Translate

19 Aralık 2017 Salı

GENEL BAKIŞ…

Dünyada, ülkelerde, belli dönemlerde, anlayış ve düzen bozulunca, yenilemeler gerekiyor. Yönetim ve anlayış yenilemesi. Bununla birlikte, yaşam tarzı, imkânları, geçmişi, görgü ve bilgisi farklı olan insanlar, farklı arayışlara girerler.

Devlet deneyimi ve devleti olan milletler, bu yenileme döneminde, kutsal kitaplara da başvururlar. Kimseye söylemeden, gizli olarak, İncil ve Kur’an-ı Kerim okurlar.
Bu işin, dinin – dinlerin siyasetini yapanlar ise, o gün orada gördükleri bir paragraf ya da satırı, ne olduğunu tan anlamadan - bilmeden, toplum önünde, açıktan okuyup, oradan siyasi pirim toplamaya çalışırlar.  Gerçekte, kutsal kitaplar ile birlikte, geçmişte gelmiş, bilinmeyen 25 bin peygamber öğretilerinin bir bütünlüğünü algılayan insanlar ise, dini söylemler ve dini konularda konuşmaktan ve tartışmaktan kaçınırlar. Biraz da korkarlar.

Çevrenizdeki insanları,  ağaçları, suları, olayları biraz inceleyince, gözleyince, dini konularda çok daha da dikkatli olup, insan’a ve insan ihtiyaçlarına yönelirler. Doğanın da ayrıntılarına inerler. Bu durum, Tanrıyı başka şekilde okumaktır. Yine, dini söylemlerden uzak durulur.

Lise yıllarımda, arkadaş ile birlikte gezerken, şunlara bir uğrayıp – bakalım. Dedi.
Şehir merkezinde, bir dükkâna girdik. Üç – beş makine, tavuk yavrusu, civ-civ çıkarıyor.
Bunlar, anaç tavuk arkasında, hiç gezemeyecekler. Annesiz – babasız, bir dükkânda satılacaklar. Genetik bilgiler ile, bazı şeyleri yapacaklar. Üç – beş nesil sonra da, genetik değişime de uğrayacaklar.
İnsanın, bunu yapmaya hakkı var mıdır?
Hiç konuşmadan, tartışmadan, aşağıdaki yazı da olan model ile, küçüklerin birleşip,  büyüdükleri, civ-civlerin cinsiyetlerinin görüleceği döneme kadar, - bilmiyorum. Belki üç ay!.. – anaç tavuk arkasında gezdikten sonra, büyük şehirlerdeki yumurta ya da et tavukçularına satışta, sadece para kazanmak değil, aynı zamanda, bir konudaki kötü gidişi, o yöntemle geriye çevirmeye yönelik bir gayrette olabilir. O küçük işletmede çalışanlarında, biraz artı gelir sahibi olmaları. Kuzular, danaların da, bir başka şekilde değerlendirilmesi.

Rusya’nın bir uzak bölgesinde ya da Türkmenistan’da, doğal yöntem kullanan, böyle küçük işletmeler, gelecekte, İngiltere ya da Almanya da oluşacak bir krizde, başvuru merkezi olabilir. NEDEN? HER ÜLKEDE, HER ŞEYİ AYNI YAPMAK İSTİYORLAR?  Oraya gidip, kocaman çiftlik, tesisler kuruyorlar. KİM BUNLAR???

Makine civcivleri, onlara Pazar payı bırakmasın! Kendi bölgenizde öyle olsun.
Bırakınız Rusya, Türkmenistan da, kendi ihtiyacını böyle karşılasın.
…………

(Başımda Rus kızı yok. Şimdi rahat yazayım. O yanıma gelince yazamam ve haklıdır!)

Rusya’da, bin haneli yerleşim yerlerinden, on bin haneli yerleşim yerlerine kadar.
Etnik olarak Rus nüfusun yoğunlukta olduğu yerleşim yerlerinde, hane sayısının yüzde 20 si kadar sayıda, Türk Evi yapılacak. HEDEF BUDUR.  Önümüzdeki beş yıl için.

(Yüzde 80, eski sistem, yine karışık oturacaklar. Yeni yapılan mahaller ise, etnik yerleşim mahallesi. )

Ruslar, Rusya’da bu rahatlığa kavuşmalıdırlar. Öncelik, o ülkeye ismini veren Rus Milletinindir. Sus payı, birkaç küçük yan mahalle dışında Türkler, ikinci beş yılı beklemelidirler. Her Oblast’ta, bu mahalleler olmalıdır. Orada yapılan her ev, sadece Rusya Türkleri değil, Rusya Türkleri ve Orta Asya Türklerinin de güvencesidir. İşin özeti budur.
Yeni sistem – düzen, böyle kurulmalıdır. Yeni döneme geçiş, böyle sağlanmalıdır. İşin başlangıç noktası burasıdır.   BU EVLER YAPILACAK.

Aşağıdaki yazıdaki örnekte, Kazakistan ya da Türkmenistan da, kırsal kesimde yaşayan, hayvancılıkla geçinen Türkler, ‘Türk Evi’ ve yerleşim yerleri yakınındaki ahır sistemi ile, aile fertleri, şehir yaşamı ile eski yaşamlarını birleştirecekler. Bir fert subay, bir diğeri akademisyen, bir başkası ise, ailecek o ahırlara, işe gidecekler.

HAYVANCILIK İLE UĞRAŞANIN ÇOCUKLARI, o Türk Evinde, o aile içinde, subay ve akademisyen çocukları ile büyüyüp, istediği alanda eğitim alacak. Bir sonraki nesil, o çocuklardan ahırda çalışacak bulunmaz ise, subay ve akademisyen olanın çocukları arasında da bu işe heves eden, isteyen olmaz ise, o ahır, o ailenin elinden alınıp, bir başka Türkmen aileye verilecek. ORADA, FİİLİ ÇALIŞAN, O İŞLETMENİN SAHİBİ OLACAK. Oranın yönetimi buna karar verecek.

…….. 
Benim, Kazakistan, Türkmenistan’a gelip – görmeme gerek yoktur. Şu anda, eskiden Türkiye’den gelenlerin, orada yaptıkları şöyledir:

Sanayi Sitesi, Toptancı Hali, Oto bakım tamirhaneleri diye bir sürü dükkân yaptırmışlardır.
Sizilerin etnik geçmişlerini bilmediğiniz, Türkmen rolündeki kişilere, işyeri olarak, bu yerleri vermişlerdir. BU CASUSLUKTUR. GELECEĞE CASUS HAZIRLAMAKTIR. Onlara ekonomik güvence vermektir. İki üç dükkân alıp, kiraya verenler de vardır.

BU SİSTEM BİTECEK. Özellikle, yanlış etnik kimlik, yanlış etnik geçmiş söyleyenlerin dükkânları ellerinden alınacaktır. SADECE O ÜLKE DEĞİL, BÖLGE GÜVENLİĞİ İÇİN, BU GEREKLİDİR. ZORUNLUDUR.
…..

Yine de, insanları fazla kırmadan, üzmeden, zor durumda bırakmadan, eski dönem yanlışlarını bitirip, onların arasındaki, iyi niyetli, temiz, çalışkan olanları da, AÇIK ETNİK KİMLİK ile, toplumun içinde, geleceğinde yer almalarını sağlamakta, Türklere yakışandır.  Bu da, bir zılgıttan sonra-J, başarılmalıdır.

…..

Yönetim ve anlayış yenilemeleri, ülke ve bölge şartlarına uygun yapılır.

ABD ve Avustralya’nın oluşma – oluşturulma şekli benzer ama iki farklı durumdur.
İngiltere, Almanya, Fransa gibi, milliyet – millet esaslı olanların bile, kendi içlerinde, detay farkları vardır.

Savaşta, Toprak alınır. Tapu kayıt oyunları değil, Savaş ile alınır. Alınan toprak, vatandır.
İki imparatorluk kurucuları için kurulan Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında, o imparatorluklar bölgesinde olan Türkmenlerin hakkı vardır.  Rusların hakkı vardır.  Çin – Uygur Türkleri ve Moğol halkının da hakkı vardır.  Ev, bağ, bahçe, bölgelere göre tanımlı büyüklükte tarım alanı – tarla dışında, özel mülkiyet olmayacaktır. Diğer araziler, kullanım amaç tanımlı, kiralanacaktır. Arazi kullanımı, kolay ve ucuz olacaktır.

(Karadeniz Üçlüsü + ABD kuruluşu sonrası, bu kapsamdaki ülke vatandaşlarının mülkiyet hakları –özel- tanımları yapılacaktır. )

İmparatorluk sonrası, Misak – ı Milli Sınırlarının belirlenmesinde, buna yardımcı olan, katkıda bulunan, Türkler ile birlikte savaşan, -bu sınırlar içerisinde bulunan- Türkiye Müslüman Ermenileri dışında, başka Ermenilerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaya hakları yoktur.

1923 ten sonra Türkiye’ye gelenlerin değerlendirmeye alınmasında, bu Müslüman Ermeni vatandaşlarımız tam yetkili, kurul üyesi olmalıdırlar. Bazı göçmenlerimizde iyi insanlar. Belki, bazıları kalmalıdırlar. (eski vatandaşlık statüsü devam yada geçici konaklamaya dönüşüm gibi…  )
Bunlar dışında, başkalarının mülkiyet hakkı da çok sınırlı olacaktır.  Bunların çoğu ile de bir bütünüz.   Somut suç işleyenler, bizim konumuz değildir. Devletimiz  - hükümetimiz gereğini yapıyor. Sap ile samanı, birbirine karıştırmayalım…

İster Libya, ister başka yer… Ötekiler gidecekler…
Buralarda kalma hakları da yoktur.
Değerlendirme kurulunda, açık etnik kimlik ile, eski Müslüman Ermeni vatandaşlarımızda olacaklardır.
…………

19.12.2017 19:20:38 

Hiç yorum yok:

Katkıda bulunanlar

Share it