Yeni
Türkiye Cumhuriyeti kurulur iken, Ankara, çok az gelişmiş bir şehirdir. Çevre,
bağ-bahçe ve onların içinde, Bağ Evleri vardır. Bunlar, çevresi kapalı avlulu
evlerden, bu yönü ile farklıdırlar.
Osmanlı
İmparatorluğu bürokrasisinden gelen Eğitimli Türklerin, bize yardımcı olan, dış
– dost ülkelerden gelenlerden, kanun – yasa tasarıları hazırlayıcılarının
çalışma ofisleri bu evlerdir.
Yeni
dönem de, Padişah olmayacaktır. Yoktur.
(Padişah,
-gerçek anlamda, kelime ve kavram olarak - Türkler de, Avrupa’da olan, Kral’dan
biraz farklıdır.)
“Padişah
Kavramı” içerisindeki öğelerden birisi olan, yeni toplumsal düzen içerisinde,
tüm vatandaşların, DEVLET VE YÖNETİMDEN EMİN OLMALARINI SAĞLAYACAK bir sistem
üzerinde görüşmeler yapılır.
ve
bu anlayış ile, Devlet Memurları yasa
tasarısı hazırlanır.
O
dönem de bile, Türkiye’de, (Türkler ve Müslüman Ermenilerden müteşekkil) sadece
iki etnik grubun olduğu bilinmemektedir.
Misak-ı Milli Sınırlarını garantiye alma döneminde, Türk Milletine
yardımcı olan, birlikte olanlardan kalanlara da (7-8 etnik grup var sanılıyor.
Onların da, Müslüman Ermeni oldukları, o yıllarda tam bilinmiyor. ) her türlü güvenliği - güvenceyi verecek olan,
ağırlıklı olarak, etnik olarak Türk olacak olan, Devlet Memurlarının yasası… Çalışma
– anlayış ilkeleri.
BAŞKA BİR ÜST MAKAM’A SORMASINA GEREK
KALMADAN, Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşlarına, temel haklarda eşit
davranılmasını, tüm haklarının güvence de olmasını sağlayacak, BAĞIMSIZ, KARAR
ALMA YETKİSİ. Bu yetki, devlet
memurlarına veriliyor. VE BU NEDENLE, HAKLARINDA SORUŞTURMA AÇILAMIYOR. Ortada
olan, yönetici tercihine kalan bir konuda da, o tercih vatandaş lehine
kullanılır yetkisi. Çünkü, bu insanlar,
hep bir arada yaşayacaklar. Ortak geleceğe birlikte koşacaklar. Devletlerinden
ve devlet kurumlarından, devlet adaletinden, devlet memurlarından emin
olmalıdırlar. Yönetim ve yönetenler ile bir sıkıntıları olunca, başvuruları
olunca ya da –konu öğrenilince- devlet memuru, konuyu böyle sonuçlandıracaktır.
En yüksek devlet memuru da, BAŞBAKANLIK
MÜSTEŞARIDIR.
Bu konuda oluşacak aksaklıkları giderecek
– çözümler üretecekte o’dur.
(O yıllarda, siyasetçiler, yöneticiler
– kurum yöneticileri- diğer etnik gruplardan olsalar bile, Başbakanlık
Müsteşarı’nın, etnik olarak Türk olacağı sanısı da vardır.)
Bu
ölçüleri – ölçütleri bilerek ve dikkate alarak, Başbakanlık Müsteşarını,
birazda, sitemli bir cümle ile, konumdan haberdar ettim.
Politikacı,
yanlış yapabilir.
Dış
devlet ve kurum yetkilileri, bazen de iyi niyetli, -işin önemini tam anlamadan
ya da birlikte çalışma ihtimalini artırmak için – işi – konuyu savsaklayabilir,
erteleyebilirler. Ya da kötü niyet ile, engelleyebilirler. “Bu kişi rahatlar
ise, Cumhurbaşkanı olur! ya da Türk-Amerikan Lisesinin kurulmasına katkılarda
bulunur, bizi de liseye almaz! “ Diye…
Başbakanlık
Müsteşarının ise, o durumda, hemen konuya el koyup, TRT de ya da TBMM de, yasal
hakkım olan, atama- tayinimi yaptırması gerekirdi. ETNİK AYRIM YAPMADAN, HER
TÜRK VATANDAŞININ, devlet memurluğu konusundaki –yasal hak sorunlarında-
haksızlığı giderdiği zaman, Cumhurbaşkanı ve Başbakan bile, o Müsteşar
hakkında, soruşturma açtıramaz!
(Padişahta, soruşturma açtıramazdı. O ayrı bir konudur.) Yasal olarak
bir şey söyleyemez.
Bu
koruma, eski memuru, eski personeli olduğum için, TRT Genel Müdüründe de
geçerlidir. Tayini-atamamı yaptığı takdirde, ona hesap sorabilecek bir üst
makam yoktur. Yapmadığı takdirde,
müdahil olmadığı takdirde, Başbakanlık Müsteşarı ve Genel Müdür, yasal olarak
sorumludurlar.
* *
*
Hangi
tarihti? 15 Temmuz mu? O olayla bağlantılı konuları hiç bilmiyorum. Yasal
süreçte olduğu için de, görüş yazılmaz – yazamam. O KONULAR AYRIDIR. Benim
konum çok eskidir. Müsteşar’da, olağan dönemde, o mektubu almıştı. Olağanüstü
dönem ve son yıldaki olaylar ile bu konu arasında bir bağ ve bağlantı yoktur.
Tek bağ, o müsteşar FETOCU ya da geçmişte, başka örgüt bağlantısı vardı ise, o
da benim değil, savcılarımızın işidir. Ben, sonuçtan etkilendim.
Olağan
üstü dönem olmasa da, konuma el konulacağını düşünerek, o az satırlı, küçük
mailimi göndermiştim. Aldığında – okunduğunda, bazı insanlar gülmüşlerdir. Ama
–gereği yapılmaz ise- o bir idam fermanı idi.
Bu
anlayış dizesinde, bu işin sorumlusu, Başbakanlık Müsteşarı ve Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreteridir. (MGK yasasını tam bilmiyorum.) Oralar, emir alınacak –
onay, görüş beklenecek makamlar değildir. Gereği yapılacak makamlardır.
* * *
Saygılarımla,
Arz
olur.
….
18.08.2017
10:54
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder