Translate

30 Eylül 2017 Cumartesi

ASFALT SIYIRMA MAKİNESİ. WEIRTGEN – W200 MODELİ!

Bu sabah, bir tıkırtı ile uyandım.
Pencereden baktım.
Asfalt yolda, önde bir kamyon. Arkasında, Asfalt Sıyırma Makinesi.
Muhtemeldir ki, Makine asfaltı istenilen kalınlıkta sıyırıyordur. Böylece, o yol altında işlem yapılacak yer üzerindeki asfalt kaybolmadan, Asfalt Atölyesine gidiyor. Yeni bir işlem ile, ham malzeme kaybolmadan, başka yerde yine kullanılır hale getiriliyordur.

(ТУРИCT -4) Rusya’nın, küçük gemilerde kullanılan, bir kademe içe geçmeli, açılır – kapanır teleskop mu? Dürbün mü? O aklıma geldi. Onu alıp, uzaktan araç marka – imalatçı ve modelini öğrenmeye çalıştım. Araç üzerinde, yazdığıma benzer şeyler vardı.

“KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” kuruluşundan bir süre sonra, Belediyeler, bu araçları SATIN ALAMAYACAKLAR!

“Bu araç ihtiyaç. Geri dönüşümü sağlıyor. Gereklidir. Neden satın alamayacağız?” Sorusu, çok kişinin aklına gelmiştir. 

1 - Amerikan – Rus ortaklığı, Türkiye’de imal edilen, araç imalat ve çeşit fabrikası kataloguna bakacak.  
2- Amerika’da ya da Rusya’da, (Rusya’dan kasıt Karadeniz üçlüsü ülkeleridir. Örneğin Ukrayna ya da Beyaz Rusya, iş Makineleri fabrika ürün çeşitlerini de kapsar. ) Bu ürün çeşidi imalat var mıdır? Bunlarında Türkiye Katalogunu inceleyecek.
BU KATALOGLAR DA, ‘ASFALT KAZIMA MAKİNESİ’ VAR İSE - kod numarası ile Devlet Malzeme Ofisinden (DMO) Talepte bulunacak.
BU MAKİNEYİ ALINCA, YILLIK – MEVSİMLİK ARAÇ BAKIM, YEDEK PARÇA GARANTİSİ, (Belediye dışından) HALK İŞLETMECİLİĞİ- Ankara, Kamu – devlet kurumları Araç Bakım Atölyeleri Garantisi kapsamında olacaktır.
BU tür araçlar için, yetiştirilen şoförler, sertifikalı olacaklar. O araçları, zimmetli olarak, yalnızca onlar kullanabileceklerdir.
HER BELEDİYE, BÖYLE ARAÇLARI SATIN ALAMAYACAKTIR.
BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ ARAÇ LİSTESİNDEN, GEÇİCİ ÖDÜNÇ ALINABİLECEKTİR.

BELEDİYELER OTOPARKLARINDA, BU DÜZENLEMEYİ YAPAN – YAPACAK OLAN, HALK İŞLETMECİLİĞİ – İLETİŞİM, koordinasyon görevlisi olacaktır. Başka bir anlatım ile, Belediyelerin oto parkları, Halk İşletmeciliği yönetmeliğine uygun, ve denetimine – düzenlemesine açık olacaktır.
…………… 

Diyelim ki, ASFALT KAZIMA MAKİNESİ, Türkiye, ABD, Karadeniz üçlüsü ülkelerde, imal edilmiyor. İmal edilmesi de ekonomik değil!
Sadece ALMANYA’DA üretiyor.

-         DMO’da, Taleplerden, yıllık ya da toplam kaç makineye ihtiyaç olduğu çıkarılacak.
-         DMO, Almanya’daki o fabrika ile, satın alma anlaşmasını yapacak.
-          HALK İŞLETMECİLİĞİ ise, Almanya’da o fabrikada, eğitime adam gönderip, ya da Türkiye’ye gelen elemanları ile özel kurs alıp, bakım atölyesi kurup, ARAÇ, PERİYODİK BAKIM – YEDEK PARÇA GARANTİSİ VERECEKTİR.

Bu şartlar da, o belediye, böyle bir aracı, DMO dan satın alıp, ihtiyaç olan yerde kullanabilecektir. - Kafanız fazla karışmasın- BAKIM GARANTİLİ - İŞ MAKİNELERİNİN, aynı şehirde – belediyelerin özel makinelerde, ORTAK KULLANIMINI SAĞLAMA ORGANİZASYONU, HALK İŞLETMECİLİĞİ – ARAÇ BAKIM ve SERVİS BÖLÜMÜNÜN bir ALT DALI OLACAKTIR.
İş emrine uygun, birbirlerine para ödeme, Belediyelerin sistemine uygun, basit bir uygulamadır. Bu organizasyonda kolay yapılır.
…..  


30.09.2017 11:06
.........
EK :
Ülkemiz gündemi, şu anda, iç politika, siyasi partiler, iç olaylar, malum konular, güvenlik, bölgesel – komşularımızla da ilgili bazı konulardır.

Bunlar, yakın takip etmediğim, yeterli bilgi sahibi olmadığım konulardır.

BU GÜNCEL KONULARI TAKİP EDEN – iç – dış hükümetler, organizasyonlar, bu konularda yeterli deneyim ve bilgilere sahiptirler.  Kısaca, bunlar benim ilgi alanım ve konum değildir.

Ankara’da yarım gün, günlük rutin işlerim ve yarım günümün de, HALK İŞLETMECİLİĞİ -  ÜST YÖNETİM, Çalışma Grubu ile birlikte geçeceğini sanıyorum. Bunu da istiyorum. 

İç olaylar ve bölgesel konular bitince, Türkiye’nin yeniden yapılanma döneminin bir notudur.


30.09.2017 11:57 

23 Eylül 2017 Cumartesi

20 Yıl Önceki gidişat; RUSLAR, KENDİ VATANLARINDA, TÜRKLER İLE BİRBİRLERİNE SARILIP; KENDİ VATANLARINDA, KENDİLERİNE VATAN ARAYACAKLARDI!

20 Yıl Önceki gidişat; RUSLAR, KENDİ VATANLARINDA, TÜRKLER İLE BİRBİRLERİNE SARILIP; RUSLAR VE RUSYA TÜRKLERİ, KENDİ VATANLARINDA, KENDİLERİNE VATAN ARAYACAKLARDI!

Rusya, daha da parçalanacaktı.
Oblast yönetimleri tam kontrollü, Rusya’da Ruslar ve Türklerin barınma – geçim sıkıntıları had safhada olacaktı.

Rus silahları, parçalanmış Rusya’da, kimin elinde olduğu bilinmeyecekti. İsteseler de kullanamayacaklardı.

Daha sonraki yıllarda, bir video ve bir fotoğraf yayınlamıştım.
Videoyu, İngilizler çekmişler ve Amerikan İstihbaratı ile bağlantılı bir sitede yayınlanan, Deniz Altı Barınağı idi. Öyle mükemmel tesisin, o hali…
Fotoğraf; -belki- Ukrayna olabilir ya da Rusya’da bir yer, dolu harp araç gereci, askeri kamyonlar vb. silah taşıyıcılar, paslanmış oto mezarlığı gibi idi.

İran – Irak savaşı, füze savaşlarına dönüşmüştü.
Türkiye, yanlış tanıtım ve sunum ile, başka bir yapıya dönüştürülmüştü. Politikacılar ise, olanları görmeyip; dünyanın en önemli devleti olduğumuz – olacağımız yalanları ile halkı oyalıyorlardı.

Asker – politikacı birbirlerine takip ediyor, her Milli Güvenlik Kurulu Toplantısını, Gazeteler, Tv’ler, bir büyük olay gibi topluma sunuyorlardı.
Normal sürecinde bir General emekli edilse, Başbakan, otel çatılarına korumalarını, uzun menzilli silahlar ile yerleştirip, askeri bir aracın, gelip – gelmediğini kontrol ettiriyordu.

Tv’lerde ise, en önemli gündem maddesi, İslami giyim tartışmaları idi!!!

HAYALİ, GERÇEKLERE DAYANMAYAN BİR İYİMSERLİK TE VARDI.
(Basının, yazılı kitapların, TV’ nin gücü !... )

Bir kişi size geliyor. Devir kervanına katılır mısın? Sana da gönderelim mi?
Genellikle üniversiteli ya da liseli bir kızı şey ediyorlar. İkinci, üçüncü kişiye geçince, tehlike olmaktan çıkıyormuş! Daha sonra da, az bir ekonomik bağımlılıkla, istediğiniz alanda kullanıyorsunuz. Ya da, -belki- önemli olacak kişiler ile evlilik ya da evlendirme. Bunun sadece dincilerde değil, Çağdaş Yaşamı artırma derneği mi idi? Uygar – modern olduğunu söyleyenlerin de bir uygulaması olduğu, daha sonra mahkemelere de yansıdı.  Kadın - Erkek ilişkisinin tadı kalmamış, ‘cinsel ilişki’ uyuşturucu alışkanlığına dönüştürülmeye çalışılıyor, evladın değeri yok edilmek isteniyordu. Sadece cinsellik değil, çocukların – gençlerin bazı duyguları, ebeveyn (anne-baba) ilişkileri,  sistemli – bilinçli olarak yok ediliyordu. ve bunlar, açıktan yapılıyordu. Bunu yapanlardan bazılarının da, devlet görevlisi olduğu söyleniliyordu.

(Büyük şaşkınlığımın bir diğer nedeni de şu idi: Amerika çok yanlış anlatılıyordu. Evliliklerin yüzde 50 sinde problem olabilir, her ülke gibi, problemli insanları da çok olabilir ama kalan yüz de 50 de, önemsenecek bir oran, İncil Yaşam Tarzına uygun bir ülkedir. Sevgi – sevda, orada dolu!...  Toplumsal yaşam düzeni ve insan ilişkileri bozuldukça, ‘AMERİKA GİBİ OLUYORUZ!’ diye, Amerika suçlanıyordu.)    
O yıllarda, Rus Kızını düşünecek halde değildim.
Çünkü, Irak’tan Saddam, Suriye’den Hafız Esat tehditleri vardı.
Türkiye’de, İstanbul Boğazında bir-kaç savunma amaçlı merkez vardı.
O bölgede, Türkiye’nin yeterli füzesi bile yoktu. Eski dönem bombası,  NAPALM Bombalarımızın doldurma merkezinde bile bir arıza çıkınca, …..

Ekonomik krizler, toplumun geçim dayanağı Devlet Kurum ve kuruluşlarının satışları, Devlet Sosyal Güvenlik kurumlarının iflas ettirilmesi amaçlı, kötü yönetimi ile ilgili yayılan haber ve söylentiler.

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden ve Rusya’dan, Türk müteahhitleri büyük işler aldılar! Diye haberler duyuruluyor ama özellikle Orta Asya Türk ülkelerinden büyük iş alanların, Türkiye’de bir iş geçmişleri yoktu. Fetullahçılar arasında, adı duyulanlar çoktu. Rusya dâhil, her yerde de okullar açmışlardı. (O yıllarda, onların Ermeni oldukları bilinmiyordu.)  ‘Türk Birliği’ kurulacağı, Türkiye’nin çok güçleneceği taraftarları dışında, Arap ülkeleri  ‘İslam Birliği’, Orta – Doğu Projesi, başka alternatifler sunanların sesi çok yüksek çıkıyordu.  O dönemin, Dünya İslam Birliği Teşkilat Başkanı, daha sonra Türkiye’de Cumhurbaşkanı adayı oldu. ve galiba şimdi MHP Milletvekili. O da Ermeni.

Basında, güncel tartışmalarda, Türkiye’nin gelecek umutları bunlardı.
HER İKİ TARAFIN İÇİN DE DE, HİÇ TÜRK YOKTU!  (bunu da şimdi anlıyoruz.)

O dönem böyle idi.
……

RUSYA VE TÜRKİYE’NİN –mevcut- yönetimlerin kutlayalım.
İyiye dönüşü, bunlar başardılar.

20 YIL SONRA,

‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ Kurumsallaşması oturmuş.
AB, Ortak Pazar Sisteminden biraz daha farklı,  KÜ +ABD Ticaret Birliği kurulmuş.
İstanbul’un merkezinde,  her tarafı yıkık – dökük, savaştan çıkmış gibi, dümdüz edilmiş.  ama ortada moloz yok.  Toprak koruma için, her tarafta çimen yok, ağaç dikilmiş. Boş alanlar, geçici ağaçlandırılmışlar. Geçici düzenlemeler yapılmış.  Gelecekte oralara inşaat yapılıp, yeniden düzenlenecekmiş. Bazı ağaçlar, meyve ağacı. Şehrin içinde, açıkta meyve ağaçları. Yolda giderken, ya da bir boşluğa oturunca, açık alanda, daldaki meyveyi görüp, alıp – yiyorsun. Çocuklar dalına çıkıyorlar. Dal kıranlara da bir şey denmiyor ama çocuklar birbirlerini uyarıyorlar. Öyle bir düzen gelmiş. Dut ağaçlarının altına, çakıl döşenmiş, yere düşen, temiz dut bile yiyorsun.

Bazı tepeler iyi düzenlenmiş. Üç Bayraklı tepeye giriş yasak. Aşağıda alış- veriş merkezi ve bazı, herkese açık tesisler var.  Bursa şehrinde de, böyle yasak bölgeler varmış. Amerikalıların, Rusların Siteleri var. Türk Kasabası var. Onları alış- veriş merkezinde görüyorsunuz. Onları seyretmeye gelenler bile var.

Sakarya 7 Göller - Bursa arasını, Konaklama tesislerini fazla anlatmayım.
Almanlar, İngilizler bile, denizi bırakmışlar, buralara geliyorlar. Amerika’dan da toplu –ailecek- gelişler var. Karadeniz üçlüsü ülkelerinden,  Yakın Asya Türklerinden de…

Benim için, en heyecan verici yer. Akdeniz Sahili, Türk – Rus Tatil köyleri olur. Buranın, ortak kullanım alanı dışındaki yerler, halka kapalı olur ama Toros Dağları tesislerinde, ailecek gelenlere, ücretsiz – indirimli yemek ikram sürprizleri… Çocuklara bazı hatıralar… vb. 
Benim ilgi alanım ise, hayatlarında – tarihlerinde, ilk kez Yurt dışında tatile çıkan Rus – Türk aileler değil, Sibirya’dan gelenler olacaktır. Onların bu bölgeye ve sıcak havaya uyumları nasıl olacak?  Özellikle çocuklar -J)  Bunları gözleyip, izleyeceğim.

…..
HALK İŞLETMECİLİĞİ Sistemimiz oturur.
…..
Maden sistemi, geçmişte, ölçüsüz – satış, taşıma, paranın kime gittiği, kaç para olduğunun belirsizliği vardı. ‘Oradan bir şeyler götürüyoruz’ dışında, bilgilerin kapalı olduğu söylenilir. Bu konu çok dedikodulu bir konu idi. Amerika’nın din’i – imanı ve ölçüsü var!

Moldova bile, kendi ihtiyacı olan madeni (Karadeniz üçlüsü üyesi diğer ülkeler gibi, işlenmemiş, mamul – ya da yarı mamul)  ABD ile aynı şartlarda alabilecek. Bununla birlikte, dış satış yapamayacak. Kısaca, bizden alıp – başkalarına satamayacak. Bu kural, Rusya ve Ukrayna içinde geçerlidir.
ABD’nin, KÜ + ABD dışında, Maden Dış satışımızı düzenlediğinde,  buradan gelirimizde istikrarlı, iyi artışlar olacağını düşünüyorum.

Uzun hikâye, kısaca, başka ülkelerde dış satışta, ABD Ölçüleri güvenilirdir.  Buradan da çok avantajımız olacak. Madenlerimizde, gerek gördüğü an,   dış satışı durdurup, rezerv’de bekletme hakkı, ülkemiz geleceği için de iyidir. Bazı avantajlarımız ve ortak çıkarlarımızı-J) yazamıyorum. Açığız ama o kadar da açık değil!... buna benzer çok avantajlarımız olacak.
Allah nasip eder ise, çocuğumun – çocuklarımın annesi Rus Kızı, çok zengin bir ülkede değil ama, istikrarlı, geliri iyi olan, geleceği ve bölge politikası net, iddiası olmayan, orta düzey, güvenli bir ülkede yaşayacak.

GAP ‘ta, isteyen ülkeye, boru hattı ile su satışı, arazi – tarım değerlendirmesinde önce, öncelik, Anadolu’daki, özellikle eğe bölgesinde, mevcut tarım alanlarının iyi kullanılması için, Rusya’dan bazı beklentilerimiz var.  Diğer bölgelere örnek bir çalışma.
GAP, geleceğe saklanacak. Almanlara söz verdik.  Somut verim aldıkça, süre içinde büyüyüp – genişleyebilecek, uygun bir alanı, süreli – yenilenebilir kontratlı, tarım arazisi kiraya vereceğiz. Konserve fabrikası ya da doğal ürün koruma teknolojisi, kendi tercihleri olacak.

Hayvancılık ve et konusunun merkezi, Urfa, Diyarbakır, Erzurum olacak. Trakya’yı inceleyeceğiz. Kendi Konaklama Tesislerimiz, Tatil Köylerimiz için başlayacak bu çalışmanın, gelecekte, Avrupa ülkelerinin, güvenli gıda merkezi olacağını düşünüyorum.  Dünyanın başka bir yerinde, acil durumda, üretim artışına, hemen gidebilecek bir model.

Halk işletmeciliklerimizde, dış satış olmayacak (bölge dışı ihracat) ama örneğin, İngiltere bir sipariş verince – kendileri talep edince, ona uygun üretim sistemimiz de olacak. Bu siparişler, resmi devlet onaylı ya da devlet siparişi olur ise…

Özel sektörün mevcut sistemi, (dış satış dâhil) aynen devam edecek.
……

İşte böyle işler ile, uğraştık -  durduk.
Kendi ihtiyacını üreten, kendisine yeterli, halkına bir gelir sistemini kurmak için çalışacağız.  Bundan başka, ileri, iddialı bir amacımız olmayacaktır.  Karadeniz üçlüsü ülkelerinin halkları da; bilinen, bununla yetinecek yapıdadırlar.  Yenidünyayı da, Akdeniz Sahili Tatil köylerinden, ilk kez görüp, tanıyacak olanlar da vardır. Bu imkânlar olmazsa da, (devletleri bu desteği vermezse idi.) kendi yerlerinde gelirleri de artsa, ailecek yurt dışına çıkmazlardı! 

YENİ DÖNEMİN, BÖYLE OLMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ.
…..

23.09.2017 16:08  

22 Eylül 2017 Cuma

“KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” Ülkeleri ve New York – TÜRK EVİ -

New York’ta, eski Türk Evi’ne, bir-kaç kez gitmiştim.
Yeri çok güzeldir. Birleşmiş Milletler binası ile aynı caddede, yan karşı bina.  Eski bina da iyi idi. İhtiyaç fazlası bölüm, üst katlar, bazı ülkelere kiraya verilmişti. Asansörde onlara rastlardım.

Bazı akşamlar, gece saat 01.00 de, oradan çıkardım. Çünkü, bazı günler, özel eğlence, dinlence programları olurdu. New York’ta oturanlara, halka açık. (Elbette o zaman, onları Türk sanıyordum-J) Ailecek bu toplantılara gelirlerdi.
İnsan, yurt dışında, bu tür aktivitelere ihtiyaç duyuyor. Bu tür faaliyetler içinde, Büyükelçi makam odasının hemen altında, orta kat, yeterli bir salonu da vardı. 

Yeni şeklini Tv’de bile görmedim. Sadece, radyo haberlerinde dinledim.
Eski bina yerine; Bina oturum alanı, yan arsa alımı ile de genişlemiş. Ve 22 katlı, yeni bina yapılıyor.

Elbette, Karadeniz üçlüsü ülkelerin, New York’ta çok iyi yerleri vardır.
Tahminim, bu kadar merkez de, iyi bir yerde olanları çok azdır. Satın alınmak istense de, böyle bir bina bulmak zordur.  Çok katlı, genişlemiş inşaat alanı, o yerde, New York’ta, ABD Yönetimi desteği – anlayışı alınmadan da yapmak zordur. Hem de o caddede…

Bu yeni binanın, otoparkı, elbette mükemmel olur.
Başka amaçlı, kız arkadaşım ile o bölgeye gidince, otopark için, saati 7.00 dolara, bir bodrum otoparkına arabayı bıraktığımızı da hatırlıyorum. Başka binalarda, bu sorun daha fazladır.  Yeni bina da, bu ihtiyaçta düşünülmüştür.

New York’un her tarafından, özel otoya ihtiyaç duymadan, ailecek ya da bireysel, METRO ile ulaşımın da, kolay olduğu bir yerde. BU ÖZELLİĞİ DE BİLİNMELİDİR.

Sosyal faaliyet alanları ve toplanma – toplantı yerlerini bilmiyorum. Plan – Projeyi görmedim. Bunlar da incelendikten sonra, benim gönlümden geçen; şimdiden – CUMHURBAŞKANIMIZDAN ya da HÜKÜMETTEN BİLGİLER ALARAK – orada da, ihtiyacı olanlar ile birlikte olmamızdır.
Başka ülkelere kiraya gitmesin!

Ortam, şartlar, personeller -J) değişecek. New York’ta okuyan öğrenciler ya da New York’ta işi olanlara, ORTAK DANIŞMA – YARDIMLAŞMA – İLETİŞİM OFİSİ gibi, çok konuda, işbirliği – buluşma merkezi olabilir.
Ortak toplantı ve görüşme yerleri olabilir. Bir-kaç kat komple kiralanır ama TÜRK EVİ ana tesisleri de, ortak kullanılabilir.

Konuyu hatırlatmak istedim.

Şimdiden ön bilgi alıp, ilk ortak toplantı gündem maddesi arasına alınması önerisidir.

(O cadde, çok önemli olduğu için, yeni tanıştığım çok kişinin; 
-  Haaa Sizin ‘TURKISH HOUSE’ orayı – o binayı biliyorum.
Demelerinden hoşlanırdım. )

--------  
WASHINGTON DC. de de, -inşallah- gelecekte, bu blogda şekli – tanımı yapılan ‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ EVLERİ’ nden, bir ‘örnek ev’ de yapılabilir.

Nereye? Washington, kent sakinlerinin oturdukları, küçük evlerin olduğu bir mahalle var. Bizim, eski Ankara Yenimahalle ya da Kızılay Devlet Mahallesinin tek katlı olanı gibi.
Oralardan bir yere;

Orta kat, aklı başında bir Öğretim üyesi, ailecek oturacak. 
(Bu Öğretim üyesi, Türk ya da Amerikan. Fark etmez.)
Üst iki küçük dairede de, o sene kredi notu en yüksek olan, çok başarılı kızlar ve erkek öğrenciler için.

(O Mahalleden, başka ülkeye ev yeri vermeleri, ya da kullanım amaç tarifli, ev yeri - arazi kiraya vermeleri çok güç. Türkiye nin bu şansı var. 
3 – 5 ya da 7 yıl sonrası için…
Bina kontrat sahibi ve yapımcısı, ‘Türkiye Halk İşletmeciliği’ olacak.

----------------

22.09.2017 16:04

21 Eylül 2017 Perşembe

TÜRKİYE’DE YAŞANAN olayların özeti. VE, SONUÇ NE OLACAK?

Bu bir –bireysel – gözlem ya da değerlendirmedir.
Böyle de olmayabilir!
……
Ortaokul yıllarım.
“Çin – Uygur Bölgesinden bir Türk, kaçarak Türkiye’ye gelmiş!” diye anonslar yapılıyor. Onu dinlemek için, verilen saatte, Kayseri Uçak Fabrikası kaşağında, Kartal Heykeli önündeki meydana geldik.  

Çin zulmünden kaçtığı söylenen kişi, kürsü de, ağlayarak konuşuyor.
Bizler de dinliyoruz. Dağlardan, kaçarak gelmiş!

Şimdi o isme bakıyorum.
İsmi de Müslüman Ermeni ismi, soyadı da.
İSA – YUSUF - ALP – TEKİN
.
Bu bizlere, neden bir ‘Türk’ diye anons edildi.
Ermeni ise, Türkiye’ye neden geldi?

Türkiye’nin, kuruluş gerekçesi, Misak-ı Milli’nin anlamı: Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunu kuran Türkler için bir vatandır.

Kuruluş dönemi ve Misak-ı Milli Sınırlarını güvenceye alınmasında, somut açık katkıları olan, o bölgeleri işgale gelenlere karşı direnen, Türkler ile birlikte savaşan,  yerli Müslüman Ermenilerimiz de,  bu ülkenin asli – kurucu vatandaşlarıdırlar. Bunlar dışındaki, bu bölgede, ya da dünyanın başka yerlerindeki Ermeniler, bu ülkeye (kalıcı olarak) gelemezler – vatandaşlığa kabul edilemezler.

….. 
Aradan yıllar geçti.
Türkiye Gazetesi sahibi: ENVER ÖREN.
Emekli Albay. Yanında, Rahmetli Tekin ve diğer kişiler.
Daha da zaman geçti. Sayın ÖREN hakkında başka şeyler de duydum.
Okullar, yurtlar… Bunlar, ‘dinci’ oldular.
Bir kısmını yazdım. ve bir gün,  aklıma geldi:
‘BEN ŞARAP HASTASI DEĞİLİM AMA ŞARAP SEVERİM.
ŞARAP PARASI BULAMIYORUM. BANA İŞ VERİRMİSİNİZ?’
Tam böyle değil ama bunu çağrıştıran şekilde… Yazılı başvuru da bulunmuştum.

Din konusunda, İslamiyet konusunda, biraz da üzüldüğüm başka şeyleri de, (Örn: İzzet Altınmeşe’nin anlatıları gibi… ) duymuştum.

Türkiye’de Milliyet ve din’in,  bu kadar suiistimali hepimizi üzüyordu!!! 

Bunların her ikisi de, toplumca da sevilen, iyi insanlardı.
Detay bilmiyorum. Belki, ÖREN de, Cumhuriyet Kurulduktan sonra, Türkiye’ye gelen Ermenilerdendir.

Bizim çocukluğumuzda, Türkiye’nin ve Anadolu Türkleri’nin, Çin’e bakışını olumsuz etkileyecek bir olay neden yapıldı? Hem de meydanlar da.

KAFKASLAR, BALKANLAR dışında, YAKIN ASYA’DA Kİ ERMENİLER DE, ‘TÜRK’ diye, ANADOLU’YA NEDEN DOLDURULDULAR?

İngiltere, Almanya ve Avrupa Birliği’nin politikasıdır.

Avrupa Birliği, önce Almanya – Fransa arasında, Demir- Çelik, Maden Birliği idi. Sonra bu, başka katılımlar ile, Ortak Pazar, ticaret birliği oldu.
Fakat bir süre sonra, başka bir aşamaya geçti…
SANKİ, AVRUPA DEVLETİ!!!???  Burada İngiltere halkı, çekilme işaretlerini ta o zaman verdi. Gücü yetmedi. Çekilemedi.
Bir sonraki aşama, DÜNYA DEVLETİ.
Çin – Japonya’yı bile idare edeceklerdi.
Bizi, Türkiye, Karadeniz üçlüsü ülkeleri ilgilendiren bölüm, hatta ABD ‘yi, Arap ülkeleri, Orta Doğu ülkeleri, Afrika sanıp, hepimizin yönetimini – yöneticisini Ermeni yapmaya kalkıştılar!
…..
Bu proje gereği, çok uzun dönemdir,Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, ‘Türk’ diye, çoğu Ermeniyi, Türkiye’ye vatandaş yaptılar!!!
(Bunları durumunu, hükümet; bunları Türkiye’ye getiren Avrupa ile yeniden belirleyecek. ABD ve Rusya’da, bu duruma gözlemci olacak. gibi…
Karadeniz’in, Ermeni Gölü olmasının da  ‘önü kapatıldı’ sanıyorum.)
Yakın Asya ve Türkiye’de, kapalı etnik kimlik, o tarihten sonra, Türklerin yerini almış Ermeniler olacaklardı. Türk Milleti kalmayacaktı. 

Varılmak istenen sonuç şu idi:
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Çin Uygur Türkmen Bölgesi yönetimlerini – yöneticilerini Ermeni yapıp, onlar ile birlikte, Rusya’ya saldırılacaklardı. Yönetimlerinin Ermeni oldukları bilinmeyen Anadolu Türkleri de, Kafkasya ve Karadeniz’den Rusya’ya saldıracaklardı. Almanya Avrupa’dan. Hatta Polonya bile… 

(Beni ilgilendiren bölüm:  Evlenecek, canlı Rus Kızı bırakmayacaklardı.)

Bu arada, Rusya; Cumhurbaşkanlığı Köşkünü bombalayacaktı.
Kalıcı hasarlar… Daha başka şeyler…
Bilgisayar oyunu gibi ama yöneticiler –kapalı etnik kimlik- gerçekten Ermeni!
Amerika yönetiminden (geçen dönem) birilerine bile, bunun olabileceği, hatta iyi olacağına inandırılmışlardı. Amerikan Halkı, bunu bilmiyordu.

GERÇEKTE İSE BU GERÇEKLEŞ SE, ÇOK FARKLI BİR SONUÇ ORTAYA ÇIKACAKTI. (Kısaca, bu işi -asıl yönetenler değil- yönettiğini sananların, - belki ülkelerini de- bu sistem yok edecekti. ) “Nasıl olsa Ermenileri kullanıyorlar! Sonuçta, onlar bedel öderler!”  Diye düşünenler de, çok şey kaybedeceklerdi.

Beklenen Sonuç alınamayacağını kısmi anlayan İngiltere ve Almanya, sanki politika değiştirmişler gibi…

Karadeniz Üçlüsü ülkeler, normale dönecekler.
Bu dönüşte, yine İngiltere ve Almanya’nın payı var gibi…
Amerika, şimdi bu ülkeleri ve kendi içindeki bazı birimleri, kişileri sorguya alacak gibi.
Daha sonra, Türkiye’de, hasar tespit oranını da yine Avrupa’da bazı merkezler belirleyecekler gibi…
Kendi düzenlemeleri ve sistemlerini, kendileri bozacaklar!

ESKİ DÖNEM KAPANIYOR!...

Türkiye’de, Bölgemiz ülkeleri de, Avrupa ülkeleri de, Amerika’da, yeni döneme başlıyor.

HAYIRLI OLSUN.

(internetten, bu mesajı gireceğim yer de –biraz gecikirsem- kapanır gibi. Hemen yazıyı bitiriyorum. Hepsi, bu kadar.  )

….. 

21.09.2017 19:45

19 Eylül 2017 Salı

ANADOLU TÜRKLERİ, İLKOKUL’DA, AMERİKADAN GELEN SÜT VE PASTA İLE BÜYÜDÜK!

ANADOLU TÜRKLERİ, İLKOKUL’DA, AMERİKADAN GELEN SÜT VE PASTA İLE BÜYÜDÜK!

Türk köy çocuklarının, yeterli besin almaları için, Amerikan kaynaklı, çok kaliteli süt tozu, sıvı yağ, Türkiye’de olmayan, kepeksiz beyaz un kolilerle, torbalarla, köy okullarına dağıtılırdı.

Yağ ve un –nöbetçi, bu işi iyi yapan- evlerde karıştırılır, çok güzel pastalar yapılır. O sabah ya da ertesi sabah için, okula gönderilirdi. HER GÜN, TÜM EĞİTİM DÖNEMİ.
Maaşlı bir görevli, öğretmen denetiminde, büyük kazan –kepçe ile sütü kaynatır, ilk ders zili sonrası, ara teneffüse bunlar hazır olurdu. Herkes, evinden getirdiği süt bardağı ile sütünü – pastasını alırdı. Süt – pasta, birazcık fazla olur, isteyen ikincisini de alırdı.

Bizim aile geçmişimiz, ev de kahvaltı, yeterli olurdu. Bununla birlikte, çok ailede, bu düzen ve tertip yok idi. Herkesin karnı doyar,  ikinci derse öyle girerlerdi.

Bu çok düzenli ve çok temiz, denetimli bir kahvaltı servisi idi.
…… 
Aynı Amerika’da bugün, bunu yapamayan insan sayısı artıyor ise, bazı bölgelere, Türkiye olarak biz bu yardımı gönderebilmeliyiz.
Ya da Amerika’ya, sen ne idin? Ne oldun? Bu fırçayı atabilmeliyiz.
Amerika’nın sosyal dengesinin düzenlenmesine, açık görüş arzı sunabilmeliyiz. Bu bizim borcumuzdur.

Önceleri, Türklere verdiğin imkânı, sonra, Bulgaristan Rusçuktan doğan bir Ermeniyi, ‘Türk’ diye okutup, başımıza neden General yaptın? Bunu sorabilmeliyiz.
……..
Hava İkmalde İstihbaratta olanlar ve Bulgaristan Göçmeni bazı yakın arkadaşlarım bilirler. Onlara, bunlar ‘C’ grubu derdim. Ne olduklarını, tam anlayamazdık. Etnik olarak farklarını da bilmezdim.
Göçmenlerin bir kısmı, çok çok iyiler. Anadolu’nun, eski Müslüman Ermeni vatandaşlarımızın çoğunluğu kadar temiz, iyi duygulara sahipler ama öncelik, Balkan Ermenilerine değil, CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA, VATANDAŞIMIZ OLAN, kendi MÜSLÜMAN ERMENİLERİMİZE VERİLMELİ İDİ. Çok imkândan, onlardan daha fazla yararlanabilmeli idiler.

(Hiç kimsenin, suç işleme hakkı yoktur.
Bir toplumun, ülke halkı bütünlüğünü ve o ülke kurucularını tehdit eden boyutta, yasal olmayan toplantılara katılan, kötü amaçları olanlar, kötü işler yapanlar, toplumsal düzeni sarsanlar, arazileri; yasa dışı, başka amaçlı kullananlar, bunu kapalı etnik kimlik ile örgütleyenler, elbette bu tanım dışındadırlar. 
Bununla birlikte, hiç kimsenin, etnik geçmişi, inanç düzeni, yaşam tarzı vb. nedenler ile de, haksız – dayanaksız, suçlanması ya da zarar görmesi de kabul edilemez. Bu konuda da dikkat edilmesi gerekir.)  

Türkleri, karışık evlilikler ile modernleştireceklermiş!!!???
Sonunuza bir bakınız. Kendiniz çok modern oldunuz!

Bunların çözümü, açık konuşup – yazmaktır.
Ruslar, sanki kendi ülkeleri gibi, Anadolu Türklerine, çok iyi yatırımlar yaptılar. Cumhuriyetin kuruluşu, yeni döneme geçişlerinde, büyük yardımlarda bulundular.
Duyduk, son yıllarda, - konuyu tam bilmiyorum. Örneğin Ruslar: Kayseri ve Konya’ya yeni projeler sunmuşlar. Belki bilerek, belki bilmeyerek, Ermeni yatırımcıları geliştirmek ya da uluslar arası, fazla para harcama yöntemlerini burada kullanmak vb.
Fazla paran var ise, bu projeler yerine, büyük aile her Rus’a, Karadeniz üçlüsü evleri yap!  Şu anda, Anadolu Türkleri geride kaldılar. –özel politika, geride bırakıldılar.- Anadolu Türklerini geliştirmek için, yeni bir hamle yap! Diyebilmeliyiz.

Daha ilerisi,
-Şu anda, bu yatırımı, kendi vatanına - vatandaşına yapacaksın! 

Uluslararası o kural, kendi vatandaşının günlük aktivitesini kolaylaştırmasını önlüyor ise, Ruslar, Anadolu Türkleri ve Amerikan Halkı birleşip, o uluslar arası finans kuralını, doğru şekle çevirmeliyiz. 
DÜNYADA FİNANS KURUMLARI YÖNERGELERİNİN DE, AMERİKAN HALKI, RUS HALKI LEHİNE DÜZENLENMESİNE, BUNUN GEREKÇESİNİN HAZIRLANMASINA YARDIMCI OLMALIYIZ.
Dış ülkelere yatırım zorunluluğu, yeni bir kurala bağlanmalıdır.

- Yoksa çocukken yediğimiz Amerikan Pastası, gözümüze, dizimize durur. Giydiğimiz Rus Teknolojisi kumaş, yediğimiz şeker, bize haram olur.
…………..

İnsan ömrü bellidir.
Ben, Rus kızının koynuna girince, bunları düşünüp, yazamayacağım.
Sakarya 7 Göller, Türk – Amerikan Lisesi mantığını oluşturmakta, bu yaklaşıma uygun, görüş ve düşüncelerin, karşılıklı sorumlulukların temel nüveleri kullanılmalıdır.

Tuzu kuru, egemen güçler bunu yapmazlar!
Amerikan Halkı, Rus Halkı, Türk Halkı, bu konularda, barışçı, iyi öneriler, sunabilecek olgunluk ve bilinçtedirler.

“KARA DENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” ülkelerinde, İŞBİRLİĞİNİN BU BOYUTLARININ DA, ÇOK İYİ OLUŞTURULACAĞINA İNANIYORUM.
Avrupa merkezli – bazı merkezler. Amerikan düşünce kuruluşlarının bir kısmı, bunları istemezler!  Bu dalda işbirliğini istemeyebilirler ve bu konularda da düşünceleri kontrol etmeye çalışabilirler.

Kuzey Avrupa ülkeleri ile ilgili, Amerika’dan bir rapor gelsin - bakalım.  Bu konularda onların, Sosyal – Üretken, Çalışkan Amerikalılara yakın olabileceklerini tahmin ediyorum. İspanyolların da katılımları ile, o bölge ülkeleri ile de bu dalda ortak çalışmalar yapılabilir. Mi?  Batı - Orta Avrupa ülke yönetimleri, bu konularda bizleri yanıltırlar. DENEMEYE GEREK YOK. Onlara karşı dikkatli olmalıyız.

Tüm bu çalışmaların amacı, Amerika’da, Rusya’da ve Türkiye’de, insanların sevdikleri kız ile evlenebilmeleri ve bunun, ekonomik, sosyal, kültürel alt yapısının sağlanabilmesi – buna uygun, toplumsal yönetim yapısının oluşturulabilmesi içindir.
Bunu isteyenler, katılımda bulunacak olanlar dostlarımızdırlar. 
Bunu sarsmak ve bozmak isteyenler, ortak düşmanlarımızdır.
Başka bir amaç yoktur.

Bundan sonra da, Kapalı Etnik kimlik olmayacaktır.
Yakın Asya, Türk Ülkelerinde de….

…… 
19.09.2017 11:24

Biraz daha erken yaşlarda, bu bilinç ve bilgilere ulaşabilse idim, bu bölgede, bu konularda çalışırdım. Çok geç kaldım!
Bu çalışmaları yapacak olanların, zihinleri açık olsun, Tanrı yardımcıları olsun.

==================================

aynı gün, yan sutun notu .
...
ALMAN GENERALLERE ve ALMAN DİPLOMATLARA.

Yan ana sütun da, benim konumu, geçmişe yönelik incelemeniz talebim var.  İnceleyip, okuyup, bilgi sahibi olmuşunuzdur.
O gün, O DİPLOMAT, Goethe – Ankara ofisinde göreve başlatsa, ertesi gün, Başbakan arar, TRT ya da TBMM de tercihim sorulurdu. Normal seyirde tayinim yapılır, yasal hakkım verilirdi. Bunu, o Alman General de biliyordu.

(Kaç yıl oldu? Onun sonuçları ne oldu? Bunları da iyi bilirler.)

Bu konuyu somut yaşayınca, II. Dünya Savaşı’nda öldürülen Türk ve Ruslardan, bir gerçeği kavramamın işaretini gördüm. 
Günümüz Almanyası ile bir Savaş olur ise, düz hesap –sivil- 10 milyon Rus ve 10 Milyon Türk’ün, ‘can’ alacağı vardır.  Buna, uluslararası hiçbir kurum ve kuruluş ses çıkaramaz. Ondan sonra, verilen zarar kadar zarar.   Zayiat kadar zayiat. Bu bir Türk – Rus Savaş geleneğidir.

Rusya’nın, bundan sonra, bu bilinçle hareket edip, Rus Sanayinden, Japonlar gibi, Almanları da uzak tatmaları bir zorunluluktur. Yoksa, en az 100 milyon Rus ve Türk’ü kaybederler.
(Bunu bilmek – görmek, belki de Almanlar ve Ruslar için de hayırlı olacaktır. Bilinçli, tedbirli, sağlam ilişkilerinde, -bazen- böyle oluştuğu da bir gerçektir. Karşılıklı tedbirli olunca,  savaş olmasını önleyecek, iki ülkenin, sanayi sağlam kalacaktır.)

Gerçek düşünce ve beklentim, özlemim; bu bilinç ve tedbirin verdiği boyutta, Alman – Rus ilişkilerinin gelecekte barışçı olmasıdır.

Sivil Alman halkı, istedikleri kadar Yunanistan – Bulgaristan’da denize – tatile gitsinler, yine çoğunluğun tercihi, gelecekte, Türkiye, Konaklama Tesislerimiz olacaktır. İki halkın bir arada iken duydukları bu yakınlık ve güven de, istekte, aynen devam edecektir.  Böyle de bir somut yakınlığımız var.

VARMAK İSTEDİĞİM SONUÇ:

Başbakanınız Şansölye MERKEL, normal dünya ve Türkiye – Almanya ilişkilerini, çok sonra öğrendi. Çünkü; onun yetişme, ortam ve yeri çok farklı idi. ŞANSLI İDİ. Tavında iken, bekâr kalması dışında, başarılı da bir insandır.
KONUMU, ÇOK DETAYLARI İLE, ÖNCESİNDEN BERİ BİLİR.  Bayandır. Eleştiremezsiniz. Kızamazsınız.

ALMAN GENERALLER ve DİPLOMATLAR, (Türk – Alman ilişkilerinde) BÖYLE Mİ OLMALI İDİLER? Bu bölgede olan her olayın arkasında böyle devam etmenin, Büyük Alman Milletine maliyetini hesap edebiliyorlar mı?
Bir politika, anlayış, -somut- yaklaşım değiştirmeye, Alman Devletinin ihtiyacı var mıdır?

(Orta Asya - Yakın Asya Türk ülkelerinde, mevcut yöneticilerin etnik geçmişleri tercihlerinde, -gerçekten - Almanya'nın payını tam bilmiyorum. Beklentimiz, orada da normalleşmenizdir.) 

Bu sorunun cevabını, kendi-kendinize vermeniz dileği.

Saygılarımızla,
……
19.09.2017 17:30



....

16 Eylül 2017 Cumartesi

TRİDİNE TİRİDİNE, TRİDİNE KANDIM. BEN BU İŞE ŞAŞTIM KALDIM!

Atatürk’ün ölümüne takip eden yıllarda, Türk Parasından, Atatürk resmi çıkarıldı. Türk parası üzerine, İsmet İnönü resmi konuldu. 

Türkiye, başka bir boyuta geçirildi.
Anadolu’da olan Ruslar, konuları bilen Ruslar ile tüm bağların koparılması, onların sınır dışına çıkarılmaları için, başka programlar uygulandı. RUSYA YÖNETİMİNDE DE, BUNU SAĞLAYACAK ERMENİLER, ETKİLİ NOKTALARA GETİRİLDİ.

(İsmet İnönü de Müslüman Ermeni idi. ve o yeni, Rusya’da etkili görevlere getirilen insanlar ile, İsmet İnönü’nün irtibatları da sağlandı.)
…..

ANADOLU TÜRKLERİ, O PROJE UYGULANIR İSE, ERMENİLERİ BEKLEYEN SOYKIRIM TEHLİKESİNİ, İSMET İNÖNÜ’YE İZAH ETTİLER.

Çukurova Treni ile oraya gidişin bir diğer nedeni de, ….   Acaba bunlar doğru olabilir mi? Doğru mudur?

İsmet İnönü, her şeye rağmen, Türkler ile, önemli konularda mutabıktı.
……….  
TÜRKİYE, II. DÜNYA SAVAŞINA KATILSA, Doğu Karadeniz, Gürcistan ve Azerbaycan’ı RUSYA KAYBEDECEKTİ!
……….

O hareket noktasından konulara bakınca, “Karadeniz Üçlüsü + ABD”, Rusya için daha elzemdir.
Rusya, kelime anlamı içinde, Türklerin kaynağı bir ülkedir.
Rus Halkı ile, yürek atış ritimleri aynıdır.
Durum böyle olunca, Türkiye için de; “Karadeniz Üçlüsü + ABD” elzemdir.

ABD Halkının ve yönetimlerinin, sorunsuz bir bölgede, dost iki büyük millet ile işbirliği, ABD üzerine oynanan oyunları da bozacaktır.

Bu işbirliğinden kastedilen, Rusya Yönetim Konseyinde, bir Amerikalı olmayacaktır ama ABD (Amerika Birleşik Devletleri) Yönetim Konseyinde, bir Rus olacaktır.  (Bu Rus, sadece etnik olarak Rus değil, Rusya yönetiminde etkili, politika oluşturan - oluşturacak güçte, Rusya Yönetim Konseyi ile bağlantılı olacaktır.)

Tridine Tridine, Tridine bandım.
Ortaya çıkan sonuca, ben de şaştım.

ABD – Rusya, birbirlerinin içişlerine karışmadan, -bazı konularda, birbirlerine saygılı ve mesafeli – işbirliğinde, bireysel sorun yaratan – yaratma ihtimali olan personel- personellerin değişimlerinde de, birbirlerini anlayarak, bu bölgede genel politika oluşturulmasında, tarihte az görülür ve uzun süreli bir işbirliğine gideceklerdir. Buna, ABD nin de ihtiyacı vardır. Dünyanın, Güçlü bir ABD ye ihtiyacı olduğu gibi…

Tridine Tridine, Tridine bandım.
İstediğimi yazdım.
ORTAYA ÇIKAN SONUCA, BEN DE ŞAŞTIM!
…….

Hepsi bu kadar.

…..

16.09.2017 13:31

14 Eylül 2017 Perşembe

İSTANBULUN GELECEĞİNE; UZAKTAN, HAFİF BİR BAKIŞ…

İSTANBUL BOĞAZININ,  BİR YÜKSEK TEPESİNDE, ÜÇ BAYRAK DALGALANACAKTIR. 
KOCAMAN, TÜRK - AMERİKAN – RUS BAYRAKLARI YANYANA. ŞU GÜZELLİĞE BAK!

(O tepenin bir bölümünde, Amerikan, Rus, Özel tanıtım ve kültür reyonları. Hemen onun arkasında, büyük bir “KARA DENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” , HALK İŞLETMECİLİĞİ – SATIŞ MAĞAZASI. )

BU BAYRAKLARIN ALTINDA, TÜRK – AMERİKAN – RUS, HALK İŞLETMECİLİĞİ – İŞ ORTAKLARI ÇALIŞACAKLAR, ÜRETECEKLER…
ŞU İYİLİĞE BAK.

İSTANBUL BOĞAZININ, HER TEPESİNİN YENİ ADI, KARA DENİZ ÜÇLÜSÜ ÜLKELERİNİN, BİRİSİNİN ADI OLACAK. ADI OLAN TEPEDE, O ÜLKENİN BAYRAĞI.

KAPTANLAR TELSİZLERDE, TAKSİ ŞOFÖRLERİ SEMT TANIMLARINDA; TÜRKMENİSTAN TEPESİNDEYİM. KAZAKİSTAN KOYUNDAYIM. MOLDAVA TEPECİĞİ ÖNÜNDEYİM. BUNA BENZER CÜMLELER SÖYLEYECEKLER.  BEYAZ RUSYA’DA, HAKİKİ RUS ÇOK İMİŞ. EN GÜZEL, TATLI EĞİMLİ, NARİN TEPENİN ADI DA; “BEYAZ RUSYA TEPESİ” OLSUN.

İSTANBUL BOĞAZININ KIYI ŞERİDİNDE, BELLİ METRELER DÂHİLİNDE, ÖZEL MÜLKİYET OLMAYACAKTIR. VAR OLAN YALILAR, KÖŞKLER, GEÇMİŞ VE TAPU KAYITLARINA BAKILIP, YIKILACAKLARDIR.

(Geçmişte, bu blogda yazılmıştı.) POSTA KODU, HER SEMT DIŞINDA, SOKAKLARI KAPSAYAN YENİ İLAVELER İLE, YENİ ŞEKİL TANIMLANDIKTAN SONRA, SEMT ADLARI, SOKAK ADLARI, TÜRK TARİHİ GEÇMİŞİNE UYGUN, YENİLECEKTİR. CAMİ ADLARI, (olabildiği kadar – geleneklere uygun olarak ) O SEMT ve SOKAK ADI İLE ANILACAKTIR. (Bazı semtler yıkılır iken, belki bazı camiler de yıkılacaktır. Son 30-40 yılda dedikodusu yapılan, Kur’an-ı Kerim’de de  – o tür amaçlı camiler yapanlar olabileceği- sözü, bahsi geçen,  bazı camiler de!)

(Eski Tapu kayıt sistemine uygun, hak sahipleri belirlendikten sonra, aynı yerde yapılacak binalar, -ana bazı semtlerde- hak sahiplerine verilecektir. Plan – Proje, İstanbul Mimarlar Kurulu, planları ile tam uyumlu olacaktır.
Sirkeci’den – Beyoğlu’na çıkar iken, İstanbul Kerhanesinin bulunduğu semtte, o binaların bir kısmını kullananlar, o binaların sahipleri değillermiş. Tapu kaydı var ama ölmüş ya da kayıp kişiler! Arayan – soran yok. 5-7 nesildir kullanılan, sahibi bilinmeyen!, bir kısmı da, belki de, vakıf binası iken, kayıtları kasıtlı kaybedilen, çok evler, bina ve apartmanlar varmış. Durum böyle olunca, eski İstanbul’u yenilemek kolaydır. Oralar, toplu olarak yıkılıp, yasal hak sahibi dışındaki, arsa- mekân sahibi belirsiz –ama birileri tarafından kullanılan, tapu kaydı olmayan, İş hanı ve apartman, HALK İŞLETMECİLİĞİ YÖNETİMİ KONTROLÜNE GEÇECEKTİR. (Halk İşletmeciliği içinde değil ama onların yönetim sistemini, Halk İşletmeciliği belirleyip, alt dal olarak, oluşturacağı başka bir yönetim, o kurallara uygun çalışacaktır.)

–Kerhaneye karışmayız. Mimarlar, eski yeri, yeşil alan yapsınlar! Yeni Kerhanede, eski Sulu Kule semtinde bir yere yapılır. Veya daha uygun bir yere.  O işten anlayanlara, mülkiyet hakkı olmadan, işletme amacı net tanımlı arsa – alan, kiraya verilir. Önerecekleri bina mimari yapısı, çevre ile uyumlu olacaktır. İçişleri ve Sağlık Bakanlığı, bunun yönetmeliğini hazırlarlar.) 

BU SEMT –İSTANBUL’UN KİMLİĞİ ÖZELLİKLİ, ÇOK GÜZEL YAPILABİLİR. İstanbul’un, en merkezi yeri.  Eski Tünel girişinden başlayarak, yukarı doğru çıkan yokuş, -Kerhane tarafına uğramadan- inişi de güzel, çıkışı da… Beyoğlu’na yürüyerek çıkmak ya da inmek.
Akşam- gece,, Beyoğlu’ndan çıkıp, bir-kaç kez, Cağaloğlu’na kadar, yürüdüğümü hatırlıyorum. Yaya gidip – yaya geldiğimi.

Bu çalışmanın başlangıç yılı: 2025  

(Deprem, bina sağlamlaştırma – yıkma zorunluluğu olanlar dışında, daha büyük çaplı bir iyileştirme, yeni göz boyama ya da yeni rant kapısı olmasının önlenmesi. Bu tarih öne alınmamalıdır. )

…………………
14.09.2017 09:03

EK: Belki eski İstanbul Kerhanesi yerine de olabilir. Cami avluları dışında, parklar ve uygun yerlerde, Şehir içi, uygun yerlerde, HALK TUVALETİ  - WC – LER.

Bunlara, o bölge belediyesi, sigortalı, sözleşmeli, belediye işçisi, (süreli 3-5 yıllığına, hizmet temiz ise, sözleşme yenileme) sağlık bakanlığı kontrollü.  – bilinen – personel koyması çok daha uygundur. Hatta geçmişi o semtten, yakın semtlerden olan, temiz bir aile grubuna da, işletme hakkı verilebilir. Tuvalet işletmeciliği İHALESİ YAPMAK YANLIŞTIR. Çocuklarınız, kızlarınız, eşleriniz, bu tuvaletlere gidiyor!  İstanbul’u gezmeye gelen yabancılarda.

Farklı Tuvalet Tarifesi olmaz. İsteyen, bozuk parası olan, 10 - 25 kuruş atar. İlan Levhasında belirtilir. Parası olmayanlara da ücretsiz.  Bölgeyi rahatsız eden olur ise de, emniyet tedbir alır.  KISACA, TUVALETLER ÖZELLEŞTİRİLEMEZ. Ankara Parklarında, çarşı da bu sıkıntı vardır. Moskova’da durum nedir? Bilmiyorum.
(Turgut Özal dönemi, Tuvaletlerin bile özelleştirmesi yanlıştı!)

Abdest alanlar için, üst kat, park seviyesinden biraz yüksek. Bu durumda, Kerhanenin yerine, OTO PARK daha iyi olur. O bölgede, çok ihtiyaçtır. O bölgede, bina üstüne bina yerine, bu rahatlık olsun.
OTOPARKLAR da, BELEDİYE İŞLETMECİLİĞİNDE –GÜVENİLİR - BİLİNEN _  KİŞİLERDE OLMALIDIR. (Geçmişleri, o semtten olanlara. )  Bu da çok önemli bir konudur.
……………………….

14.09.2017 10:04

==============================


İSTANBUL’DA, SEVGİLİLERİN SARILIP,  ÜÇ SAAT KIMILDAMADAN, DURACAKLARI YERLERİ YOK!

Sirkeci’den, dolaşan otobüs güzergâhı ile Sultan Ahmet Meydanı, oradan da Beyazıt Meydanına giderken, ya da kestirme yoldan, Kapalı Çarşıya çıkarken, bazı otellerin yanında, lokantaların yanında, küçük küçük ada – parseller de, ( belki, şimdi onlar da kayboldu!!! ) Eski, Osmanlı – Türk Mezar Taşları görürsünüz. Araya bir bina yapılmış! İşte bu binaların Tapu kayıtlarına – yapılış tarihlerine bakılacak.

Kadınları – Kızları, cinsel obje olarak görürseniz, 15 dakika ile bir saat arasında, kimseye görünmeden, baş başa kalacağınız yer ararsınız.
Kadını – Kızı severseniz, çok güzel bir yerde,  edepli - giyinik, çevre de insan var – yok! ona aldırmadan, başkalarını görmeden, yeşil bir alanda saatlerce birlikte yuvarlanmak, bazen de, kımıldamadan, sarılıp yatmak istersiniz. Ara sıra dudaktan, yanaktan, boyundan öpüşme de olabilir.

BUNU TOPLUM İÇİNDE YAPMAK, GERÇEK SEVENLER İÇİN, “SEN BENİM SEVGİLİMSİN.” EŞİMSİN. EVLENMEYE – BİRLİKTE GELECEĞE NİYETLİYİZ. KARARLIYIZ ‘ın, tüm insanlara – insanlığa AÇIK, GURUR ve SEVİNÇ İLE,  DEKLARASYONU ya da belki, başka bir duygunun oluşmasından BAHSEDİYORUM.

Hani, birleşme öncesi, Hayvan oyunları var ya….  Onlara benzer bir şeyler. Ya da, Kuşların,  birbirleri ile hafif kanat çırpma oyunları... İşte bunları, seven insanlar da yaparlar.  
Normal, evlilik amaçlı ilişkilerde, evlilikler de bunlar – bu oyunlar, evlerde de yapılır. Oynaşılır. BUNLARIN, O ŞEHRİN BELLİ YERLERİNDE, AÇIKTAN YAPILMASININ PSİKOLOJİSİNİ, İNSAN KİŞİLİĞİNE ve SEVDALARA KATKILARINI HEP GÖZLEMLEMİŞİMDİR. Üzerinde düşünmüşümdür.

(bazen, cinsel ilişki kadar, sosyal – toplumsal doyum, uyuma etkileri mi oluyor? Ya da, o gün akşam – gece, daha iyi bir cinsel birliktelik mi oluyor? Tam bilmiyorum ama iyi oluyor.)

Ortada, açıktan yapılan bir edepsizlik yok. Sarılıp – yuvarlanırken, ya da giysili vücutların, olabildiği kadar çok teması ile yapılan sarılmalar da, bazen de, kulaklara, o an hissettiklerinizi fısıldamalarda,  her ne kadar çevrede olanların farkında değilseniz bile, toplum içinde olduğunuzun bilinçaltı kontrolü de var.

-Belki- Aşırıya kaçanlar, çok dal da ve çok yer de olduğu gibi, buralarda da olabilir. Bunda da, özenti ile bu işi yapanlar, hemen belli olurlar. ONLARI GÖRMEYECEKSİNİZ.  ONLARI HESABA KATMAYACAKSINIZ. BAZILARI, SEVGİLİLER DE DEĞİLDİRLER.

Aşırıya kaçanları, birden ortaya çıkan, uyaran – resmi görevliler de olur. Ayıklanırlar. Bu sistemler de, bu da  vardır!  Bazen de gereklidir.

Yukarı da tanımlanan bölgede, işte o boşluklarda – aralardaki, Mezar Taşları çevresinde, olmayacak – yapılmayacak binalar, iş hanları, oteller yıkılınca,  sevgililer, evlenecek olanlar,  evliler için, belirlenmiş – tanımlanmış üç – beş yerde, bu amaçlı, açıkta, oynaşma ve sarılma yerleri olacak.

BU TÜR İŞLER, HER YER DE YAPILMAZ!
SAKARYA 7 Göller, UKRAYNA KONAKLAMA TESİSLERİ ile BURSA arasındaki, üç-beş tanımlı – belirli yerler de de yapılacak olan, Sevgililer için, açık oynaşma – sarılma yerlerinin, İstanbul’ da da, bu bölgede yapılması.

…….
15.09.2017 08:55
.
PARK – YEŞİL ALANLARA, uygun olan yerlerde, Manzarayı çok kapatmadan, (Ölçülü – hesaplı)   SELVİ AĞAÇLARI, ya da İstanbul’daki diğer ağaç çeşitleri de, -sanıyorum- bir kısmı Gülhane Parkı’nda olan, İstanbul’a özel bazı ağaç çeşitlerinin de, dünkü öneri yazı da bahsi geçen Beyoğlu yokuşu – deniz tarafında -  yamacında, yıkılacak binalardan, aralarda boşalacak boşluklara dikilmeleri.

(Ben tam ifade edemedim. Şehir Mimarları anlarlar. Rus ve Amerikan Mimarların, bu günde, bu konuyu bilen bir Türk Mimar ile İstanbul Ağaçlarını inceleme gezisi ile, kafa dinlemeleri.)


Gelecekte, GENEL GÖRÜNTÜYÜ, çok iyi etkileyebilir. Bununda, Parklarda ayrı bir değerlendirmeye alınması. 
 …

15.09.2017 09:05

================
TÜRKLERİN TARİHİNDE, “KARA ÇARŞAF” GİYSİ –hiç- YOKTUR!

Ortaokul yıllarım.
Kayseri, Hunat Hatun Cami önünde, işlenmiş ya da üzerinde çalışılan, dikdörtgen, büyük ebatlı, yumuşak, tadilat yonu taşları var.
Bir erkek turist, o taşların değil, -dinlenmek üzere- o taşlar üzerinde oturan, 7-8 siyah çarşaf giymiş kadınların, fotoğraflarını çekiyor.
Turistin yanında ise, okul dışı boş vakitlerimde halı sattığım,  Halıcılar Çarşısına turist getirip, onlara antika-halı sattıran, göz aşınası olduğum, uzaktan tanıdığım bir tercüman var.
Yanlarına vardım. Konuşmalarına kulak misafiri oldum. Galiba, Fransızca konuşuyorlardı.
O tercümana, söyle o kişiye; ‘Türk Kadını ve Türk Kadın Giysileri böyle değildir. O fotoğrafı, böyle bir başlıkla, bir yerde yayınlamasın!” dedim.
Turiste söyledi
Onun cevabı da;  Türk Kadınlarının çarşaf giymediklerini biliriz. Bunlar başka! Demişti…  

Şimdi, düşünüyorum. Anladım ki; onlar Müslüman Ermeni Bayanlardı.

Yine, güncel bilgiler ile geçmişe bakınca; sadece Kara Çarşaf değil, beyaz desenli, ince – hafif, biraz özel kumaş, çarşıya çıkar iken, Kayseri’ye has, özel beyaz çarşaf giyen kadınlar da Müslüman Ermeni idiler.
Müslüman Türk Kadınlarının geçmişinde, saçları örten başlık vardır.
Halen bunlar, Yakın Asya Türklerinde kullanılıyor.
Bu konuda, Türkiye’de çalışan bayan akademisyenlerin bazılarını bilirim! -J) Onlar, Türkler – Türk giysileri hakkında,  eksik bilgilere sahiptirler.
Sadece bu konu değil, Osmanlı Ordusu Giysileri ve Başlıkları ile ilgili eser yazanlarda da, eksik – yanlış bilgi çoktur.
YENİ DÖNEM DE; geçmişten günümüze izler taşıyan, daha pratik ve kolay kullanımlı yeni bir giysi koleksiyonu için, Rusya Türkleri, Yakın Asya Türkleri ve Rusların, bu konuda da ortak çalışmalarını bekliyoruz.  Hatırlatırız.

Bazı özel günlerde, bazı düğünlerde, bazı ortak toplantılarda, akşam yemeklerinde, Selçuklu dönemi, Osmanlı dönemi ve analiz güncel, Kadın – Erkek Türk Giysilerini, Halk İşletmeciliği - Satış Mağazalarında bulacaksınız. Avrupalılara – Amerikalılara da satacağız.

Analiz – Güncel, Bazı Modeller; okulda, iş yerinde, günlük hayatta, gündelik olarak ta giyilebilecektir.

……..

15.09.2017 17:55

Katkıda bulunanlar

Share it