Kayseri’nin Bünyan ya da Sarıoğlan ilçeleri ve köylerinden,
yakın tanıdıklarımdan, - aile geçmişi – ‘Müslüman Ermeni’ olduğunu yeni
öğrendiğimiz çoğu kişiler; Sana göre de, ‘BİZ ERMENİ MİYİZ?’ diye
düşünmüşlerdir.
Çünkü, bu kişilerin çoğunluğu ile, çok şeyimiz beraber ve
birliktelimiz vardır. Arkadaşlıklarımız,
aile dostluklarımız var. Hiçbir gün, hiçbir zaman birbirlerimizi ayrı görmedik.
İşin gerçeği de; Türkiye’deki, kapalı etnik kimlik ile ‘Müslüman Ermeni’
dayanışmalarından, çoğu da, yararlanıp, pay alamamışlardır.
Onlara göre, geleceğe yönelik, herhangi bir ayrım - ayrımcılık
yapmadan, -belki- bir atama tayin de
küçük çıkarları olmuştur. Bu etnik dayanışmayı da, bu boyutta görüyorlardır. O
bölge Türklerine karşı, her hangi bir kötü niyetleri olmaz – olamaz. O bölgede,
bu boyutta bir arkadaşlık, yakınlık, akrabalık, birbirlerine güven vardır. O
bölgede, yaşam tarzında da, aynılık, bir bütünlük vardır. Gelecekte de, bu bölgede bir etnik ayrım ya da sorun olmaz.
Osmanlı imparatorluğunun son döneminde de, başka bazı
bölgelerde, -o dönem- ayrı mahallelerde
yaşasalar bile, halk arasında bir ayrımcılık yoktur.
İSTANBUL’DA İSE, BİR YÖNETİM ÇEKİŞMESİ VARDIR.
İstanbul Ermenilerinin, -o dönem - PADİŞAH - SULTAN ABDÜLHAMİT’E yaptıkları suikastın
nedenlerinden birisi de, günümüzdeki –
DİNCİ – siyasi, Ermeni hareketini yürütenlerin tespit edildiği ve onların
öldürüleceği korkusudur.
DERGÂH, TEKKE ve ZAVİYE denilen, dini grupların toplandıkları
yerlerin, Ermeniler tarafından ele
geçirildikleri, onların organizasyonu haline geldiği, cami vakıflarının tam
onların kontrolünde olduğu şeklindeki bilgilerin, rapor halinde Sultan
Aldülhamit’e ulaşması sonrası, ‘başka amaçlı organizasyonlara dönüştüğü’
gerekçesi ile, dergah, tekke ve zaviyeleri kapatma kararı verilir.
Ayrıca buraların, İstanbul dışından, Ermenilerin İstanbul’a göç
ve iskânını sağlama yerlerine dönüştüğü de vurgulanır. İşte bu dönem de,
Ermeniler, Abdülamit’e suikast düzenlerler. Suikastın gerekçesi ve yapan
merkezin başkaları olduğu için, o konuya ağırlık verilir. Oralar dağıtılır. Bu
arada, dergâh, tekke ve zaviyelerin kapatılma konusu unutulur – unutturulur.
Buralar, devlet sosyal destek fonlarının çoğunu emmektedirler. Bu işlerden
çıkarı olanlarda fazladır. Kısaca,
Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce de, tekke, dergâh ve zaviyeler kapatılacaklardı.
…..
Günümüze gelelim.
O yıllarda, İstanbul’da ve ülkemizin bazı bölgelerinde,
Ermeniler ile problemler vardır.
Kayseri’de ise, Hıristiyan Ermeniler bir mahallede otururlar. Kiliseleri
var. Özgürce ibadetlerini yaparlar. Kimse ile de bir problem yaşamazlar.
Kayseri Müslüman Ermenilerinde ise, -Bazı ilçe merkezleri hariç - Türkler;
onların ‘Ermeni’ olduklarını bilmezler. Ama herhangi bir ayrımcılık, sıkıntıda
yaşanmaz. Her şey normal, hayat akışı devam eder.
Kayseri bölgesinde, -benim bildiğim- bir çatışma ve bir ortak
yaşama sıkıntısı geçmişte de yoktur. Bununla birlikte, imar oyunları ile arsa -
arazi elde etmek, bakanlık temsilcisi il müdürlüklerine atanmak, görev almak
konularında da, kapalı bir dayanışma varmış. Bu durumu Türkler
bilmiyorlardı. Çerkezler ile bir çekişme
vardı. Müslüman Ermenilerin bir kısmı da,
Çerkezleri sevmezler. İstemezler. Bunu, vakıf senetlerine bile yazanlar vardır.
Siyasi partilerdeki yapılanmaları da bilinmiyordu. Bunlardan yararlananların,
toplam sayıları çok çok az. Kısaca,
halkın geçim - iş sıkıntısı, aynı oranda vardır. Açık etnik kimlik olunca da,
herkes iş güç sahibi olmayacaktır. Sadece, birazcık denge gelecektir.
Kayseri’de ana sıkıntı, etnik te değildir.
İstanbul – Ankara ayrı, Kayseri ayrıdır. Ülkemizin çoğu vilayeti
böyledir. Bu ayrıntıyı iyi bilelim.
Ülkemizin genel problemlerini birlikte çözeceğiz.
Kayseri’de, Büyük Söğütlü önü Meydanı vardı.
(5 - 6 sokağın kesiştiği – iyi döşeme kaldırım taşları ile
kaplanmış, büyük bir meydan.)
Geçmişte, o genişlikte, top oynardık.
Eski mahalleleri gezer iken, o meydanı aradım. Bulamadım. Birisini sordum. “Durduğun yer!”
dedi.
Koskocaman, geniş çok katlı, düzensiz bir binayı, o meydana
yapmışlar. Girişine de; ‘TACETTİN KIZ
KURAN KURSU’ yazmışlar. Yatılı okulmuş!!!!
O meydana, öylesine anlamsız, şekilsiz bir yapıyı yapanların,
gelecek arazi hesapları, Türkiye’nin ana sorunudur. O bina etnik bir grubundur.
Yaptıranlar, gelecekte oraya hâkim olacaklardır. Ermenidirler. Sıkıntı
yaratanlar bunlardır.
Kayseri Bünyan – Sarıoğlan Müslüman Ermenileri; ‘Ermeni
değildirler’.
Kayseri’de o meydana, o binayı yapanlar! ise; Ermenidirler.
Siyasi partilerin bir kısmını bunlar idare ediyorlar. Belki,
bazı Generalleri de…
Türkiye’nin bu halde olmasının ana nedenlerinden birisi de
bunlardır.
ORAYA O BİNAYI NASIL YAPMIŞLAR?
ÇOK SORUNUN KAYNAĞI - MESELE BUDUR.
….
27.10.2017
16:01
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder