Translate

21 Haziran 2017 Çarşamba

UNUTMADAN!..




Sanki göreve başlama daveti yakınmış gibi bir his var içim de. Göreve başladıktan sonra önce berbere gideceğim. Diş tedavim bitene kadar,  saçlarım böyle uzun olarak kalacak olsa bile, bir düzenlenmeye ihtiyacı vardır. Bu tür işlere başlayınca, şu an içinde bulunduğum psikoloji, odaklandığım noktalar ve düşünce eksenlerim değişir.

Uzun dönemdir girmediğim, eski maillerime bakarım. Biraz o süre alır. Yayından, Türkiye’nin iç – güncel konularından biraz daha uzak kalacağıma göre, aklıma takılan bir konuyu şimdiden yazayım.

Gazi Mustafa Kemal’in, TBMM nin açılış ve yeni Cumhuriyetin kuruluş döneminde, Ankara’da, çok bilinmeyen bir bahçeli evde ofisi olduğu söylenilir. İstediği konularda ona hazır bilgiler gönderilir. İrtibatları, savaş dönemi, silah arkadaşı olan bir-kaç Türkmen sivil subay sağlamaktadır. O ofiste çalışanların bazılarının da, yeni kurulan bakanlıklarda görevli ya da göreve gelecek kişiler olduğu söylenilir. Onların kod adı; Türk Evleridir. İşte bu ofislerde, Rusya Türkleri de varmış. Kimse onları, sokakta bile görmezlermiş. Yemeklerini bile kendileri yaparlarmış.

Bakanlıkların ya da bazı kurum – kuruluşların hazırlık çalışmaları ve kuruluş kanunlarının burada hazırlandıkları bilinir. Bu kanunlar ve yönetmeliklerin bir kısmı ise, elçiliklerden gelen önerilerin, taslakların, son şeklinin verildiği yerlerdir. TBMM ye o kanunlar gelince, şaşkınlık yaşanır ama nereden geldiği bilinmez.

Elçilikler denilince, belki ön yargı olmadığından, bizlerin aklına Almanlar gelirdi! Şimdi yeniden düşününce, acaba? Amerikan Elçiliğinde, Avrupa kökenli hukukçu ya da sosyal bilimciler var mı idi?  Şu anda, ‘çok işe yaramayacak bir bilgi’ gibi gözüküyor ama boş bir zamanda, o dönemin Amerikan Elçilik Personelleri ve çalıştıkları, uzman oldukları alanlar, geçici görev ile Ankara’ya gelip - gidenler hakkında bir küçük çalışma sonrası, Türk- Amerikan İlişkilerinin – dayanışmalarının, somut bir-kaç paragraf notu çıkabilir mi?  Avrupa ülkeleri kaynaklı,  bazı kanun ve yönetmeliklerin, alt yapı bilgisi, örnek olarak okunulması – bilgi sahibi olunulması için, o ofisleri destekleyen batılı ülke elçilikleri hangileri idi?

……

Yine o dönem de, daha öncesi, barış dönemine geçerken, Mustafa Kemal’e verilen bir tavsiye; ‘Şüphe duyduğun bürokrat ya da devlet adamlarını,  o ülke elçiliğine atamasını yap – ya da o ülke ile görüşmelere gönder. Elçilikle ile irtibatlarda görevlendir. Böylece, görüşme öncesi, senin tavrının, karşı tarafça öğrenilmesini önlemiş olursun. Ayrıca, onların sana verecekleri cevabı da, senin grubunda giden bir kişi tarafından, şartlar çok iyi değerlendirilerek, senin heyetinden bir kişinin hazırlamasını önlemiş olursun!
Buna, Atatürk çok güler.  Ve o dönem de, bunu çok yaparlar.  Avrupa’nın bazı ülkeleri ile o yıllardaki diplomasi, günümüzden çok farklıdır.

Bir gece, Atatürk o ofis evlerden birisine, yaver – korumalarından gizli gidince, yer yataklarında çok kişinin yattığını ve bir battaniye yorganı, üç kişinin yan çevirerek kullandıklarını, ayaklarının açıkta kaldığını görünce, aynı gece, gizli bir yolla oraya üç yorgan gönderilir.

20.06.2017 02:19
……. 

Avrupa şartlarına göre bile çok para kazandığı düşünülen bir Amerikalı,  çoğu iş dalında, sabah 5.00 te uyanır ve işine gider.  Boş anı olmaz.

Bir arsa – arazi işine girip, bir arsayı ele geçiren kişi, orayı kat karşılığı verip, ya da 10-15 yıl önce çevrelediği devlet arazini, bölüp - parselleyip, başkalarına satan bir kişi, eğitimli bir Amerikalının bir ömür de kazandığı para kadar, para sahibi oluyor. Bu kişi, politikaya girmiş ise, bir iş yeri sahibi ise, hayatı, insanları algılaması çok farklı oluyor. Kendisini çok akıllı ve dünyayı yöneten, yönetecek nitelikte bir kişi sanıyor.  Bu işi alışkanlık haline getirince, bazı istihbarat, bazı polis amirlerini, belki generalleri bile maaşa bağlayıp; kendisini ‘güvenceye alayım’ der iken, ortada ne devlet, ne hak ve ne de adalet kalıyor.  Bu düzenekte olmayan, TBMM de temiz bir polis memuru da, banka kredi kartı borcunu ödeyemediği için, intihar ediyor! Onların mesajlarını algılayan yok.

O kişinin, gelecek dönem Belediye Başkanı ve Vali atamasından başka bir derdi – sorunu kalmıyor. Kapalı etnik kimlikli, sistemli dayanışmanın, bir başka önemli nedeni – kaynağı da budur. 

Bunların sayıları artınca da, ….   …..   ….

20.06.2017 02:45
…………..

Çok kat problemi.

Hiç ilgisi olmayan, gereği olmayan yerlerde, çok katlı binalar yapılıyor.

Karadeniz Üçlüsü Ülkelerinde, yeni İpek Yolu güzergâhında, Halk İşletmeciliği, KONAKLAMA TESİSLERİ ‘nde, beş kat sınırının, mümkün olduğu oranda korunması. Müsait olan yerlerde de, geniş alana yayılan, iki-üç kat, çok bloklu seçeneğin kullanılması, BUNUN YARARLARININ, çok yönü ile tartışılması.

20.06.2017 03:08
…… 


DIŞARIDAN, FARKLI BİR YERDEN BAKINCA:

SEMAVİ DİNLER, KUTSAL KİTAPLAR, DİN; İNSANIN, İNSANLAR İLE İLİŞKİLERİNİ DÜZENLER. Toplumsal ilişkileri düzenler. Bireysel ilişkileri düzenler. Daha ilerisi, milletlerin – milletler ile ilişkilerini de düzenler. 

Karı-koca ilişkilerini de düzenler. Amir –memur ilişkilerini de düzenler. Evlat – baba ilişkilerini de düzenler. SİYASİ ve EKONOMİK YAPININ OLUŞUMU, OLUŞTURULMASINDA DA ETKİLİDİR.

KAPALI ETNİK KİMİKLİ BİR KİŞİNİN, diğer insanlar, milletler, milliyetler, farklı inanç sitemleri, aile ilişkileri, komşuluk ilişkileri, iş ilişkilerinin de, TEMELİN DE “Sonra telafisi imkânsız”  BİR YANLIŞLIK YAPILIYOR! O yanlış temel üzerinde, hiçbir ilişki normal olamaz. TAHMİN EDİLEMEYECEK ÇOK ALAN DA, ÇOK OLUMSUZ ETKİLERİ VARDIR.
İNANÇLI BİR İNSAN DA, KAPALI ETNİK KİMLİKLİ OLMAZ!

Başka bir sonuca gitmek için, bu modeli öneren ve başlatanlar, başka amaçlı olabilirler!

(Bu kadar)

20.06.2017 13:14
……………..  


Sadece Anadolu Türkleri değil, dünyanın her yerinden normal insanlar, bir başka kişinin, etnik farkları, etnik geçmişi, dini inanç sistemleri nedeni ile başkalarının, ayrımcılığa tabi tutulmasını istemezler.  Bu durum, kanunlar ile de güvenceye alınmıştır. Eksikler var ise, tamamlanmalıdır.

Anadolu’da, Türkler de, bu durum yazılı kanun olmasa da, davranış, anlayış olarak biraz rahattı. Bunun ana nedeni de; “Onları da, Tanrı var etti. Belki, bu var edişte de, bir hikmet vardır. Bazı durumlarda da, belki, onlar Tanrı’nın bir lütfüdür. Bizlere de bir mesaj vardır.” Diye, hatta dini temele, kutsal kitaplara dayanan bakış açısında bile bir hoşgörü vardır. Bu hoşgörü ‘inanç’ temelli olunca, iyiye yönelen, kutsal kitaplardan birisinde var olan yaşam tarzına, değer yargılarına yönelenlere, bunu isteyenlere kolaylıklar da sağlanırmış. ÖYLE OLMAYA DA, ZORLANMAZLARMIŞ. Kontrollü bir yerleşke ve geçim düzenleri olması için de yardımcı olunurmuş.

İnsanlığın, insanların bir diğer gerçeği de, hangi etnik geçmiş veya hangi inanç grubunda olur iseniz-olunuz, her grup içinde de, onlar gibi olanlar vardır. Hatta, çevrenizde, örnek insan gibi gözüken, öyle algılanan bazı insanların, yaşamlarının bazı durumlarında, belki bilinmezler de vardır. Kısaca, bu durum, kişinin etnik geçmişi ya da dini inancı ile de tanımlanıp, bir sonuç çıkarılamaz. Bu gerçekler de bilinerek konulara yaklaşılmalıdır. 

Tüm bunlar ile birlikte, ortak yaşama bilgi ve bilinci gelişmiş olanlar, biraz daha düzenli ve özenlidirler. 

Anne’nin, ‘anne’ gibi olması. Baba’nın, ‘baba’ gibi olması gibi temel tanımlar, daha sonra, toplum liderlerinin, o toplumun lideri, Komutanlar’ın ‘komutan’ gibi olmaları sonuçlarını da ortaya çıkarıyor. YANİ, AÇIKTA, BİLİNENE UYGUN OLMALARI.

Türkiye’de kapalı etnik kimlikli olanları başlatanlar, o uygulamayı başlatanlar, çevrenizde gördüğünüz kişiler değildir. Üç-beş, yedi kuşak öncesi, ister dış oyun, ister başka amaçlı, şartlar öyle gerektirmiş. Günümüzdekiler de, ister –istemez, o uygulamayı devam ettirmek zorunda idiler.  Bunların bir kısmının değer yargıları, yaşam ölçüleri, gözüktükleri etnik kimlik ile aynıdırlar. BUNLAR SOMUT GÖZLEMLERDİR – TESPİTLERDİR. Sorun olan, bunlar değildir.

Sıkıntı yaratanlar, bu yapıyı, devlet yönetimini, ülke yönetimini, bu yol ile ele geçirme örgütlenmesi. Ve hiç bu konular ile ilgisi olmayanların evlatlarına bile, düşman zulmü yapılması, kadınlarının- kızlarının – evliliklerinin sırf o neden ile darma-dağın edilmesi. Ülke içinde, kurum ve kuruluşlarda, anlaşılmaz bir casusluk faaliyeti gibi, beklenilmeyen çok kötü sonuçların olması - ortaya çıkması.

AÇIK ETNİK KİMLİK İLE, BUNLARIN BİTİRİLMESİ GEREKİYOR.

Yine, ailelerde problemler olacaktır. İnsan ilişkilerinde problemler olacaktır. Siyasette, siyasi partilerde problemler olacaktır. AMA BUNUN NEDENİ, ETNİK GEÇMİŞİNİZ NEDENİ İLE, BEKLEMEDİĞİNİZ – BİLİNMEYEN KİŞİLERDEN OLMAYACAKTIR. Devlet ve hükümet, belediyeler herkesin olacaktır. Daha güvenli ve güvenilir bir ülke – toplum olacağız.

Bunları açık ve dürüstçe konuşur ve gereğini yapar isek, CHP Parti liderinin özlediği – istediği temsil adaleti, CHP ye bile gelir!  Çoğu kişi, o yürüyüşe gülüyorlar. Demek ki adalet, o partiye de gerekli imiş. ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.’ diyorlar. 

20.06.2017 14:37
……….

ERTESİ GÜN:

Bu kadar sene kaybını önlemek için, TRT eski GENEL MÜDÜRÜ ve dün görevden alınan SAMSUN VALİSİ – İBRAHİM ŞAHİN’e; “BEKÂR BACINIZ VAR iSE, TAMAM, EVLİLİK AMAÇLI, KIZ KARDEŞİNİZ İLE KONUŞAYIM.” Diye, yazılı izin istemiştim.

İnsanların, savaş dönemlerinde, vatanlarında yaşarlar iken, beklenilmeyen çok kayıpları olur. Daha ilerisi, canınızı bile kaybedersiniz. Çünkü, sağlıklı ve güvenli bir barınak – korunak, vatan, ancak böyle sağlanır.  Kendinizin, aile bireylerinizin, tüm vatandaşlarınızın, ekonomik, sosyal ve kültürel güvenliği, yaşam güvenliği ve sevdiğiniz kız ile evlenebilmek için.

Eğer siz bunu sağlar iseniz, + vatanınız güvenli, ekonomik – sosyal şartları da yeterli olursa, etnik olarak Rus olanları kızları ile bile evlenebilirsiniz. Vatanınız sağlam değil ise, etnik olarak Rus olanlar, size kız vermezler. Bu işte para – pul çalışmaz. Devlet arazisi zengini de olsanız, Ruslar size kızlarını vermezler.

Normal bir Rus kızı ile evlenebilmek için, ona bir de gelir güvencesi vermeniz gerekiyor. Daha ortada kız yok! Evliliğin temel alt yapısını hazırlıyorsunuz.

TBMM de Bilgi Merkezi kurunca, TBMM de, milletvekiline yakın maaş alma hak ve ortamım vardı. Katılımcı ana ülkelerden de yasal-açık ödeneklerimde olurdu. Kısaca, tatlı bir Rus kızı ile evlenebilirdim. TBMM olmadı.
Evim-arabam var. Ankara veya Kayseri’ye Vali olarak atanır isem, sosyal imkânları, ek ödemeleri var. Rus kızları, evlilikte,  belli koşullarda, az gelir yetinirler.  Öylece, idare eder gideriz.

Başlangıçta, hükümetinde ‘Vali’ olarak atamamın yapılmasına –birkaç bakan hariç- olumlu yaklaştığı duyumlarım vardı. O da olmadı.

“EĞER VALİ atamasını YAPAR İSENİZ; CUMHURBAŞKANI OLUR! “ diye ortalığa haber salmışlar. Haber yaymışlar.

Ben de, tamam, yerli Türk kızı ile evleneyim. Türkiye şartlarına, uyum güvencesine ihtiyaç yok! Ankara Vali Muavinliği bana yeter. Hesabındayım.
Bunu duyanlar; “Yeterince zor durumda kaldı. Kıvamına geldi!” diye düşünmüş olmaları gerekir ki, şişirilmiş kızlar! Duyumlarım arttı. Çok öneri geliyor.

O güne dek de, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin hakkında, olumsuz bir duyumum yoktu. Normal bir aile evladı.  Türkiye’de, ‘İbrahim’ isminin, ‘Müslüman Ermeniler’ tarafından kullanıldığını, hem de ‘Şahin’ soy adlı herkesin ‘Müslüman Ermeni’ olduklarını bilmiyorum.  TRT de göreve başlayım. O dönemin, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in, bekâr kız kardeşi var ise, kendi izni ile konuşayım. Evleneyim. TAMAMEN DE KENARA ÇEKİLEYİM. Diye, bu teklifimi, yazılı olarak TRT Genel Müdürüne gönderdim. Çünkü, makam odası kapısında, özel kaleminde bekliyorum. Beni kabul etmiyor. Kaçıyor. Eski memuriyetime dönüş dilekçesini bırakıyorum. Yazılı olarak, senin gibi adama –şimdilik- ihtiyacımız yok! İhtiyacımız olunca… sana haber veririz. Cevabını alıyorum.

Hükümetten, ilgili bakandan, TRT Genel Müdüründen sonuç alamayınca, NATO – AB Başta, dünyanın önemli merkezlerine, ‘Ben eski memurum. ABD de eğitim amaçlı, memuriyetimden, kendi isteğim ile istifa edip ayrılmıştım.  Bu başvurum sonucu, 15 gün içerisinde, eski memuriyetime dönüş, -her vatandaş gibi – benim de yasal hakkım.

…..
Şimdi, sabah radyo haberlerinde duydum ki, o dönemin TRT Genel Müdürü e o görevden ayrıldığı tarihten bu yana da, Samsun alisi olarak görevde olan İbrahim Şahin, Ankara’ya, İçişleri Bakanlığına, merkeze alınmış.

Bu vesile, bu notu yazıp, eskiyi hatırlatmak istedim.


21.06.2017 11:20
………………  



17 Haziran 2017 Cumartesi

LAFIN ÖZÜ: ABD – Türkiye – Rusya’ nın özeti.


 ABD ve Rusya, yakın geçmişe kadar, ayrı pakt ülkeler gruplarının lokomotifi idiler. Türkiye, 1950 li yılların ortasından itibaren, Amerikan lokomotifinin bir katarı idi ama Rusya ile iyi komşu ve geçmişlerini bilen - unutmayan halkın çoğunlukta olduğu ülkelerdi.

O yılların, o dönemlerin koşulları gereği, bazı düzenlemeler yapıldı ve o paktlar bozuldu. Bunlardan halen ayakta olan NATO da, belki yeni bir isim ile, önümüzdeki süreçte yeniden yapılandırılacaktır. Türkiye ve daha geniş kapsamlı, ‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ ülkeleri,  yakın geçmişin psikolojisinden kurtulma çalışmaları ile birlikte, ayrı – ayrı, yeni yapıya uygun yapılanma arifesindedirler. Hepsinin de, Yakın Asya ve Karadeniz eksenli ortak geçmişleri vardır.

ABD ise, okyanus ötesi biraz daha farklı bir coğrafyada yer almaktadır. Karadeniz üçlüsünde, Türkiye hariç, Savunma stratejileri de, eskinin pakt anlayışı yerine, dünyanın bu bölgesinde, tarihi geçmişleri, yaşam değer ve ölçüleri, güvenlik anlayışları, etnik ve kültürel bağları daha ön planda olan bir doğal yapılanmaya doğru yol almaktadırlar. Türkiye, bu ortak geçmişi dikkate almak ve önemsemek ile birlikte, Osmanlı İmparatorluğu bitimi, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da, bu bölgenin diğer ülkelerinde çok görülmeyen bir yakınlık ile, ABD Halkı ile daima iyi olmuştur. 1960 lı yıllardan sonra, son 50 – 60 yıl da, ABD yönetimleri – yönetenleri ile ilişkilerde, bazı önemli inişler – çıkışlar olsa da, Amerika’nın temelini atanların değer yargıları, Amerikan Halkı ile önemli bir problem yaşanmamıştır. Geçmişleri, yakın Asya ülkeleri ve Rusya’ya dayanan Anadolu Türkleri, Türkiye’nin geleceğinde de, bu anlayış, uygulamaların ve yaklaşımın devamını arzu etmekte ve istemektedirler.

Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarından sonra, Türkiye’nin kuruluş, sınırlarının belirleniş esasları, çok açık – net ve bilinenlerdir. İmparatorluktan, yeni Türkiye Cumhuriyeti yapılanmasına geçer iken, Avrupa’nın önemli ülkeleri ile savaşlarımız olmuştur. Sonuçta, Rusya’nın açık yardımları ve çok etnikli, çok sesli Amerikan’ın ana unsurlarının açık yönlendirme destekleri ile, 1880 de kararlaştırılan sınırlar, güvenceye alınmıştır.

Avrupa’da bazı merkezler, aynen; paktlar döneminde olduğu gibi, Rusya’ya yaptıklarını halen sürdürme alışkanlıkları gibi, yeni Türkiye Cumhuriyetinde de bir boşluk oluşunca, ilk 15-20 yıl sonrası, yeni bir taarruzun alt yapısını oluşturma faaliyetlerine girdiklerini, son 30 yıl daki oluşumlara – olaylara, yönetimlere bakınca, çok açık ve net olarak görüyoruz. BUNU YAPMALARI DA NORMALDİR. ‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ onların çok oyun ve hesaplarını bozuyor. ABD ve RUSYA’yı güçlendiriyor.

Bizler, buna da mecburuz.  Anadolu Türkleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin –uzun dönem- gelecek güvenliği bunu gerektiriyor. Yoksa, Türkiye ve yakın Asya’daki Türk ülkelerinde, yönetimleri (tarihlerinde hiçbir zaman devlet yönetim ve normal toplumsal düzen kuruculukları olamayan, kutsal kitapları …. )  Ermenileştirip, bizleri sömürge yapmak istiyorlar. 
BUNU İSTEMELERİ DE NORMALDİR. Bizim eski EYALETLERİMİZ ile BİZİ KARIŞTIRMALARI ANORMALDİR. Bizler; o bölgelere, o ülkelere karışmıyoruz. Karışmayacağız. Oralarda istediklerini yapsınlar. (Hiç detay bilmiyorum. İç güvenlik, adli konular ve güncel konularda görüş yazmam ama Katar; ‘Karadeniz Üçlüsü’nde değil! Oraya neden karışıyoruz? Bilmiyorum.)

(Ermeniler, genetik yapı ve kültürel olarak böyledirler. Tarihlerinde ilk defa, en rahat geliştikleri Osmanlı İmparatorluğunda, Türklerin kontrolünde, yanında, alt görevlerde, çok başarılı ve iyi sonuç alınanları da vardır. Bu başkalarının denetimine geçince, çok kötü sonuçları da vardır.

Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önceki yıllarda,  Ermeni aile geçmişinden gelen, iyi örnekler ve istisna kişiler, kişilikler, komutanlar da vardır. Belki, Rusya’nın tarihi geçmişinde de, benzeri, iyi örnekler olabilir. Bunu da iyi hatırlamak ve anlamakta -anlatmakta gerekir. Bu saygıyı ve iyi cümleleri hak edenlere de, haksızlık edilemez. )

‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ oluşumuna dokunurlar ise, önlemeye – bozmaya çalışırlar ise, bundan dolayı oluşacak risklere de, bizler hazırız!!!  ve bu Savaş kontrol edilemeyebilir. Bunlara benzer nedenler ile, Rusya Rusları ve Rusya Türklerinin ilk ele alacakları konu, Orta Asya Türk ülkelerinde, yönetimlerin ve devlet başkanlarının, etnik olarak Türk olmalarını sağlamaktır. İlk görev – işlem budur. Onların üzerinde çalışacakları, başlama yeri de burasıdır. Türkiye ve Rusya’nın gelecek temel güvenliği için.

“KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” kapsamında, Türkiye – ABD ilişkileri nasıl olacaktır?

Karadeniz üçlüsü içerisinde, ABD – Türkiye ilişkileri, en yakın ve en rahat olacak olandır. Türkiye, kuralları baştan konulmuş ve belli ilkelere uyan, iddialı bir ülke olmayacaktır.
Ekonomik yapılanmada, Halk İşletmecilikleri, dış satış yapmayacaklardır. Türkiye ve diğer Karadeniz üçlüsü ülkelerinin ihtiyaçlarına uygun üretim yapılacaktır. Zaten o ülkelerde de, aynı alanda çalışan, aynı tür Halk İşletmecilikleri olacaktır. Türkiye, ABD Devleti’nin vereceği ya da bilgisi dâhilinde, aldığı – alacağı siparişler dışında, dış satış yapmayacaktır.  Türk Özel Sektörü, bu kapsam dışındadır.

Teknoloji ya da ham malzeme ihtiyacında, ABD – Türkiye ilişkileri, diğer Karadeniz üçlüsü, ülkelerinden farklı olacaktır.  Çünkü, Halk İşletmecilikleri iş ortakları arasında, Amerikan vatandaşları, Rus vatandaşları, Türkler ile aynı konumda, aynı gelir –pay diliminde çalışacaklardır ve ürettikleri her ürün ABD denetiminde olacaktır. Bu durum, diğer Karadeniz üçlüsü ülkeleri Halk İşletmeciliklerinde, tam anlamı ile olmayacaktır.

Türkiye, istediği – ihtiyaç duyacağı ham malzemeyi –kullanıldığı yer kontrollü-  temin edeceği, ABD ye; Türkiye Cumhuriyeti yerleşkesinde – topraklarında, var olan, çok çeşitli MADENLERİNİN İŞLETME – KULLANMA – rezerv de bekletme- FİYATLANDIRMA KONULARINDA, ABD ve KARADENİZ ÜÇLÜSÜ ÜLKELERİ’NİN önceliğini, AÇIK bir anlaşma ile kabul edecektir.  Bunun bir diğer anlamı, dünya maden rezervlerinde, üretim- işletme hakkında bile, ABD nin, dünyanın diğer yerlerindeki çıkarlarını – hesaplarını gözeterek, Rusya ile birlikte karar vermelerini kabul edeceğiz.

(Ana temaların yazıldığı, söz edilen kısa anlaşma metni, -tam metin- olarak, TBMM, Amerikan Senatosu, Rusya Parlamentosunda okunup, kabul edilecektir. Metnin içinde, kurulmuş olan ya da kurulacak olan, “Karadeniz Ülkeleri + ABD” ülkeleri de, isim isim okunup, kayıtta olacaktır.) 

Son paragrafta; Avrupa Milletlerinin, huzur ve refahlarının devamı için, üretimlerinin devamı için, ihtiyaç olduğu oranda, üretmelerini – işletmelerine izin istediklerinde, Türkiye; bir tarafında ABD Devlet yetkilileri, diğer tarafında Rusya Devlet yetkilileri ile masaya oturup, ilgili talep eden ülke ile, karşılıklı görüşme sonrası, Avrupa ülkelerine de, ikinci öncelik –kolaylık sağlanacağı da olacaktır.

……………….    

RUSYA ve ABD Devlet Başkanları Danışmanları ile ilk tanışma ve hazırlık Toplantısına gelmeden önce, HALK İŞLETMECİLİĞİ ön Taslak Çalışmaları

ve el konulacak hazine –devlet arazilerinin devredileceği, yeni bir kurum- kuruluşun oluşturulma şekli.

Tapu iptalleri sonucu devralınacak araziler,  bazılarının üzerlerine yapılan apartmanlar – binaların, yıkılacakların tespit şekli. Bina kalacak ise, onun konum ve durumu, ya da belki, aktif bir fabrika – işyeri ise, aynı şâhısa kiraya verilme şekli –mülkiyetten, kullanım amaç tanımlı kiraya dönüştürme.- Terör bağlantıları nedeni ile, el konulacak arazi ve binaların mülkiyetini devralma ve gelecek kullanım – yıkma ya da kiraya verme vb. konularda, bir ön taslak çalışma dileği. BU İŞLEMLERİN HER VİLAYETTE, TEK MERKEZDEN YÜRÜTÜLME MODELİ. Yasal altyapı. Buna uygun, merkez yazılım – program.
…………..........


16.06.2017 14:14



12 Haziran 2017 Pazartesi

BLOG YAYINLARINA SON VERİRKEN…



Özelikle son haftalarda yayınladığım somut uygulama ve gözlemlerden, Türkiye’de, ortak ülkemizde,  son 60 -70 yıldır hepimizi etkileyen bazı olumsuzlukların, yanlış anlayış ve düşüncelerin ana neden ve kaynaklarını vermeye – anlatmaya çalıştım.
Bunları açık konuşabilen toplumlar, ortak geleceklerini daha sağlam temellere dayalı olarak yönetimlerini iyileştirirler. İyileştirebilirler.

Bu tür konuları konuşamayan toplumlar – ülkeler ise; kahramanlık nutukları – dini söylemler ile, ikinci, üçüncü, hatta beşinci sınıf sömürge ülkeleri ve sömürge toplumları olurlar. Bir süre, bir dönem kazanmış olanlar bile, bir sonraki dönem kaybederler.  Kazancınızın da bir anlamı kalmaz. İnsan ilişkilerinin de… İbadetlerinizin de…
Güvenceler arar iken, aile yaşamınızı kaybedersiniz. Evlatlarınızı kaybedersiniz. Doğruların ne olduğunu anlayamazsınız. Yönetimdekilerin yanlışlarını da…

Başkaları da, yeni doğrular – yeni dönemin doğruları olarak, sizleri başka yanlışlara götürecek yeni anlayış, yeni düşünce ve yeni uygulama yanlışlarına sürüklerler.
Sonuçta, hepiniz birden, korunağınızı, barınağınızı, ortak vatanınızı kaybedersiniz.

İnsanların, güvenli vatanları olunca, ihtiyaçları çok fazla değildir.
İnsan ömrü de, bu dünyaya pamuk ipliği ile bağlıdır. Her şeyiniz yerindedir. Bir bardak su içerken bile, yanlış açı – dalgınlık sonucu, on bin de bir olan kaza başınıza gelir ve ölürsünüz.

(Nedenini tam bilmiyorum ama eskiden, su içilir iken bile, bazı kural ve ilkeler vardı. Bunları da unuttuk! Akıtırken de öyle… Örneğin açık arazi de, -küçük su- denilen, tuvalet ihtiyacında, çevreden görülmeyecek, önü kapalı bir yere varılırdı. Sağ diz kapağı yere konulurdu. Sol ayak, ters “v” şekline gelir ve ondan sonra pantolon düğmesi açılır, rahat rahat akıtılırdı. Bitince de, yerden temiz bir küçük taş alınır, ucuna sürülürdü. Delikte kalan son damla, ona sıkılır ve böylece, içeri alınca, don’a damlayacak son damlada, taşa sürtülünce biterdi.

Bu gelenek ve kültüre uygun akıtılacak yer seçimi de çok önemlidir. Düştüğü nokta aşağıda olmalıdır ki, üzerinize sıçramasın! Esen rüzgâr da dikkate alınmalıdır. Bu işin zevki de, sahilde, yüksek bir tepeye çıkıp, denize doğru akıtmaktır. Taş bölümlerin üzerinde yosun vardır. Oradan bir parça koparınca, yosunlu kısım daha emici ve yumuşak olur. Rahatlarsın da… Güzel manzarayı seyrederek rahatlarsın. Hayattan daha başka ne isteyeceksiniz? Bununla birlikte, toplu yaşama – bir arada olma, başkalarına saygı boyutunda, oradan bir tekne geçiyor ise, o tepede, orada, o iş yapılamaz! Aşağıdan bakılınca anlaşılmayacak şekilde, belden – göğüsten üst taraf aşağıdan görülür. Taşların arasındaki bir boşluğa akıtırsınız. )

Hayat böyledir. Yaşamak böyledir. Bazı temel ilkeler ve kurallar vardır.
Farklı ya da aynı yapılardaki insanların birlikte yaşamaları içinde, birlikte, huzurlu – güvenli yaşamanın, bazı ilkeleri ve kuralları vardır. Toplumların – ülkelerin yönetimlerinin de. Yönetmenin de…

….
11.06.2017 10:59


*   *   *

BAĞDAT’IN KAPISINI AÇAN, ‘GENÇ OSMAN’ IN HEYKEL’İ, AKDENİZ SAHİLİ, TÜRK – RUS TATİL KÖYLERİNDE, RUSYA - BAŞKURT TÜRKLERİ KÖYÜ ÖNÜNE DİKİLECEK İSE…

Genç Osman, Başkurt Türk’ü müdür? Ya da eski dönem Türklerinde, Genç Türk askerlerine verilen ‘BAŞ KURT’ diye bir deyim – söylem var mıdır?  Rusya Başkurtistan’a o isim nasıl verildi?

- Her durumda, GENÇ OSMAN heykeli, BAŞKURT TATİL KÖYÜ Girişine yakışır. -

“Kelle koltuğunda üç gün savaştı?” deyimi, “büyük risk – tehlike altında üç gün savaştı. Sonuçta, Bağdat’ın kapısını o açtı.” Anlamında mıdır? Ya da, eski anlatı da olduğu gibi, “kılıç darbesi ile başını kaybetti, sol kolu ile düşen başını yanda tutup, Bağdat’ın Kapını açtıktan sonra mı? Şehit oldu?” Yakın Asya’da, buna benzer, başka anlatılar var mıdır? Bağdat şehrinin, Türkler tarafından ilk fethinin hikâyesi. O dönemin olayları ve o bölgedeki etnik, toplumsal yapı.
11.06.2017 11:32

*   *   *

ALPSLAN, NASRETTİN HOCA, YUNUS EMRE vb. tarihi kişiler ve kişiliklerin, TEMSİLİ RESİMLERİNİN YENİLENMESİ.

Eski dönem de, çizim fotoğrafları da olmayan tarihi kişi ve kişiliklerin, çok eski eserlerdeki –temsili- gravür resimleri olanlar dâhil, çoğunun orijinali kaybolmuş ve/ veya yok edilmişlerdir.  İsmin önüne veya sonuna ekler getirilerek, yeni ek isimler konularak, çok şeyin aslı kaybolmuştur.  Çok çok sonraki dönemlerde ise, bir-kaç çizim, sanki o tarihi kişinin resmi-fotoğrafı gibi her yerde kullanılmaktadır.

Yakın dönem, tarihi tablolarda bile, birkaç fırça darbesi ile, yüz ifadesi - görüntü, giysi farklılaştırmaları olduğu söylenilir. Tüm bu nedenler ile, günümüz ressamlarına modellik yapacak, bir-kaç Türkmen General, Öğrencilik yıllarında cami hocalığı yapmış, daha sonra gerçek hayatın için de yaşayan birkaç kişi (iki-üç hanımlı, Rus Kızı görünce de, vidaları gevşeyen – dördüncü, nikahlı eş için niyetlenen, ama ‘sözlü-nişanlı’ olduğunu öğrenince de, hemen birden toparlanıp, bakış ve tavırlarını sadece arkadaşlığa – dostluğa dönüştüren) vb.

Türkiye’den daha çok, Türkmenistan, Yakın Asya Ülkeleri, Rusya ve Ukrayna’dan, eski Türk Büyükleri, komutanları, yazarları, şairleri, yöneticilerinin temsili resimlerine fotomodellik yapacak insanların seçilmeleri. Onlardan çeşitli alıntılar ile, ortak bir analiz tabloları.

Bu seçimleri, gelecek yıl yapalım ve Sakarya 7 Göller, Türk-Amerikan Lisesi duvarlarına asalım mı? Sizler bilirsiniz. Benimki, sadece bir öneridir.

11.06.2017 14:10


*   *   *   *   *

TÜRKİYE’DE, AMERİKAN – RUS MALLARI DIŞINDA, diğer ülkelerin imalatları, ELEKTRONİK ALETLERİN, SATIŞLARININ KISITLANMASI.

Bu çok önemli bir konudur.
Rusya’yı; domates’in ana vatanı, ABD ve Güney Amerika’dan yeni tohumlar getirip, kendi domatesini yetiştiremeyecek kadar (Tarım dışı).  mısınız?  Ya da, “Tacikistan’a su satıp, orada arazi kiralayıp, Tacik halkı ile birlikte, Rusya’nın ihtiyacı sebze – meyve’yi, orada yetiştirmeniz daha iyi olur.” (*1) Ukrayna halkı, geçim sıkıntısında. Eski dönem, Ukrayna tarım çiftliklerinin,  –farklı bir ismi vardı.-  Oralardan aktif hale getirip, bazı temel gıda ihtiyaçlarınızı da oradan karşılama imkânı var mıdır?  KIZINIZ İLE EVLENECEK İSEM, BUNLARI TALEP ETME – ÖNERME HAKKIMDA VARDIR.
Ki o durumda, Tacik ve Ukrayna halkı da, elektronik eşyalarını, sadece Rusya’dan alacaklardır. (*2)

Elektronik eşya konusu, yukarıdaki konu başlıklarından çok çok daha önemlidir.
Türkiye sınırları içerisinde de, Amerikan ağırlıklı, alet – edevat kullanımı. Günümüzde, bunu yasal olarak zorlamak –yapmak çok zor veya imkânsızdır.  Bununla birlikte, bilgi –bilinç aktarımı ile, yeterli oranlara ulaşmak mümkündür.

Sizlere, bir - kaç konu aktarayım.
TRT de çalıştığım yıllar, BETACAM Kamera kayıt sistemi dünyada yenidir. Türkiye, 40 tane o kameralardan satın aldı. Japon Malı. Çok amaçlı aksesuarları incelendi. Eğlence olarak yapılan bir-kaç denemeden birisi.

Eski TRT binası arkası, açık alan, otobüs durağının yakınında bir ağaç var. İş çıkış saatlerinde, kadın-erkek iki kişi, o ağacın altında buluşup, konuşup, sözleşiyorlar.
Arkadaşlardan birisi, ağacın dalına, onlara yakın bir yere, bir telsiz mikrofon yerleştirdi. Normal mikrofonun içindeki bir bölüm. Kol düğmesinden daha ince, düğme büyüklüğünde. Onların konuşmalarını –hatta fısıltılarını, çok netleştirerek alıyor. Uzaktan, pencereden kamera da zoom yaptırıldı. Sürekli kayıtta. Sanki yanınızda imiş gibi, sohbetleri dinlenip, kayda alınıyor. Yalnızca eğlence, deneme amaçlı arkadaşlar yaparlardı. JAPONLAR bu konuda, düşleri zorlayan boyuta ulaştılar!
Amerika’da, kız arkadaşımın evindeyiz. Evlenme amaçlı birlikteliğimiz, tüm aile bireyleri tarafından biliniyor. Hep beraberiz.
Arkadaşımın babası, o döneme göre gelişmiş, yeni bir kamera kayıt makinesi almış. Yatak odasındayız. Kamera kitapçığını, yeni okuyup, bitirmiştim. Oda da kurdum. Gırgırına önünde poz veriyoruz. Biraz sonra, iş ilerledi. Yatağa geçtik. İki saatlik kayıt.
Aşağı salonda, o dönem Türkiye’de olmayan, büyük ekran Tv var. Evde kimse yok iken, orada izleme – gülme amaçlı, ara sahneler de yaptık!!!
Çekim bitti. O saatte ev’e aile bireylerinden birisi geldi. Biz de oda da, küçük kamera ekranından, çekimi izledik. Harika teknoloji.
- Ben bunu sileceğim. Dedim.
- Dursun, saklayalım. Cevabını verdi.
Kaldığım ev’i ben bilirim. Benden, o ailenin saklanan bir şeyi yoktu. O kadar yakınız. Doğal olarak, özel dolaplarına da bakmam.
O an aklıma, Lise’de okuyan kız kardeşi geldi. Onun dışında, onun okul arkadaşı, bir kız daha vardı. Bana da çok yakındı ama yakın arkadaşının kız kardeşinin, erkek arkadaşı olarak.
“Bir yol ile, onların eline geçer ve izlerler ise!” Durumunu düşününce, terledim ve hemen başa alıp, o odada, çekim bandını, baştan sona silmeye ayarladım. İtiraza rağmen, sildim.

O yılların teknolojisinde, (1987) bunlar yapılabiliyordu. Çok hızlı bir gelişim ile, bugün –örneğin,- anahtarlık ile de, bu iş çok gelişmiş olarak yapılıyor.

Kızlar, bu konularda, sevip-güvendiler mi? Ya da günümüzde, konunun önemini anlamadan – bilmeden, rahat davranabiliyorlar. Önünü-sonunu düşünemiyorlar – görmüyorlar. ERKEK SORUMLULUĞU, ERKEK BİLGİ ve BİLİNCİ, günümüzde, bu konulardan kaçınmalarını ZORUNLU hale getiriyor. Neden?

Bugün, cep telefonunun kaydettiğiniz her filmi, başkaları alabiliyorlar. BAZI MERKEZLERDE, BUNLARIN HEPSİ TOPLANIYOR. Bilgisayara kaydettiğiniz her görüntü, başka yere – sizin isteğiniz dışı, aktarılabiliyor. Benim geçmişte yaptığım gibi, O an izleme ve SİLME imkânı da yok. Sizdeki kopyasını silersiniz!!!

ÇOCUKLARINIZA, BUNLARI ANLATINIZ.

---------   

BU KONUDA BİLMEDİKLERİNİZ:  (Yapılması gereken)

1. Dünya Savaşı sonrası, Amerika Birleşik Devletleri (ABD),  Japonların, Hava Kuvvetleri kurmasına yasak ve kısıtlama getirmişti. Günümüzde, Japonların, -sanıyorum- sadece haberleşme amaçlı, fırlattıkları uydu var. Belki, füze teknolojisini de sahipler. O uydu ile, sattıkları her elektronik aletten, evinizi anında dinleme, video kayıtlarını, fotoğrafları, anında alma imkanları da vardır. Aynı imkân, Avrupa ülke uydularında da vardır. Belki, Türkiye uydularını o amaç ile kullananlar da vardır. Başkalarına uydu yaptıran, o imkânı verdiğini bile bilmez-bilemez. Bilecek kişilerde, o işlerden uzak tutulur.

Bizler; Türkiye olarak seçimimizi, ABD ile gelecek işbirliğine göre ayarladık. Bu tercihi yaptık. Bunda açık ve net olur isek, ABD’nin, konu yetkili ve uzmanları ile, bunun özeline bir sistem ve –aile koruması- kısıtlaması getirebiliriz. Herkes bu bilgileri alamazlar. Kullanamazlar.

Ukrayna için ise, Rusya seçeneği doğru olandır. Onlar ile bu konunun önlem ve detaylarını düzenlerler. Başka ülke ya da merkez, evinizde – günlük hayatınızda, yanınızda kullanımda, onların imalatı alıcı – kaydedici bir elektronik alet olmayınca,  güvenlik risk oranı, yüzde 50 azalır.  

Rusya’nın bu konuda, kendisini daha da geliştirmesi için, zorlanmaya ihtiyacı vardır.
İşin içerisine yabancı cip katmayacak, kullanmayacaklar.

Karadeniz Üçlüsü+ABD de, düzenek, bu şekilde olacaktır.
Uzun hikâye ama bu çok gereklidir.
Brifing aletlerinde bile, Türkiye olarak bizler, iki merkeze güvenip, sadece Amerikan ve Rus malı, alet-edevat kullanmalıyız. İsteyenlerin de, Japon ya da Avrupa Malı kullanmalarına bir sınır getirilmeyecektir. AMERİKA İLE TÜRKİYE, BU KONU DA ÖZEL BİR ANLAŞMA YAPMALIDIR. Rusya ile de, ayrı bir anlaşma.

Daha açıkçası, ev de ya da yanınızda kullanılan elektronik aletlerde, ABD ve Rusya ile, üçlü bir –kapalı- görüşmeye ihtiyaç vardır.
…. 

Ondan sonra –belki- Türkiye’de, günlük ev – birey kullanımında olan, yeni elektronik aletler, ekranlar, telefonlar, BİLGİSAYARLAR – Montaj fabrikası yapılacaktır. HALK İŞLETMECİLİĞİ OLACAKTIR. İsteyenler, Amerikan Malı seçeneğini kullanacaklardır.  

Özetle, Anadolu Türkleri’nin temel ihtiyaçlarını karşılayacak, Amerikan Cep Telefonu, bilgisayar, ekranı ve video kayıt sistemlerini kullanmaları, ülke içi haberleşme güvenliği için de daha doğru olandır. Halk İşletmeciliği Satış Mağazalarının açılması dönemine kadar, bu amaca uygun montaj sistemi – fazla yatırım ve Ar-Ge’ye de ihtiyaç yoktur.

(Kayıt sistemleri, alıcıları, elektrik bağlantıları, Türk Sistemine uygun olacak. Mümkün olduğu oranda, ABD ve Rusya’da bazı –bilinen- merkezler dışında başka yerler sisteme giremeyecekler. )

Diğer seçenek, Rus Malları olacaktır.

Türkiye’de, ‘AMERİKAN MALI’ diye satılan çoğu ürün, Amerikan Devleti onaylı olmayan, başka tür üretim gibi… ???????


11.06.2017 16:28

-------------
(*1) Rusya, Avrupa’nın önemli ülkeleri: Bu SERA ‘da sebze yetiştirme işini halen tam anlayamadım. En son Tv seyrettiğimde görmüştüm.  Bir boru, topraksız, kilolarca domates yetiştiriyorlar! Biz uzayda mıyız?
Tadı farklı ama besin değerlerinde bir eksiklik var mıdır? Normal çiftçi üretimlerini, nasıl etkiliyor? SERA ÜRETİMİNE, bir kısıtlama, sınır, yeni tanım yapmaya ihtiyaç var mıdır?
‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ olarak, yeni bir düzen - sistemimizi kurana kadar, Avrupa’nın önemli ülkeleri ile mesafeli ve küs olsak ta, sistemimiz oturunca, Avrupa ülke yönetimlerinden, aklı başına gelenler ile, yeniden normal ilişkilere başlayacağız.  Güvenli Gıda, hepimizin sorunudur. Hepimizin güvenliğidir.
Türkiye’de, bu konuyu, 3-5 yıl sonra, Rusya başta, ortak bir değerlendirmeye almak gerekiyor. AB ile değil, Avrupa ülke yönetimleri ile…

(*2) Rusya Türklerinde olduğu gibi, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki Türkleri de, yeterince yakından tanımıyorum. Bildiğim kadarı ile, bu kadar çok fonksiyonlu, cep telefonunu istemezler. Çocuklarını – gençleri, öğrencileri  bir yana ayırır isek, tahminim, Ruslar da da, bu özellik vardır. Telefon dediğiniz, konuşmayı sağlayacak. Gerektiğinde, fotoğraf ve film çekecek. Birazcık daha kalın, kaba olabilir. Yeter ki, düşünce kırılmasın. Bozulmasın.  Sağlam olsun. Uzun ömürlü olsun. Rus yapısı olsun.


Evde kullanılan TV ve diğer elektronik aletlerde, bilgisayarlarda da, temel ihtiyaçları karşılayan özellikleri olur ise, yeterlidir. BU YAKLAŞIM ÖNPLANDA TUTULARAK, HALK’A YÖNELİK, YENİ BİR ÜRETİM ANLAYIŞI.  İsteyenler için, diğerleri de piyasada olacak. Bunu özel sektör değil, ‘HALK İŞLETMECİLİĞİ’ yapılanmasında, bir elektronik sanayi kurumsallaşması. 

6 Haziran 2017 Salı

Türkiye’de, Müslüman Ermenilerin bir kısmı, siyasi partiler, içinde asker olarak bile bulunmadıkları, İSTANBUL’UN FETHİ’ni, neden yüksek ses ve büyük organizasyonlar ile kutluyorlar?

Türkiye’de, Müslüman Ermenilerin bir kısmı, siyasi partiler, içinde asker olarak bile bulunmadıkları, İSTANBUL’UN FETHİ’ni, neden yüksek ses ve büyük organizasyonlar ile kutluyorlar?
---------------------------------------

KİME:

DONALD TRUMP – ABD BAŞKANI

PETRO POROSHENKO – UKRAYNA DEVLET BAŞKANI
ANDRİİ SYBIHA, Ukrayna’nın Türkiye (Ankara) Büyükelçisi

VLADIMIR PUTIN – RUSYA DEVLET BAŞKANI

Saygıdeğer Devlet Başkanları,

Ben bu işlerin içine nasıl girdim? Halen bulamıyordum.
Alt sutundaki son dönem, blok yayın – yazı kapanış yazılarımı okuyunca; buldum.
Bundan sonra yazı yazmak değil, eşim Rus Kızını okumak istiyorum. 
Beni, başbakanlıktan, tbmm’den daha aramadılar

Aşağı da, muhataplarına 19.01.2017 tarihinde iletilmiş, gelecek için ana beklentim – çalışma alanlarım vardır. 
Bunlar olmazsa da, TBMM – TRT de çalışma süremi tamamlayıp, normal emekli olacağım.
…..
İleri dönem için;

Rusya, Ukrayna Devlet Başkanlıklarına bir özet gönderdim. YAZDIĞIM PROJELERİN GERÇEKLEŞME ORTAM ve DURUMU OLUŞUNCA, ONLAR İLE BİRLİK OLACAĞIMI ANLATTIM.

Şimdi bu geçiş Ve bekleme döneminde, en iyi çözüm TBMM veya TRT dir. Tayin atmamın yapılmasına yardımcı olmalarını da talep ettim. 

+ ABD ile ilişki Ve irtibatım, ABD nin yeni BAŞKANI TRUMP ‘un bir Danışmanı, Ankara’ya gelişinden sonra başlayacaktır. Yine yazdığım projeler için, ön hazırlık gerekiyor. ABD Ve Rusya’dan bir uzman grup ile bu ön çalışmaya başlamakta, -sanıyorum- 3 – 5 ay, ya da 6 aylık bir süre gerekiyor.

Rusya – benim için - işim için de, evlenecek kız meselesi olduğu için, nazik bir ülkedir. İşin gerçeği de, bu bölgenin ‘BÜYÜK ABİSİ’ dir.

BU AHVAL VE ŞERİATTE, Cumhurbaşkanımız Ve Başbakanımızı; dili dönen, söz bilenlerin, tanıyanların, arayıp, tekrar konumu bir hatırlatmaları dileği…

19.01.2017 18:08


…………………… 
KADER BÖYLE İMİŞ….
6.06.2017 11:14
--------------------   
Bir konuyu da, yukarıdaki devlet başkanlarına ve onların çalışma gruplarına hatırlatmak istiyorum.

Çok yıllar önce, Cumhurbaşkanımı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ilk siyasete katıldığı, Gençlik kollarında da yetiştiği, Din – dini konuları temel alan Refah Partisi’nin (o yıllardaki ismi Fazilet Partisi ya da daha önceki kapatılan parti ismi de olabilir.) bir toplantı anısına beni götürdü.

Daha çok CHP den tanıdıklarımın olduğu bir ortamda, Tv de, “İSTANBUL’UN FETHİ” şölen yayın özet görüntülerine bakıyoruz.

O partinin lideri Merhum Necmettin Erbakan’ı herkes ‘Gürcü’ olarak tanır ve bilirlerdi. Sorunca da, öyle olduğunu söylerlerdi. Ben de öyle sanırdım. Müslüman Ermeni olduğunu, kimse bilmezdi.

 (Şimdi ki, listede, ad- soyad, aile geçmişi, çocuklarının isimlerine bakınca ve soyadından hemen belli oluyor. O yıllarda bu liste yoktu - bilinmezdi. Bununla birlikte, Oğuz Han Asiltürk ve bazı parti Genel Başkan Yardımcıları hakkında, Ermeni aile geçmişinden oldukları söylentileri yaygındı. Hâlbuki o parti kurucuları ve Merkez karar Yönetiminin tamamı, Müslüman Ermeni imiş!  TÜRKLERDEN, BU DURUMU BİLEN HİÇ KİMSE YOKTU. – Bilen olmuşsa bile, internet yoktu. Yayın yapamazdı. Bunu başkalarına aktarsa bile, ben dâhil, kimse, böyle olduğuna – olabileceğine inanmazlar ve ihtimal dâhilinde görmezler, düşünemezlerdi.)

İşte o yıllara ve dönemlerde, Mehter Takımı, Mehter Marşı çalıyor ve kürsü de bir kişi şiirler okuyor. CHP li o arkadaş kahkahalar atar iken, (Benim, aile geçmişimin Türk olduğumu bilirdi. Ben onun, ‘Müslüman Ermeni’ aile geçmişinden geldiğini bilmezdim.) bana şunları söylemişti:

-         Sana bir şey söyleyim mi? Bu Salonda – kapalı spor salonu ya da stadyum olabilir. – olanların hiç birisinin dip dedesi, İstanbul’un Fethinde yoktu. Başka bir deyiş ile, -İSTANBUL’U FETHEDEN ASKERLERİN ARASINDA, BİR TANE BİLE, ERMENİ YOKTU!  Bunların arasında da hiç Türk yok! Hepsi Ermeni ve İstanbul’un Fethini kutluyorlar.

Şimdi düşünüyorum. Ben; konuyu, söyleneni tam anlayamamıştım. Bazılarını Ermeni diye algılamış –anlamış olabilirim.  Çünkü, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunda, Ermeniler, askere alınmazlardı. Asker olamazlardı. Devlet Memuru olamazlardı.  Çalıştıkları – çalışabilecekleri alanlar ve meslekler, yapacakları işler, tanımlı ve sınırlı idi.  Yaşam Tarzlarına hiç müdahale yoktu ama İkamet ettikleri – edebilecekleri alan ve yerlerde tanımlı – sınırlı idi.

 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte, Kurtuluş Savaşında katılım ve katkılarda bulunanlara bu hak, tam – açık olarak verilmişti.

Yukarıdaki bilgilerin doğru olması ile birlikte, gerek Osmanlı Ordusu içinde ve gerek se, Osmanlı Devlet Yönetiminde, önemli görevlerde Ermeni aile geçmişinden olanların olmasının nedeni de şudur;

Viyana Kuşatması sonrası, bazı Ermeni aileler, -din değiştirirler- Müslüman olurlar.
Anadolu’da, Bizans dönemini hatırlatırlar, o dönem kendilerine yapılanları anlatırlar.  ve ilk defa açık yerleşim ve bazı haklar verildiği için, bazı meslek ve iş alanlarında çalışmalarına fırsat verildiği için, Müslüman olan Ermeniler de kendilerine ‘Millet-i Sadık-a’ (Türklere en sadık millet) unvanını vererek, İstanbul’da hükümet yönetimlerine, bakanlıklara ve orduya girerler. 1840 veya 1850 lere kadar, bu sayı, çok abartılacak oranlarda değildir.

Durum böyle olunca, İstanbul’un Fethi döneminde, Müslüman Ermeni –sanıyorum- HİÇ YOKTU. Öyle olunca, askerler arasında da, hiç Ermeni yoktu.

O eski kutlama videoları bulunur. Onlar incelenir ise, CHP li o arkadaşın dediği – salonda bulunan herkes için- doğru olabilir.  O salonda, o gün, İSTABUL’UN FETHİ’ni kutlayanların hepsinin de, dedeleri o fetih ordusunda olmayan, günümüz Müslüman Ermenileri olabilirler.

Neden bir parti Kongresinde ABD, Rusya ya da Avrupa ülkelerinde, eski bir fetih kutlaması değil de, halkın günlük geçim sorunlarını konuşuyorlar. 
                    
İyi de, ülkemizde bazıları da yapmadıkları, geçmiş nesillerinin, atalarının içinde olmadıkları fetih kutlamalarını neden yaparlar?

Başkalarının fetihlerine neden sahip çıkıyorlar?

--------- 
Osmanlı Türk Ordusunda, RUMLAR DA yoktu. Askere alınmazlardı.  
Bununla birlikte, Türk – Rum İlişkileri, Ermenilerden çok farklıdır.

Türkmenler, Selçuklu adı ile, bölgede varlık göstermeye başlayınca, İstanbul’dan yönetilen BİZANS İMPARATORU rahatsız olur.

Gelecek dönem riskleri yok etmek için de, Anadolu’da rahatsızlık yaratanlara yönelik, bir etnik temizlik yapmak ve daha sonra’da, Anadolu’ya girmeye çalışan Selçuklu Türklerine bir ders vermeye karar verir.

Selçuklu Türkleri’nin Devlet Arması, bugün Rusya’nın Devlet Arması olan, ÇİFT BAŞLI KARTAL’ dır. Kartalın, bir başı Türkmen, diğer başı Rus’tur.  Kartalın başındaki din sembolü yoktur. (olup – olmaması da önemli değildir.) Bunun dışında, hemen hemen aynıdır. Selçuklu Ordusunun tamamına yakını, Yakın Asya ve Rus Toprakları kökenli Türkmen’dirler. Bununla birlikte, ailecek aralarında olan Rus Kılıç Ustaları ve o bölgeye inişin kapalı –bilinmeyen- nedeni ile de, Kartal, aynı gövdede çift başlıdır.

O döneme göre, çok büyük bir ordu. Yolda gelirken, geçtiği yerlerdeki, haklarında ‘uyumsuz’ raporu alınmış grupları temizlerler. Sivas yöresinde, tarihteki en büyük Ermeni nüfus yok edişini yaparlar. Bununla birlikte, Rumlar ile yakın ya da birlikte yaşayan Anadolu’daki Türkmen Nüfusa (önceden beri var olan) hiç dokunmazlar. Anadolu’daki Türkmenlerin de, Şam bölgesine sonradan gelen Türkmenler ile (Selçuklu) bağlantıları ve işbirlikleri yoktur. Malazgirt Girişi sonrası, açık işbirliği ve birliktelik vardır. 

Türklerin, BİZANS ORDUSU ile savaşarak,  Anadolu’ya, girişini sağlayan, 1071 Malazgirt Savaşı sonrası da, Türklere  (Selçuklu ) geçen bölgeler de, o bölgedeki Rumlara hiç dokunulmaz. Savaşta Esir alınan Bizans İmparatoru da, anlaşma sonrası, Türklerin koruma desteğinde, İstanbul’a, sarayına, geri döner.

Selçuklu döneminde de, Rumlar – Ermeniler askere alınmazlar. Bununla birlikte, Rumların hakları daha güvencededir. Toplumsal yapıları, aile yapıları, Hıristiyan yaşam Tarzını da bilen – uygulayan bir milletir. Rumlar, anlaşma yapılmış bir millettir. Halklar (Türkler ve Rumlar ) arasında da, bir anlaşmazlık ve uyumsuzluk yoktur.

( Dönemine göre değil, halen de, çok büyük bir Bizans ordusu ile, 25 – 40 bin, Türkmen + Rus Kılıç Ustalarının savaşını yöneten, Türkmen komutan Alparslan’ın adını, Türkler, saygı nedeni ile çocuklarına vermezler iken, - çocuklarını, o ismi alacak büyüklükte görmezler- Müslüman Ermenilerden, çocuklarına bu ismi verenler çoktur. )

Kısaca, İstanbul’u fetheden ordu içerisinde, Selçuklu Rusları da olabilir ama bir tane bile Ermeni Asker yoktur. Onlar, neyin kutlamasını yapıyorlar?  Sanki, yayılmacı bir niyet varmış gibi, Anadolu Türklerini ve belki,  başka merkezleri de korkutuyorlar. Bunlar şakaya ve siyasette – politikada kullanılmaya gelmeyecek konulardır. Bizim, Misak-ı Milli sınırlarımız bellidir. Bizler; Anadolu Türkleri, çevremizdeki komşularımıza net ve açık olmak istiyoruz.
………….  
Bir konu, kafamın bir köşesinde, hep var? O Selçuklu Ruslarına ne oldu?  Az sayıdaki oldukları için, evlilik – Türkmenler ile karışım mı yoksa başkaları tarafından, onlar; kendi bölgelerinde (Şam’da, ayrı mahalleler de yaşayabilirler) yok mu edildiler?  Rusya’da belki bu bilgiler bulunabilir.
………………..

6.06.2017 13:30:47

………….

SONUÇ:

Kıymetli Devlet Başkanları.

Benim bu halde olmamın sorumlusu, Türkiye Cumhuriyetini yönetenlerdir.  Bunlar etnik çalıştılar. İnsanları, etnik olarak ayırdılar. Başbakanımızda da kopyası olan, sizlere kapalı gönderdiğim bilgi açıktır. Somuttur.  Ailecek yok etmek istediler.  Türklük – Türk nesli ile irtibatımı kesmek istediler. Kayıplarımın ana nedeni budur.

Önceyi boş veriniz… Süper bir ülke ve Türk Dostu olduğu, sağlam deliller ile sabit olan ABD ye de, son 20 yılda olanları, günü gününe, olduğu gibi aktardım.

Rusları – Rusya’yı bu işe katmayınız. Onlardan, evlenecek kız ve Ankara Elçiliğinde, eşimin, Allah kısmet eder ise, çocuğumun – çocuklarımın, çevre -  şehir uyumunda güçlük çekmeyecekleri bir lojman talebim vardır.

Türkiye ve Amerikan Yönetiminden istek ve talebim: TAZMİNAT – PARA. 

Türk Hükümetinin, açık – uygulama kusuru vardır.  Kanunsuz - keyfiliği vardır.

Amerikan Elçiliğinin, konuya müdahale de, geç kalmışlığı vardır.

Saygılarımla,

Arz Olunur.
6.06.2017 13:46


-------------------------
Üstteki not, ayrıca mail ile gönderilmeyecektir. ABD ve Rusya’da internete giriş serbesttir. Görürler.
-------------

Ziraat Bankası, Ankara – Genel Müdürlüğe not :

Bugün öğleyin (6 Haziran 2017) saat: 12.04 te bir arkadaş aradı.
1.5 saat önce, interetten yine hesabıma girilmiş, 1.500.- lira başka yere kaydırılmış.
EVİMDE İNTERNET YOK.  Banka internet hesabım da yok.
Banka hesabımda, banka kartı ile bakınca da, (dün bakmıştım)  hiç para yok gözüküyor!

BANKA HESABIMA DIŞ MÜDAHALEYİ, banka çalışanı bir bayan arkadaş biliyor. İnternet oyunları ile, -  sanki kumar oyunu gibi – geçen hafta 500 lira çekebildik. Parayı aldım.  Hesap yine kayboldu. Benim evimde internet yok.

Arayan arkadaş, konuyu anlamış durumdadır.
İlgi ve yardımlarını, sorunu giderdikten sonra, telefon bilgilerini bekliyorum.
Ziraat Bankası Teftiş Kurulu Başkanını ( eski dönem – Hayri Sevimay! Olabilir. ) yakından tanırdım. Küçük el çantası ile gezerdi. Pipo içenlerden. Birlikte dolaşmışlığımız ve sohbetlerimizde vardır.  Sorunu çözünce, Ziraat Bankası, günümüz Teftiş Kurulu Başkanını da bilgilendirilmesini dilerim.

Saygı ve zihin açıklığı dileklerimle,….
İyi çalışmalar…

6.06.2017 13:59







Katkıda bulunanlar

Share it