DÜNYANIN
DERT VE SIKINTILARI BİTMEZ.
Yaşayan – nefes alan her canlının; umut, özlem
ve beklentileri vardır.
Bunlara
kavuştuğu oranda mutlu olur. Ona sahip olunca, yeni
bir umut ve yeni bir beklenti başlar. Bu
çark döner gider…
İnsanlar da
nefes alırlar.
Çoğu zaman, bunun bile bir ‘nimet’ olduğunu bilmezler.
Sıhhatiniz
yerinde olur. Bu kez; gıda, güvenlik, yarın kaygısı başlar.
Toplumsal
gruplar içinde, birlikte yaşama
ihtiyacı, bilgi- bilinci ve bunun gerekleri…
Beklentiler,
çoğu zaman gönlünüzce
olmuyor. Ya da belki zamanında olmuyor.
Her
durumda, mevcudu iyileştirme çabaları.
Birden,
aklıma GÜNEY AMERİKA geldi.
Çok
uzaktalar ama bize yakınlar.
Duygu
olarak yakınlar.
Yeterli
bilgi ve araştırmam yok
ama ben bunu –nedense- başlangıçlarının
İspanyol bilgi kaynakları
ile oluşmasına bağlarım. İspanyollar, genel olarak Türkleri iyi
tanıtırlar. Kültürel temeller de, (Eski dönem İspanyolları) Avrupa milletlerinde, “İncil’e en yakın olanı” diye bilinir. Belki de bu bir iyi ‘ön yargı’dır.
………..
ÜRETEN
AMERİKALILARDAN
–
BAŞKAN
TRUMP YÖNETİMİNDEN,
–
GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİ İÇİN,
–
BEKLENTİ ve DİLEKLERİMİZ.
İçlerinde, Güney
Amerika kökenli Amerikalılarında olduğu,
üreten Amerikalılardan yeni bir grubun; yeni bir yaklaşım ile, yeni bir - GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİ dokümanı - BİLGİ DOSYASI hazırlamaları.
(Bu
öneriler, bölgeyi hiç bilmeyen bir kişinin,
geleneksel yaklaşımlar ile
konuyu tanıma – tanımlama önerileridir.)
O
bölgedeki her ülkenin…
a) Yerli Nüfus
(kaç çeşit etnik yapı ve tanımları var?)
b)
İlk sonradan geliş ve gelenlerin etnik dökümü.
Hangi
Avrupalı ülke ya da toplum, hangi amaçlı gelmişler?
O
ülkede, ne kadar süre hâkim olmuşlar?
El
değiştirme nasıl yapılmış?
(O
ülke için belirlenecek bir tarihten sonra) Ülke politik liderleri ve bakanlar kurullarının,
gerçek etnik dokümanları ve –sonradan gelenlerinde- o ülkeye geliş tarihleri.
O
ülkenin 1960 – 1970 döneminin –politik, sosyal, ekonomik, göç- analizi.
1975
lerden sonra, Uzaktan bakış, sağlam olmayan video, haber - bilgi
kaynaklarından gözlem – yaşam tarzlarında,
Asya uzak doğu – gece hayatı!
Onu bir geçim – geçinme tarzı olarak görme anlayışı… Türüne bir kayış var gibi.
Bunun
nedenleri, yönetimlerde kimlerin oldukları?
--------------------------
Bundan
önceki ABD Yönetimi, bir iyi iş yapmıştı.
Güney
Amerika ülkelerinden 100.000 Yüksek Öğrenim
öğrencisine, ABD de Eğitim Bursu vermişti?
BU
DOSYANIN, YENİDEN ELE
ALINMASI.
Hangi
ülkelerden, kimlere, hangi okullarda, hangi tür öğrenci bursu verildi?
Uygulamada,
bunların sonuçları ne oldu?
Bu
öğrencilerin,
geldikleri ülkelere göre, etnik dökümü.
ABD
Vatandaşı, İspanyol kökenli – üreten Amerikalardan, konum
– durum geçmişleri o
bölgede çalışmaya müsait
olanlar ile bir ekibin oluşturulması.
KISACA, GÜNEY
AMERİKA ÜLKELERİNİN,
yerel – kaynak ve imkânları, bunlar kimlerin elinde, bunun araştırılıp – soruşturulması ve o kaynaklar ile, daha iyi bir
yönetim oluşturmanın temel çalışmaları.
Daha
da özeti, 100.000 öğrencinin
ABD ye getirildiği yıllarda,
hem dünyada ve hem de ABD de başka bir
anlayış ve bakış vardı. Bu geçen kısa sürede, ABD de
yönetim değişmesinde de etkili olan, yeni bir anlayış ve bakış, -kendiliğinden- ortaya çıktı. Daha yerel ve daha
kendine yeterli olma anlayışı.
O
öğrencilerin mezun
olma dönemleri yakın ya da yeni mezun oldular.
-nedenini
tam bilmiyor ve izah edemiyorum.- İspanyol
kökenli Amerikalılar ağırlıklı,
yeni çalışma grupları oluşturmanın, konuları –YENİ – KENDİ BİLGİLERİ
İLE- yeniden değerlendirmeye almalarının, belki o
ülkelerde, YENİ BİR EĞİTİM MODELİNİ
de geliştirerek, çok şeye yeniden başlanılmasının, hem ABD ve hem de o bölge
ülke halkları için iyi olacağı iyimserliğindeyim.
………………..
14.07.2017 22:08
================================
================================
Yukarıdaki
yazıyı yayınladım. Daha sonra eve geldim. Ufak – tefek uğraşlardan sonra, yatağa
yatmıştım. Uyuyamadım. Yazı yazma döneminin en büyük dezavantajı, uyku
sisteminiz bozuluyor. “O halde, yazı yazmamak gerekiyor.” Diye düşündüm.
Ben
bu derde düşmeden önce, ne güzeldi.
Gece
10.00 -11.00 (22.00 ) civarı yatağa girerdim. Sabahta, çok erken uyanırdım.
Erken saatte, maillere bakardım. Okurdum. Güne öyle başlardım.
Şimdi, hiç
uyumadan sabaha ulaştığım günlerde oluyor ama bunun bir nedeni de, gündüz
uykusu. Bazen de, sabah bu saatlerde uyuyup, öğle vakti uyanıyorum. Bu durum bile,
rahatsız edici. Evde internet olmayınca da, zaman geçirecek uğraş bulmak güç
oluyor.
……
15.07.2017 04:39:15
Bunu yazsam
mı? Yazmasam mı? Sabaha kadar bunu düşündüm.
O
Alman General, iyi ve başarılı bir General midir? Yoksa, sonucu görmeden –
göremeden; “Bu Türk’ü hakladım!” diye
erken sevinmesi mi bunca yılımı aldı?
Bir
anlamda yallarımı ‘Hakladı’.
Belki,
çocuğumda olmayacak. Olsa da belki büyütemeyeceğim.
…
ama sonuç ne oldu?
Ortada
bir şey yokken, sevdiğim bir milletin, aklı başında olacağını sandığım –biraz
da kısa yol- askeri ataşesine; ‘lütfen aracı olup, işime başlatır mısınız?’
diye, durumu samimi olarak aktarmış olmam mı? Bu kadar uzun süre, normal- yasal
hakkım, küçük bir tayin-atamayı yaptıramayışıma neden oldu?
Buna
neden gerek duymuştum?
O
zamanın, o yılların bakış alışkanlığı, Politikacı Mesut Yılmaz’ın, ‘Almanların
Adamı’ olduğu söylenilirdi. Mesut Yılmaz’a konuyu aktarıp, sonuç alamayınca mı
Almanlar aklıma geldi? Ya da,
bilemediğim bir Generalimizin engellediğini sanışım mı?
Demirel
gitmişti. Ahmet Necdet Sezer’den de sonuç alamamıştım.
Acaba;
“Bu Türk’ü hakladım!” diye
düşünmüş-müdür?
Böyle
davranışı, bu işi Almanya’nın
çıkarlarını düşündüğü için mi yaptı? Yoksa, - her millette her çeşit General
olur – olabilir! Türkleri mi sevmiyor – istemiyor.
O
OSTİM BELGESİNE DE, SESSİZ KALAN ALMAN DİPLOMAT, (Kafamızdaki) ALMAN DA DEĞİLDİR.
DİPLOMATTA DEĞİLDİR.
Kusura
bakmayınız ama ALMAN HALKI başka, General ve diplomatları başka imiş.
Bunu,
Türkler ve Ruslar iyi bilsinler.
ALMANYA’DA MEVCUT
YÖNETİM ve UYGULAMALARI, ‘MECBUR KALMADIKÇA’, TÜRKLERE ve RUSLARA NORMAL DAVRANMAZLAR
MI?!!!
‘MECBUR
KALMADIKÇA’ nazik bir deyim değil ama bunun yumuşatılmışı, Ruslar ve Türkler
öyle olmalıyız ki, Almanya Yönetim Temsilcilerine bir konu aktarılınca, o
sorunu çözme - giderme ‘İHTİYACINI HİSSETMELİDİRLER.’
‘HAKLAMAYA’
kalkışmasını önleme metotlarından birisi de çok açıktır.
Yıllar
yıllar önce, çok açık olarak yazdım. ABD ye, dünyanın ihtiyacı vardır. Yoksa, dünyanın hali haraptır.
Bir
– kaç kötü örneği – duyumu, bireysel (uygulama – anlayış) yanlışlarını büyütmeyiniz.
ABD interneti icat etmese, bunlar yazılamaz dı. Bu bile, ABD nin ne olduğunu
gösteriyor.
Almanya
–İngiltere, bu imkânı bizlere vermezdi.
‘KARADENİZ
ÜÇLÜSÜ+ABD’ Bu bölgeden, ABD ye sorun gelmeyeceğini iletmenin bir başka
yoludur. ABD ‘AGAIN GREAT’ Olmalıdır. Türkiye olarak, sorun iletmeden, ABD ye –
şartlar elverdikçe- imkânlar ölçüsünde, ticari olarak, sanayi olarak, Avrupa’dan
daha yakın olmalıyız.
Hayat
ve bu bölgede var olmanın yolu budur.
Bu
örnekleri unutmayınız.
O
durumda bir sorun iletince, Almanya Yönetimi hemen çözer.
Bu
kadar.
…….
15.07.2017 05:12:53
……………………………………..
İşe
başlayınca, Rus Kızına odaklanacağım.
Bu
fırsat bir daha ele geçmez.
Durup
dururken de, geçmişe yönelik bir konuyu açmak – yazmak ortamı da olmaz. Gereği de
yoktur. Şimdi yazma zamanı.
……………….
BU
ÇOK ÖNEMLİ ÜLKE İLE İLGİLİ, BU FARKLI KONUYU NEDEN YAZDIM?
Almanların, (normal)
Genç Alman Generallerin ve Genç Alman Diplomatların, konu özeti ile birlikte, Ostim
Belgesi’ni okuyup, o durumda – Bir Alman Diplomat ya da bir Alman Generalin- Türkiye
gibi geçmişleri olan bir ülkede, nasıl tavır almaları ve ne yapmaları
gerekirdi?
Bu, At ile Deve
değildir!..
SEN HANGİ
DURUMDA, BİR TÜRK İLE İYİ OLACAKSIN?
TÜRK’E İYİ OLACAKSIN?
……..
15.07.2017 13:10:21
=============
=============
……
TÜRKİYE’DE, ALEVİ KONUSU
Çok
eski çağlarda leylekler, döşlerindeki torbadaki çocuğa sorarlarmış.
-
Sen hangi ülkede ve hangi etnik geçmişteki bir
ailenin evine, bacadan konulmak istersin?
Leyleğin
uçuş mesafesine göre, gidilebilecek ülkeler de sınırlı olurmuş. O bölgedeki
ülkelerden birisinde. O dönemlerde doğan çocuklarda, ailenin etnik geçmişini seçme
imkânı varmış. Sonra ne oldu ise, kadınlar çocuğunu karnında taşımaya
başlamışlar. Bu durumda, çocuğun, dünyaya gelir iken, aile etnik geçmişini ve
inanç sistemini seçme hakkı elinden alınmış.
Kayseri’de,
çok yakın arkadaşlarımın bir kısmı, Kürt Alevi’si idiler.
Geçmişte,
Sivas iline bağlı iken, sonradan Kayseri Sarıoğlan İlçesine bağlanan, Kara özü
başta, 3-4, belki 7 köy de, o dönem bize söylendiğine göre Türk Alevisi idiler.
Bu köylerden de, Kayseri’de çok sevip – sayıp, güvendiğim arkadaş ve yakın tanıdıklarım
vardı.
Bunların
Pir’i, Şeyh’i, dedesi ya da din öğreticisi, Hacı Bektaş Veli ve öğretileri hakkında,
eskiden bir-kaç kitap okumuştum. Çok ta beğenmiştim. Bana göre, aykırı hiçbir öğreti
yoktu. Benim tanıdıklarımın yaşam tarz ve ölçütlerinde de, bir fark yoktu. Bu
samimiyetten kaynaklanan yakınlık ve güven ile, Kayseri Hava İkmal de bile, bir
yakın tanıdık, geçmişte Alevi iken, sonra Sünni olan, bizim bölge de, Bünyan
yöresinde, bir-kaç köy ismini de bana söylemişti. Kürt ya da Türk, Bizlerin birbirleri
arasında, gizli - saklı çok olmaz. Dini gruplar çıktıktan sonra, bu işler
karıştı!
Ben
bu konuyu sormamıştım. Tam Bilmiyordum -
Olabilir.- diyordum. Türkiye’deki tüm Alevilerin, etnik aile geçmişleri Ermeni
imişler. … de, bu arkadaşların hepsi, Cumhuriyetin kuruluşundan öncesine
dayanan, yerleşimi eski, bu bölge insanları. Bunlar uzaydan ya da sonradan gelmediler.
….
Atatürk,
İstanbul’dan Anadolu’ya geçtikten sonra, Savaş öncesi, Kırşehir deki Hacı Bektaş
Veli grubu ile bir toplantı – görüşmesi vardır. Bunun ayrıntıları, hiç
anlatılmaz denilir. Bizler biliriz. Detayı unuttum, tam hatırlamıyorum ama o görüşmede,
Atatürk ile birlikte gelen, Balkan kökenli birisine, bir başkası, ‘Bu da Ermeni’
der. O kişinin aile yaşam tarzı Türk Tipi ve inancı da sağlamdır. Vatansever, cephelerde
de savaşmış bir kişidir. O kişinin, açıklayıcı ve neden öyle gözükmeleri değil,
öyle olmaları gerektiğini içeren bir anlatı da vardı. Sözlü aktarım ve
anlatımlar, hep unutuldu.
Günümüzde,
etnik geçmiş kadar önemli bir diğer konu da, o dönem deki birlik ve beraberliği
sağlayan insanların, inanç ve kişiliklerinin, sağlam yapısı da
hatırlanılmalıdır. Hepsi de, temiz niyetli, temiz insanlardı. Onlara, çok şey
borçluyuz. Ortak mücadeleyi birlikte verdiler. “Misak-ı Milli” onların da ortak
eseridir.
Dış
duyumlar ile, başka bölge insanları hakkında anlatılanlar, - bana göre- Kayseri
bölgesinde olanlardan çok farklıdırlar. Kimsenin de, bir başkasının inancına –
yaşam tarzına müdahale etme hakkı yoktur. Ortak vatan değerlerinde, ortak
sorumluluklarımız ve yükümlülüklerimiz aynıdır. BUNLARIN AÇIK BİLİNMEMESİNİN –
geçmiş dönem de, bazı nedenleri de olabilir. Bununla birlikte, günümüz
şartları, bunların açık bilinmesini gerektiriyor. Siyaset, yönetim ve ortak vatanımızda,
ortak geleceğimizde, çok şeyin doğru bir dengelemeye kavuşması için. Daha çok
dış kaynaklı, aynı ülke insanlarının, çeşitli amaçlar ile, birbirlerine karşı –kapalı örgütlenmesini-
önlemek için. Tüm mesele bundan ibarettir.
……….
16-Jul-17
00:18
-----------------------------------
ACABA?
KURTULUŞ SAVAŞI – Kimden
kurtulduk?
BAĞIMSIZLIK (İSTİKLAL)
SAVAŞI? Biz bağımsızdık!
Yeni TÜRKİYE
CUMHURİYETİ kuruluşu öncesi Savaşlar da, isimlendirme yanlışımı var?
Doğru olanı: MİSAK – I
MİLLİ (Milli Yemin) SAVAŞI-MIDIR?
“MİSAK-I MİLLİ, SINIR
BELİRLEME SAVAŞI”
I.
Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğunun bitişi.
Osmanlı
İmparatorluğu son Meclis (Meclisi Mebusan – Milletvekilleri Meclisi) Toplantısında
da okunan, MİSAK-I MİLLİ SINIRLARINI garantiye almak için yapılan savaşlara
farklı isimler veriliyor. O isimlendirmeler
yanlış gibi…
Savaşan
taraflar:
İngilizler,
İstanbul Bölgesi.
İngilizlerin
finanse ettikleri, Yunanistan Ordusu. Karadeniz sahilinde, bazı şehirler.
Şimdi,
Ukrayna’nın Konaklama Tesisleri kuracakları, Sakarya Bölgesinde, Anzavur Mehmet
komutasında, yerel Çerkez - Ermeni Halkın ayaklandırılması.
(Bunlar, 1915 te,
halen Osmanlı Toprakları olan ama Misak-ı Milli sınırları dışında, Orta doğu’da
bir bölgeye yaptırılan, BÜYÜK ERMENİ GÖÇ’ünden sonra olanlardır. Bu
ayaklandırmayı yapan ekip başkanları idam edilmişlerdir. Bir kısmı da, ‘150
likler’ diye anılan, 150 aile ya da 150 kişi, vatandaşlıktan çıkarılmış olanların
arasındadırlar.
Korkulan, Cumhuriyetin ilanından sonraki
dönemlerde, Balkan ya da Avrupa’ya geçen 150 liklerin bir kısmının ve Orta Doğu’ya,
BÜYÜK ERMENİ GÖÇ’ü ile gönderilenlerin
de, çeşitli vesileler ile, Anadolu’ya yenide dönüş yapıp, vatandaşlığa geçmiş
olmaları, önemli makam ve görevlerde, rütbelerde olmaları, o tür görevlere gelmeleri
ihtimalidir.
BUNLARIN BİR
KISMI DA, ORTA DOGU dan, ABD ye göç etmişlerdi. ABD Ermeni Lobisinde, ABD Politikasını oluşturanlardır.
TÜRKİYE – RUSYA ERMENİLERİ ile iş ilişkisi – çocuklarına eğitim gibi gözüken, bazı
Avrupa ülkeleri Merkezli, Türkiye’nin de içinde olacağı, ABD – RUSYA savaşını çıkarmak
isteyenler olabileceği korkusudur.
Kısaca, korkulan;
o dönem Anadolu Türkleri ile işbirliği yapan, yerel Müslüman Ermeniler
değildir!)
Çukurova
(Adana – Mersin) , Gaziantep, Maraş, Urfa’da, yerel Ermenilerin – Fransız ordusu
ile birlikte ayaklanmaları. Bu bölgede, yerel Müslüman Ermeniler’in önemli
kısmı da, Türkler ile birlikte, Fransız ordusuna karşı savaşmışlardır.
İşte
bu savaşlara, Kurtuluş – Bağımsızlık savaşı
ismini veren tarihçiler, acaba yanlış isimlendirme mi yapmışlar?
Tek amaç; 1880
de, bir kapalı Türkmen toplantısında belirlenen, I. Dünya Savaşı dönemi de, Osmanlı Meclisinde açıklanan ve kabul edilen, Misak-ı
Milli Sınırlarını garantiye almaktır.
O halde, o dönem de, bu amaçla yapılan savaşların adı da, SAKARYA 7
GÖLLER, TÜRK – AMERİKAN LİSESİ, yeni Tarih Kitaplarında, ‘Kurtuluş’ ya da ‘İstiklal Savaşı’ yerine, “MİSAK-I
MİLLİ SAVAŞLARI” başlığı ile, bir bölümde toplanmalıdır.
…………..
16.07.2017 04:01
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder