Translate

28 Şubat 2018 Çarşamba

Amerikan – Rus – Türk, İSTANBUL KART (İSTKART) PROJESİ.

Amerikan DISA da, ön çalışmaları başlatılan bu proje, daha sonraki yıllarda, İst-kart Uygulama sonuçları alındıktan sonra, Ankara, İzmir, Adana gibi, diğer büyük şehirler de de uygulanacak.

Önümüzdeki 3 ay sonra, daha da netleşecek projeye göre; bu şehirlerde yaşayan her kişinin, metroya, otobüse, taksiye binebilmeleri, bazı semtlere, resmi dairelere giriş yapabilmeleri için, bu kartı okutma zorunluluğu olacak.

Şu anda, Moskova üniversitesinde, doldurulacak form örneği,  – kart kotlama – ya da kart numarası verme ön çalışmalarında, bireyin konumu – durumu belli olacak.

Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı sahibi. Geldiği il. Ev sahibi ise, oturduğu semt.

İran – Irak Savaşı dönemi, Türkiye’ye gelmiş ise, pasaportsuz, geçici çalışma belgesi numarası.

Ermenistan vatandaşı, Ermenistan pasaport numarası.  (kart veriş yerinde, fotokopisi)

Suriye uyruklu, geçici sığınmacı belgesi.

Kafkasya, Yakın Asya, Orta Doğu kaynaklı olanların, İstanbul’a geliş yılları ve diğer detaylar.

Bulgaristan, Romanya ya da eski Çekoslovakya vatandaşı iken, ta o yıllarda Türkiye’ye girmiş ise, bunun detayları. Kart alım formunda, kendi el yazısı ile doldurulmuş olacak.  Tüm aile bireylerinin listesi (akrabalar) ve hangi illerde ikamet ettikleri.

…..     
Valilik,  kaymakamlık özel idare, İlçe Belediyesi, Mahalle Karakolu, Mahalle Muhtarı emrinde çalışacak personelin eğitiminde, form kabul ve kart verme işleminde, o bölgedeki üniversite, yüksek okul, lise öğrencileri, geçici istihdam (geçici, saat ücretli, asgari ücretle iş imkânı )  edilecekler.

Bunların seçimleri; kurs ya da Moskova üniversitesince hazırlanacak olan, yararlanacakları, öğretici kitaptan yapılacak sınav sonrası belirlenecekler.

Valilik, Kaymakamlık, Belediye, Emniyet, Muhtar emrinde, gece – gündüz, hafta sonu, part – time, çalışacakları süre kadar, saat ücretli.

Türkiye’nin başka şehirlerinden, İstanbul’a giriş yapanlar, şehir terminalinde, nüfus hüviyet cüzdan fotokopisi ekli form ile, bir defaya mahsus, 10 TL. Karşılığı, gece – gündüz fark etmez, terminal ofisinden,  İSTKART alacaklar. Daha önce Kart almış olanlar,  okutup, sıra beklemeden geçecekler.  Türkiye vatandaşlarına, uzun dönemli İST-KART verilir.

Karayolu, havayolu, İstanbul girişi ofisler de, gece – gündüz açık olacaklar.
Turistlere de, aynı işlem uygulanacak. Bir defaya mahsus, kart alacaklar.

Çünkü, yol çevirmeleri ya da köprü geçişlerinde, araç durdurma da, bu kartı olmayanlar,

süreli - geçici kartlar da,
 turistler de de,
kart geçerlilik süresi dolmuş olanlar, kart alana kadar, emniyet gözetiminde tutulacaklar.

KART TASNİF NUMARALARINDAN, İSTANBUL’DA YAŞAYANLAR ya da GEÇİCİ KONAKLAMA YAPANLARIN, DURUMLARI, KONUMLARI NET OLARAK ANLAŞILACAK.

KART OKUTULAN YERLER DE DE, izinli ikamet edilen, geçici izin ile çalışanların nerede oldukları da tespit edilebilecek.

PROJE GERÇEKLEŞME SÜRESİ:  ÜÇ YIL

Üç ay sonra, (en geç, bu yıl sonbahar ayları) Türkiye, Amerikan DISA, Rusya arasında, ön tanımlı, İST-KART ANLAŞMASI imzalanacak. Bu işlem, özel sektör, özel kurumlara verilmeyecek. Valilik, belediye, semt karakolu, muhtarlık, üniversite katılımlı.
İçişleri Bakanlığı,  Savunma Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ortak çalışması.

Başlangıç, İSTANBUL için, 3 yıl sonra, İstanbul’da bulunan, İstanbul’a gelip – giden, herkesin kartı olacak. Bazı semt, merkezlerde, kurum – kuruluşlarda, işyerlerinde, bu kartı okutmadan giriş yapamayacaklar. Bireyler, şehir hatları gemisine dahi binemeyecekler.

Kamu kurumları çalışanları, yerleşik düzende olanlar, kendi işyerlerinde dolduracakları formlar ile, yine işyerlerinde kart alacakları için, kart alma, bekleme sıkıntısı yaşamayacaklar.

Bununla birlikte, başkasının kartını kullanma hakkı olmadığı için, fotoğraflı kart nasıl olabilir? 

Eski dönem de, örneğin PAMUKBANK, işyerlerine gelip, kart talep formu ile birlikte, bir fotoğraf almışlardı. Bir süre sonra da, fotoğraflı BANKKART’lar, işyerlerine getirilip, bırakıldı. Bireyler, işyerlerinden başka yere gitmeden, o kartlara sahip olmuşlardı.
İlgili kurum – kuruluş, personel müdürleri kontrollü bu işlemlerde, bir aksaklık çıkmamıştı.

Okullarda, okul yöneticileri – sınıf öğretmenleri de, bu işlemlere yardımcı olurlar ise, öğrenciler, daha kolay şekilde kartlarını alabilirler.
Üniversiteler de de, örgenci işleri - personel müdürleri işbirliği ile…

(Bazı kurum – kuruluşlar ve sosyal yardım fonlarından yararlananların, etnik geçmişleri ve geçmiş dökümleri de, bu çalışmalarda ortaya çıkacak.
Örneğin:  Türkiye’de, Devlet korumasında olan, Çocuk Esirgeme Kurumunda, korumaya alınan çocukların geliş yerleri de, ilk kez böylece gün ışığına çıkacak. Buna benzer bazı kurum – kuruluşların yapıları da, istendiği an, geriye dönük incelemeye alınacak. )

Özel işyerleri personel müdürleri de…  aynı şekilde yardımcı olabilirler.

Diplomatik görevliler, elçilik çalışanları ile sınırlı bir gruba da, kimlik bilgileri olmayan ama kurum – kuruluşu belli, ülke seri numaralı, PASSKART verilecek.

Bu proje için, Amerika Rusya’dan gelecek olanlar, ya da diğer projelerde çalışan Amerikan ve Ruslar da, PASSKART ‘a sahip olacaklar.
………  

27.02.2018 19:02

……….
Başka bir konu:

AMERİKALILAR ve RUSLARIN, “BALKAN ERMENİLERİ” hk. BİLMELERİ GEREKEN BİR GERÇEK!

Ermeniler, tarih boyunca, çeşitli nedenlerle, başka Milletler tarafından hep dışlanmış ve soy kırıma uğramışlardır. İlk defa, Türklerin bu bölgede var oldukları dönemlerde, rahat yaşamış ve gelişmişlerdir. Özellikle Avrupa Milletleri ve kavimlerinden daima korkarlar.
Bu korku ve çekince, karşılıklıdır.

Türklerin, bir başka korkularının nedeni; - Tahmin, sanı, sanki- Selçuklu Türkleri ve Selçuklu Ruslarını da, sonradan o bölgeye Kafkasya’dan, ‘Çerkezler’ ile birlikte gelen Ermenilerin,

(Rusya’nın başka bölgeleri ve Orta Asya’dan gelenler, kadın – kız konularında da tuzakları anlayamamışlardır. O tarihlerde, Rusya’nın her bölgesinde, Çerkezler bilinmezlerdi.  Ruslar, fizik olarak kendilerine benzettiler. Türkler de, Ruslara benzettiler.  Çok farklı değer ölçüsü ve yaşam tarzında olanları, kendileri gibi sandılar. Böylece,  onları tehlike olarak algılamamış olabilirler.) 

Yok etme, temizleme ihtimalleri çok yüksek gibi. ….

Belki o tarihten sonra da, durum anlaşılınca Rusya’da da, Ermeni ya da Çerkez nüfus etnik temizlemesi olmuş olabilir!

Balkan ülkelerinde, hayat tarzını Türkleştirmiş ya da samimi olarak, inançlı bir insan kimliğinde olan Ermeniler de vardır. Bunlardan, kendilerini ’Türk’ diye tanımlayıp, geçmişte, Balkanlarda ‘Türk Politikası’nı savunanlar da vardı. Böyle olanların önemli kısmı, diğer millet ve milliyetlerle problem yaşamazlar. BUNLAR, DİĞERLERİNDEN NASIL AYRI TUTULACAKLAR? Bunu bilmiyorum. Çünkü, öyle iyi niyetli – iyi yaşam tarzında olanlar ya da iyiye yönelenler, geçmişte; Türkler tarafından korunmuşlardı.

Yine dönem dönem, Balkan Ermenileri, Rusya tarafında da olmuşlardır. O bölge Ermenileri, Fransızlar hariç, tüm diğer Avrupa milletlerinden çekinirler. Onlara güvenmezler.

Türkiye’deki bazı Müslüman Ermeni Siyasetçiler ve Müslüman Ermeni iş adamları, o bölgelere gidip, onlar ile irtibatlarını geliştirmeseler,  onlar daha özgürlerdi!!! 
‘daha özgürlerdi’nin anlamı; galiba her bölgede, bir üst komiteler kurdular.
Dış algılama: O üst komiteler, ekonomik olarak bunları biraz destekliyorlar ama bunların yaşam tarzları ve hatta evliliklerini bile düzenliyor gibiler.
Kısaca, isteseler de, ‘başka şey olmalarına izin verilmeyen’ bir yapının da elemanları gibiler.

Balkan Ermenilerinde, halk – taban ile uğraşmak yerine, Türkiye’dekilere benzer olduğu sanılan, o üst komitelere yönelmek, daha doğru olabilir mi?

28.02.2018 02:54

&&&&&&&&&&     &&&&&&  &&&


TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN’A - özel mektup -.

Saygıdeğer Başkanım,

Rus Kızı, burnuma tütüyor.
Rus Kızı ile evlenmek istiyorum.

Rusya’nın, Ankara Büyükelçiliği görevi; Rusya’nın, bir Türkiye Türk’üne verebileceği, çok büyük bir ödüldür. Onurdur. Tarihi bir görev olur.

Ya da, belki, en sonunda, Türkiye’nin Rusya Büyükelçisi de olabilirim.
Bu durum, Türk dış işlerinde, yeni bir dönemin başladığının göstergesi olur.
Bu seçenekte de, Rus kızına ulaşabilirim.
Bununla birlikte, ABD den tazminat alabilmem için, Türkiye’de göreve başlamak gerekiyor. Müdahalede geç kalma ve kusur tazminatı.

Durum budur. “Büyük Başkan. Gel, beni TBMM de göreve başlat! Rus kızına ulaşayım.” 
TBMM de göreve başlatır iseniz, bu kez de, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının ve konuyu ta o dönemden beri çok iyi bilen, Başbakanın,  devlet bütçesinden, örtülü ödenekten, çok iyi bir tazminat ödemesi yapması, ahlakidir.
Göreve başladıktan sonra, bunları hiçbir zaman yazmayacağım. 
Bu konularda, hiçbir dava açmayacağım.
Günlük görevlerimi yapacağım.
Daha sonra da, yazdığım projeler devreye girdikçe, o projelerden bir-kaçına odaklanacağım.
Basından uzak duracağım.
İç Güvenlik, şu an ülkemiz gündeminde olan konularda, - hangi görev ve konumda olur isem olayım. -  sadece, verilen bilgi ile yetinip, konu içinde hiç olmayacağım. 

Kısaca, yazdığım projeler başlayana kadar, Rus kızı ile – Allah nasip eder ise -, çocuk yapmaya bol vaktim olacak. Dinç kafam olacak.

….
Sayın Başkan Kahraman,

Size, geçmiş bir olay izlenimlerimi anlatayım.
Daha Rusya’da, Medvedev-Putin ikilisinin, gündem de olmadığı yıllar.
St. Petersburg MAFYA HABERLERİ, her tarafta yaygın olarak okunuyor. Söyleniyor.
Dünya da MAFYA’da, bir Ermeni örgütlenmesi, MASONLUK gibi, başka bir dalda değişim yapmanın, örgütlü organizasyonudur.

MASONLUK, bir mesleki örgütlenmenin, DUVARCILIĞIN, başka şekle dönüşmesi idi.
İş – İnşaat alan müteahhitlerin, farklı ülkelerde, rüşvet verdikleri Ermeni Bürokratlar ya da Ermeni Devlet Adamları, sıcak, taze, nakit parayı alınca, bu işi, dünya çapında var etmek için, yeni bir anlayış ile, işin içine gizem de katarak, daha geniş kapsamlı Ermeni örgütlenmesi olduğu bilinmiyordu. Bana da, Cin söyledi.

Benzeri ya da aynı durum, MAFIA örgütlenmesinde de varmış. Alınacak devlet ihalesi ve işlerini, paylaşım savaşı.  Daha sonra başka uluslar arası güçler devreye girince, onları da dağıttılar. St. Petersburg’da, o haberleri okudukça, ‘ALLAH, RUS HALKINI, RUS MİLLETİNİ KORUSUN!’ diye yüksek ses ile bir cümle söyleyince, yanımdaki kişinin ‘NE OLUYOR YAV?’ diye bana soru sorduğunu hatırlıyorum.

Türkiye, Rusya, Amerika, fark etmez.
MAFYA’nın oluşabilmesi için, iç Emniyet Teşkilatında, üst ve alt düzeyde, yemlenen insanlar olması lazım. Bu dönem sonrası, siyasi partiler ve siyaset, bürokratlar, etnik olarak Ermenileşirler. Bunu; İngilizler ve Almanların, kapalı örgütleri çok iyi bilirler.

Karşı çözüm; devletin, herkesin devleti olmasını sağlamak, devlet kurum ve kuruluşlarını, devlet anlayışını güçlendirmek. Ekonomik getirisi olan işleri, onların kontrolünden almaktır. 
Amerika’da, bu risk çok azdı.
Rusya, son 5 – 10 yılda, kötüye gidişi durdurdu. İyiye doğru, hızla tırmanıyor.
Türkiye’yi bilmiyorum.

…… 

TBMM BAŞKANI, SAYIN KAHRAMAN,
BENİM İŞİMİ YAPARSANIZ, SİZE NE YAPACAĞIM?

Eskiden, Tapu Sicil Muhafızlığında çalışanlar, aynı kumaştan 3 – 5 Elbise yaptırırlar, iyi giyinirler ama ‘bir elbisesini yıllardır giyiyor’ diye  ‘rüşvet yedikleri’ nin anlaşılmadığını sanırlarmış.

Böyle bir niyetle değil, halis – temiz bir niyet ile, ABD Başkanı Donald Trump’un göndereceği kumaştan, birkaç elbise diktireceğim. Onun elbiselerinin kumaşları, eskiden beri çok çok iyi.

ABD Başkan Yardımcısı, MIKE PENCE ‘in Türkiye ziyaretinde, Başkan TRUMP’un seçeceği, bir top kumaş isteyeceğim.
Eğer Başkan Trump, bir top kumaş gönderir ise, birer takım elbiselik, (yelekli, belki çift pantolonlu ebatta da verebilirim.) Rusya ve Türkiye’de, siyasetçiler ve bürokratlara dağıtacağım.

(Beyaz Rusya ve Ukrayna’da, sadece Devlet Başkanlarına.
Nihayetinde, bir top kumaş. Herkese yetmez. )

İşimi yapar ya da yatırırsanız, bir takım elbiselik kumaşta size veririm.
Kendi terzinize diktireceksiniz.
Bir tavsiye, terzi ipucu; Sayın Başbakanımızın, iyi bir terzisi varmış.
Telefon açtırıp, ad ve adresini alıp, ben ona gideceğim.

Saygılarımla,

…..
28.02.2018 12:28
…………………………………….

SONUÇ :

Sayın Başbakanım,

TBMM Başkanı ve Kayseri Milletvekilleri ile baş başa verip, bu konuyu bir sonuçlandırmanızı dilerim.
Göreve başladığımın ertesi günü, bu blogu da kapatayım.
Yazı işinden kurtulayım.

Daha detay yazmaya gerek var mıdır?
Bu hayat ve bu yazılardan bıktım artık!
GÜNDEM DE DE HİÇ OLMAYIM.
RUS KIZININ YANINDA OLAYIM.
TEK DERDİM BUDUR.

Saygılarımla,

Arz ederim.
.
28.02.2018 12:45

…..

25 Şubat 2018 Pazar

SAHTE VATANDAŞLIĞIN, BİR BAŞKA BOYUTU ve İSTANBUL’DA NÜFUS AZALTMA!

Muhatap:
1 - İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü.
2 – Konu üzerinde çalışan, Türkiye’ye, hükümetimize yardımcı olan, Amerikan ve Rus Bilgisayar program uzmanları.

Bu konu detaylarını bilmiyorum. 12 Eylül Askeri Yönetim döneminde, herkese açık bir sohbet toplantısında bahsi geçen bir konunun, bir başka açıdan değerlendirmeye alınması.

O toplantıda amaç; Daha çok Güneydoğu’da ve Akdeniz bölgesinde, nüfusa kayıtlı olmayan aile ve bireylerin, askere nasıl alınacağı idi.  Resmi bir toplantı değil, kendi aramızda sohbet niteliğinde. Ben de, dinleyici idim.

O küçük sohbete katılanlar, - sanıyorum – konunun başka bir boyutunu bilmiyorlardı. Ben de o yıllarda, konuya öyle bakamıyordum.

Türkiye’de, vatandaşlığa kabul, nüfus defterine kayıt yapmanın, şekilleri nelerdir?

Normali; “Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaşlık verilir. Resmi Gazetede yayınlanır. Nüfus kaydına geçer.” Diye biliyorum. Bu yöntem ile vatandaş olanların, etnik olarak ‘Türk’ olmaları gerekir. Başka şekilde vatandaş olamazlar. Diğerlerine, GEÇİCİ KONAKLAMA – GEÇİCİ SIĞINMA HAKKI VERİLEBİLİR. 
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra, bu yöntemle vatandaşlık alanların tespitleri kolaydır. Listeler bulunur. ‘SAHTE BEYAN’ – Değişik dönemlerde, dış – iç kaynaklı, geleceğe yönelik hesaplar sonucu, bölgede, çevre ülkelerde bulunan Ermenilerin, - o dönemin politikacılarının – da, kapalı destek oyunları ile, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdür ve personeli de, bu amaca hizmet eder şekle dönüştürülerek, basın ve toplumsal tepkiler kontrol edilerek, bunlar yapıldı.
Bu konuların, hükümet tarafından, yeniden incelendiğini tahmin ediyoruz. Yeterli kaynak, belge, bilgi vardır.

Bakanlar Kurulu dışında, - belki – MUHTAR BEYANI ile, belki şahit, mahkeme ilamı yol ve yöntemi ile, başka şekillerdeki vatandaşlıklar.

O TOPLANTI DA, İFADE EDİLDİĞİNE GÖRE, ONLARIN ÇOĞU GÖÇEBE, HAYVANCILIK YAPIYORLAR! O bölgede de bir geçmişleri yok.  Muhtarlar da onları, kısa bir süre önce, tanıyıp, görüyorlar.  ONLARIN BEYANI ile VATANDAŞLIK gibi, diğer yol ve yöntemler.  Belki de, önceden yazılı – kayıtlı, başka aileler üzerine kaydedilmiş çocuklar.

Tüm bu çalışmalar sonuçlanınca, İSTANBUL NÜFUSUNDA, BÜYÜK DÜŞÜŞ OLACAĞI, çok geçmişte de hep söylenirdi.

Eski dönem de, mevcut bilgisayar programını ODTU de hazırlayan öğretim üyelerinden – yönetenlerden, bir kaçının, Ermeniler konusunda, bazı gerçekleri gizleme eğiliminde olduğu duyulmuştu.
Yine dış duyum; Amerikan ve Rus Bilgisayar uzmanları, özellikle etnik geçmişlerde, bilinerek yapılan hataları bulup, düzeltmişler.

1990 lı yıllarda – basında da çıkmış olabilir. – İstanbul’da ani nüfus artışı olduğu dönem ve yıllarda, İstanbul’a; Urfa, Van, Diyarbakır, Mardin, Adana, Mersin, Erzurum, vb. bölgelerden gelenlerin, eski, bu ülkenin gerçek vatandaşları, ‘MİLLİ MÜSLÜMAN ERMENİLERİMİZ’ Değil, çoğunun, SAHTE VATANDAŞLIK ALAN - sonradan ülkemize gelen - ERMENİLER OLDUĞU söylentisi yaygındı. 

…….. 
Amerikalılar, bir işe başladıklarında, yarım–yamalak iş yapmazlar.  Bununla birlikte, sahtekârlık konularını çok bilmezler. Çünkü, Amerika da, sahtekarlığın bedeli, o işi yapana çok ağır ödetilir. Sadece para ile “süper güç” olunmaz!
Ruslar ise, olayların bu boyutunu ve gelecekteki götürüler-ini çok hesap edemeyecek kadar iyi niyetlidirler.
Benim bilemediğim, başka, böyle bazı ayrıntıların, her iki ülke uzmanlarına da verilmesi gerekir. Onların yaptıkları, bazı oyunları ve ayrıntılarını, Amerikan – Rus çözemez -J !..  

İyi Pazarlar.
….
25.02.2018 14:53

….

23 Şubat 2018 Cuma

ECEVİT İKTİDARIN DA, ‘MİLLİ EMLAK’ SEKRETERİNDEN, NEDEN KORKTUM!

Bilindiği üzere, iş hayatında, Kayseri’den Ankara’ya ilk gelişimde; Maliye Bakanlığı Basın Müşaviri görevidir. Haberim yok. Gelecek dönemlerde politika için, şartlara uygun hazırlanma döneminde imişim. Çünkü bizler, Türkiye’den her ilden seçilip, özel program uygulanan gençleriz.

O dönem, CHP de olup, BELEDİYE İMKANLARI ile, hayatını sürdüren Müslüman Ermeni Genç arkadaşlardan, kendi memleketlerinden evlenmeyip, Ankara’da özel program ile yetiştirilen kızlardan evlenenlerin bir kısmının da HAYATLARININ, o yıllarda bitirildiğini düşünüyorum.  O ekolden gelenler, Türk – Ermeni ayrımı yapmazlardı. O ekiplerin içerisinde de, etnik olarak Türk olan, tek kişi benim. Birbirlerimizi yakın tanıdığımız için, Müslüman Ermeni arkadaşlar da, Türkmen olduğum anlaşılınca, - konuyu biliyoruz – diye, beni savunur – korurlardı.

Erkeklerde cinsellik: Ruhsal, bedensel sağlığı yerinde ise, günde bir kez, indirme operasyonudur. Duygusal bütünlük, düzenli arkadaşlık yok ise, bazen de böyle imkân yok ise, bu indirme, ha eşek, at’ta, it’te olmuş, (*) ha bireysel mastürbasyon, ya da çevredekilerden birisi fark etmez.
Kızların 9 nefsi var denilir.  Onlardaki durum biraz farklıdır. Sorunsuz olarak, kızlığını koruyarak, ihtiyaç gidermesi için çıkıntı, ‘klitoris – çilik’ denilen yere dokunur. Bunun dışında da, ‘sır’ diğer sekiz yöntem ile, ruhsal ve bedensel olarak –tek başına- rahatlar. Kızların, erkekten yardım aldıkları dönemde-durumda, (*) ilk irtibat kurdukları erkeğin, yaşıtı kişilerin konumu, durumu ve kimliği de çok önemlidir.
BUNLARI BİLMEZLİKTEN GELMEYİNİZ.  

Bakanlığa gelmeden önceki hayatım nedeni ile, o yıllarda kadın-erkek ilişkisi ya da irtibatında sıkıntım yoktu.  Bakanlıkta tanıdığım kızların hemen hepsi ile, daha sonraki gazetecilik dönemimde de irtibatlarım devam etti. İş yeri arkadaşlığı, arkadaşlık boyutundadır. Aramızda, saygı – sevgi ve güven olurdu ama cinsellik olmazdı.

Bakanlık dışından da, çok kız ile –özel- arkadaşlıkları sevmez ve istemezdim. Bana göre, o arkadaşlık kurduğum kişi de bir insandır. Onunda, sadece fiziksel değil, ruhsal – duygusal güvenliği ve sağlığını düşünerek, çok az sayıda, düzenli kız arkadaşım olurdu. Bakanlığa, yanıma da –açıktan- gelirlerdi. Nihayetinde bir kişisin. Bu da, bir insan için, tam yeterlidir.

Bir gün bir ofiste, sohbette, bir kişi, Ankara’da, merkez Kızılay Meydanı civarındaki paralı fuhuştan da bahsetmişti. Merak ettim. Daha öncesinden, İstanbul Beyoğlu randevu evlerini de biliyorum.  O yerleri sordum. İki-üç tanesine, gözlem amaçlı gittim.

İlk’i, Emniyet Genel Müdürlüğü hizasında, madenci heykeli çevresindeki baraka kitapevleri olan yerin devamı, yokuşa çıkarken, galiba ‘Senatör’ oteli vardı. Şimdi o bina, sanıyorum ofis olarak kullanılıyor. Onun bir katına çıkınca, bir salonda bulunan kızlardan seçtiğiniz ile, bir odaya giriyordunuz. İkincisi, Mithat paşa Caddesinden, sıhhiye’ye inerken, normal bir bahçeli, lokantada değil, pastanede değil, oturma yeri. İçeri girip, perdeli bir kapıdan bodruma iniyordunuz. Aynı şekilde. Bunlara ilave, İzmir Caddesi ile bağlantılı, Maltepe civarı mis gibi temiz otellerin, bilinen müşterilerine, özel servis olduğunu da öğrenmiştim. Birisine gittim. Hayret ettim. Beni tanıyorlar.
- Aygır - Beygir, eşek, aslan, düve vb. neyi tercih ettiğimi sordular.
Ben de, espri sanarak, ‘BOĞA’ olayım. Dedim.
Bir oda numarası verdiler. Odaya girdim. İspanyol Fiesta, çok hareketli bir gitar müziği. Ara sıra da, kadın – erkek düet sözlü bir şeyler söylüyorlar. Odada kimse yok.
Biraz sonra, geniş etekli bir kız, aniden, gardıroptan çıkıp, ortada dans etmeye başladı. Ceket, kravat, pantolonu çıkardım. Üzerimde, gömlek, don ve çorap var.  Yanına vardım. Kaçıyor. Yakalayamıyorum. Yoksa bu kız jimnastikçi midir? Tam sıkıştırdım. Takla atarak, yatak üzerinden öbür taraf geçti. Üç beş hamle daha, yakalanmıyor. Yoruldum. Yatağa düz uzandım. Dans etsin, seyredeyim. Sonra da yanıma gelsin. …. ….. ….  Ankara’da buraları, çok kişi bilmezlerdi.

Eski Maliye Bakanlığında, Adnan Menderes’te, başbakanlık yapmış. Bakan makam odasının, kolay tespit edilmeyecek bir yerinde, ince dar bir oda var.  Tek kişilikte, yatak. Bakan Beyi, bekliyordum. Özel kalem Müdürü, odadan çıktı. “Seni bekliyor” dedi. Makam odasına girdim. Odada kimse yok. Sesi içerden geldi. Ayakkabılarını giyip, bağlarını bağlıyordu. Orayı öyle öğrenmiştim. 
Yakın olduğum, bakanlık çalışanı kızlardan bazı bilgiler aldım.
Bu olay sonrası, Milli Emlak Genel Müdürü sekreteri hakkında, espri yazmıyorum, gerçek, insan olarak, çok iyi şeyler duymuştum. Götürülüp, tanıştırılacaktım.
Aklıma, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan bilgiler ile,  işyerinde, resmi devlet kurumlarında, başkalarının yönettiği kadın – kız risk konuları aklıma gelince, belki de hiç ilgisi olmayan birisinden uzak durma kararı almıştım. Çok daha yıllar sonra, Rahmetli Kemal Unakıtan bakan iken, oralarda iki kız gördüm. Öylesi o zaman daha yoktu!!!  Eskiden, Kızların, sekreterlerin hepsi de devlet memuru idiler. Tam güvencede idiler. Bireysel, baskı görmeden, bağımsız karar verebilirlerdi. Geçici sözleşmeli, özel amaçlı çalışanlar – çalıştırılanlar, o yıllarda yoktu.
Devlet içinde, işyerlerinde, ciddi, evlilik amaçlı, arkadaşlıklar olabilir.
Geleceği olan, bu birliktelikler de, herkes tarafından bilinir.
Bu işin, devlet, hükümet politikası olması olmaz!

M BUNLARIN BİR BAŞKA NEDENİ DE, EMEK VERMEDEN, ÇALIŞMADAN, ARAZİ OYUNLARI İLE, SİYASİ, İHALE OYUNLARI İLE, PARA KAZANMAK.

DEVLETLERİ, MİLLETLERİ YOK EDEN NEDENLERDEN BİRİSİ DE BUDUR.

Sorunlu ailelerde yetişen insanların çocukları, büyüyüp, büyük adam, politikacı, işveren olunca da, toplumdan intikam alır gibi …  …..  …..

Kadın, erkek ilişkisinin, bazı temel kuralları vardır.
Milli Eğitim Bakanlığı yeniden düzenlenince, bunların yolu - yöntemi de bulunur.

Ayrıca, paralı cinsel ilişki de, polis kaydı ve sağlık bakanlığı kontrolünde YASALDIR.  Tükürükleyip, dahletsinler gitsin.   

Bunlar dışında, aile yapıları içinde, işyerlerinde, bulunduğunuz apartmanda, mahalle de, çevrede, normal bir ortamın oluşması için de, neler yapılmalıdır? Bu, hepimizin sorunudur?

ANNE – BABA KADAR, ANAOKULU ve ÖĞRETMEN YETİŞTİRME DE DE, BU KONULAR, ‘Tv ve internetten sonra’ diye,  yeniden ELE ALINMALIDIR.

…………………………..

(*) Kırsal kesimde, köy ve kasabalarda, eti yenmeyen, tek tırnaklı hayvanlar ile cinsel ilişki vardır. At, artık çok az. Eşek daha yaygın. Erkeklerin köpek ile cinselliği de, sanıyorum çok çok azdır. NEDEN HAYVAN?  Şehirde hayvan yok. Şehirliler ne yapacaklar?

İlkokulda, çocuk iken, köy de, bulgur dövülen soku başında, çiftleşen iki köpek görmüştüm. Çeşmede bayanlar – kızlar var. Evlerin arası, gelip, geçen çok insan var.
O tarihe kadar, köpek ve eşek ile cinselliği hiç bilmiyordum. Evcilik oyununda, ben baba olmuştum. Bir kız ile, gizlice sürtüştürme de yapmıştım.

Birisi, kürek ile gelip, cinsel birleşmede bulunan köpekleri, oradan kovalamak istedi. Onlara vurunca, kaçmak için, erkek köpek, dişi köpeğin üzerinden indi. Dişi köpek erkek köpeği bırakmamış olacak ki, ters istikamette, ayrılmak istiyorlar. Kalçaları birbirine ters, erkek köpek çıkaramıyor. Kürek sapı ile adam vuruyor. Onları ayıramadı. Birisi geri geri, diğeri ileri gidiyor. Kenardaki bahçeye girdiler. 

Ben Kayseri’ye de giderdim. Ortaokulda Kayseri’de idim. Orada da, bir kız vardı. Kayseri’de, küçük don giyerlerdi. Donunu çıkarmazdı. Bacak arası, ona da sürtüştürürdüm. Elime aldığım, bir kâğıda, beze de boşalırdım.

Köpekleri severdim ama cinsellik konusunu hiç düşünemezdim. Daha sonra, öyle bir şey de, hiç olmadı.
Eşek konusu; Kızılırmak’ta yüzmeye giderdik. Köyün çobanı, tüm hayvanları sulamaya getirince, isteyen gider, bir eşek alır, açıktan yaparlardı. “Tükürükle, dah’et gitsin.” Derlerdi. Erkeğin, fiziksel olarak istediği, o an boşalmak.
Kısaca, bir yerde, bir erkeğin,  eşek ya da köpek ile cinsel ilişkide görülmesi, ayıp ya da o toplumdan dışlanan bir yasak yoktu. Herkes yapmazdı. Bazı kişiler de yaparlardı. Köy dışında, Oradan geçen erkekler görürdü. Ayıplanmazlardı.

Çocuğu olan insan, bu konuda ne yapmalıdır?

DAHA ÖNCE, o listeyi YAYINLADIM. Kutsal kitaplara göre, cinsel yasaklar, öncelikle büyükler tarafından iyi bilinir. Uygun olduğu zaman, bu liste çocuklara, daha ilk yaşlarda öğretilirdi. Uygun bir durumda anlatılır. Aile içi cinsel yasakları kapsayan o liste ye uyulmaz ise, kuraklık, kıtlık olacağı, savaş çıkacağı, yoksulluk geleceği anlatılırdı.
 Anne-baba, kardeş, aile, evlilik kavramlarının yok olacağı,  toplumsal insan ilişkilerinin zedeleneceği, para kazanıp, zengin olsanız bile, o paranın hayır – huzur getirmeyeceği, Tanrı’nın kişiyi, her yerde gördüğü, büyük günah işleyen insanların sonları hakkında örnekler de verilirdi. (Gerçekte, ben bunu Kayseri’de de gözlerdim. O listedeki kurallara uymadığını tahmin ettiğim ailelerin - insanların sonu, gerçekten kötü bitiyordu. )

Kadınların, eşek – at ile cinsel ilişkisi olamaz. Köylerde değil de, modern toplumlarda, internette, köpek ile kadın ilişki videoları var. Bununla ilgili, geçmişte bir yazı okumuştum. Üç – beş konuda, ciddi sağlık ve bazı psikolojik problemler oluşuyor.

Kız ve erkek çocukların, bu konuda, nasıl bilgilendirilmeleri gerektiğini, tam bilmiyorum.
Kutsal kitaplardaki yasakları da, bu yasak nedenleri de dikkate alınarak, velilere, anne – babalara tavsiye niteliğinde, bir kitap çalışması olabilir mi?

Sadece, kız çocukları değil, erkek çocuklara da, cinsel istismar yapan, kadınlar oluyor. Onları gözlemleyince de, o çocukların, toplumsal gelecekleri ve insan ilişkileri etkileniyor. Bireyden bireye değişebilir ama yaşıtı başka bir kız ile kısıtlı, tanımlı irtibatı olmadan, böyle saldırıya maruz kalan erkek çocukta da, geleceğinde, bazı karşı cins algılama ve iletişim problemleri oluyor. Bunları, polis – adliye, ceza ile çözemezsiniz.
Ev de Tv izlemiyorum. Bir çocuk istismarı olayı üzerine, bir komisyon kurulmuş. Oradaki bayan bakan, kendi çocukluğunda, ilk sürtüştürme deneyimleri vardı ise, onu da dikkate alarak, - dincileri bu işin içine hiç katmadan – inançlı birkaç öğretim üyesi ile, bu konuları konuşup, anne – babalar için, bir kitap çalışması yaptırtabilir mi? 

Eski Türk aile yapılarında, bunlar açıkça konuşulur, bilinirdi.

……
23.02.2018 13:45


KIZLARI EŞEKLEŞTİREN ERKEKLER, her çağda ve her dönem de vardır.
O kızlar, bir dönem sonra, orgazm olamazlar. Rol yaparlar.
Erkekte de, cinsel performans düşer. Hiçbir kadına da sahip olamaz.
Cinsel rahatlık, cinsel özgürlük der iken, cinselliklerinin anlamı kaybolur. Zevki kaybolur.

Ölçüyü kaçıran erkekler, (bir tanesi, Ankara’da bir üniversitede, çok modern, aydın denilen birisi. Diğeri, Fetullahçı, abdesti namazlı bir öğretim üyesi. Kendi bireysel gözlemim. Bunların her ikisi de, işyeri – mesleki imkânlarını, kadın-kız ilişkisinde aşırı ve kötüye kullananlar. Her ikisinin de, eş ve üniversite bitiren kızları ile iletişim problemleri var. Eşleri ve kızları da, bulundukları çevrede, aynı problemleri yaşıyorlar. ) kendi yaşamlarına etkilerinin farkında değiller. İşyerinde ayrı, ev de ayrı kişilik, bir arada götürülemiyor. Bazı etnik gruplar, bu konunun önemini bilmiyorlar.

Her etnik grup içinde de, her tür insan olur. Vardır. Hatta, aynı insanın hayat çizelgesinde bile, bazı kapalı durumlar olabilir. “Ne doğru? Ne yanlış?“ ya da kime göre, neye göre doğru? Neye göre yanlış’ın tanımını yapan toplumlar – milletler, bunalımlı dönemleri atlatabiliyorlar. Daha kısa deyim ile, Hayat Tarzının tanımları yenileniyor.

Ülke eğitim sistemi, toprak düzeni, ihale koşulları, iş yeri tanımları, konutların dizaynı, komşuluk, yerleşim düzeni buna göre yapılıyor. Bunlar da yenileniyor.  

Her ülke, her toplum, kendisine uygun olan tanımlamayı yapıp, uygun olanı seçiyor.
Bu da başkalarını ilgilendirmez.

“Kara deniz üçlüsü + ABD” kendi tanımlarını yapıyor.
Sizler de, kendi tanımlarınızı yapınız. 

23.02.2018 16:04

Tanrı’nın kadına 9 nefs verme nedeni, kocasından, uzun dönem ayrı kalsa bile, “kadını daha dayanıklı yapmak için” olduğu şeklinde açıklanır.    
Hayatın da, 9 ayrı sırrı olduğu söylenilir.
Cinsellik, o dokuz sır’dan birisidir. Geride, 8 ayrı sır var.
Bu sırları, Türkler ve Ruslar, geçmişte bilirlerdi.
Yeniden öğrenmeyi, Tanrı bizlere nasip etsin.

……

NOT : Bu yazıyı, kafamda, önümüzdeki hafta sonu için planlamıştım. 
Şimdiden yazı, yayınladıım. 

Üstte bahsi geçen liste şöyledir:


"Kutsal Kitaplarda, cinsel ilişkiden, her durum ve şartta uzak kalınması gerekenler, şöyle sıralanır:

‘Sizlere, şunlar haram kılındı; Analarınız, (anneniz ve var ise, babanızın ilişkide bulunduğu diğer kadınlar.)  kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, biraderlerinizin (Kardeşlerinizin çocukları) kızları.

Size süt emziren kişi de, -aynı anne gibi – oluyor. O ve onun yakınları, onun kızları, çocukları. 

Kadınlarınızın Anaları. (Kendisi ile cinsel ilişkiye girdiğiniz, eşiniz konumunda olan kadının annesi.) Diğer bir deyim ile, çocuklarınızın büyük annesi. Birlikte olduğunuz kadının, sizden önceki evliliğinden olan çocuğu. Yani, üvey evladınız. Çocuklarınınız eşleri. Gelinleriniz. İki kız kardeş ile de, aynı anda evlenemiyorsunuz.

‘Bir de, babalarınızın nikâhı geçmiş kadınları nikâhlamayın.’  Bunun anlamı, örneğin, ağabeyiniz ayrılmış ise, ölmüş ise, bu kadın la evlenme ya da birlikte olmaya izin var.  ama yalnız anneniz değil, babanızın yattığı bir başka kadın ile yatma izni, babanız yaşar iken de, ölse de  yok.!



(Türkler bunu biraz geniş tutarlar. Arkadaşlık döneminde, arkadaşının yattığı bir kadın ile de cinsel ilişkiyi,  dini değil, geleneksel olarak istemezler!)"

19 Şubat 2018 Pazartesi

ALMANYA’NIN SİYASETİ! Yeni siyasetçisi kim olacak?

Almanya, Avrupa’nın en gelişmiş ülkesidir.
Sanayi, yetişmiş insan kaynakları, AB içindeki ‘karar alıcı’ konumu, bölgesel politikanın büyük düzenleyicisi diye de özetlenebilir.
Geçmişi, çelik kontruksiyonu, ABD den sonra en gelişmiş ülkedir. 
Havada asılı – sanıyorum – ilk treni yapan, estetiği ve sağlamlığı mükemmel bir sanayi ülkesidir.

Türkiye’de, haber alma kaynakları sınırlıdır.
Tek etnik gruptur.
Onların verdikleri bilgilere tam güvenmek doğru değildir.
Etnik olarak Almanların içinde olduğu basın, güçlü bir basındır. Yaratıcıdırlar.
Türkiye’deki aynı etnik grubu, oradaki yayın organlarında da görmek, düşündürücüdür.
Günümüz Almanyasında ne olduğunu tam bilmiyoruz.
Haber aldığımız kaynaklar objektif değil gibi…
Almanya, çok güçlü bir ülkedir.

Doğu Batı Almanya birleşmesi, hem Rusya’nın milli – etnik devlete dönüşümüne katkı açısından ve hem de Almanya’nın geleceği için, iyi olmuştur.

Mevcut yapı ve anlayışta gider ise, Amerika, Rusya ve Türkiye için tehlikedir.
Bunun olumlu şekle dönüştürülmesi ve Almanyanın anlayış, hedef, niyet ve politika değiştirmesi için, ilk akla gelen yol; mevcut politikacılar (ya da politikacıları belirleyen kapalı güç merkezleri) dışında, yeni politikacıların, -Almanya ve Alman halkı lehine de -yeni bir anlayışın oluşmasına katkıda bulunmaktır.

Bu katkıyı kimler yapacaklar?

Önümüzdeki dönem de, her durumda Rusya, Almanya’ya karşı dikkatli olacaktır.
Türkiye, bundan böyle, Almanya ile çoğu irtibat ve ilişkisinde, ABD nin gözüne bakacak ve tedbiren, ABD ile birlikte karar verecektir. Türkiye, Almanya ile, ABD den kapalı ya da ABD ye kapalı bir ilişki yürütemeyecektir. Bununla birlikte, Türk Halkı, Almanlara yakındır. Bu yakınlık, bu düzeyde tutularak, I. Dünya Savaşı dönemi ve sonrası, Türk – Alman ilişkilerinin çok boyutu, gerçekçi bir şekilde masaya yatırılacak ve detaylar bilinecektir. Bu bilgilerin açıklığı, gelecek dönem Türk – Alman ilişkilerini olumlu yönde etkiler!!!
O dönemin şartlarındaki çok olayın –bugüne dek bilinmeyen, konuşulmayan- çok olayın ayrıntısı,  devletlerarası ilişkiler de, biraz daha dikkat gösterme sonucunu ortaya çıkarabilir ama karşılıklı güven artışını da, beraberinde getirebilir.

ÖNEMLİ BİR KONU: ÖĞRENCİ DEĞİŞİMİNDE, ta baştan beri, ALMANLARIN ETNİK TERCİHLERİNİ ÖĞRENDİKÇE, ŞAŞKINLIKTAN HARMANDALI OYNUYORUZ. Bunu açık yazıp, söylüyoruz. İyi bir başlangıç.
Üç bayraklı, (ABD, Türk, Rus) örgenci merkezini de açıyoruz.
Önümüzdeki 30 yılda, bu açığı kapatabiliriz.

BU YENİ YOLA NASIL GİRİLİR?
Olabilir mi acaba?
ABD de, uzun yıllardır ikamet eden, ABD vatandaşı olmayan, Yeşil Kartlı Almanlar var.
Diğer bir deyim ile, halen Almanya vatandaşıdırlar. Almanya’da, ŞANSÖLYE olmalarına bir engel yoktur.

ABD – ALMANYA ilişkilerinin geleceği açısından da, etnik olarak tam Alman bir Amerikalının, Almanya’ya Başbakan yapılması…
Seçeneklerden birisinin bu olması ve bu konu üzerinde ciddi olarak çalışılması.
Almanya’daki Almanlar, Almanlıktan çıkmış gibiler!
Ana Kararları, ABD yi de iyi bilen, o Alman lider verecek.
Varılmak istenen sonuç; Alman Halkının ekonomik, sosyal ve ülke güvenliğinin iyi olması ama bu arada, son yüz elli yıldaki, bazı fazlalıklarının törpülenmesi… (Başka bölge ve ülkeler bizi ilgilendirmez. Türkler  hakkındaki -J ler.  )

Türkiye hakkında da, Almanya’nın niyeti –uygulanan mevcut politikayı, anlayışı değiştirmesi - değiştirilmesi. İyi bildiği Rusya’da, Türklerin de var olduğunu unutmadan, insan kaybı ağırlıklı bir çatışmada – savaşta, dikkatli olması dileği.
…… 
Türk Milleti, Almanya – Alman gerçeğini biliyor. Bilgi arttıkça, bazı uygulamaların farkına vardıkça, Almanya’dan korkuluyor.

“Karadeniz üçlüsü + ABD” nin, Karadeniz üçlüsü bölümündeki, Rusya grubundaki ülkelerde, Türkiye; Rusya’nın gözüne bakacaktır. Yeni Almanya’nın bunu bilmesi ve kabullenmesi de gerekiyor.

YENİ DÖNEMDE, BUNA BENZER TEMEL ESASLARIN, ORTAYA KONULMASI – ÖNCEDEN BİLİNMESİ GEREKİYOR. Ondan sonra, ABD gözetim ve kontrolünde, (açık bilgisi dâhilinde, denetimli) Türk - Alman ilişkileri, uzun dönemli, istikrarlı iyi bir sisteme dönüşebilir. Buna da, Türk halkı sevinir. Beklenti de budur.

Almanya’da, politikacılar ve sistem yenilenmedikçe, bu sonuca gidilmesi de kolay gözükmüyor. …gibi…

Yine de, iyi dilekler ile bu yazıyı kapatalım.

….
19.02.2018 11:44

Yeni yazı - mesajlardan kaçınmak istiyorum. Yazmamaya çalışıyorum.
Gece uykum kaçtı, ben de bunları düşündüm. Öyle bir not…

........
EK :
RUSYA, MİLLİ  - ETNİK DEVLET OLUR İSE…

Türkiye örneği: - ilk akla gelenler -
Türkiye’de, sanıyorum, sadece iki bakanlık adı başında ‘milli’ kelimesi vardır.
Bunlar;  Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı.
Bu bakanlar; anne – baba, eşi, etnik olarak Türk olmak zorundadır.

Rusya’da, başına ‘milli’ kelimesi eklenir ise, Rusya, Milli Savunma Bakanı, etnik olarak Rus olmak zorundadır.
…….
Kurum ve kuruluşlar :
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT).
Türkiye’nin, tüm emlak – arazi konularından sorumlu, hepsini kapsamı içine alan, Maliye Bakanlığına bağlı, Milli Emlak (ME) Genel Müdürlüğü.
Maliye Bakanı, başka etnik gruptan, Müslüman Ermeni olabilir. ( Açık etnik kimlik ile)
ME Genel Müdürü ise, başında ‘Milli’ kelimesi olduğu için, Genel Müdür, etnik olarak Türk olmak zorundadır.
MİT Başbakana bağlıdır. Türkiye’de, sadece iki etnik grup vardır.
Başbakan, ‘Müslüman Ermeni’ olsa bile, başbakanlığa bağlı, önceden tanımlanmış,  belirlenmiş, BAZI kurum ve kuruluşların yöneticilerinin, etnik olarak ‘Türk’ olması zorunluluğu vardır. 

Türkiye’de ordunun tanımı, başında ‘Türk’ deyimi vardır. 
Türk Silahlı Kuvvetleri. (TSK). Genel Kurmay Başkanı, etnik olarak Türk atanacaktır.
TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) – başında, ‘Türk’ değil, ‘Türkiye’ yazılıdır. Bu durumda, TBMM Başkanı, Müslüman Ermeni olabilir.

Rusya, yeniden düzenlenir ise; başında ‘Rusya’ deyimi olan kurum ve kuruluşlara, herkes atanabilir. Seçim ile de, herkes o göreve gelebilir.
Başına ‘Rus’ deyimi konulan kurum ve kuruluşlara yönetici olanların, anne – baba ve eşlerinin etnik geçmişleri, ‘Rus’ olmak zorundadır. 
Lütfen, buradan buyurunuz -J !
Düzen böyle sağlanır.
….

20.02.2018 09:51

Bu yaklaşım, bu uygulama doğrultusunda, Mesleki kurum ve Kuruluşlar ya da Sivil Toplum Örgütlenmelerinde, başında - Türkiye - var ise, kapsamı geneldir. 
O Mesleki kurum - kuruluş ya da derneğin adı başında 'Türk' ya da 'Milli' deyimi eklenmiş ise, kapsamı daha dardır. 

18 Şubat 2018 Pazar

Birileri, ‘VATAN’ın anlamını bilmiyorlar!

Dişlerimde, her şey yoluna girdi de, dişlerimin başına gelenleri düşündükçe!...
Çıkan aksaklıkları, - o tarihte – sağa sola, ilgili kurum – kuruluşlara ve hatta TBMM Savunma Komisyonuna bile, yazılı iletiyordum.

BU İŞLERİ ‘OYUNCAK’ SANIYORLAR!!!

Yasal, özlük haklarının verilmeyişi, (bunun neden olduğu sorunlar)
Aile düzeniniz, evleneceğiniz kız, evinizin, evinizdeki eşyaların güvenliği, evladınızın geleceği, sağlığınız, diş güvenliğiniz, iş güvenliğiniz, yasal ruhsatlı temiz silahınız…
Bürokratlar ve siyasetçilerden;
belki – “BİR TÜRK’Ü, KENDİ VATANINDA, BU HALE GETİRDİK. Türkler, bize karşı bir şey yapamıyorlar! Bundan sonra, Türkiye bizim.” Diye düşünenler vardı.  !!!
…..

O dönemin şartlarında, bu durumun ayrıntılarını Ruslara aktarmak yanlıştı.
Bu bir ince hesaptır. İşin içerisinde, geleceğe yönelik, bir de kız meselesi var.
Kendi ülkesinde, kendi sorunlarını çözemeyen bir erkeğe, Ruslar kız vermezler.
…...
Tüm ayrıntıları, ABD ye iletiyordum. 
ABD de farklı merkezlere mail atsam bile, iletişim koordinasyonu ABD Ankara Elçiliği idi. ABD, Türkler için; yakın olduğumuz, bizden bir ülkedir.
Normal prosedür ve böyle geçmişimiz olan bir ülkenin, ‘güncel’ testini yapıyordum. (*)
Yönetim kadroları nasıl?

Almanya yönetimi ve Ankara’dakiler, gâvurluk yapsalar da, merkezdeki Almanlardan, ‘sorunları çözeceğim’ umudum – beklentim vardı. İrtibatlarda çok rahattım.

Bir yol ile, iki çok önemli ülke, konularımdan haberdar.
……

Devletimiz içerisindeki sağduyu sahibi; ‘devlet’, ‘millet’, ‘vatan’ kelimelerinin anlamlarını bilen, etkili, yetkili kişiler dışında, bazı önemli politikacılar da, - normal, her vatandaşımızın hakkı -, yasal özlük haklarımın verilmesini istiyorlar.

 ‘Ermenicilik’ yapanlar; TBMM Başkanları. TRT Genel Müdürleri.
TBMM Başkan vekili Sadık Yakut, ilk dönemin ezikliği ile, ikinci seçim dönemi, “göreve başlatacağız” haberini veriyorlar.
Seçim bitiyor. Göreve başlatamıyor. ‘Sen Başkan vekilisin. TBMM Başkanı, tuvalete girse bile, odanda olunca TBMM Başkanı sensin. O tuvalete gidince, tayini sen yap! Demek ile kalmayıp, açıktan yazıyorum. Yapmıyor. Yapamıyor.

O dönem, dış yorumcular; ‘Atama – tayinini yapmak için daha ısrar etse, milletvekili olamazdı. Ev aldı. Onun taksitlerini ödüyor. Bir dönem daha milletvekilliğine, ihtiyacı var!’ demişlerdi. Sayın Yakut, iyi bir insandır. Çok geçmişten de tanırım.

Abdullah Gül’ü işaret ediyorlar.
Abdullah Gül, başlangıçta, ‘benden yana’ deyimi eksik - yanlış olabilir ama ‘işimi, hemen yapmaktan yana’ idi.  

Şöyle de bir olay yaşamıştık.
Türklere karşı, ana organizatörlerinden birisini daha mı keşfettik?
Son günlerde, bunu düşünüyor ve onun için de bu yazıyı yazıyorum. 

O dönem, şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hapiste de olabilir.
Ya da, hapisten çıkmış, siyasi yasaklı dönemi olabilir. Durumunu tam bilmiyorum.
Yeni kurulan Ak Parti yönetimi, ısrar ile, TBMM de yayınlanan yazılarımı, kendi yazı gruplarına da göndermem için davet ediyorlar. Ben de, üçüncü davetten sonra, daveti kabul ettim.

Bu kez de şaşırdım. Ak Parti, sadece benim yazılarımı yayınlıyor! Ara sıra da, merkez yönetim kurulundan birkaç kişinin küçük mesajları. Benim Ak Parti ile ilgim yok.

İş sıkıntımı biliyorlar. Ankara’ya geldim.
Sayın Gül’ün, Ak Parti’nin önceki partisinde de çok aktif olan, Sayın Gül’ün de ‘özel Kalem Müdürlüğünü yürüten, daha sonra RTÜK üyeliğine atanan yeğeni ile de irtibatlıyım. Randevum var.  Parti de, Abdullah Gül’ün yanına gidiyorum.

Yol da gider iken, telefonum çaldı.
Telefonu açtım. Şimdi, Afyon Milletvekili olan Abdurrahman Öz.
‘Cafer Abi, Abdullah Gül’ün yanına mı gidiyorsun? …. Vb. bir sohbet yaptık.’
Sayın Öz, daha stajyer avukat.  Kayınpederi ile yakınım. Ankara’ya gelince de, onun ev – ofis yazıhanesinde, kayınları ile birlikte kalırız. Onlar da beni çok severler. Bu vesile ile tanışmıştık. İşyeri de, Abdullah Gül, Ak Parti öncesi devlet bakanı iken, bir banka ya da yatırım kuruluşu kurmuştu. Kendisine bağlı idi. O meşhur ‘kayıp trilyon’ davası ile birleştiğini sandığım, fazla harcama soruşturması geçiren bir kuruluşta çalışıyor. Abdullah Gül ile –bireysel- tanışmak, görüşmek, yakın olmak istiyor. Çünkü, amiri –sanıyorum- öyle yakın olmalarına fırsat vermiyor.

O dönem, Sayın Öz, benim iyiliğimi ister. İşimin yapılmasını isterdi.  Bununla birlikte, çalıştığı banka ya da yatırım kuruluşundaki ana yönetici, amiri, - o dönemki duyum - benim gibi kişiler ile Abdullah Gül’ün yakın olmasını istemiyor ve benim Ak Parti de yayınlanan yazılarımdan rahatsızlığı da bana iletilmişti. Ben kim olduğunu, halen bilmiyorum. Bu iletilerin – duyumların doğruluğundan da tam emin değilim. Randevulu gelmişim. Kapı çıkışı özel kalem de oturuyorum. İçeri çağrılmıyorum.

Aklımda yanlış kalmış olabilir. O zaman, Abdurrahman bey, kayınlarından, benim Abdullah Gül’ün yanına gittiğimi duyunca, beni arar iken, amiri de yanında olabilir. Amiri; ‘Ne yapmak istediğimizi merak ediyor!’ olabilir. Mi?
Ben Partici değilim. İzin verilir ise, istenirse, TBMM de “Bilgi Merkezi” kurmak istiyordum.  istenmez ise, sıradan, normal çalışıp, çalışma süremi tamamlamak istiyordum. Onlar iktidara gelince de, ek görevlere atama yaparlar. O para bana yeterdi.
Benim hesap ve beklentim bu idi.
Ben her duyumu önemsemem. O amirinin müdahalesi türünde bir duyum vardı. kısaca, başlangıçta, parti içi çekişenler, beni o partide olacak sandılar!!!!!!

Sıkıntıların başlama süreci, böyle basit konulardan oldu.
Göreve başlayınca, o kurum yöneticisi tanımayı istiyorum. Ben den ne istediniz? Bir bürokratın, bir politikacıyı yanlış etkilemesi, yasal hakkın ertelenmesi, ne sonuçlara yol açtı?
…..
Bu tür hesaplar sonrası, atama – tayin gecikince, başka başka iç – dış yerler, konuya müdahil oldular. Kurulacak, TBMM BİLGİ MERKEZİNDEN KORKTULAR!  

Çok daha sonra “Cumhurbaşkanı Adayı” olacağım sanısı da olsa, VATAN’ı olan bir insan’a bunlar yapılamaz.

İngiltere’de, bir İngiliz’e,
Fransa’da, bir Fransız’a,
Rusya’da, bir Rus’a,
Almanya’da bir Alman’a,
Amerika farklı ama o ülkede, o toplumda geçmişe olan bir Amerikan’a böyle şeyler yapanları vururlar. Başka çözüm yoktur.
Çünkü, orası İngiliz’in vatanıdır.
Fransız’ın vatanıdır.
Rus’un vatanıdır.
Alman’ın vatanıdır.
Amerikan’ın vatanıdır.
Bunun için, geçmişte o boy, o soy, çok bedel ödemiştir. Orayı vatan yapmıştır.
Bu işleri yapanların cesaretleri midir? Cahillikleri midir? Bunu düşündükçe, çok yere, olayları – konuları, açık ve doğru olarak aktardım.
İstihbarat, polis ve ordu, bunun için vardır.

Artık, bunları öğreniniz.
…………………….

(*) Test sonrası, çözüm yollarını da, kurum içi araştırma yer ve konularını da, bu blogda yazdım.
……

18.02.2018 15:21

16 Şubat 2018 Cuma

YENİ, GECELİK - PİJAMA MODELLERİ…

Türkler ile İngilizlerin, Osmanlı İmparatorluğunun bitişi, yeni Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu öncesi, Türk Topraklarında yapılan Çanakkale Savaşına katılan, sivil iken Gazeteci olan, bir İngiliz Subayının bir şiiri beni çok etkilemiştir.  (Geçmişte, bu şiiri yayınlamıştım.)

Savaşın en sıcak çatışmalarının olduğu günlerde, yanındaki arkadaşları vurulurlar.
Mehtaplı, berrak, bol yıldızlı bir gecedir.  Asker cesetleri, canlı bir kabartma tablo gibi, çevresindedirler.  Kendisi de, onların arasındadır. Bu acı gece de, gökyüzü olabildiği kadar güzeldir. Ay; hiçbir şey olmamış gibi parlamaktadır.

Sabah olur. Güneş; yine, hiçbir şey olmamış gibi doğar.
Çevresine bakar.
Gelincik çiçekleri, yine, hiçbir şey olmamış gibi açarlar.
İnsanların yaşadıkları hüznün aksine, doğa, olabildiği kadar güzeldir. Hayat, akış, devam etmektedir.

O Gazeteci subayın, o an anladığı, hayatın gerçeklerini, anlamaya çalışmıştım.

Çinli bir düşünür ya da yazar.
Adında ya da soyadında “Tuz” var.
Onun, birkaç – kısa - anlatısını okuyunca, İncil ve Kuran’ın bazı bölümlerini, daha iyi anlamıştım. Daha önce göremediğim, çözemediğim bazı anlayış, yaklaşımları yakalayabilmiştim. 
Dünyanın, iki farklı bölgesinden, iki farklı insan.
İngiliz Gazeteci de, Çinli yazar da, o detayları görüp, anlayan – anlatan kişilerdir.
Ve senin burada, hayatı anlamana – kavramana yardımcı oluyorlar.

……. 
Dünya’yı, hayata bakışı, insanın bireysel, toplumsal beklentilerini, hatta dinleri, farklı inanç sistemlerini bile, kendi çıkarlarına göre düzenlemek isteyen bir grup; o konuda kullandığı bir başka grubun, kendi beklentilerinden çok farklı bir sonucu ortaya çıkardığını görünce, karşı tedbire yöneldi. Şimdi, bunun çatışmaları ve bölgemize yansımaları var.  Bunun ustaları, farklı insanlar.

Türkiye, yeni döneme geçişte, eski ile bağlantılı bir yol haritası yaptı.
Yol arkadaşları, Amerikan ve Rusların, ülkeleri çok büyüktür.
Nüfus ve imkân olaraktan da küçük bir ülkede yaşayan Türkler, onlara, coğrafi olarak küçük bir alan da,  Misak-ı Milli sınırları içerisinde, bu bölge için, belli güvenceler ve iş birliği koşullarını ve tekliflerini sundular.  
Kendi ülkeleri Türkiye sınırları dışında; “ister ‘Kürdistan’ adı ile, ister  ‘Ermenistan’ adı ile yeni devlet kurunuz ya da, o bölge devletleri içerisinde, ülkemizdeki, kanunsuz  - haksız fazlalıkların, vatandaşlıkların iptali, son on’lu yıllarda da, savaş ya da başka nedenler le ülkemize gelenleri de kapsayacak – o bölgeye götürecek şekilde- şekilde, o yeni bölgeye taşınmalarına yardımcı olunuz.” Dediler.

Çünkü, Türklerin ABD ve Rusya’ya yaptıkları teklif, çok uzun dönemli, gelecek işbirliğini kapsıyor. Hatta Avrupa’da, ABD ve Rusya’nın, ortak yeni düzenlemelerinde, aktif olma, savaş durumlarında risk alma sorumlulukları da var.

 Belki, yeni gelecek bilgileri görünce, bazı alanlarda ve bazı durumlarda, Kuzey Avrupa’da, ABD – Türkiye, ikili işbirliği olsa bile, ayrım yapmadan, Avrupa Milletlerinin hepsinin de, gelecek dönem de, huzurlu, güven içerisinde olmalarını, halklarının refah düzeylerini de korumalarına katkılarda bulunacak bir sistemde, düzenli ‘Kara deniz üçlüsü + ABD’ & Avrupa ülkeleri işbirliğinden bahsediyoruz.

Burada ana muhatap, Avrupa Birliği değil, birer birer, Avrupa ülkeleridir.
Bu işbirliği, eski anlayış ve uygulamalarda değil, Türkiye’den daha fazla Türk’ün yaşadığı Rusya’nın gelecek güvenliğini de kapsayacak, olabilecek savaşları dikkate alacak şekilde olacaktır. Bununla birlikte,  ABD nin çıkarlarını, Avrupa ülkelerinden daha önde tutacak şekilde bir düzenleme taraftarıyız. Bunu da, açık ifade etmek ile kalmayıp, uygulamada da göstereceğiz.

Genel fotoğraf böyle olmasına rağmen, bu yeni düzenleme, Avrupa Milletlerinin de çıkarlarınadır. Kimin ne olduğu, ne yaptığı bilinecek.
Ülkeler, insanlar, bu bölgede, birbirlerinden emin olacaklar.

…..
Rusya’da, yeni dönemin simgesi, her ev’de, temel ihtiyacı karşılayacak, cep dışında ayrıntısı olmayacak, düz kesim, en ekonomik, kızlar için gecelik, erkekler için pijama (isteyen kızlara, pijama da olabilir.) modelinin çıkarılıp, uygulamaya geçmesini, üretilmesini bekliyor ve diliyoruz.
Rusya’dan satın alıp,  Türkiye’de bizler de giyeceğiz.
Eski alışkanlığımıza, yeniden döneceğiz.
Bu uygulamayı, kullanım da – giyimdeki aksaklıkları da giderildikten sonra, Sakarya – Bursa Bölgesi, Ukrayna Konaklama Tesislerinde, her gelen müşteriye, konaklama süresi sonrası, yanına alıp, evine götürmesi imkânı ile birlikte, az bir ücretle, çok indirimli olarak vereceğiz.   
Bu pijama ve gecelikleri, o yıllarda üretecek olan Halk İşletmeciliği, belki, Amerikan Kumaşı kullanmayı da düşünebilir. Yapabilir. Tercih edebilir. Böylece, tekstil konusunda, Rusları da, kendilerini geliştirmeye zorlayacağız.

Sakarya, 7 Göller, Türk – Amerikan Lisesi öğrencileri için de,
Akdeniz Sahili, Türk – Rus Tatil Köyleri için de.
16.02.2018 13:52

ABD ve Rusya Tarım Bakanlığına, özel not :
Bu bölge ile ilgili ortak bir toplantının dinlenme saatinde, ayaküstü sohbette de olsa, konuşulmasını sağlayacak, üç’er sayfalık, bir bilgi notu hazırlaması talebi – dileği :
Türkiye’de, Tütün ve Pamuk üretimi vardı.
Çok çeşitli nedenler ile bunlar çok azaltıldı ve yok edildiler.
Yeni dönem de, Tütün ve Pamuk üretimi, yeniden başlatılınca,
ABD ve Rusya üretimine katkı payları olabilir mi?


16.02.2018 14:21 

Katkıda bulunanlar

Share it