABD ve RUSYA’ ya, Gizli Mesaj!

Yazı yazmayı istemiyorum.
Ana fikir ve özeti, yan sütundan vereyim.

Ev de TV ler bozuk. “Nasıl olsa, başka eve taşınacağım.” diye önemsemiyorum. Kısaca, Tv izlemiyorum.

Geçen ay, bir lokanta da, TRT de, bir TV dizisi reklamını gördüm.
Hiç te hoş olmayan mesaj ve görüntüler vardı. 
Cumhurbaşkanlığı Hükümeti, geçiş dönemi bitene kadar (1.5 – 2 yıl) bazı dizilerin YAYINLARININ ENGELLENMESİ. (özel Tv ler dâhil)

Onların yerine, o yayın saatlerinde,
Yeni bir film seslendirme, dil, metin çeviri ekibi kurularak,
Amerikan ve Rus üniversitelerinin önerecekleri bazı yeni diziler ve ESKİ FİLMLERİN yayınlanması.

18.09.2019 14:03

…. 


4 Eylül 2019 Çarşamba

TÜRKMEN ve RUS GENÇLERİNE, ALKOLLÜ İÇKİLER KONUSUNDA TAVSİYELER…



UYARI: Bu yazı, okunduktan sonra, kendi arkadaş çevrenizde bile tartışılmayacaktır. Okuyup, geçeceksiniz. Değerlendirmeyi kendi kendinize, yıllar sonra bir kez daha okuyarak yapacaksınız. Yazılanlar, bireysel deneyim ve gözlemlerim sonucu, benim vardığım sonuçlardır.

Kutsal kitaplara göre; insan canı ve vücudu, kendisine emanettir.
Birey; bedenini, aklını, bilgisini, iyi işlerde kullanmak ile yükümlüdür.
Ve sağlığını, aklını korumak; vatanını, eşini, çocuklarını, evini, geniş anlamda insanlığı korumak kadar önemlidir. Sağlığınızı ve aklınızı korumak durumundasınız.  

Ben şu anda, bu satırları yazar iken, sigara içiyorum.
Ve bu beni rahatlatıyor. Bilinçaltımda ise, evlenince, günlük sigara içim sayımı çok azaltma gerek ve zorunluluğunu düşünüyor ve gereğini yapmayı diliyorum. 

Alkol, içimden kısa süre sonra kan’a karışıyor. Bedeninizi biraz rahatlatıyor.
Biraz fazla alınınca da, bilinç kaybı yaratıyor. Ne yaptığınızı bilemez hale geliyorsunuz.
Uzun dönemli çok alkol kullanınca da, vücudun nikotin ihtiyacı gibi, kan da, sıvı alkole ihtiyaç duyuyor. Ondan sonra alkolik oluyorsunuz.

Ortaokul son sınıf ya da lise birinci sınıf olabilir.
Kayseri’de, bir akşam, ev düğün davetine gitmiştim. Yanımda, benden büyük, çocukluk arkadaşım da var. Bizleri, ana davetli masasına oturttular. Yemek servisi var. Yemek yanında da, Türk Rakısının orijinali olabilir! Bir köyde, ev yapımı ‘Boğma Rakı’ var.
Yanımdaki arkadaşım, “İmam-Hatip Okulu” öğrencisi idi. O yıllarda, Müslüman Ermeni olduğunu bilmiyorum. Türkmen sanıyorum. Düğüne gittiğimiz evdeki insanları iyi tanırım ama onları da, Alevi – Türkmen olarak biliyorum. Hâlbuki onlarda Ermeni imişler. Türkmen’in Alevisi olmazmış!

Önüme konan, rakı bardağından, bir yudum, rakı içtim. Ev yapımı, rakı’nın tadı, lezzeti çok iyi ve içimi çok kolay. Yemek süresince, iki – üç bardak rakıyı, çok kolay içtim. Hiçbir şey olmuyor. Güzel sohbetlerin bitimine yakın, oyun oynanan odaya geçmek için, yemek masasından kalkınca,  öyle bir baş dönmesi ile sarsıldım ki, hemen, sandalye ye geri oturdum. Birlikte gittiğimiz, yanımdaki arkadaş, kebap ve mezeler yedi ve teşekkür edip, içki almamıştı. O sağlam. Ona durumu aktardım. Bir an önce, oradan ayrılmamız gerektiğini de söylediğimi hatırlıyorum. Ayağa kalkınca, başım dönüyor.   

Dışarı çıkmışız ki, yağmur yağıyor. Su birikintilerinde, yüzmeye çalışmışım. Detayları hatırlamıyorum.
Acaba, Türk Rakısı, gerçekte Ermeni içkisi midir? Zaman zaman bunu hep düşünmüşümdür. Aynı aile, şarapta yapıyordu.

Erken yaşlarda, yeterli deneyim ve bilgi sahibi olmadan, dışarıda içki içme ortam ve durumu olur ise,  yanınızda da, güvendiğiniz, içki içmeyen bir arkadaşınız yok ise, siz de; alkollü içki içmeyiniz.

Türk Rakısı, Rus Votkası gibi, insanı aniden çarpıyor. ve içimleri zordur. Her ikisin de de, iki bardaktan fazla almamak gerekiyor.

Bir toplantıda, yemekte, kokteylde, şarap ya da içimi daha rahat içkilerden servis var ise,  onlarda da, iki bardaktan fazla, içki almayınız.
Bazı kutlamalardaki Şampanyalar, alkollü içki içmeyenler tarafından da, rahatlıkla bir bardak alınıp-içilebilir. Gazozun biraz farklı tadındadır. Bilgi ve bilinç kaybına neden olmaz. Bireyi de sarhoş etmez.

Sarhoş iken, Kiliseye gidilmez. Sarhoş iken, namaz da kılınmaz.

Türkler, bu konuyu şöyle çözüyorlar: Akşam yemeğinde,  birkaç bardak, rakı – şarap içmiş olabilirsiniz. Ya da kız arkadaşınız, eşiniz ile, çok seyrek, bir akşam baş başa yemek yer iken, hafif alkolde alabilirsiniz.

Sabah uyanınca, alkolün etkisi geçiyor. Duş almak gerekiyor. Duş alınca, kalan uyuşuklukta tamamen bitiyor. İsteyen, sabah namazını bu şartlar da kılabiliyor. 
Hafif alkol de olsa, uyumak, uyandıktan sonra da duş almak zorunluluğu vardır.

Günümüzde insanlar eğitimlidirler.
Alkolün, ne olup – olmadığını herkes bilir.  
Bu konuda bile, dini boyutta tartışma yaratanlar, kişilik, sosyal bozukluğu olan, kötü niyetli insanlardır. Onları hiç dinlemeyiniz. Hiç tepki vermeyiniz. Karşı görüş sunmayınız. Konuşmayınız.

En önemli toplantılarda, en önemli yemeklerde, alkollü içki servisi yerine, meyve suyu, soda talep edenler, o yemekte, o toplantıda, alkol almamış olurlar. Bu durum, ne bir eksiklik ve ne de bir fazlalıktır. Bu bir tercihtir. 

Bekâr iseniz, evinize gelenlere de, hafif bir içki ikram edecek iseniz, bir kez söyleyiniz. Bu konuda, zorlama ısrarlardan kaçınınız. İkramınız da iki bardağı geçmesin.

Bir başka anlatım ile, alkollü içkilerin, alışkanlık yaratacak oranda, düzenli – sürekli kullanımı kötüdür. Size, ailenize, çevrenize zarar verir.

Çok seyrek, ortam olunca, eviniz de de olsa, hanıma rezil olmamak için, üst sınır, iki bardak yeterli olmalıdır. Bunu geçmeyiniz.
.
4.09.2019 11:06
.

Ek not: Kurban kesilip, dua edilen bir açılış ve toplantı da da, bana göre; şampanya bile içilmez. Yakışan yapılmalıdır. Her şeyin bir yeri vardır.  

4.09.2019 11:53
.

Yan sutun notu:

MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZIN DİKKATLERİNE, 

Biraz önce, bahçedeki masada, ilkokul çağında bir çocuğun, bir kitabını gördüm. 
“NİL HANIMIN, MUMYA YAPMA ÖĞRETİSİ”
Kısa bir göz atınca, resimli, çok farklı bir kitap!
BUNLAR ÖZEL AMAÇLI OLABİLİRLER Mİ? 
Bir inceletmeniz dileği
(çocuk masaya gelince, hemen bıraktım. Aldı ve gitti. 
Kitap hakkında hiç fikrim yoktur.) 
….
Bakanlığın, bu tür yayınları takip eden, Talim Terbiye Kurulu vardı. 
Kitap tavsiyeleri olurdu. Yasaklanan kitaplar da.
O sistem yeniden bir ele alınıp, günümüz uygun şekle dönüştürülebilir mi? 

Bilgilerinize, 
Saygılarımla.
4.09.2019 14:30
.

Katkıda bulunanlar

Share it