Translate

18 Ağustos 2017 Cuma

Dönemin, BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARININ, KURŞUNA DİZİLMESİ…


Yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulur iken, Ankara, çok az gelişmiş bir şehirdir. Çevre, bağ-bahçe ve onların içinde, Bağ Evleri vardır. Bunlar, çevresi kapalı avlulu evlerden, bu yönü ile farklıdırlar.
Osmanlı İmparatorluğu bürokrasisinden gelen Eğitimli Türklerin, bize yardımcı olan, dış – dost ülkelerden gelenlerden, kanun – yasa tasarıları hazırlayıcılarının çalışma ofisleri bu evlerdir.

Yeni dönem de, Padişah olmayacaktır. Yoktur.
(Padişah, -gerçek anlamda, kelime ve kavram olarak - Türkler de, Avrupa’da olan, Kral’dan biraz farklıdır.)
“Padişah Kavramı” içerisindeki öğelerden birisi olan, yeni toplumsal düzen içerisinde, tüm vatandaşların, DEVLET VE YÖNETİMDEN EMİN OLMALARINI SAĞLAYACAK bir sistem üzerinde görüşmeler yapılır.
ve bu anlayış ile,  Devlet Memurları yasa tasarısı hazırlanır.

O dönem de bile, Türkiye’de, (Türkler ve Müslüman Ermenilerden müteşekkil) sadece iki etnik grubun olduğu bilinmemektedir.  Misak-ı Milli Sınırlarını garantiye alma döneminde, Türk Milletine yardımcı olan, birlikte olanlardan kalanlara da (7-8 etnik grup var sanılıyor. Onların da, Müslüman Ermeni oldukları, o yıllarda tam bilinmiyor. )  her türlü güvenliği - güvenceyi verecek olan, ağırlıklı olarak, etnik olarak Türk olacak olan, Devlet Memurlarının yasası… Çalışma – anlayış ilkeleri.

BAŞKA BİR ÜST MAKAM’A SORMASINA GEREK KALMADAN, Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşlarına, temel haklarda eşit davranılmasını, tüm haklarının güvence de olmasını sağlayacak, BAĞIMSIZ, KARAR ALMA YETKİSİ.  Bu yetki, devlet memurlarına veriliyor. VE BU NEDENLE, HAKLARINDA SORUŞTURMA AÇILAMIYOR. Ortada olan, yönetici tercihine kalan bir konuda da, o tercih vatandaş lehine kullanılır yetkisi.  Çünkü, bu insanlar, hep bir arada yaşayacaklar. Ortak geleceğe birlikte koşacaklar. Devletlerinden ve devlet kurumlarından, devlet adaletinden, devlet memurlarından emin olmalıdırlar. Yönetim ve yönetenler ile bir sıkıntıları olunca, başvuruları olunca ya da –konu öğrenilince- devlet memuru, konuyu böyle sonuçlandıracaktır.

En yüksek devlet memuru da, BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARIDIR.
Bu konuda oluşacak aksaklıkları giderecek – çözümler üretecekte o’dur.
(O yıllarda, siyasetçiler, yöneticiler – kurum yöneticileri- diğer etnik gruplardan olsalar bile, Başbakanlık Müsteşarı’nın, etnik olarak Türk olacağı sanısı da vardır.)

Bu ölçüleri – ölçütleri bilerek ve dikkate alarak, Başbakanlık Müsteşarını, birazda, sitemli bir cümle ile, konumdan haberdar ettim.
Politikacı, yanlış yapabilir.
Dış devlet ve kurum yetkilileri, bazen de iyi niyetli, -işin önemini tam anlamadan ya da birlikte çalışma ihtimalini artırmak için – işi – konuyu savsaklayabilir, erteleyebilirler. Ya da kötü niyet ile, engelleyebilirler. “Bu kişi rahatlar ise, Cumhurbaşkanı olur! ya da Türk-Amerikan Lisesinin kurulmasına katkılarda bulunur, bizi de liseye almaz! “ Diye…
Başbakanlık Müsteşarının ise, o durumda, hemen konuya el koyup, TRT de ya da TBMM de, yasal hakkım olan, atama- tayinimi yaptırması gerekirdi. ETNİK AYRIM YAPMADAN, HER TÜRK VATANDAŞININ, devlet memurluğu konusundaki –yasal hak sorunlarında- haksızlığı giderdiği zaman, Cumhurbaşkanı ve Başbakan bile, o Müsteşar hakkında, soruşturma açtıramaz!  (Padişahta, soruşturma açtıramazdı. O ayrı bir konudur.) Yasal olarak bir şey söyleyemez.
Bu koruma, eski memuru, eski personeli olduğum için, TRT Genel Müdüründe de geçerlidir. Tayini-atamamı yaptığı takdirde, ona hesap sorabilecek bir üst makam yoktur.  Yapmadığı takdirde, müdahil olmadığı takdirde, Başbakanlık Müsteşarı ve Genel Müdür, yasal olarak sorumludurlar.

*   *   * 
Hangi tarihti? 15 Temmuz mu? O olayla bağlantılı konuları hiç bilmiyorum. Yasal süreçte olduğu için de, görüş yazılmaz – yazamam. O KONULAR AYRIDIR. Benim konum çok eskidir. Müsteşar’da, olağan dönemde, o mektubu almıştı. Olağanüstü dönem ve son yıldaki olaylar ile bu konu arasında bir bağ ve bağlantı yoktur. Tek bağ, o müsteşar FETOCU ya da geçmişte, başka örgüt bağlantısı vardı ise, o da benim değil, savcılarımızın işidir. Ben, sonuçtan etkilendim.
Olağan üstü dönem olmasa da, konuma el konulacağını düşünerek, o az satırlı, küçük mailimi göndermiştim. Aldığında – okunduğunda, bazı insanlar gülmüşlerdir. Ama –gereği yapılmaz ise- o bir idam fermanı idi.

Bu anlayış dizesinde, bu işin sorumlusu, Başbakanlık Müsteşarı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteridir. (MGK yasasını tam bilmiyorum.) Oralar, emir alınacak – onay, görüş beklenecek makamlar değildir. Gereği yapılacak makamlardır.
 
*    *   *

Saygılarımla,
Arz olur.

….

18.08.2017 10:54

Hiç yorum yok:

Katkıda bulunanlar

Share it