Benim birey olarak görüşüm;
Bu geçiş döneminde, yeni bir sistem ve düzen
kurar iken, İngiltere ve Almanya ile küs gibi durmaktır. Özellikle,
vatandaşlık, devlet arazisi, bazı geçmişe yönelik çalışmalarda ve halk
işletmeciliğinde, onlara bilgi vermeden, “Karadeniz Üçlüsü + ABD” olarak,
çalışmaları yürütmektir. Özellikle, geçmişe yönelik maden anlaşmalarının
hepsinin birden (arama – işletme haklarının) iptal edilmesi, yer altı ve yerüstü
kaynaklarını kullanım hakkında yeniden bir düzenleme –açık anlaşmalar ile - sözleşme yenileme şartı- yapılacağının
anlaşılması üzerine, bazı rahatsızlıklar da olacaktır. Sonunda, sözleşmeler
yeni tarih ile, yeni koşularda yenilenerek, çoğu da tatlıya bağlanacaktır. Ama
eskisi gibi değil!...
Tüm bunlar ile
birlikte, bu küs olunulacak –yeniden yapılanma- döneminde, bir İngiliz ya da
Alman vatandaşına ülkemizde bir farklı davranış olmayacağı gibi, İngiliz ve
Almanların ülke - halk güvenliklerini etkileyecek bir oluşuma da izin verilmeyecektir.
Öyle bir kişi ya da grubun, ülkemizde faaliyeti de mümkün değildir.
Bunları, özellikle
Alman Diplomatlar ve Alman Generaller unutmuşlar gibi…
Konuyu biraz daha
farklı, şöyle anlatmaya çalışayım.
Atatürk, Mersin’de,
bir Ermeni konağında, bir Türk Subayı’nın hanımına yapılanları duyunca, o
konakta, hiç canlı bırakılmaması talimatının verir.
O duyduğu son olayın
öncesi de anlatılır.
O konak merkezli bir çalışma vardır. O
bölgede, etnik olarak Türk olanların; aile düzenlerinin bozulması, ekonomik gelir düzenlerinin yok edilmesi, yetişkin
kız ve erkek çocuklarının, ruhsal, duygusal ve fiziksel olarak
anormalleştirilmesi çalışmalarının yapıldığı ve planlandığı yerdir. O Konak ile
bağlantılı olan kişiler hakkında da detay bilgiler vardır. Hatta, Jandarma –
Emniyet bağlantıları… orada görevlilerde…
İngilizler ya da
Almanlar, Türklere oranla, biraz daha serbest sanılır.
Bu serbestlik, biraz
yanlış anlaşılır. Normal şartlarda, bir Alman ya da İngiliz, cinsel konu da,
kendi isteği ile olur ise, biraz daha rahattır. Bu kadar.
O aile ya da o
millete yönelik, yalnızca İngiliz ya da Alman olduğu için, sistemli bir yok ediş
uygulayan bir merkez ya da grup fark edilir, bulunursa, bu somutlaştırır ise, aynı
karşı tedbir, Almanya ve İngiltere de de uygulanır. Kısaca, o kişiler canlı
bırakılmazlar. Bu kural Rusya için de geçerlidir. İngiltere’de, Almanya’da,
böyle bir oluşum içinde görev alan kişi, Türkiye’ye kaçsa, Türk Emniyeti ve
istihbaratı, o gruba üye kişinin yok edilmesi için, gelen İngiliz ya da Alman’a
kolaylık sağlamak durumundadır.
----
Yıllar önce, Kayseri
Anadolu Fuarında, akşamüzeri, daha açılış ve gösteriye çok zaman var iken, Çadır Tiyatrosu önünde, yeşil yapraklı küçük
gül desenli, uzun - geniş kesimli etek giymiş çok genç ve güzel bir kız. Çömelmiş,
elinde bir çöp ile, önündeki toprağı çiziliyor. Yanımda, yanlış hatırlamıyor
isem, ismi İsmail olan, resmi giyimli, bir zabıta memuru ile çadır içine
giriyoruz. Ben daha, çok erken yaşlardayım. O yıllarda, eğlence yerleri kontrolörüyüm.
Öyle yerlerde, öyle şeyler olduğunu bilmiyorum. Sadece, biletlerde, belediye
gelir payının olması için, biletli giriş ya da seri numarası kontrolü için
geziyor olabiliriz. Kenarda birileri var. Konuşuyorlar.
Zabıta Memuru
İsmail, kız’a dedi ki; ‘ Senin Pazarlığını mı yapıyorlar?’
Kız da başını
sallayarak, ‘ Hı hı … ‘ dedi. Çok çok şaşırmıştım.
Anladım ki, o güzel
kızı, saatliğine satıyorlar. Onun pazarlığı.
Bahsettiğim, hemen
her toplumda olan, bazı kesimlerin, bazı grupların, bu tür durumları değil!
Ya da, bireysel
çapkın – kadın düşkünü denilen, bazı insanların, bazı bireysel davranışları
değil.
Kadın – erkek, her
insanın gelişim döneminde, doğru – yanlış, deneme – yanılma, eksik ve
fazlalıkları vardır. Bundan da ayrı bir konudur…
Sırf, bir millete
ait olduğu için, sistemli ve düzenli
olarak, o millet fertlerine yönelik, okulda, işyerinde, bulunduğu çevrede,
kişilik dengesini bozmak ve toplum dışına itecek kadar, çok yönlü, cinsel,
sosyal ve ekonomik saldırılarılar ve bunların arasında, o ülke, emniyeti, istihbaratı,
öğretim üyesi ve ordu mensuplarının da olması konusu.
Hem kendi ülkesinde,
kendi emniyetinde istihbaratında, ordusunda…
Hem de bu
milletlerin, diğer bir ülkedeki, diplomatik temsilcileri, istihbaratçıları ve
diğer güvenlik ve iş hayatı – iş ilişkileri içerisinde olanları.
Bunda, bir Alman,
bir İngiliz, bir Türk, bir Rus affedici – hoşgörülü olamaz. Olmaz. Olduğu dönemler,
o milletlerin bitişidir.
YENİ DÖNEMDE, BU KONUNUN ve BÖYLE YAPANLARIN, BU
MİLLETLER TARAFINDAN ORTAK TARTIŞILMASI ve ORTAK ÖNLEMLERİN KONUŞULMASINA
DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM.
……..
10.07.2017 03:59
Ek: Yeniden yapılanma
dönemi sonrası, eskisinden farklı olarak, “Karadeniz üçlüsü + ABD” ülkeleri, Avrupa’nın
önemli ülkelerinin, diplomatik ve istihbarat amaçlı bu ülkeler ve bölgeler de
çalışan personellerin uyacakları yeni kurallar.
BU BÖLGEDE ve BU üLKELERDE,
YENİ ÇALIŞMA – İŞ – İRTİBAT İLKELERİN BELİRLENMESİ ve BAZI PERSONELLERİN,
dünyanın başka bölgelerine tayin-atamalarının yapılması ya da bu alışkanlıklarını
devam ettirenlerin, ülkelerine geri çekilmelerinden bahsediyorum. Çünkü, çeşitli vesileler – nedenlerle, bu
toplumlar birbirlerine yakın olan toplumlardır. Sadece diplomatlar değil, halklar
da, turizm – gezi amaçlı birbirlerinden emin olmalıdırlar. Aksi durumlarda,
bedelinin ağır olacağı da bilinmelidir. Son 20 yıldır, bazı elçilikler ve
bağlantılı kurum – kuruluş personellerin bazıları, bu konularda, eskisi kadar,
dikkatli değiller gibi… Bu konu, önemli bir konudur.
Gerekiyor
ise, halkları birbirlerine yakın bu bölge ülkelerinin, hükümetler düzeyinde
yeni bir anlaşma imzalamaları ve üçüncü – başka ülkelerden gelenlerden de, bu
konularda aykırı faaliyette bulunan personellere, ortak tavır alınacağı da vurgulanmalıdır.
Bir ülkenin tespit ettiği, o tür kişilerin, bu ülke gruplarından hepsine de
giriş kısıtlaması....
…..
10.07.2017 11:08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder