Translate

29 Mayıs 2017 Pazartesi

DİŞÇİ KIZ, RUS JİNEKOLOGLA EVLENMİŞ!

Bazı meslekler vardır.
Dışarıdan cazip gözükür.
Gerçekte ise, o bir meslek ve bireyin işidir. İş ayrı, bireyin özel yaşamı ayrıdır.
Bireysel deneyim ve gözlem – kanaatim; Jinekolog Doktorluk Mesleği de öyledir. Uğraştığı iş, meslek, o konu da gizem bırakmıyor! Bazı durumları, görmemek gerekiyor.

Kayseri’de olduğum yıllarda, çocuğumun doğumunda, Erciyes Üniversitesi Hastanesinde, doğumhane de, sancı odası ve doğum hane dışında, doğum sonrası, sancı odası karşısındaki özel odaya, doğum yapan anne, sedye ile getirildi. Ben odada, kenarda oturuyorum. Yatağa yatırdılar. Aradan bir süre geçti.

Kadınlı, erkekli, iki-üç tane asistan, elleri ile ittikleri bir araba ile, üstünde bir sürü alet ve ilaç var. Odaya geldiler. Asistanlardan birisi, dışarı çıkmamı istedi. Diğer asistan; ‘O Gazeteci!’ dedi. ve ben de odada bekleyip, ne yaptıklarına bakıyorum. 

Çocuk doğar iken, yırtılan yerlere, küçük dikiş atıyorlar. İplik özel. Et ile uyumlu oluyormuş. İz de bırakmıyor. Galiba alınması da gerekmiyormuş. Daha sonra, makas ama ucunca bez tutucu, yuvarlak bir yer var.  Önce oksijen ile orayı sildiler ve sonra mikrop öldürücü özelliği olan, renginden anladığım, gazlı bezi değiştirip, onu tentürdiyoda batırdılar. Kınalı gibi boyadılar. Buna da ‘Pansuman’ deniliyor. Kenardan sessizce bakmıştım.

İşte o gün, Jinekolog’un ne olduğunu öğrenmiştim.
Jinekologlar, bu tür işleri yapıyorlar.
Bu habere sevindim ama üzüldüğüm nokta, Dişçi Kız; üç kez, dişimi yapmak için, Rusya’dan, Türkiye’ye gelmişler. Beni bulmasını, görüşmemizi, dişime bakmasını – tedavisini engellemişler.
Bazı tatsız tartışmalar ve olaylar da olmuş.
DÜNYADA, ANORMAL İNSANLAR DA VARDIR.

Rusya’da çalıştığı hastanede, daha üst katta, Kadın Hastalıkları bölümü varmış. O hastanede, o bölümde olan Jinekolog Doktor, benim durumumu duyuyor. Ve konunun detaylarını öğrenmek için, -ilk kez- öyle tanışıyorlar. Her geliş – gidiş sonrası, yeni haberler ve olayları öğrenir iken, daha da yakınlaşıyorlar. Dünyanın, ülkelerin, insanlığın hali hakkında, görüş alış - verişinde bulunurken, birbirlerinden hoşlandıklarını anlıyorlar. Son geldiğinde, nişanlı imişler. Şimdi de, sade bir nikâh töreni ile evleniyorlar. Ben gidemiyorum.

Daha sonra, şartlar oluşunca, Rusya’ya gidince, teşekkür amaçlı, hastanede, işyerlerinde ziyaret etmeyi, uygun zamanları var ise, eşi ile birlikte de, bir akşam yemeğine davet etmeyi düşünüyorum.
…..
26.05.2017 14:22

TARTIŞMA, SOHBET KONUSU:

F-16 Projesinde, birlikte çalıştığımız, deneyimli bir arkadaş, aynı işyerinde çalışan bir kız’a âşık olduğunuz ya da o kız ile birlikte arkadaşlık yapmaya başladığınız dönem, beklenmeyen çok sorunlar çıkıyor! ve zor iş demişti.

Onun bu sıkıntıları yaşadığı işyeri; Teksas FW de, General Dynamics şirketi. O dönemin, Uluslar arası, çok büyük bir şirketi ve işyeri.

Gelişmiş bazı ülkelerde, Amerika’da, dıştan görülenin - sanılanın aksine, aile yaşamı ve kadın- erkek ilişkisinde, bağımlılık aranıyor. Ve ön şarttır. Bazılarında, bireylerin geçmiş – eski arkadaşlıkları da göz önüne alınıyor. …

Dişçi Kız, işyerinde, böyle bir ihtimali düşünmeden çalışıyordu.
Duyum, o işyerinde 3 yıldır çalışıyor. 
Hem o işyerinde –elbette her yerde, her çeşit insan olur. Sözü edilen, konu edilenler; aklı başında olan, normal aile yaşamı beklentisinde olan insanlar- hem de başka yerlerde, bekâr kız ve erkekler ile arkadaşlık ve günlük ilişkilerde, geleceğe sorun taşımayacak şekilde, nasıl olunulmalıdır?
…………….  


.

BALKAN ERMENİLERİ, BALKANLARDA: TÜRKLER ve MÜSLÜMANLARIN YERLERİNE Mİ GEÇİYORLAR? NEDEN? ÇÖZÜM NEDİR?

BALKAN ERMENİLERİ, BALKANLARDA: TÜRKLER ve MÜSLÜMANLARIN YERLERİNE Mİ GEÇİYORLAR? NEDEN? ÇÖZÜM NEDİR?

Bu tür konuların işlendiği, bu yazı, aşağıdaki yazıların sonuncusudur.
Bununla ilgili, Avrupa Ülkelerine haber vermeden, o bölge ülkelerinde görevli iki Amerika’lı, iki Rus ve ,(Sanıyorum, o bölge ülkelerinin Türk Büyükelçiliklerinde, etnik olarak Türk birisini bulmak zordur! ) Anadolu’dan yanlarına alacakları, etnik olarak bir Türk ile birlikte  -yerleşim yerlerinde- ortak çalışmaları sonucu, net rakamların, AÇIK YAYINLANMASI ve BİLİNMESİ AMAÇLI bir alt yapı notudur.

Eski dönem siyasetçilerinin bir kısmı Balkan ülkelerinden gelmiş ‘Türkler’ idiler! Kendilerini öyle tanıtırlardı.
TBMM Başkanları da öyle… Son Askeri Yönetim Başkanı, Orgeneral – Cumhurbaşkanı Kenan Evren de öyle…

Balkan Göçmenlerinin bir kısmını, ben çok yakından tanıdım.
Eniştemin bir tanesi de, Balkan – Bulgaristan Göçmeni idi.
Hayatımda tanıdığım, sevip – güvendiğim,  çok iyi bir insandı.
Allah Rahmet Eylesin. Malını, canını, emanetini teslim edeceğiniz bir insandı. ve hastanede son döneminde, yanına vardığım da, hayatında en çok üzgün olduğu konunun, benim aile düzenimdeki eksikliğim olduğunu da açıkça söyledi. Vatan – ülke, insani ve sorumlulukta bir eksiği yoktu. Cuma namazlarına giderdi. Orucunu tutardı. Normal bir Anadolu Kasabalısı gibi idi. İyi bir Çiftçi idi. Kendi arazilerini sürüp, işlerini yapacak bir traktörleri de vardı.
Şimdi, isminden öğreniyorum ki, o da, aile geçmişi olarak Ermeni! (*)

ABD Dönüşü, Sağlık Bakanı Danışmanı iken, evlilik amaçlı, aracılı bir kız tanımıştım – tanışmıştım. Kız bana bir sarıldı mı, vücudundaki her hücrede, her noktada, teslimiyet ve sevinç kımıltıları olurdu. Yugoslavya göçmeni. Belki bazıları –bilmeden-, Türklerin neslini, geleceklerini ve vatanlarını tehdit eden kötü amaçlılar ile bağlantılı olabilirler ama çoğunluk kötü niyetli değiller. Türklere yakınlıkları ve güvenleri de var. Çoğunluğu, samimi insanlar.

Balkan, Müslüman Ermenisi kızların, Anadolu Türklerine yakınlığı, içtenliği ve güvenmelerine bir başka örnek:
Kayseri’den Ankara’ya son taşındığım yıllarda, Batı Trakya Türk’ü olduğunu yazan bir kız. Fotoğrafında da, güzel bir kız. İstanbul’da, öğrenimini tamamlıyor. Bir işletmede, yönetici pozisyonda bir göreve başlıyor. Kendi bölümünde çalışan çok erkekte var. Halen, hiçbir erkek ile cinsel birlikteliği olmamış bir kız!

Yaşı biraz ilerleyince, evlenecek birisini de bulamayınca, akşamları ev de, Tv izler, kitap okur, sarılanı yok. Evlenme tav’ı, dönemi geçecek.  ‘Cafer, bir yol bul ve İstanbul’a gel!’ diyor. “Sen Atla gel!” Desem, atlayıp Ankara’ya gelecek. Biraz oynar iken, iş bitecek. Sanki, o ona da razı idi… Ara – sıra gelip gitmeye… İyi de, ben; iş – tayin derdindeyim ve öyle bir birlikteliğe hazır değilim. Karşımdaki aklı başında, işini kurmuş, beklentilerine uygun yaşamış, bakire bir kız!... 

Bana anlattığı – yazdığı sıkıntılarının ve hayat beklentilerinin bir kısmını sansürleyip, geri kalanlarını, -kendisinden izin alarak- TBMM ‘de Milletvekillerine, yayınladım. Bunun, kanunlar ile değil, sosyal yapımıza uygun, yeni tür düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu da anlatmaya çalıştım. Ciddi ve iyi sosyal faaliyetler, toplumu yönetmenin ihtiyacıdır. Şimdi, Türkiye’de, gençlere, olgun insanlara, sosyal faaliyette bulunulan yerlerde, o bölgede, bekâr kız ve erkeklerin, birbirlerini, -sadece arkadaşlıkta- tanımalarına imkân verecek bir yapılanmamız yok, eksik. Okul dönemi bitince, o mahalle de bekâr insanlar, iyi niyet ve iyi beklentilerine uygun birisi ile, birbirlerini nasıl tanıma ve konuşma fırsatı bulabilecekler?

Batı Trakya Türklerinin bir kısmının da –aile geçmişleri- Müslüman Ermeni imişler! Kızın yaşam tarzı, hayat beklentisi, aradığı erkekte yukarıda özetlediğim gibi...

Batı Trakya Türkleri lideri, Rahmetli, Dr. Sadık Ahmet.  Eşi ve çocuklarını da o yıllarda, bir vesile tanımıştım. Başkentte, o günlerde, Grip Salgını vardı.  Tatlı bir torunu, 3-5 yaşında çocuk vardı. Öpüp – öpmemekte, tereddüt yaşadım.

Ad – soy ad – O da mı? Müslüman Ermeni Aile geçmişinden geliyor? 

Yukarıda, bir-kaç, somut örnek var!
Buradan Buyurunuz!.....
……
….

Dönemin Başbakan Yardımcısı, Müslüman Ermeni Ali Babacan, Türbanlı eşi hanımefendi ile, Batı Trakya’yı ziyarete gittiler. Neden hep ….

ÇÖZÜM NEDİR? Nasıl olmalıdır?
O insanların tanımları nedir? Nasıl olmalıdırlar?
………………..

-          Öncelikle, ABD Büyükelçiliklerindeki, o ülke ve bölgelerde yaşayan Türkler ve Müslümanlar ile ilgili, var olan bilgileri alıp okuyacaklar.

-          Ondan sonra, Avrupa’nın bazı ülke ve merkezlerinden gizli ama ilgili ülkenin Başbakanlık ve Dış İşleri bakanlığı ile _AÇIK KOOORDİNELİ_  görüşmeler yapılarak, onlardaki somut – kayıtlı, resmi bilgiler.

-          Güncellenen bilgiler ile ilgili bir ortak analiz toplantısı.

İki Amerikan, İki Rus, bir Türk ve üç Jeep.
Türk’ün Jip’ine, kısa mesafe otostop yapanlar ile o yöreden bulacağı arkadaşlar eşlik edecekler.  Ya da, ilgili ülkenin vereceği bir gözlemci – rehber ile birlikte.

Öncelikle, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya.
Sonra, eski Yugoslavya alanında yer alan ülkeler. Ve Makedonya, Arnavutluk, Kosova dâhil,  daha iç kısımlar.
Eldeki bilgilerin, yerleşim yerlerinde bizzat kontrol edilmesi. 
Bazı sohbetlerin de, anlatılan kısa geçmiş ve hikâyelerin de,  isterler ise  - isim kapatılarak – yayınlanacak raporda yer alması.

O Ülkelerin hangi bölgelerinde, Kaç tane Türk var? Kaç tane Müslüman var?

(Misak-ı Milli İlkelerine göre; aile geçmişleri, gerçekten etnik olarak Türk olanların, Türkiye Cumhuriyetinde, vatandaşlık hakları vardır. )

Bunlardan, kaçı etnik olarak Türk? ve diğerleri, Ermeni veya hangi etnik gruplardan.  Oranlar ve sayıların yerinde kontrolü ve gözlem notları. Kısa notlar halinde, geçmişleri. 

…… 
Sanıyorum ilgili ülke yönetimleri de, bu bilgilerden memnun olacaklardır. Çünkü, Avrupa’da bazı merkezler, bu çalışmaların sonuçlarının net olarak bilinmesini istemezler!!!

Ondan sonraki dönem, herkes gerçek durumunu bilerek, Türkiye, Amerika ve Rusya’nın da, vatandaşı oldukları ülke yönetimlerinin de, kendi durumlarını net olarak bildiklerini bilerek, kendi ülke yönetimleri ile de ilişki ve bağlantıları daha iyi, açık ve net olacaktır.

Bu raporu hazırlayan arkadaşlar, Ankara’ya, hep birlikte bir gelişlerinde de, benim bir akşam yemeği davetime teşrif ederler ise, benim kazancımda bu olacaktır.
……………

Ertesi gün de, onların, vatandaşı oldukları ülkeler ile, sorunları asgari de olacak şekilde, açık etnik geçmiş ve açık etnik kimlik ile, nasıl yaşayacakları konusunda, bir-kaç çalışma ve sohbet toplantısı.
…………….

24.05.2017 13:45

…….
(*) Bazı durumlarda, özellikle Müslüman Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, az oranda da olsa, duyuş – alışkanlık, Türklerden de, bu isimleri koyanlar vardır. Çünkü isimler; Türk tarihi geçmişinden önemli kişiler. Kur’an-ı Kerim’deki geçen isimler, Peygamberlerin - surelerin isimleri. (Normalde bunları, saygı nedeni ile, Türkler çocuklarına bu isimleri vermezlerdi.)

Gök cisimleri. Doğa- kuş - hayvan isimleri, sıfatlar gibi toplam 50 – 100 anahtar isim – soy adlar.

Çok az sayıdaki, ‘HEDEF AİLE’ iseniz; haberi olmadan, bu isimleri koyanlar da vardır.  Çevrenizdeki kişilerin Türk olduğunu sanıyorsunuz. Öyle olduklarını söylüyorlar. Erkek ve kız çocuklarınızın isimlerini, o bölgedeki saygın ve iyi insanlar öneriyorlar. Anlamı da iyi olunca, çevrenizdeki –önceden bilgili- bazı kişiler de, -pohpohlayınca!- bilmeden, o grubun isim üyesine dâhil oluyorsunuz. Artık, oğlunuz – kızınız; haberiniz olmadan –söylenmeden, bilmeden- o gruptan Müslüman Ermeni ile evleniyorlar.  Bu sistem daha yeni öğrenildi. Öğrenince de, çoluk-çocuk, iş işten geçiyor. Çünkü aile de ‘Müslüman Ermeni’ olmayan kimse kalmamış oluyor.

Böyle durumlar dışında, bir kişinin, kendi ismi, anne-baba, eş’i, çocukları, gelin – damatları, torunlarının ismine bakınca, etnik sonuç,  net olarak ortaya çıkıyor.

=====================

ERTESİ GÜN,  EK BİR KONU:

AMERİKA’DAKİ TÜRKİYE LOBİLERİ ve DOSTLUK DERNEKLERİ:

Uzay çalışmaları başlamadan önce, Uzay Çalışmalarının yan ürünü, İnternet yoktu. Mektuplar, posta idaresine atılırlardı.

Amerikan Posta Sistemi de çok iyi idi. Buna rağmen Türkiye’yi yönetenler, Amerika’daki Ermenilere; senatörlere, kongre üyelerine, Amerika’dan mektup atmaları için, ‘KUCAK DOLUSU PARA’ verirlerdi.

-          Bu para ne için verilirdi? 
-           
Türkiye’nin Ermeni Politikasını, ABD yönetimi ve senatörlere anlatmaları için.

(O paraların tamamı, onlara verilmiş olarak gösterilip, yarısının da, iç edildiği dedikoduları da vardı. )

O lobilerin yaptıkları iş; bir mektup ile konuyu, ABD de bazı kişilere göndermeleri idi.

O mektupları; Anadolu Türkleri yazsalar, konuları doğru anlatırlar, zarfın üstüne de ‘AIR MAIL’ yazarlardı. 
Konuların doğru anlatıldığı o mektuplar, Amerika’ya – hem de uçak ile- yine giderdi.

BUNLARI YAPACAK ADAMLARI, TÜRKİYE’DE YOK ETTİLER.

Kusura bakmasınlar! Türk-Amerikan Derneklerinin de, böyle kişiler tarafından yönetildiği, yönetimde bulunanların çoğunluğunun böyle olduğu söylentileri de var.

Kısaca, “Türkiye’yi, Amerika’da Türkler tanıtmıyorlar. Amerika’daki Ermeniler, Türkiye’yi tanıtıp, Türkiye ile ilgili toplantılar düzenliyorlar.  BU İŞİ YAPANLAR DA, TÜRKLERİ TANIMIYORLAR ve BİLMİYORLAR!” İddiaları.


25.05.2017 06:20

======================  

Yan Sutun notu:

2 Amerikan, 2 Rus, 1 Türk. - BEYAZ SARAY – Bu ‘harcırah’ı ödemeye, mevzuat müsait midir?

(ABD – RUSYA, bu konu, Anadolu’yu tanıma ve Balkan ülkelerinin geleceği için çok önemlidir. Ortak Çalışma, Avrupa’dan –GİZLİ- ama Özet Rapor ve kitap; HERKESE AÇIK OLMALIDIR. )

Amerika birleşik Devletlerinde, devletin –dolu- araştırma fonları var.
Üstteki yazıda bahsi geçen konuda görev alacak, o işleri yapacak;

2 Amerikan, 2 Rus, 1 Türk için, ABD Devlet Araştırma fonundan, para talebi:

Bu parayı alacak olan, 2 Amerikan, 2 Rus ve 1 Türk’ten, üç ay sonra beklentimiz:  BALKAN MÜSLÜMANLARI (Balkan Ermenilerini de içine alacak şekilde) ve BALKAN TÜRKLERİ’ni anlatacak olan, haritalı, canlı fotoğraflar ile destekli, -yerinde görülmüş- bir BELGESEL KİTAP.

Bu kitap; gelecekte, Balkanlarda, o bölge ülkelerindeki, Müslüman Topluluklar ve Balkan Türkleri için, ana kaynak – başvuru kitabı olacaktır.

………………….. 

ŞAŞKINIK YARATAN BAZI UYGULAMALAR ve ORTAK ALIŞKANLIKLAR.

Bireylerin, aile geçmişlerini seçmek ellerinde değildir. Bu nedenle de hiç kimse suçlanamaz. Ya da, her etnik grubun içerinde iyisi de vardır.  Kötüsü de. Bireyin etnik geçmişi, o kişinin iyi ya da kötü olmasının göstergesi değildir.

YANLIŞ OLAN, Kapalı etnik kimlik ile, hem o etnik çalışmaların içinde olmak ve hem de, etnik geçmişinizi - kimliğinizi gizleyerek, ait olduğunuz etnik kimlikten kişileri suçlamak. Onlar hakkında kötü söz ve cümleler kullanmaktır.

Kayseri’de, şehir içinde, çoğu konuda dürüst, saygın ve aydın bir kişi. Çok geçmişte, o kişi ile –ortak tanıdığımız- bir kişi hakkında konuşuyoruz. O kişinin, ‘Müslüman Ermeni’ olduğu, olabileceğini söylediğimde, o kişi ve Ermeniler hakkında, hiç te hoş olmayan çok kötü cümleler ve kelimeler kullanmıştı. Şaşkınlıkla, sessiz kalıp, bir şey söylememiş ve yanıt vermemiştim.  Yıllar sonra öğrenim ki, o; çoğu konu da dürüst olan kişi, ‘Ermenicik’ yapanların başında geliyor ve kendisi de ‘Müslüman Ermeni’!

Bunun politik hayta bir-kaç örneği.
Balkan Göçmeni, Meral Akşener. DYP de milletvekili idi. Bazı partili arkadaşlarını ‘Ermeni’ kapalı etnik kimlikli olmakla suçladı. Bununla da yetinmeyip, daha ağır cümleler kullanmış olmalıdır ki, mahkeme kararı ile, o arkadaşlarına, o tarihe göre yüksek oran da tazminat ödedi. Daha sonra, kendisinin de; ‘Müslüman Ermeni’ olduğu ortaya çıktı.

Bir dönemin Milli Eğitim Bakanı, Hüseyin Çelik. Van Üniversitesi Rektörünü, ‘Ermenilik – Ermenicilik’ yapmakla suçladı. Görevden alındı veya aldırdı. Sonra anlaşıldı ki, kendisi de ‘Müslüman Ermeni’... 

Bunlara benzer çok örnek vardır. Kendi etnik kimliklerini gizlemek için, buna benzer, aklın almayacağı çok uygulama ve alışkanlıkları var. Büyük şaşkınlık buradadır. 

=====================================
BEKLEMEK!

Ankara’ya ilk geldiğim, Maliye Bakanlığında çalıştığım yıllar.
Bakan Özel Kalem, sekreterler beni aradılar. Haberdar ettiler. Onların bulunduğu odadan geçiş olan odaya girdim. Bakanlık Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Kayser’li ve bakanın, mesleki konularda danışmanı Tuğrul Bey, kolu ovuyor.   Kalp Krizi geçirme ihtimali var ya da Kalp Krizi geçiriyor. Nedeni; Müsteşar Yardımcısı olacakmış. Haber bekler iken ya da olmayacağı söylenince, kriz geçirmiş. Bana da şunu söylemişti.

-          Beni, öyle bir göreve atayacak kadar, ellerinde (kötü sicil, suç) dosyam yok!

Merkez Bankası, Müşavirler Odasının bulunduğu bir odadayım.
Merkez Bankası Başkanlığına atanması beklenen, İsmail Hakkı Aydınoğlu’ndan, sigara içmek için, koridora geçme iznini söyleyince, belki; ‘Cafer, ben de seninle geleyim. Biraz hava alayım.’ Demişte olabilir. Pencere açılınca, havası temiz oluyordu. Manzarası da güzeldi. Beraber, ayakta sohbet ediyoruz. Benim derdim; O Merkez Bankası Başkanı olur ise, oradan ABD ye tahsile gideceğim. Onun alt yapısını hazırlıyorum. 
-          Yine de, Merkez Bankası Başkanlık görevine başkası atanır ise, üzülmeyiniz. dedim.
Elini döş cebine attı. Kâğıda sarılmış, üç küçük hap – tablet gösterdi.
Eğer kötü haber alır, Merkez Bankası başkanlığına atanmaz ise, Kalp Krizine hazırlık. Dilinin altına koyacakmış.

O da bana, o yıllarda, Aydın’lı, Türkmen olduğunu söylemişti. Çok sonraki yıllar, isim – soy ad listesinden çıkan sonuç; ‘Müslüman Ermeni’ imiş. Ecevit İktidarında, o yıllar da da, Merkez Bankası ya da Maliye Bakanlığı’ndan, (Bakan ya da Merkez Bankası başkanı istese bile) eğitim amaçlı yurt dışına, Amerika’ya, bir ‘Türkmen’in gönderilmesi –etnik olarak-  imkânsızmış!  Hep ‘Müslüman Ermeni’leri gönderme zorunluluğu varmış.

Ben bu geçen sürede, çok uzun sürede, böyle bir durumda – durumlarda, sevdiğim bir Rus Kızına sarılmayı, onu öpmeyi, sayfiye yerinde onu kovalayıp, yakaladığım yerde, sarılıp, birlikte yuvarlanmayı düşleyince, krize girmiyor ya da krizi atlatıyordum. Ondan sonra da; ‘Allah’ım, hayırlı ve iyi olanı nasip et.’ Deyip, normal hayat akışına dönüyorum.

O tür durumlar da, bu aklınızda olsun. Bir an, saniyenin 20 de bir’i ya da bazen toplam 20 saniye,  krize girmeden geçirir iseniz, ondan sonra, her şey normale döner.

27.05.2017 09:07

……………..
 BİR KAÇ İLAVE NOT ve GÖRÜŞ:

Türkler uyuyorlar!
Ben bile, Muammer El Kaffadi’nin, ‘Müslüman Ermeni’ olduğunu bilmiyordum!
“Vatandaşımız Kürtlere, inşaat işleri  – ihale veriyor, onları ekonomik olarak geliştiriyor.” diye seviniyordum.
Türkiye, Ecevit dönemi ilk kez, yurt dışında, Libya’da büyük inşaat işleri almıştı.
Maliye Bakanlığında da, etnik olarak Türk olduğum anlaşılınca, başıma gelmeyen kalmamıştı.

Avrupa’da, bazı merkezler var.  Bağımsız gibi gözükseler de, bunların ABD uzantıları. Düşünce kuruluşları deniliyor.
Ayrıca, İsrail ile; İngiltere ve Almanya, istedikleri gibi oynuyorlar. ABD de, olayları – konuları yanılmak için, onları kullanıyorlar.  Haberleri yok. Kendilerini, oyun kurucu sanıyorlar.

Amerika Birleşik Devletlerine en büyük darbeyi, Türkiye ve Rusya ile de ilişkileri bozarak vurmak istiyorlardı.  (Amerikan elçiliğinde, benim tayin-atamamı engelleyen salak –birey- bunu anlayamaz! ABD ‘nin, korkunç, iş yapılamaz bir ülke olduğu kanaatini -perde arkasında Almanların _ İngiltere’de bir merkezin-  her taraf yayama sonucunu da hesap edemez.)
Azerbaycan – Türkmenistan ve daha başka iki Türk Cumhuriyetini savaştırabilselerdi. Çok konu daha da kolaylaşacaktı. Rusya Ermenilerin den bir kısmını da, bu işte, kendilerinin oyun kurucu olmaları hissi – hissesi, belki maddi ödülü verilmiş olabilir.

Rusya Yönetimi ve Vladimir Putin, bu oyunu, erken kavrayıp – anlayıp, onların arasındaki sorunu anlaştırarak önlediler.  Yoksa, Orta Asya ile Türkiye ve Rusya’nın ilişkileri bozulacak, halkın, orada yaşayan Türklerin güveni sarsılacaktı. Daha sonra da, kapalı etnik kimlikli, Türk sanılan, Türkiye’deki yöneticiler, Orta Asya’nın kurtarıcısı olacaklar ama her iki yerde de Rus – Amerikan düşmanı olacaklardı.  İşte bu işlemden sonra, Gürcistan ve Ukrayna sorunu çıkarılsa, Rusya Savaşına, Almanya’da, Avrupa bölümünden girecekti.  Rusya Parçalanabilirdi.  Türkiye dâhil, tüm Türk Cumhuriyetleri de, Avrupa ülkelerinin sömürgesi olacaklardı. Aynen, Arap ülkeleri gibi, dini ve milli söylemler çok kullanılıp, ne yönetimler, ne halk, ülkede neler olup bittiğini, bir türkü anlayamayacaklardı. Ölmeyip kalan Rusya’daki kızlar, ahırlarda, görücüye çıkarılacaklardı.  Beğen – beğendiğini…

Alternatif Ermeni yöneticiler çoktur.
Yönetimdekiler, kanlı olarak görevden uzaklaştırılacaklar ama öldürülenlerin hepsinin Ermeni olduğunu halk anlamayacak – bilmeyeceklerdi. Çünkü onların yerine gelenler de, kapalı etnik kimlikli Ermeniler olacaklardı.
Amerika’daki yönetim problemleri – sosyal problemler artırılacak ve eğer Rusya ile büyük bir Savaş çıkarılabilir ise, Rus halkı ile birlikte, Amerikan halkı için de, yeni bir çözüm planlanmıştı. Artık Avrupa, dünyayı yönetecekti.

ÇÖZÜM NEDİR? NEREDEN BAŞLANILMALIDIR?

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde, şu anda yönetim ve yöneticilerin hepsi (Kapalı etnik kimlikli) Ermenidir-ler.  Bununla birlikte, Ermeni olmak bir suç değildir. Konularında tam farkında değiller. Bu nedenle, yönetimlerin; Arap ülkeleri – Kuzey Afrika sömürge ülkeleri gibi olmayıp, yumuşak geçiş için, bir önerim olmuştu. Mevcut yöneticilere ve yönetimlere, başkan oldukları ülkede, Rusya’da ve Türkiye’de serbest yaşama – ikamet hakkı karşılığı, yönetimlerin Türkleştirilmesine katkılarda bulunmaları. Sanıyorum – duyum; Orta Asya’da,  en önemli ülkelerden Türkmenistan, bu geçişi sağlamak için, Türkmenlerden, bir yönetim konseyi oluşturulmuş. Bu modelin, diğer Türk ülkelerinde de yaygınlaştırılması.

Türkiye’de açık etnik kimlik, en önemli önlemdir. Sonradan yapılan vatandaşlıklar bitirilince, Anadolu halkında bir anlayış ve anlama sorunu kalmaz. Savaş ya da başka nedenler ile ülkeye gelenler de, ülke dışına çıkarılacaklar.

Orta Asya ülkelerinde de, benzeri bir çalışma. Oralarda yönetim, Rusya ve Türkiye’nin kalıcı güvenliği için, tavizsiz olarak, -etnik olarak- Türk olacaklardır.

Olayların akışının değiştirilmesi için, “KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” nin bir an önce kurumlaştırılması. 

Türkiye ve Rusya’da, “HALK İŞLETMECİLİĞİ” kurumsallaşmasına bir an önce geçilip, bu modelin, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan da da, işler hale getirilmesi.

Ben Rus kızına sarılıp, yatarken, bunları yaptığınızı duyar isem, hiçbir şeye karışmadan,  kenardan sizleri izlerim.  Amerika – Rusya, önemli ülkelerdir. Yazdıklarımın ne olduğunu bilip- anlayacak süper ülkelerdir. Halkları da böyledir. Onlara havale edilen işler, iyi biter.

29.05.2017 10:22:59

….. 
Ankara’da, TBMM – Bilgi Merkezini kurmaktaki kapalı-gizli amacım, evlenecek bir Rus bulmak içindi.  Ak Parti iktidarında, gerçek Rus Kızlarından neden korkuldu ve neden bana kendi kızlarını vermek, kendi kızları ile evlendirmek istediler, halen anlayabilmiş değilim!!!!  Bir Rus Kızı ne yapacaktı ki…..
……  
           




20 Mayıs 2017 Cumartesi

BLOG, WEB SAYFASI – KAPANIŞ NOTLARI:

F-16 Projesinden, Karargâh Teknik Geliştirme bölümüne alındığım günler.
Akşam, Binbaşı Rütbesinde, Komando Tugayından, bir komando subayının evindeyiz. Bu subay ile tanışıklığımız eskidir.

Askerlik dönemimde, subay gazinosunda bir akşam eğlencesi var. 
Sahneye oturmuş bir subay, kaba boydan bir uzun hava türkü okuyor.  Orkestra da susmuş. Salonda çıt yok. Herkes onu dinliyor. Karargâh Destek bölüğünün üsteğmeni.

Ertesi günlerde, yanında bir güzel kız var. Öğrendik ki, yeni evliler.
Ardahan da, bir kıza ‘güzel’ demek zor iş! Çünkü, Ardahan’da,  Türkiye Standartları üstünde, güzel kız çok var.
Nöbetçi subayı olduğumuz günlerden çok, bir plan tatbikatta, kum havuzunda, diğer komutanlar ölmüş, bizim askeri birliği ben idare ediyorum. Sorulan sorularda, verdiğim cevaplarda, savunma – taarruzlarda,  sözlerim destekli mi? Karavana mı dır? (=Atışlar boşa mı gidiyor?) Komutanlara çaktırmadan, onun gözüne bakarak, anlamaya çalışıyorum. Böyle bir geçmişimiz var.
O yıllarda ise, Kayseri’de görevli idi. Akşam biraz erken gelmiştim. Yemeği onlarda yemiştim. ve daha sonra konuk – misafirler geldiler.

Gelenlerden birisi, genç bir komando teğmen ve eşi. Yeni evliler.  Ertesi gün, göreve çıkacağı, -o yıllarda- güneydoğu’ya gideceğini öğrenince, biraz da saygı ile, her ikisine de, daha duyarlı ve özenli davrandım. O yıllarda, o bölgede görev, zor işti! Bunların dışında, galiba bir-kaç ta pilot vardı. Normal sohbet seyrinde, sehpamızın üstünde, rakı – kuruyemiş, meyve vb. ya da bira da olabilir. Hafif sohbet içkilerini de yudumluyoruz.  O gün den, o akşamdan aklımda alan, bir pilotumuzun eşi hanımefendi, Suriye’den geldiğini söyledi. Suriyeli olduğunu…
Detaya giremedim.  Soru sormadım. Ama bu durum, o günden beri kafama takılır. Neden?

Kara deniz’li binbaşı arkadaşın, çok sonra – şimdilerde, isminden – Müslüman Ermeni isim, soyad listesinden- çıkarılan sonuç, ‘Müslüman Ermeni’ olduğudur. Sarışın, uzun boylu eşi hanımefendi de öyle. Ailesi içerisinde bürokratta var. Ben tanışmadım.  Bazı konularda düşünce ve uygulamalarını, dıştan biliyorum.  Şimdi halen görevde ise, etkili bir noktada olsam, vali olarak, görev atamasını yaptırırdım.

Ayrıca, onun üsteğmenlik yıllarındaki, tanıdığım kişiliği ve görüşleri ile, güneydoğu’da da beraber olsak, - diyelim, örnek olarak;- Saddam dönemi, ABD nin açıkladığı yasak bölge kapsamında, Türkiye sınırının hemen karşısında, Saddam’ın bir silah deposu - cephaneliği olsa idi. Ve depo gelecekte, düzensiz – başka güçlerin eline geçme ihtimali açık olarak var! 

Komutana – Generale söylesek. Orası, “Güvenlik sınırımızın dışındadır.” Cevabını alsak ve o depoyu soymaya ya da havaya uçurmaya, General izin vermese bile.... 

Gündüzden anlaşıp, o bölgeye bizim bölükten nöbetçiler olmasını sağlayıp, -onlar da daha iyi paylayıcı uzmanları vardı.- kendi bölüklerinden de,  iki-üç patlayıcı uzmanı ile,  gece, Irak sınırını geçip, cephaneliğe girip, orayı havaya uçurma düzeneğini kurup,  eski teknoloji,  -uzaktan kumanda yok- makaradan tel hat döşeyerek, bizim sınıra geçince, basmalı kolu indirip, o depoyu havaya uçurmaya birlikte gidebilirdik. Kısaca, onun ‘Müslüman Ermeni’ aile geçmişi olması, önemli değildir.

Yine, neden?
Bildiğim kadarı ile, Cumhuriyetin kuruluş döneminde (1923) vatandaşımız.  Belki, aile içinden de, Osmanlının son dönemi savaşlarda, şehit olanlar vardır.  Eskiden, (Bu ‘dinciler’ icat edilmeden önce)  Karadeniz’den, çürük adam çıkmazdı.  Sıkıntı, bunlarda değildir.

Geçen hafta, radyo dan, bir haber duydum. İstasyon arar iken, yarım işittim. İçişleri bakanlığımızdan bir yetkilinin açıklaması.  Suriye’den, Savaş dönemi veya son 10 yıl da da olabilir.  SURİYE’DEN, 15 BİN KİŞİ, TÜRKİYE VATANDAŞLIĞINA GEÇMİŞ!  İstisnası, tahmin – onların hepsi ‘MÜSLÜMAN ERMENİ’ dirler ya da, Müslüman etnik kimliği ile vatandaş olanlardan,

- belki –  de içlerinde, 1910 lar da olduğu gibi;
‘GİDELİM TÜRKİYE’YE, KIRALIM TÜRKLERİ. OLSUN ERMENİSTAN!’ diyen kişiler de vardır.   ve bunların, polis, emniyet üst kademe, jandarma – ordu, bürokrasi de, en iyi görevlere, 5-10 yıl içinde, çok önemli görevlere gelmeleri için mi? VATANDAŞLIK VERİLDİ!..

Bu durum, benim kadar, o subay arkadaşları ve hepimizi ilgilendirir!....
Bu duruma ve uygulamalara, ülkemizin – hepimizin güvenliği için, -can pazarında- bedel ödemiş, Karadeniz’li, Rize’li,  Osman Pamukoğlu Paşa’da buna karşı olur.

BÖYLE VATANDAŞLIK VERİLMEZ!!!!!!!!!!
Ne olur ise olsunlar, bunların hepsi, teker teker yeniden incelenip, geçici konaklama – geçici vatandaşlık statüsüne dönüştürülmelidirler. 

SAP İLE SAMANI, BİRBİRİNE KARIŞTIRMAYALIM.
Gerçekçi ve doğru olalım.
Bazı dış güçler, böyle vatandaşlıklar vermemizi isteyebilirler. Bunun ortamını, gerekçesini hazırlar ve gelecek yıllar için, el ovalarlar.   Bunlar, basit değil, geleceğe yönelik, çok önemli yatırımlardır. Tehditlerdir.

*  *  *

Sanıyorum, önce Gazete Patronu Aydın Doğan’ın yanında yetişmiş, sonra Cumhurbaşkanımız Başbakan iken, uzun dönem yanında –en önemli – Danışman görevinde bulunmuş; HAYATINDA, HİÇ DAMDAN DÜŞMEMİŞ! ‘Müslüman Ermeni’ bir Başbakan Yardımcımız vardı. Bir-kaç yıl öncesine kadar da, TRT den sorumlu idi. Şimdi, bir kenarda duruyor. Onun şu anlamda bir tabiri -tanımı vardı.

‘Türk Milleti, asırlar boyu, zor da, dar-da kalanlara vatan kapılarını açmış ve onlara sığınma hakkı vermiştir.’

Öncelikle, bu durum, Türk Milletinin övünülecek bir vasfı değil, tüm Kutsal Kitaplar da, açık talimat olarak verilmiş bir hükümdür.  Bu ayet tanımlarına Türk Milleti de uyacaktır.  Çünkü, Türk Milleti, inançlı bir millettir.

Özellikle afetlerde, savaş durumların da, bir toplum ve topluluğa yönelik toplu kıyımlarda, bunu yapmak – bu yardımda bulunmak, insani bir görevdir.  Kim olur ise, olsun. Zor da, dar da kalanlara, geçici barınma hakkı verilmelidir.  Bu şartların oluşması çok zaman alır ise, onlara, anlayışlı davranılmalıdır.  Yardımcı olunulmalıdır. Tarihi, geçmiş ve gelecekte, bir risk olmayan millet ya da grup ise, (Devlet Memuru olma kısıtlaması olan – SSK sözleşmeli çalışma hakkı olan) geçici vatandaşlıkta (*) verilebilir. (Bu seçenek, farklı isimlendirmeler ile, çeşitlendirilebilir.)

Onlar da doğru duracaklar. Kanunlara ve toplumsal yapıya uyacaklar.
Çeşitli neden ve durumlarda, -insanların ellerinde olmayan bazı düzenlemeler vardır.- 1800 lerden sonra, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde, geleceğe yönelik, iç göçler yaptırılır iken, -din değiştirmiş- gözükerek,  ya da kendi isteği ile Müslüman olanlar vardır. Türk – Türkmen diye kendilerini tanımlayan, Ermeni bazı vatandaşlarımız, Osmanlı İmparatorluğu dağılma döneminde, Türkler ile birlikte ‘net-açık’ duruş sergileyenler de vardır.  Cumhuriyetin kuruluşunda (1923) böyle olanlar, Türk Statüsündedirler.  (Askerlik ve nüfus kayıtlarında ise; Müslüman Ermenidirler.)

Olayların farkında olmadan, iki-üç kuşak geçtikten sonra, yaşam değeri, yaşam tarzı olarak ta, yapı değiştirmişlerdir.  Nihayetinde, bunların hepsi de insan. Bu durumu akılcı ve doğru görenler de vardır. 

Geçen sürede, herkes açık etnik kimlikte olsa, birliktelikte, hiçbir sorun da kalmazdı. Bilinerek, evlilikler yine yapılırdı Daha sağlam ve iyi evlilikler de olurdu.  Dış güçler de, onlara dayalı hesaplarda yapamazlardı. Bunların çoğunluğu, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda, savaşlarda, iç olaylarda, vatandaşlık hakkını sağlama – garantiye almış insanlardır.  Senden – benden bir farkları yoktur.  BUNLAR DIŞINDA, BAŞKALARINA VATANDAŞLIK VERMEK, MİSAK_I MİLLİ İLKELERİNE AYKIRIDIR.  Cumhuriyet Kurulduktan sonra ki bazı uygulamalar, aile geçmişi ‘Müslüman Ermeni’ olan, bu ülkenin, asli vatandaşlarının da bir sorunudur. Hepimizin vatanını ve geleceğini tehdit etmek ihtimali olanlar, bu ülkeye ‘Asli Vatandaş’ yapılamazlar.

Daha açıkçasını söyleyeyim mi?
Somut örnek üzerinden gider isek; Eğer ‘Müslüman Ermeni’ aile geçmişinden geliyor ise, Osman Pamukoğlu Paşanın da içinde olacağı bir Komisyon’un, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana vatandaşlığa geçenlerin –grup, grup incelenmesi- belki, vatandaşlık statülerinin değiştirilmesi, hepimizin ihtiyacı ve güvenliği için gereklidir. 

(Bu kadar)
18.05.2017 15:48:00

(*) Üst metinde kullanılan ‘Geçici Vatandaşlık’ deyimi, -geçici ikamet izni- geçici çalışma izni anlamına daha yakındır. Her ülkenin, kendisine has bazı özellikleri vardır. Bu özellikler, Güvenlik Kavramı ile de yakın bağlantılıdır. Oluşum-kuruluş ilkelerine de uygun olacaktır.

Avrupa Birliği (AB) ‘nin, yakın gelecekte, şekil değiştireceği beklentisi vardır. Bölge dışı Ukrayna, Gürcistan, Moldova dışında, AB tam üyesi ülkelerden de, başka ayrılmalar beklenmektedir.  AB’nın, tanım ve amaç değiştirmeye de ihtiyacı vardır.  Belki de, AB üyesi ülkeler de, üç sınıfa ayrılıp, bazı ülkelerin vatandaşlarının serbest dolaşımına kısıtlama – sınırlamalarda getirilecektir.  Sınır kontrolleri, ister istemez artacaktır. Teknolojik kontrol yeterli olmayınca, sınıflandırma pasaport-kimlik değişimine gidilecektir. Kısaca, son 40-50 yıl da, şekil değiştiren, öngörülen, beklenen sistemler değil, daha farklı ve doğru sisteme geçilecektir. Tahmin, son durum tanımlarından – tanımlamalarından sonra, Avrupa ülkelerinin hepsi de, kapalı bir iç çalışma ve yeni düzenlemelere gideceklerdir.

Türkiye’de, arazi ve vatandaşlık konuları, hep bir ‘oldu-bitti’ye getirildi!
Büyük Şehirlerde,  imar planına uygun, arazi – arsa düzenlemeleri olan, yer gösterici ‘Çap’ denilen, bilgi ve belgelerin yenileri yapılıyor. Yenileri çiziliyor ve eskisi rafa kaldırılıp, ona uygun,- sanki yasal gibi-  yeni imar izinleri ve tapular veriliyor! Arazi, kâğıt üzerinde, konum ve şekil değiştiriyor ve Devlet arazileri yasal olmayan şekilde, bireylere dağıtılıyordu. Hiç kaydı olmayan yere, ya da yukarıda bahsedilen yeni ‘çap’ düzenlemesine uygun, tek etnik gruptaki kişiler, gösterilen yerlere, apartman – bina yapıyorlar. Belediye, tapu kaydında olmayan yere,  elektrik – su veriliyordu.
Buralara sahip olanların bir kısmı da, hileli yol ile vatandaşlık almış insanlar! Ya da vatandaş bile değiller, belediyelerin korumasında, yemek verilen, ev verilen yeni insanlar!

Başka ne denir ki??? Belediye Meclis üyeleri de (iktidar ya da muhalefet) tek etnik grup. Hepsi bu kadar açık.

Avrupa ülkelerinden, hiç yardım almadan, bazı Avrupa ülkelerini bilgilendirmeden bu işler yapılmalıdır.  Bizleri yanıltırlar. Aldatırlar. Kandırırlar.

DOST, GEÇİŞ DÖNEMLERİNDE BELLİ OLUR.
Amerika- Rusya ve iyi hukukçu ihtiyacı olunca, Ukrayna’dan da hukukçular gelmeyince, bu konuyu tek başımıza çözemeyiz. Uluslar arası, çok güçlü ve örgütlüdürler. Aynı modeli, tüm Türk ülkelerinde uyguluyorlar.

Sadece Irak, Suriye değil, Afganistan ve Pakistan’daki, Balkanlardaki Müslüman Ermenileri de bu ülkelere ve –belki Rusya’ya da- dolduruyorlar. Moldova ve Gürcistan’a da… (Bazıları da ‘Türk’ rolünde) Bunu bilinçli ve sistemli, süreli bir plan çerçevesinde yapıyorlar.

Tüm bunlar ile beraber, mevcut yapılanmada, bu konuda o yanlışları olanlara aldanmış,  arazi – ev konusunda, suç ortağı yapılmış, gerçek vatandaşlarımızdan –az, düşük gelirli olanlarının-, birden mağdur olmalarını önleyici, sahte sahiplikten,-  belki yakınlarda bir başka yerde, süreli kiralamaya – dönüştüren bir yeni düzenleme de yapılmalıdır. Çünkü, devlet; vatandaş, halk için vardır.

============

İNGİLİZLERİN, FRANSIZ ERMENİLERİ ile RUSLARA HAZIRLADIKLARI TUZAK, SONUÇTA BAZI İNGİLİZLERİ NASIL ETKİLEDİ?

Ortaokul yıllarımda, Kayseri Caddelerinde, genellikle yazlık ya da kapalı sinema salonları yakınlarında, eski kitap ve yarı çıplak kız dergileri – eski çıplak kız gazetelerini satan seyyar satıcılar vardı.  O dergiler, ‘PAZAR’ adı ile çıkan bir gazete idi. Apıç arası gözükmezdi ama resimler, renkli - çıplak olurlardı. Buna benzer, ülke içi, eski yayınlar.  Yabancı dergi olmazdı. Bizim yaşımızdaki çocukların ilgileri; onların yanında, TEKSAS, ÇELİK BLEK; TOMMİKS, KİNOVA, RET KİT, eski çizgi romanları satın alır, okur ve aide ederdik. Ucuza mal olurdu.

Bir gün, onların birisinde, 3. hamur kâğıda basılı bir kitap gördüm.  Küçük ebatlı. Cep tipi ve kapağında, yarı beline kadar açık bir kız fotoğrafı olan kitap. Bir-kaç sayfasına baktım.  Günümüzde, ‘cinsel fanteziler’ denilen şeyler yazıyor. Kitap satan – kiralayan adam,  elimden aldı. “O kitaba bakamazsın!” Dedi.  Okumamız yasak mış.  Zaten orada okuduklarımızı, basit çizgi romanları bile,  ev’e de götüremezdik.  İsteyen, kaldırımlara oturur. Okur ve iade ederlerdi.
Lise yıllarımda, ayrıca bekâr evim vardı. İstediğim kitabı alırdım. Okurdum.
Tesadüf bir arkadaşta, benzeri bir kitap gördüm.  Ödünç aldım. İlk kez okuyorum.
Kitabı okuyup – bitirene kadar, sabaha kadar, yatakta, kaç kere kıvrandım.
Breh… Breh… Hiç olmayacak şeyler….
Ondan sonra, o tür kitaplara bakmazdım. İade ettiğim arkadaşa da görüşümü söyleyince, o da bir yol ile, o kitabı kaybetti.

O kitapların ne olduğunu, çok yıllar sonra, aşağıda bir yazıda ‘Tarihi Notlar’ diye adı geçen, küçük kitapçıkta buldum.  O kitapların – bazı çeşitleri- bir ülkeyi işgal etmeden önce, o ülkeyi işgale hazırlama amaçlı yapılan, bilimsel bir çalışma imiş!!!

Sadece, sözü geçen ‘tarihi notlar’ kitapçığında değil, başka eski kaynaklarda da, Fransa, sanki ‘Fransız Ermenileri’ aracılığı ile, İngilizler tarafından, istenilen şekle dönüştürülecek bir ülke ya da toplum gibi bir izlenim ‘daima var’ gibi idi. 

FRANSA – RUSYA arasında bir savaş çıkarılmak isteniliyor.  O dönem İngilizlerinin araştırmalarında, yönetim de ve halk için de, Rus etnik kökeninden gelenler, aile yaşamları, kadın-erkek ilişkileri, beklenilenin üstünde, düzgün ve iyi.  Daha önemlisi, İncil’e uygun yaşıyorlar.

Bu duruma bitirmek ve evlilikler de, evlilik dışı cinsel yaşamı özendirmek, teşvik etmek, akla getirmek için, insanları bu konuda düşündürmek için, Fransızca yazılmış olan birkaç fantezi kitabının yazarlarını araştırıyorlar.  O yazarların, Fransız Ermenileri oldukları öğrenilince, Fransa’da o kitapları basan matbaadan, onlar ile irtibata geçiyorlar.

Küçük kitapçıkların başlığı, “Rus Saraylarında, Güvenli Cinsel İlişkiler.”
Saray yönetiminde, devlet üst kademesinde görevli insanların eşleri, aile değerleri ve eşlerine bağlı kadınlar. Bununla birlikte, sadece bir tane, tek kişi ile de, evlilik dışı, gizli, sürekli ilişkileri var. Konu bu. Bunu anlatan, öğreten, yol gösteren, ayrıntı veren, yeni fantezi kitap siparişleri veriliyor. 

70 – 80 tane gelen kitaplardan, önce 15 – 20 si, sonra 30-35 kitap, Saray Rus kadın isimleri ile,  Rusya Ermenileri tarafından Rusça’ya, Rus Diline çevriliyor.  Rusya’da dağıtımında ya da sonraki aşamalarda, ne oldu – neler oldu? Bunlar verilmiyor ama bir-kaç yıl içinde, İngiltere’de eğitim görmüş ya da İngilizlerden eğitim almış, çok sayıda Fransız Ermenisi bayanlar, Rusya’ya girerler. Alt Ermeni çeşitlerinden bir gruba, sadece eğitim değil, mesleki ya da spor vb. amaçlı yatılı okullar açıldığı, o okullardan kızların, saraya ya da devleti yönetenlere gönderildiği türünde bir ek notta var idi.

İngiltere’de, Rusça’ya çevrilen kitapların aynı ile birlikte, erkek ilişkilerini cazip gösteren başka fantezi kitapların da piyasaya çıktığı sonradan fark edilir. Fransa kaynaklı ama o matbaanın baskısı değil! Bir süre sonra da, bazı İngiliz kızları, Rusya’daki okul türü eğitime tabi tutulurlar. ve o yıllarda, İngiltere’de, normalin üstünde bir oranda, çarpık ilişkiler gelişir. Çok daha sonraki yıllarda, İngiltere’yi çok etkileyen kitapları yazan kişi, Fransa’da tespit edilir.  Ve o kişinin, cinsel yönden iktidarsız olduğu, kadın-erkek ilişkisini başaramadığı – yapamadığı, sürdüremediği öğrenilir.

Bu paragrafın son satırları, bu alandaki düşman saldırılarına hazırlıklı olunulması ile birlikte, insan karakteri, aile düzenlerini bozmaya çalışanların, bumerang etkisi ile, kendilerinde çok daha büyük hasarlar oluşma ihtimalinden söz edilip, savaş öncesi ve savaş durumunda da bu konulara dikkat edilmesinin gereği ve önemi vurgulanıyordu.

Son söz; Savaş Geçicidir. İnsanlar, İnsanlık ve ülkeler kalıcıdırlar. Savaşta bile olsanız, bir gün dost olarak yaşayacağınız bir toplum -ülke özelliğini bozmaktan kaçınma öğütleniyordu.

18.05.2017 18:01:05

EK: Özel Uyarı notu:
Yukarıda anlatılmak istenilen; Çoğu insanın yaşam sürecinde, değişik durumlarda, konumlarda, farklılıklar olabilir. O durumlar bireyi ilgilendirir. Bununla birlikte, günümüzdeki Savaş Mantığı ve modelleri, geçmişten çok çok farklı değildir.  Bir milleti ve ülkeyi, toplumu hedef alıp, geçmişte, yapılan bazı çalışmalardan söz ediliyor. Bunların farklı şekilleri, günümüzde de vardır. Etnik geçmişiniz Rus, İngiliz, Türk ya da başka bir millet olduğu için, özel hayatınıza, aile bireylerine –özel amaçlı- yapılan saldırılardan bahsediliyor. Devletin bu ihtimallere karşı da örgütlenmesinin gereği anlatılıyor.
=============================   

DİN” KONUSUNDA, KORKULAN NEDİR?

Dünyanın dertleri – sıkıntıları bitmez.
Kendi ülkemizde, sınırlı bir alan da, bir korunakta, vatanımızda yaşar iken, bazı konular da, bazı temel ilkelere uyma zorunluluğu vardır.  İster aynı inanç grubunda olalım, ister farklı yaşam tarzında ya da farklı bir inanç sisteminde.

Kutsal kitaplardaki temel esasta, inançlı insanlar; mümindirler.
Aynı inanç grubunda olanlar ile de, ihtilafa düşülebilir. Anlaşmazlıklar olabilir. Farklı inanç grubunda olanlar ile de.  Bir din mensubu olmak, o din’in kurallarına göre yaşadığınız – olduğunuz anlamına gelmez. Başkalarına, din – inanç konusunda, size, ailenize, toplumunuza zarar vermediği sürece konuşma ve tartışma hakkınız yoktur. Özellikle günümüzde, her isteyenin istediği kitabı alıp okuma hakkı vardır.

Bu durumda sıkıntı, biraz da, Kutsal Kitapların, tercüme, kelime anlamlandırma, kelime yorumlanma yanlışlarından da kaynaklanan bazı eksikler vardır.  Bu konuda bile, tartışmak – konuşmak, bana göre yanlış sonuçları ortaya çıkarıyor.  Karşınızdaki kişinin isteyip – beklediği de bu harekettir. O konularda, böyle bir sezinti olunca, onlardan uzak durmak gerekiyor.  Bir kelimenin, başka bir kelime ile değiştirilmesi bile, çoğu konuda farklı sonuçlar doğurabilir. Bunun nedenleri de, kutsal kitaplarda vardır. Bazı konuları, kısmet olur ise, kişinin – bireyin kendisinin bulması – görmesi gerekiyor.  Nihayetinde, farklı isimler ile söylenilen semavi din mensuplarının, en önemli konuda, birbirleri ile evlilikte bile bir sıkıntı olmaması çok şey ifade ediyor.

Bunun bir etnik grup tarafından ele geçirilmesi, gâvurluktur.
Kusura bakmasınlar ama İmam Hatip Okullarının yatılı bölümlerine, hep Müslüman Ermeni aile geçmişinden gelenleri alıp, Türkleri uzak tutmak, gâvurluktur. (*) Bu konu, Üniversitelerde, parasız yatılı okulları ele geçirmeye de benzemez. Tek Tanrı’lı Din mensupları, kardeştirler. İnanan insanlar kardeştirler.  Ortaokul’dan sonra, 4 yıllık lise eğitimini tamamlayınca, birden – sınavsız, hemen ‘Devlet Memuru oluyorlar’ diye, bir camiye imam oluyorlar diye, bu ülkenin evlatları arasında, temel de, dini konuda, etnik ayrımcılık yapmak, din’i; baştan bozmak demektir. Ermeni örgütlenmesinin, -gerçek olmayan- siyasal, etnik İslam’ın temelini atanlar, o okula, davet üzerine kayıt yaptıran çocuklar değil, bu organizasyonu yapanlardır. Bunda Allah rızası yoktur. O eski dönemler de, bir tane bile, yatılı, etnik olarak Türk öğrenci yokmuş!!!!!

O çocukların bilmeden, ne olduğunu anlamadan öğrenci olanların arasında benim birkaç yakınım da vardı. İlkokulda iken, onların arasına gider, okulda yatardım.  Orada, diğer cemaatlerde - dini gruplarda olduğu gibi, kötü bir şey yapılmıyordu ama amcamın oğlunun annesi bile Ermeni imiş!... (Beni de, tek oğlu kadar sever. )  Aile de o tür bir Ermeni olmayanın çocukları da, oraya alınmıyorlarmış!!!!

Bunları açık konuşarak, sakin ve makul bir şekilde, geleceğe yönelik, normal bir döneme, birlikte girmeliyiz. Gerçek etnik kimliklerini gizlemek için, “KAPALI ETNİK KİMLİK” kıskacından kurtulup, dış güçlerin elinden, bu ayrıştırma silahını almalıyız. Türkiye’de sinmiş bekleyen, başka kötü niyetlilerin hesaplarını birlikte bozmalıyız.  DİN, bu kapalı hesapların bitmesinden sonra, normal seyirde, gerçek yerini almalıdır.

Din ve inanç konusundan, etnik konular ayrı tutulmalıdır. Dini mesajlar ve kutsal kitaplar herkesindir. Herkes te, o tür görevlerde olmalıdır.

18.05.2017 20:50:16

….
(*) "gavur" anlamında değil, mecazi anlamdadır.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

GELECEĞE YÖNELİK NOTLAR:

GELECEĞE YÖNELİK NOTLAR:


-          ABD ve RUSYA’dan ilk beklenti;

Vali, kaymakam, bakanlılarda üst görevlere yeni atanacak kişilerin, tamamlayıcı kurs ve gözlem gezilerini, ABD ve RUSYA’ya yapmaları idi. Bunun ön hazırlık çalışmaları.


-         İkinci ana konu; Çevirmen – Tercüman ve Mütercim.

Eskiden hatırladığım, Ankara’da bir “DEVLET LİSAN OKULU” vardı. Bakanlıklarda, Devlet Memurlarından torpilli olanlar, hem aylık maaşlarını alırlar ve hem de tam gün, orada, bir sene yabancı dil eğitimi alırlardı. Sakarya 7 Göller, Yabancı Dil Eğitim Merkezi faaliyete geçmeden önce, bu yaz tatili döneminde, ABD’nin ‘AMERİKANCA’ sistemlerinden birisi ve ‘RUSÇA’ Eğitim şekline dönüşmesi – dönüştürülmesi için, okul yönetimi dâhil, o yapının bir gözden geçirilmesi.  Değişik seviye ve kurlar da, değişik amaçlı ve değişik süreli eğitime alınacak kişilerin, geliş – öğrenci alış sistemleri üzerinde bir ön çalışma.


      - Sakarya 7 Göller, ‘TÜRK – AMERİKAN LİSESİ’ kontrolünde, yeni dönem için, Türkiye’de, İlk Okul, Orta Okul ve Liselerde okutulan ‘Türk Edebiyatı’ – ‘Türk Tarihi’ ders kitapları yenileneceklerdir. Bu komisyonunda görev alacak olan, Üniversite Mezunları arasından seçilecek, etnik olarak Anadolu Türk’ü olan 3-5 kişinin, Ankara- Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde, ‘ESKİ TÜRKÇE HARFLERİN, DİL YAZIM KURALLARI, KELİME ANLAMLANDIRMA” dallarında, Yüksek Lisans Öğretimine alınmaları.

İstanbul yakınlarında yerleşkesi olan, Sakarya 7 Göller, Türk – Amerikan Lisesi Öğrencilerinin geliş yerleri; Yakın Asya Türk Ülkeleri, Rusya, Gürcistan, Ukrayna, Moldova ve Amerika Birleşik Devletleri olacaktır.  Lisenin Öğretim Üyeleri de – öğretmenleri de, bu ülkelerden geleceklerdir.

Sakarya Üniversitesi ile de bağlantılı, bir – kaç dış “Çalışma Grubu”nun olması – oluşturulması, konuların daha objektif ve doğru değerlendirilmesi sonucunu ortaya çıkaracaktır. Bu tür çalışma gruplarında,  örneğin, yeni bir ‘Türk Edebiyatı’ – İlk ve Orta Öğretim ‘Tarih Ders Kitabı’ hazırlanma komisyonunda, bu dallarda iyi yetişmiş, ‘Müslüman Ermeni’ etnik geçmişleri olan Öğretim Üyelerimizde –asli- üye olacaklardır.

Türkiye’deki durumun kısa hikâyesi şöyledir:
1789 Fransız İhtilal inde, planlama ve uygulama da görev alan, Kraliyet Sarayı bağlantılı bazı İngiliz Uzmanlar, 1800 lü yılların ilk çeyreğinde,   Fransa İhtilal’i içinde görev alan, Fransa vatandaşı Ermeniler ile bir kapalı toplantı yaparlar.  Hedef: Osmanlı İmparatorluğu Coğrafi alanındaki ülkeler ve toplumlar. Herkese bir görev verilir. Ekonomik bütçe, iş dalları çizelgesi vb. Daha sonra, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan Ermeniler ile, kapalı – özel toplantılar yapılır. Harekât Liderleri, yönetim grupları belirlenir.

1840 lı yıllarda, Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde – topraklarında, bir hareket başlatacak hâkimiyet sağlanır.  Bununla birlikte, Osmanlı vatandaşı bazı Ermeni Grupları, Osmanlı - Türkler aleyhine kullanma güçlükleri ortaya çıkar.  Bu güçlükleri ortadan kaldırmak için, 1850 – 60 lar da, üzerinde çalışılan Kafkasya Ermenilerinden bazı gruplar; Anadolu’ya, Orta Doğu’ya, Kuzey Afrika’ya göç ettirilirler. Cumhuriyet döneminde, Balkan Ülkelerinden getirilen göçmelerin, bir kısmı da, çok alengirlidirler!

Geçmişi o yıllara – o dönemlere dayanan şekilde, etnik olarak Türk olanlar, Edebiyat, Sanat ve Tarih konuları dışına itilirler. Bir kısmı da yok edilirler. İngiliz Kraliyet Sarayı Uzmanlarının, yetenekli ve yeterli gördükleri bazı Ermeniler, Türk-Türkmen, kapalı etnik kimliği ile, ‘Müslüman Ermeni’ etnik geçmişlerini gizleyerek, devreye girerler. Yeni Türkiye Cumhuriyeti döneminde ve halen, bu ekolden gelen kişilerin hazırladıkları Edebiyat ve Tarih ders kitapları okutuluyor.

BU yeni KİTAPLARIN HAZIRLANMASIN DA, SADECE AMERİKAN ve RUS UZMANLARIN DEĞİL, AVRUPA’nın diğer MİLLETLERİNİNDE KATILIMDA BULUNMALARINI ya da KOMİSYONLARDA OLMALARINI, TÜRK MİLLETİ ARZU EDER.

Bununla birlikte, ANADOLU TÜRKLERİ’nin, büyük temel eksikleri de şuradadır.
Bu dalda yetişmiş yeterli elemanları yoktur.  Yetişmeleri –etnik olarak- engellenmiştir.  Var olanların tamamı, ‘Müslüman Ermeni’dirler.  Anadolu Türklerinin, eski Türkçe Yazı okuma- sadeleştirme, kaynaklara ulaşma sıkıntılarını aşma dönemini yeni yakalıyoruz.

(1880 de, Anadolu Türkleri’nin yaptıkları kapalı toplantıda, alınan karar; günümüz ‘Misak-ı Milli’ ülke sınırlarıdır. Tarih ve Edebiyatta, Kültür de, Sanatta öz’e, gerçeğe, aslına dönüş görevi, daha ileri, uygun bir tarihte, yeni nesillere bırakılır.)

Şu açıdan bu konu çok önemlidir. Bir başka kültür ve etnik yapıdan gelen bir kişi, eski bir eserde, aynı yazarın bile, farklı dönemlerde, farklı eserlerini seçerler. Bazı edebiyat yazarlarını, eserlerini, şiirlerini ve şarkı sözlerini göz ardı ederler.

Aynı edebi eseri, bir Türk, günümüz diline göre sadeleştirme yapar ise, başka sonuçlar çıkar, Bir başka aile, milliyet – kültürel geçmişi olan kişi sadeleştirir ise, daha başka anlayış ve düşünce ekolü ortaya çıkar. Eser seçimi – yazar seçimi ve anlamlandırmaların; ‘aslına uygunluğu’ tartışma konusu olur.

(Günümüzde, -uzaktan tahmin- Türkmenistan’da da,  EDEBİYAT ve TARİH ders kitaplarındaki seçimleri, Avrupa’da bazı merkezler ile bağlantılı, ‘Müslüman Ermeniler’in yaptıklarını sanıyoruz. – Devlet Başkanları, İç İşleri, Dış İşleri, Savunma ve Maliye Bakanlarının etnik geçmişlerine bakınca, Orta Asya Ülkelerinin, dış genel görüntüsü – dış algılanması böyledir.- O kitapların da, Ruslar ile birlikte, gözden geçirilmesi gerekiyor. Edebiyat ve Tarih Ders Kitapları; ‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ Formatına uygun şekle dönüştürüleceklerdir. ) 

SONUÇ: Sakarya 7 Göller, Türk - Amerikan Lisesi Organizasyonunda, ilköğretim ve lise düzeyinde, yenilenecek; ‘Türk Edebiyatı’ ve ‘Tarih’ ders kitaplarının hazırlanmasında görev alacak, eski Türkçe‘yi okuma ve kelime anlamlandırma konularında yeterli olacak, etnik olarak Türk bir-kaç uzmanın, Yüksek Lisans eğitimine, bu amaçla başlamaları – başlatılmaları.  Belki bu komisyon, yine Türk – Amerikan Lisesi koordinasyonunda, Sakarya Üniversitesinde de oluşturulabilir.

Duyum ve sanı – Sakarya Üniversitesinde, şu anda bile, bu konuda – konularda uzman, gerçekte ‘Müslüman Ermeni’ aile geçmişinden gelen, ‘Türk- Türkmen’ ya da başka etnik gruplardan olduğu söylenilen - sanılan öğretim üyeleri vardır.
KONUNUN DOĞRU ANLAŞILIP, ONLAR İLE İŞBİRLİĞİ İLE  - AÇIK ETNİK KİMLİK İLE - , YENİ DÖNEME BİRLİKTE HAZIRLANILMASI DİLEĞİ.
BU ÇALIŞMALAR BİRLİKTE YÜRÜTÜLECEKTİR.

(bu kadar)
8.05.2017 12:15:04


-

 

SAVAŞLAR – İHTİLALLER!

Ana sütunda, “AMERİKA ile RUSYA’NIN, NÜKLEER SİLAHLAR İLE ÇATIŞMALARINI ÖNLEME KOMİTESİ. (Gayrı Resmi – Ülkelerin Savunma ve Dış İşleri Komisyonlarınca, detayları bilinen.)” diye bir yazı vardır.

Tarih kitaplarında okunulan ‘SAVAŞLAR – İHTİLALLER!’ in –bazı gerçekleri- çoğu zaman bilinmezler ve yazılmazlar. Savaşı yöneten komutan ve o savaşta ölen askerler bile – bazen- bu gerçekleri bilmezler.

Bazı savaşlarında, ortada bir şey yokken, küçük bir kıvılcım ile başladığı sanılır. 

Ana sütundaki öneri, bu tür bir “oldu – bitti” durumunda, küçük bir çatışmadan, aniden oluşacak alevi küllendirmek, büyümesini önlemek, aynı zamanda, her iki büyük ülkenin Savunma ve Dış İşleri Komisyon üyelerinin, konuya müdahil olmalarını sağlamak için de bir zaman kazandırmaktır.

Bundan başka bir amaç yoktur.


  


BİR DÖNEM KAPANIRKEN, Ben de; yazı – blog işlerini bırakırken…

Bundan 17 yıl önce, TBMM – Bilgi Merkezi’ni kurmak istemiştim.
Ana amaç; Bölgemiz ile ilgili kararlar alırken, o kararlara dayanak olacak bilgilerin temelini sağlamlaştırmak – doğrulamaktı.
Birlikte çalışmayı arzu ettiğim ana ülkeler ise; ABD, Rusya, Almanya idi.
Geçen sürede, Almanya’nın biraz geride tutulması gerçeğini gördüm!

Karadeniz ülkeleri konusunda; -bölge ve dünya barışı için- Coğrafi esaslara dayalı, Doğu- Batı Karadeniz ülkeleri diye ikiye ayırmanın, önem ve gereğini anladım.  Kısaca, AVRUPA’NIN GİRİŞ KAPISI’nın, İstanbul’daki Sirkeci Tren İstasyonu değil, SOFYA TREN İSTASYONU olduğu gerçeğini kavradım. Bulgaristan ve Romanya, Avrupa’ya ait ülkelerdi. Ukrayna, Moldova ve Gürcistan ise, Doğu Karadeniz ülkeleri idiler. Durum böyle olunca, ortaya; ‘KARADENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD’ çıktı.

Varsa bundan daha iyi bir çözüm: Onu da sizler söyleyip, yazınız.

Önümüzdeki yıllarda, yazdığım projelerden, önerilerden –bir kısmının -  içinde olacağım. Diğerlerini başkaları yapacaklar.

9.05.2017 21:27

Bir başka deyiş ile; Dünyada, her yeni geçiş dönemlerinde, bazı sarsıntılar olur. Ülkeler, toplumlar, milletler yerlerine otururlar. Bu dönemde, kendi iradesini, kendi çözümünü ortaya koyabilenler, hayatta kalırlar. Başkalarından çözüm bekleyenler, bu güç ve iradeyi kaybedenler, yok olurlar.

Türkiye Cumhuriyeti hükümetinde, bu güç ve irade vardır.
Belki bazı politikacıların canları yanacak. Belki, bazı işadamlarının mallarına – servetlerine, arazilerine, kısmen ya da tamamen el konulacak ama –normalleşme- için, gerekli olan bu uygulamaların süreci, önümüzdeki seçim dönemine kadar tamamlanacak gibi. Ondan sonra, “Karadeniz üçlüsü + ABD” olarak, yolumuza devam edeceğiz. Dünya toplumları ve ülkelerinin içerisinde var olan yer – konum ve amacımız net olarak ortada olacak. Aynen, Halk İşletmeciklerimizin hesaplarının netliği - açıklığı gibi… 

Önümüzdeki bir-kaç yıl, ben de ortalarda çok gözükmeyeceğim. İç güvenlik konularını bilemem. Ruslara şu mesaj ve amacımı, çok açık olarak, yazdım – söyledim:
Türkiye’de halen, geleneksel yöntem ile çocuk yapılıyor.
Evleneceğim kızları ile yatmak, cinsel birliktelik yaşamak durumundayım. Biz de adet böyledir.
Bir odada, kafanıza tas gibi bir şey geçirip, makineye bağlanarak çocuk yapmak değil, yatak odamızda, sarılarak yatmak istiyoruz.
 Şimdiden açık olarak belirttim. Amerika’da da böyle yaptım.

ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLER SONRASI, çok daha demokratik, adil, çok ayrıntısı, Rusya ve ABD tarafından bilinen, sosyo-ekonomik projelerimizin,  tüm halkımıza, tüm vatandaşlarımıza, huzur, refah ve güvenlik getireceğinden eminim.

Halk İşletmeciliklerinin, ilk kuruluşta, yönetim yapılanması, biraz farklı ve kapalı olacak ama, ikinci ve üçüncü aşamalarda, bu işletmeler, tüm vatandaşlarımızın yararlananacak ları,  işyerleri olacaklardır. Genel alan ve iş – işyeri dallarda, genel ekonominin ne kadarının bu model de olacağının üst sınırını, hükümetler belirleyeceklerdir.  

İnsanlar, hayatlarını sürdürebilmek için, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, yeterli ve güvenli gelire sahip olacaklardır. Emeklerinin karşılığını alacaklardır. Çoğu alan da, genel ekonominin yüzde 40 ‘ı civarında bir oran ile, farklı bir seçenek – model olacaktır

Yeni bir döneme de, böylece geçilmiş olacaktır.   10.05.2017 11:21

=========  

Bağımsız bir not konusu:

“HALK İŞLETMECİLİĞİ ÜST YÖNETİMİ” nin, alınan işler ve alınan sipariş gelirlerinden alacağı pay ne kadar olacak? Nasıl olacak?

“KARADENİZ ÜÇLÜSÜ” ile irtibatlı her ülkenin, birbirlerinden bağımsız, o ülke ile ilgili bir üst yönetimi olacağını, daha önce belirtmiştik. Bununla bir birlikte, bir sistem model – çalışma aynılığı - benzerliği olacak. Ortak eğitim alacak ve eğitim verecekler. Belli periyodik dönemlerde, BİRBİRLERİNİ DENETLEYECEKLER.

HESAPLAR, BAĞIŞ YAPILABİLECEK KURUM  - KURULUŞ NETLİĞİ VE AÇIKLIĞINDA OLACAK.
…..

Bir iş, sipariş alınca, her hak edişte, -yani para alımında- % 3, yerel sosyal fon’a para verecekler. BU ÖDEME, MUHSEBE KAYITLARNDA; AÇIK OLARAK GÖRLECEK. YAZILACAK.

Rusya’da, yine yerel, Oblast ya da Subject idari bölümlerinde, Türkiye’de de vilayetlerin, özel koşullarına uygun olarak, üç –beş seçenekli, daha sonra hazırlanacak yönetmeliklerden birisine uygun olarak (Hangisine uygun olacağına; Moskova ya da Ankara’da Halk İşletmeciliği Merkezi, Cumhurbaşkanı – Başbakan ortak değerlendirmeye alıp, öyle karar vereceklerdir. ) 
Bu paradan pay alacak yöneticilerin, bölüm başkanlarının, harcama şekli serbest olacak. Hesap sorulmayacak. İster, kendisine ev – araba alır. İsterse, bir okulun yapısını yeniler. Ya da, bazı öğrencilerin giderlerini karşılar. Başarılı personeline para ödülü verir. Belki de bir kısmı ile, yeni evlenen çiftlere, maddi yardımda bulunur. Belki de, o para ile çocuğunu Türkiye’de okutur.  (Yöneticilerin çoğunluğunun, Özel yönetmeliklere uygun harcama yapılacaklarından eminim.)

Bunun dışında, HALK İŞLETMECİLİĞİ, ÜST YÖNETİMİ,  Gelir – kazançtan, nasıl pay alacak? Ne kadar?

Son üç aydır. Gerçekte, kafamdaki en önemli sorunlardan birisi de bu idi!
Vardığım sonuç:

Her sipariş, para alımında, Halk İşletmeciliği kasasına her para girişinde, başlangıçta, Halk İşletmeciliği üst Yönetim Hesabına para yattığında, her hangi bir pay – ödenti olmayacak.

İş bitimi, ya da yılsonu, İş ortakları kesin hesapları ortaya çıkınca da, kazanç – kar’dan, % 10 ‘u, Halk İşletmeciliği üst yönetimine aktarılacak.

Yine bu para da, kanun – yönetmeliklere uygun olarak, muhasebe hesabına – defter kaydına- geçecek. Ve bu paranın kullanımı, genel giderler ve yeni Halk İşletmecilikleri açılmasında kullanılacak.
Hesap – harcama yerleri, açık – net ve kayıtlı, denetime tabi olacak.

İKİNCİ SEÇENEK:  Bu yüzde 10’u, kazanç - kar’dan değil, yüzde 7 olarak, her iş – sipariş alımı, genel ödentiden almak.

Ya da, İş durumuna göre; bazı işlerde; birinci seçenek. Bazılarında ise, ikinci seçenek uygulanacak.  9.05.2017 23:04:52




Katkıda bulunanlar

Share it