Translate

14 Temmuz 2017 Cuma

YAYIN KAPANIŞ NOTLARI…

DÜNYANIN DERT VE SIKINTILARI BİTMEZ.
Yaşayan – nefes alan her canlının; umut, özlem ve beklentileri vardır.  
Bunlara kavuştuğu oranda mutlu olur. Ona sahip olunca, yeni bir umut ve yeni bir beklenti başlar. Bu çark döner gider…

İnsanlar da nefes alırlar.
Çoğu zaman, bunun bile bir ‘nimet’ olduğunu bilmezler.
Sıhhatiniz yerinde olur. Bu kez; gıda, güvenlik, yarın kaygısı başlar.
Toplumsal gruplar içinde, birlikte yaşama ihtiyacı, bilgi- bilinci ve bunun gerekleri…

Beklentiler, çoğu zaman gönlünüzce olmuyor. Ya da belki zamanında olmuyor.
Her durumda, mevcudu iyileştirme çabaları.

Birden, aklıma GÜNEY AMERİKA geldi.
Çok uzaktalar ama bize yakınlar.
Duygu olarak yakınlar.

Yeterli bilgi ve araştırmam yok ama ben bunu –nedense- başlangıçlarının İspanyol bilgi kaynakları ile oluşmasına bağlarım. İspanyollar, genel olarak Türkleri iyi tanıtırlar. Kültürel temeller de, (Eski dönem İspanyolları) Avrupa milletlerinde, “İncil’e en yakın olanı” diye bilinir.  Belki de bu bir iyi ‘ön yargı’dır.
………..

ÜRETEN AMERİKALILARDAN
       BAŞKAN TRUMP YÖNETİMİNDEN,
       GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİ İÇİN,
       BEKLENTİ ve DİLEKLERİMİZ.

İçlerinde, Güney Amerika kökenli Amerikalılarında olduğu, üreten Amerikalılardan yeni bir grubun; yeni bir yaklaşım ile, yeni bir - GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİ dokümanı  - BİLGİ DOSYASI hazırlamaları.  

(Bu öneriler, bölgeyi hiç bilmeyen bir kişinin, geleneksel yaklaşımlar ile konuyu tanıma – tanımlama önerileridir.)

O bölgedeki her ülkenin…
a) Yerli Nüfus (kaç çeşit etnik yapı ve tanımları var?)
b) İlk sonradan geliş ve gelenlerin etnik dökümü.
Hangi Avrupalı ülke ya da toplum, hangi amaçlı gelmişler?
O ülkede, ne kadar süre hâkim olmuşlar?
El değiştirme nasıl yapılmış?
(O ülke için belirlenecek bir tarihten sonra) Ülke politik liderleri ve bakanlar kurullarının, gerçek etnik dokümanları ve –sonradan gelenlerinde- o ülkeye geliş tarihleri.

O ülkenin 1960 – 1970 döneminin –politik, sosyal, ekonomik, göç- analizi.

1975 lerden sonra, Uzaktan bakış, sağlam olmayan video, haber - bilgi kaynaklarından gözlem – yaşam tarzlarında, Asya uzak doğu – gece hayatı! Onu bir geçim – geçinme tarzı olarak görme anlayışı… Türüne bir kayış var gibi.
Bunun nedenleri, yönetimlerde kimlerin oldukları?

--------------------------  

Bundan önceki ABD Yönetimi, bir iyi iş yapmıştı.
Güney Amerika ülkelerinden 100.000 Yüksek Öğrenim öğrencisine, ABD de Eğitim Bursu vermişti?
BU DOSYANIN, YENİDEN ELE ALINMASI.
Hangi ülkelerden, kimlere, hangi okullarda, hangi tür öğrenci bursu verildi?
Uygulamada, bunların sonuçları ne oldu?

Bu öğrencilerin, geldikleri ülkelere göre, etnik dökümü.
ABD Vatandaşı, İspanyol kökenli – üreten Amerikalardan, konum – durum geçmişleri o bölgede çalışmaya müsait olanlar ile bir ekibin oluşturulması.

KISACA, GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİNİN, yerel – kaynak ve imkânları, bunlar kimlerin elinde, bunun araştırılıp – soruşturulması ve o kaynaklar ile, daha iyi bir yönetim oluşturmanın temel çalışmaları.

Daha da özeti, 100.000 öğrencinin ABD ye getirildiği yıllarda, hem dünyada ve hem de ABD de başka bir anlayış ve bakış vardı. Bu geçen kısa sürede, ABD de yönetim değişmesinde de etkili olan, yeni bir anlayış ve bakış, -kendiliğinden- ortaya çıktı. Daha yerel ve daha kendine yeterli olma anlayışı.

O öğrencilerin mezun olma dönemleri yakın ya da yeni mezun oldular.
-nedenini tam bilmiyor ve izah edemiyorum.- İspanyol kökenli Amerikalılar ağırlıklı, yeni çalışma grupları oluşturmanın, konuları –YENİ – KENDİ BİLGİLERİ İLE- yeniden değerlendirmeye almalarının, belki o ülkelerde, YENİ BİR EĞİTİM MODELİNİ de geliştirerek, çok şeye yeniden başlanılmasının, hem ABD ve hem de o bölge ülke halkları için iyi olacağı iyimserliğindeyim.  

……………….. 

14.07.2017 22:08

================================


Yukarıdaki yazıyı yayınladım. Daha sonra eve geldim. Ufak – tefek uğraşlardan sonra, yatağa yatmıştım. Uyuyamadım. Yazı yazma döneminin en büyük dezavantajı, uyku sisteminiz bozuluyor. “O halde, yazı yazmamak gerekiyor.” Diye düşündüm. 

Ben bu derde düşmeden önce, ne güzeldi.
Gece 10.00 -11.00 (22.00 ) civarı yatağa girerdim. Sabahta, çok erken uyanırdım. Erken saatte, maillere bakardım. Okurdum. Güne öyle başlardım.
Şimdi, hiç uyumadan sabaha ulaştığım günlerde oluyor ama bunun bir nedeni de, gündüz uykusu. Bazen de, sabah bu saatlerde uyuyup, öğle vakti uyanıyorum. Bu durum bile, rahatsız edici. Evde internet olmayınca da, zaman geçirecek uğraş bulmak güç oluyor.

……
15.07.2017 04:39:15

Bunu yazsam mı? Yazmasam mı? Sabaha kadar bunu düşündüm.
O Alman General, iyi ve başarılı bir General midir? Yoksa, sonucu görmeden – göremeden; “Bu Türk’ü hakladım!”  diye erken sevinmesi mi bunca yılımı aldı? 
Bir anlamda yallarımı  ‘Hakladı’.
Belki, çocuğumda olmayacak. Olsa da belki büyütemeyeceğim.
… ama sonuç ne oldu?

Ortada bir şey yokken, sevdiğim bir milletin, aklı başında olacağını sandığım –biraz da kısa yol- askeri ataşesine; ‘lütfen aracı olup, işime başlatır mısınız?’ diye, durumu samimi olarak aktarmış olmam mı? Bu kadar uzun süre, normal- yasal hakkım, küçük bir tayin-atamayı yaptıramayışıma neden oldu?

Buna neden gerek duymuştum?
O zamanın, o yılların bakış alışkanlığı, Politikacı Mesut Yılmaz’ın, ‘Almanların Adamı’ olduğu söylenilirdi. Mesut Yılmaz’a konuyu aktarıp, sonuç alamayınca mı Almanlar aklıma geldi?  Ya da, bilemediğim bir Generalimizin engellediğini sanışım mı?
Demirel gitmişti. Ahmet Necdet Sezer’den de sonuç alamamıştım.

Acaba; “Bu Türk’ü hakladım!”  diye düşünmüş-müdür?
Böyle davranışı,  bu işi Almanya’nın çıkarlarını düşündüğü için mi yaptı? Yoksa, - her millette her çeşit General olur – olabilir! Türkleri mi sevmiyor – istemiyor.

O OSTİM BELGESİNE DE, SESSİZ KALAN ALMAN DİPLOMAT, (Kafamızdaki) ALMAN DA DEĞİLDİR. DİPLOMATTA DEĞİLDİR.

Kusura bakmayınız ama ALMAN HALKI başka, General ve diplomatları başka imiş.
Bunu, Türkler ve Ruslar iyi bilsinler.

ALMANYA’DA MEVCUT YÖNETİM ve UYGULAMALARI, ‘MECBUR KALMADIKÇA’, TÜRKLERE ve RUSLARA NORMAL DAVRANMAZLAR MI?!!!

‘MECBUR KALMADIKÇA’ nazik bir deyim değil ama bunun yumuşatılmışı, Ruslar ve Türkler öyle olmalıyız ki, Almanya Yönetim Temsilcilerine bir konu aktarılınca, o sorunu çözme - giderme ‘İHTİYACINI HİSSETMELİDİRLER.’
‘HAKLAMAYA’ kalkışmasını önleme metotlarından birisi de çok açıktır.
Yıllar yıllar önce, çok açık olarak yazdım. ABD ye, dünyanın ihtiyacı vardır.  Yoksa, dünyanın hali haraptır.
Bir – kaç kötü örneği – duyumu, bireysel (uygulama – anlayış) yanlışlarını büyütmeyiniz. ABD interneti icat etmese, bunlar yazılamaz dı. Bu bile, ABD nin ne olduğunu gösteriyor.
Almanya –İngiltere, bu imkânı bizlere vermezdi.

‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ+ABD’ Bu bölgeden, ABD ye sorun gelmeyeceğini iletmenin bir başka yoludur.  ABD ‘AGAIN GREAT’ Olmalıdır.  Türkiye olarak, sorun iletmeden, ABD ye – şartlar elverdikçe- imkânlar ölçüsünde, ticari olarak, sanayi olarak, Avrupa’dan daha yakın olmalıyız.
Hayat ve bu bölgede var olmanın yolu budur.
Bu örnekleri unutmayınız.
O durumda bir sorun iletince, Almanya Yönetimi hemen çözer.
Bu kadar.
…….
15.07.2017 05:12:53

……………………………………..

İşe başlayınca, Rus Kızına odaklanacağım.
Bu fırsat bir daha ele geçmez.
Durup dururken de, geçmişe yönelik bir konuyu açmak – yazmak ortamı da olmaz. Gereği de yoktur.  Şimdi yazma zamanı.
……………….
BU ÇOK ÖNEMLİ ÜLKE İLE İLGİLİ, BU FARKLI KONUYU NEDEN YAZDIM?

Almanların, (normal) Genç Alman Generallerin ve Genç Alman Diplomatların, konu özeti ile birlikte, Ostim Belgesi’ni okuyup, o durumda – Bir Alman Diplomat ya da bir Alman Generalin- Türkiye gibi geçmişleri olan bir ülkede, nasıl tavır almaları ve ne yapmaları gerekirdi?  
Bu, At ile Deve değildir!..

SEN HANGİ DURUMDA, BİR TÜRK İLE İYİ OLACAKSIN?  TÜRK’E İYİ OLACAKSIN?

…….. 

15.07.2017 13:10:21

=============
……

TÜRKİYE’DE, ALEVİ KONUSU

Çok eski çağlarda leylekler, döşlerindeki torbadaki çocuğa sorarlarmış.

-         Sen hangi ülkede ve hangi etnik geçmişteki bir ailenin evine, bacadan konulmak istersin?

Leyleğin uçuş mesafesine göre, gidilebilecek ülkeler de sınırlı olurmuş. O bölgedeki ülkelerden birisinde. O dönemlerde doğan çocuklarda, ailenin etnik geçmişini seçme imkânı varmış. Sonra ne oldu ise, kadınlar çocuğunu karnında taşımaya başlamışlar. Bu durumda, çocuğun, dünyaya gelir iken, aile etnik geçmişini ve inanç sistemini seçme hakkı elinden alınmış.

Kayseri’de, çok yakın arkadaşlarımın bir kısmı, Kürt Alevi’si idiler.
Geçmişte, Sivas iline bağlı iken, sonradan Kayseri Sarıoğlan İlçesine bağlanan, Kara özü başta, 3-4, belki 7 köy de, o dönem bize söylendiğine göre Türk Alevisi idiler. Bu köylerden de, Kayseri’de çok sevip – sayıp, güvendiğim arkadaş ve yakın tanıdıklarım vardı.

Bunların Pir’i, Şeyh’i, dedesi ya da din öğreticisi, Hacı Bektaş Veli ve öğretileri hakkında, eskiden bir-kaç kitap okumuştum. Çok ta beğenmiştim. Bana göre, aykırı hiçbir öğreti yoktu. Benim tanıdıklarımın yaşam tarz ve ölçütlerinde de, bir fark yoktu. Bu samimiyetten kaynaklanan yakınlık ve güven ile, Kayseri Hava İkmal de bile, bir yakın tanıdık, geçmişte Alevi iken, sonra Sünni olan, bizim bölge de, Bünyan yöresinde, bir-kaç köy ismini de bana söylemişti. Kürt ya da Türk, Bizlerin birbirleri arasında, gizli - saklı çok olmaz. Dini gruplar çıktıktan sonra, bu işler karıştı!

Ben bu konuyu sormamıştım. Tam Bilmiyordum  - Olabilir.- diyordum. Türkiye’deki tüm Alevilerin, etnik aile geçmişleri Ermeni imişler. … de, bu arkadaşların hepsi, Cumhuriyetin kuruluşundan öncesine dayanan, yerleşimi eski, bu bölge insanları.  Bunlar uzaydan ya da sonradan gelmediler.
….
Atatürk, İstanbul’dan Anadolu’ya geçtikten sonra, Savaş öncesi, Kırşehir deki Hacı Bektaş Veli grubu ile bir toplantı – görüşmesi vardır. Bunun ayrıntıları, hiç anlatılmaz denilir. Bizler biliriz. Detayı unuttum, tam hatırlamıyorum ama o görüşmede, Atatürk ile birlikte gelen, Balkan kökenli birisine, bir başkası, ‘Bu da Ermeni’ der. O kişinin aile yaşam tarzı Türk Tipi ve inancı da sağlamdır. Vatansever, cephelerde de savaşmış bir kişidir. O kişinin, açıklayıcı ve neden öyle gözükmeleri değil, öyle olmaları gerektiğini içeren bir anlatı da vardı. Sözlü aktarım ve anlatımlar, hep unutuldu.

Günümüzde, etnik geçmiş kadar önemli bir diğer konu da, o dönem deki birlik ve beraberliği sağlayan insanların, inanç ve kişiliklerinin, sağlam yapısı da hatırlanılmalıdır. Hepsi de, temiz niyetli, temiz insanlardı. Onlara, çok şey borçluyuz. Ortak mücadeleyi birlikte verdiler. “Misak-ı Milli” onların da ortak eseridir.

Dış duyumlar ile, başka bölge insanları hakkında anlatılanlar, - bana göre- Kayseri bölgesinde olanlardan çok farklıdırlar. Kimsenin de, bir başkasının inancına – yaşam tarzına müdahale etme hakkı yoktur. Ortak vatan değerlerinde, ortak sorumluluklarımız ve yükümlülüklerimiz aynıdır. BUNLARIN AÇIK BİLİNMEMESİNİN – geçmiş dönem de, bazı nedenleri de olabilir. Bununla birlikte, günümüz şartları, bunların açık bilinmesini gerektiriyor. Siyaset, yönetim ve ortak vatanımızda, ortak geleceğimizde, çok şeyin doğru bir dengelemeye kavuşması için. Daha çok dış kaynaklı, aynı ülke insanlarının, çeşitli amaçlar ile,  birbirlerine karşı –kapalı örgütlenmesini- önlemek için. Tüm mesele bundan ibarettir.

……….
16-Jul-17 00:18

-----------------------------------

ACABA?

KURTULUŞ SAVAŞI – Kimden kurtulduk?
BAĞIMSIZLIK (İSTİKLAL)  SAVAŞI? Biz bağımsızdık!  

Yeni TÜRKİYE CUMHURİYETİ kuruluşu öncesi Savaşlar da, isimlendirme yanlışımı var?

Doğru olanı: MİSAK – I MİLLİ (Milli Yemin) SAVAŞI-MIDIR?

“MİSAK-I MİLLİ, SINIR BELİRLEME SAVAŞI”

I. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğunun bitişi.
Osmanlı İmparatorluğu son Meclis (Meclisi Mebusan – Milletvekilleri Meclisi) Toplantısında da okunan, MİSAK-I MİLLİ SINIRLARINI garantiye almak için yapılan savaşlara farklı isimler veriliyor.  O isimlendirmeler yanlış gibi…

Savaşan taraflar:
İngilizler, İstanbul Bölgesi.
İngilizlerin finanse ettikleri, Yunanistan Ordusu.  Karadeniz sahilinde, bazı şehirler.

Şimdi, Ukrayna’nın Konaklama Tesisleri kuracakları, Sakarya Bölgesinde, Anzavur Mehmet komutasında, yerel Çerkez - Ermeni Halkın ayaklandırılması.

(Bunlar, 1915 te, halen Osmanlı Toprakları olan ama Misak-ı Milli sınırları dışında, Orta doğu’da bir bölgeye yaptırılan, BÜYÜK ERMENİ GÖÇ’ünden sonra olanlardır. Bu ayaklandırmayı yapan ekip başkanları idam edilmişlerdir. Bir kısmı da, ‘150 likler’ diye anılan, 150 aile ya da 150 kişi, vatandaşlıktan çıkarılmış olanların arasındadırlar.
Korkulan, Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemlerde, Balkan ya da Avrupa’ya geçen 150 liklerin bir kısmının ve Orta Doğu’ya, BÜYÜK ERMENİ GÖÇ’ü  ile gönderilenlerin de, çeşitli vesileler ile, Anadolu’ya yenide dönüş yapıp, vatandaşlığa geçmiş olmaları, önemli makam ve görevlerde, rütbelerde  olmaları, o tür görevlere gelmeleri ihtimalidir.

BUNLARIN BİR KISMI DA, ORTA DOGU dan, ABD ye göç etmişlerdi. ABD Ermeni Lobisinde, ABD Politikasını oluşturanlardır. TÜRKİYE – RUSYA ERMENİLERİ ile iş ilişkisi – çocuklarına eğitim gibi gözüken, bazı Avrupa ülkeleri Merkezli, Türkiye’nin de içinde olacağı, ABD – RUSYA savaşını çıkarmak isteyenler olabileceği korkusudur.

Kısaca, korkulan; o dönem Anadolu Türkleri ile işbirliği yapan, yerel Müslüman Ermeniler değildir!)


Çukurova (Adana – Mersin) , Gaziantep, Maraş, Urfa’da, yerel Ermenilerin – Fransız ordusu ile birlikte ayaklanmaları. Bu bölgede, yerel Müslüman Ermeniler’in önemli kısmı da, Türkler ile birlikte, Fransız ordusuna karşı savaşmışlardır.

İşte bu savaşlara,  Kurtuluş – Bağımsızlık savaşı ismini veren tarihçiler, acaba yanlış isimlendirme mi yapmışlar?

Tek amaç; 1880 de, bir kapalı Türkmen toplantısında belirlenen, I. Dünya Savaşı dönemi de,  Osmanlı Meclisinde açıklanan ve kabul edilen, Misak-ı Milli Sınırlarını garantiye almaktır.

O halde, o dönem de, bu amaçla yapılan savaşların adı da, SAKARYA 7 GÖLLER, TÜRK – AMERİKAN LİSESİ, yeni Tarih Kitaplarında,  ‘Kurtuluş’ ya da ‘İstiklal Savaşı’ yerine,   “MİSAK-I MİLLİ SAVAŞLARI” başlığı ile, bir bölümde toplanmalıdır.  

…………..
16.07.2017 04:01



Hiç yorum yok:

Katkıda bulunanlar

Share it