Translate

28 Eylül 2021 Salı

ERBARACK HÜSEYİN OBAMA’NIN DİNİ NEDİR?

Müminler, hem İncil’e ve hem de, Kuran’a inanırlar.

Başka bir anlatımla, hayat tarzlarını belirlemekte, her ikisini de iyi bilmek zorundadırlar. Her iki büyük kutsal kitabı da okumak zorundadırlar.

 

Biraz geriye gidelim. 15-20, belki 20-25 yıl olmuştur.

Yunanistan – Türkiye, magazin basının da, her iki ülkenin magazin basının da, Türkiye’nin, bir meşhur basketbolcusu ile Yunanistan’dan bir kızın aşkı, günlerce, yazıldı. Sözlü ya da nişanlı olunca, “Rum kızı, aşkı uğruna, Müslüman oldu.” Diye manşet haberler verildi. KIZ, RUM DEĞİL, ERMENİ İDİ. Yunanistan Ermenisi.

Âşık olunan, Basketbolcu olan da, etnik olarak Türk değil, Türkiye Ermenisi idi. Dini, Müslüman olabilir.

 

Bu basit bir haber, Hıristiyanlığın da, Müslümanlığın da anlaşılmasını önlüyor.

TÜRK ve RUM imajını da zedeliyor.

İnsanlar geliştikçe, yenilenen – güncellenen, Tanrı mesajlarının olduğu, son mesaj kitabı, önceki din kitaplarının özeti Kuran’da, inançlı mümin kız ile, açıkça, Hıristiyan bir kız ile evlenince, ona; ‘dinini değiştir’ demek, hakkın olmadığı hükmü var. Din, değiştirmesine de gerek yoktur. Her ikisi de, hak dindir. Hayat Tarzı, aile bütünlüğü, çocuk yetiştirmede de, bir fark yoktur.

 

Basın, bunu neden çok çok farklı bir şekilde veriyor.

Daha sonra, galiba nikâhlı değil, nişanlı idiler. Nişan bozuldu, Yunanistan Kızı, tekrar Müslümanlıktan, Hıristiyanlığa döndü. Kız nereye girdi? Nereden çıktı? İmam’a gidince Müslüman, Papaz’a gidince, Hıristiyan mı olunuyor?

Kız da, oğlan da, etnik olarak, Türk ya da Rum değiller!

Her ikisi de, etnik olarak Ermenidirler.

Dünya basının da,  İslam ve Hıristiyanlığa, saldıran da Ermeni,

İslam ve Hıristiyanlığı, savunma mesaj ve söylemlerini hemen devreye sokanlar, o mesajları yayınlayanlar da Ermeni.

 

ETNİK KONULARIN KONUŞULMASINI ÖNLEMEK İÇİN, DİN KONUSUNUN ÖNE ÇIKARILMASINI İSTİYORLAR.

 

Bazı durumlar da ise, bilgisizlik vardır.

Amerika’da, Hıristiyan bir kız ile konuşuyorum.

O ayeti bilmeyen Papaz; o Müslüman, Siz nasıl evleneceksiniz? Diyor.

Kız şaşkın! Papaz Bey, ‘ben seviyorum.” Diyor ve ağlıyor.

Yanlarına vardığımda, o ayeti ben de bilmiyorum.

Mantıksal, durum kurtarıcı cevaplar verdim.

Bu durumda, ya benim Hıristiyan olmam ya da kızın Müslüman olması mı gerekiyor?

İyi de, Türk Tarih ve geleneğinde, ‘Hıristiyan kız’ ile, dinini değiştirmeden evlenmek var. O eski adamlar, kutsal kitaplara, kutsal mesajlara aykırı iş yapmazlar.

Bunları düşünürken, daha önce, belki 10 kez okuduğum ve farkında olmadığım ayet satırları, birden genişledi. Başka bir çeviri ve yoruma baktım. Tam anlamını anlayıp-kavrayınca,  iŞTE BU AYETTEN DOLAYI, MUMİNLER (Hıristiyanlar – Müslümanlar) EVLENİRLERKEN, DİN DEĞİŞTİRMELERİNE GEREK YOKTUR.

Kutsal Kitaplara göre: İnançsız kız ve erkekler ile evlenmek yasaktır.

Bu konuyu, basın ve TV’lerde kurcalayanlar, özel amaçlıdırlar.

 

* * *  

 

Üst paragraflardan anlaşılacağı üzere, ABD nin, Former Başkanı Barack Obama’nın, din değiştirmesi de, bilgisizlik nedeni iledir. Bu din değiştirmenin nasıl olduğunu da, ben şöyle tahmin ediyorum. Bunu bir yerde okumadım. TV’de izlemedim. Sadece, benim bireysel tahmin ve uydurmamdır.  

 

Bir gün, Barack, dere kenarına doğru gitmektedir. Amacı, o derede çamaşır yıkayan kızlara bir göz atmaktır. Ta uzaktan fark eder, Elinde topaç, bir kız, kaya-taş üzerine koyduğu çamaşırlara, hızla vurmaktadır. Bir ara, dövülen çamaşırları aşağı koyup, yenisini, oraya yerden alıp, oraya koymak için eğilen kızın, bacaklarının fazla açıldığını fark eder.

 

Çok dikkat çekmeden, orayı en iyi görecek yeri tespit edip, orada sipere yatar. Kızlar anlamasınlar diye, sırt üstü yatar, havayı seyreder. Çamaşır yıkayan kızlar, orada bir insan, bir erkek görüntüsüne alışınca, yüz üstü dönecek, onları rahat seyredecektir.  

 

Bir ara, yüz üstü döner. Onu hiç fark etmeyen Michelle diye bir kız, o tarafa dönük, yerde çömelmiştir. Don’u gözüküyor diye yazmak, fazla olur. Çamaşırları düzeltip, sıralarken, bacaklarına bakıldığını hisseden Michelle, oraya bakma anında, kafa hareketini algılayan Barack, hızla sırt üstü döner. Bacaklara bakar iken, yakalanmaz. İşte o gün, o an, yürekte bir çarpıntı, bir heyecan oluşur. Öteki kızlara bakınca, bu çarpıntı, bu heyecan yoktur.

Her şey böyle başlar.

 

Kısaca, bir buluşma ve görüşmede de, din konusu açılır. Michelle Hıristiyan’dır.

“Evlilikten bahsediyorsun. Ben Müslüman ile evlenmem. Bu çevrede, seninle ilgili iyi şeyler de duydum. Öğrendim. Dinini değiştir. Evlenelim.”

Bunların her ikisi de, Üniversite mezunları. İncil’i de bilmiyorlar. Kuran’ı da… 

Böyle bir durumla karşılaşana kadar, ben de bilmiyordum.

İNCİL’İN DE, KURAN’IN DA, çok dipnotlu, orijinal mesajlara tam uygun, yeni bir yorumlu çevirisinin yapılmasını,  ileri bir tarihte yapılmasını istiyor ve planlıyoruz.

 

İngilizlere verilen görev: “Peygamberler Tarihi” hazırlanıp, yayınlandıktan sonra, inşallah, İzmir Yeşil Yolda kurulacak bir komisyon da, bu çalışmayı başlatır. 

 

28.09.2021 15:15

.

27 Eylül 2021 Pazartesi

ERMENİ OLDUĞUNU BİLMEDİGİM BİR ARKADAŞIM, GEÇMİŞTE, BANA ERMENİLERİ ANLATMIŞ!

Bu arkadaş, Ankara’yı terk edip, Gaziantep’e yerleşmişti.

Bir dönem, bana da: “Ankara’yı bırak, Antep’e gel.” Demişti.

 

Ta ilk dönem bana, aile geçmişinin “Türkmen” olduğunu söylemişti. Ömür boyu, bana davranışı ve arkadaşlığı, tam bir Türkmen’di. Etnik geçmişi dışında, söylediği her şey tam doğru idi.

Başkaları onu başka şekilde tanırlar. Başka şekilde tanımlayabilirler. Ben ise, o konunun gerçeğini bilirim.

Aile geçmişi, o il ve Türkiye’de, Adalet Partili idi. Bu da, o gelenekten, milletvekili olmuştu. Ön seçim dönemi, bacağından vurulmuş. ‘Tren Soyguncusu’ olarak,  polis gözaltına almış.  

Gençlik dönemi, çikolata çocukları – kolejli görüntüsünde idi. Farklı bir fiziği ve biraz farklı algılanışı vardı. Çevresi genişti. Ankara’da, ona yakın olmak isteyenleri atlatırdı. Ben tanımadan, önceki dönem, Tren Soyguncuları arasında, Amerika’dan Türkiye’ye dönüp, dükkân-atölye tipi, küçük iş hayatına girmiş olanlar da vardı.  Eski, kolej arkadaşları.

 

Bekâr evlerinden, bir kaçını bilirdim. Bir Avrupa ülkesine, Elçilik olarak kullanıma, kiraya verdikleri, bir güzel apartmanları da vardı.

 

Bir evlilik sohbetimizde, geçmişi ile ilgili anlattığı olay – konu:

 

O dönemler, annesi ile irtibatı mesafeli, aylık, maddi destek alıyor. Kız kardeşi, ODTU’de öğretim üyesi olmuş ya da olmaya çalıştığı yıllar. 

Bir kız’a âşık olur. Ona, güvenli bir gelecek vermek ve onu mutlu etmek istemektedir.

O yıllar da biraz, dıştan; aykırı – aşırılıkları olduğu sanılırken, o ise, sevdiği kız ile sakin bir hayat istemektedir. Kendi deyimi ile: “ahlaksız kızlardaki, eşini aşırı kontrol, erkeğini başkalarından sakınma,  o kız da yoktur.” Kısaca, biraz da deli gitmesine ses çıkarmayacak, o durumu, sorun yapmayacak, eşine bağlı yaşayacak, dürüst bir kızdır.

 

Bağımsız karar almak için, nakit paraya ihtiyacı vardır.

Önemli bir iş adamı, tanımadığı bir bakan’ın, tercihini kendisine kullanması karşılığı, buna yeterli parayı vaat eder.

Aile geçmişinden de yakını olan bu siyasetçiye – bakan’a gider, samimi olarak durumunu anlatır. O kızı seviyor ve evlenmek istiyor. O iş yapılır ise, alacağı para da yeterlidir.

 

O iş olur. Sıra gelir, parayı almaya… O iş adamı: “Sen daha çok gençsin. Bu kadar parayı ne yapacaksın?” Biraz daha ısrarlı olunca: “Bu ders, gelecekte sana para kazandırır. Aramızdaki görüşmeyi başka bilen yok. Belge de yok. Ben de önemli bir kişiyim. Üç – dört kez, bakan’a ben de gittim. İş’i ben yaptım. Sana da, ilk irtibat için, bir teşekkür ödemesi yaptım.  Ben den bu kadar. “

*     *     *

 

Normal hayat, özlediği hayat trenini, işte o dönem, o kız da kaçırdığını düşünürdü.

 

Bu yukarıdaki anlatıyı konuştuğumuz yer: Ankara, Çankaya, Abdullah Cevdet Sokak’ta, o dönemin, en iyi evlerinden birisidir. Kaçak İtalyan Mobilya ile, çok iyi döşenmiştir. Evlidir. Eşi, Necla Abla, çoğunlukla İstanbul’daki iş yerinde olduğu için, o ev de, benim de bir odam vardı. Sadece ben de, yedek anahtarı vardı. Başka, hiç kimse de yedek anahtar olmazdı. Necla Abla gelince de, daha edepli, düzenli olurdum. Milletvekili maaşı ile de, Ankara’nın güzel yerlerinde, akşam yemeklerine giderdik. Seyrekte olsa, benim davetim de olurdu. TÜM İKİLİ İLİŞKİLER, TAM BİR TÜRKMENDİ. Boşandıkların da da, Necla Abla, hep bunu, ona da, başka yakınlarına da, tekrarlardı.

 

O dönem, hayat diliminde, sadece bir kısımdı. Başka boyutta, başka dönemleri konuşurduk. O “tanıdık” sisteminin bitirilip, değişik, eğitim ve sosyal konumdaki insanlarımızın, hayata başlarken, iş hayatına başlangıçta, HAYATIN EN ÖNEMLİ DÖNEMİ OLDUĞU GERÇEĞİNİN, FARKINDA OLUNULMASI GEREKİYOR. Bunları, piyasadaki filmler, TV dizileri, sohbetler, romanlar, -gece yarısı radyo türkülerini dinliyorum. TRT FM de özel kanal açmış. Çok uzun zamandır, bunları dinleyemiyordum. TÜRKÜLERİMİZİN VERDİKLERİ MESAJLARIN DA, YENİDEN BİR İNCELENMESİ GEREKİYOR! -  

 

27.09.2021 04:39

.

O sohbette, aklımda kalan bir-kaç mesajı, yazıp-yazmamayı bir süre düşündüm. Bunların yazılması gerekiyor. Bilenler de yazmıyorlar. Çünkü, çok farklı bir anlayış oluşturulmuş. Temeller, yanlış esaslara dayanıyor. BU yanlış esaslara dokunmak, risk olara görülüyor. Bana göre ise, o risk; doğru yazılır ise, destekçisi daha çoktur. Bunları fark edenler, yazı, sanat, kültür, TV dizileri, haber – program, türkü sözleri, politikalarını, ülke ekonomisi ve güvenliğindeki temel yanlışlara karşı görüşlerini, 

DAHA YENİ, İNTERNET İLE BİRLİKTE, NASA ve RUS UZAY KURUMU sayesinde, 

ifade etmek fırsatını bulabiliyorlar. Güneşe Tapanlar, Arazi Hırsızları, eski tip medya, yayın organlarını da tam parsellemişlerdi.

…….. 

O adam, bir gün, Türkiye’deki, Türkçedeki, Evlilik Nikâh Sistemine, “İZİN – NAME” denilmesi konusunu açmış. “Osmanlı İmparatorluğunda, evleneceğin kız için, devletten izin alıyordunuz. “  der imiş. İzinname’de, bir başka özellikte, evleneceğiniz kızın ismi, bir hafta ya da 15 gün, Nikâh Dairesi, İlan Tahtası ya da Mahalle Muhtarlığında asılı kalıyor. İtiraz edenler, oralara başvurabiliyorlar. EŞ SEÇİMİNİN, TOPLUMSAL HUZUR ve GENEL AİLE GÜVENLİĞİNİ SARSMAYACAK ŞEKİLDE OLMASI, GÜVENCEYE ALINMIŞ. 

 

Bu yapıdan, bugünlere nasıl geldik?

 

O adamın özel hayatını, bilebildiği kadarını sormuştum.

Yakın çevresinde olanlar ve yakın tanıdıklarından, mutlu olduklarını tahmin ettiklerini, kendi kendisine yeterli olanları, üç-beş darbede yok edermiş. Darma-dağın edermiş. “BU NEYİN İNTİKAMI?” bunu açıklamıştı. İngilizce, yabancı kitaplar da okurdu. Oradan bir alıntıyı söyleyince, çok şaşırmıştım. ‘Ermeni’ deyimini kullanmazdı ama bir başka kelime ile, “Ermeni Sistemi” olduğunu vurgulardı.

…..

Tansu Çiller, Merkel gibi bayan politikacılar ya da son 30 yılda tercih edilen bazı erkek politikacılar; Dünyada etkili olanların, cinnet geçirmeleri midir? 

 

ÇÖZÜM: YÖNETİM KONSEYİ.  Çıkış yolu, Doğru Yol buradadır.

Bilmeden, yeni yönetim modelinin ortaya çıkmasına, zemin hazırladılar.

Allahın işine bak. Kendilerini yok edecek modeli, onlara başlattırdıJ

…..

 

27.09.2021 07:44

.

 


15 Eylül 2021 Çarşamba

TEXAS FW’DE, TANRIYA ŞÜKRAN GÜNÜ

 

Amerikan ordu birliklerinden bir grup inşaatçı, bir bölgede günlerdir çalışıyorlar.

Meraklı bir grup, onları izlemeye gidiyorlar.

Bahçelerin içindeki inşaatlar, ev inşaatına benziyorlar. Buralara ev’mi yapıyorsunuz?

Bu ‘Türk Evleri’ni, sizler için yapıyoruz. Küçük bir yerleşim yeri. Buraya geleceksiniz.

İyi de… Burada “Türk” yok ki!

Plan üzerinde, ev özellikleri anlatılırken, son cümle, kısaca; ‘Family House’ diye bitiriliyor.

İşte o günden sonra, yöre halkının da talepleri doğrultusunda, bu yeni ev grubuna; “Family House” adı veriliyor.

Bu bölgede, bu tip evlerin adı; “Family House” olarak kalıyor.

 

*     *     *

 

Bir “Thanksgiving Day” , Tanrıya Şükran Günü, bu evlerin birisinden, bazı enstantaneler.   

 

Bu ailenin üç çocuğu var. İkisi oğlan, birisi kız. Büyük oğlan ve kızı evliler. Küçük oğlu da, bu sene liseye geçti.

En büyük oğlan Türkiye’de.

Onun da, yedi aylık çocuğu daha kundakta. Büyük babanın kucağındaki çocuğun kundağı üzerinde de, bir tanesi orta boy, firkete ile tutuşturulmuş, küçük mavi kurdeleli altınlar var.

Büyük Baba gülüyor. Büyük Babaların takacağı bu altını kim taktı?

Oradaki şirket sistemi farklı. ‘Halk İşletmeciliği’ diyorlar. Gerçi biz duyduk, aynı sistemle, Teksas’ta da yeni kurum – kuruluşlar çoğalmış. Bizim sistem de, Amerikalıları kapsayan bir, Amerikan iş ortakları -Yardımlaşma Sandığımız var. Bu güne özel, buraya geliş-gidişimde de, oranın bilet parası desteği var. Orta büyüklükteki altını da onlar taktılar. Diğerleri, Türk – Amerikan arkadaşların “gözün aydın” hediyeleri. Ona da bir sistem getirildi. Ölçü bu. Daha büyüğü takılamıyor.

 

Ortadaki yemek masasına servis, evin gelini, evin kızı tarafından yapılıyor. Anne halen mutfakta. Bazen, küçük oğlan da yardım ediyor. Damat ve oğlu, iş hayatı, ev hayatı, güncel konularını anlatıyorlar. Büyük Baba, orta büyüklükteki, mavi kurdeleli altını torununa takacak iken, “bekle, yemek başlarken, yemek duası öncesi.” Talimatı, Büyük Anne’den geliyor.

Sofra hazırlanması tamam. Herkes sofra başına geçerlerken, evin kızı halanın da elinde, bir mavi kurdeleli, küçük altın gözüküyor. 

Büyük Baba, kısa bir konuşma yapıyor. Yemek öncesi dualarımız, sessiz ve içimizden olsun. Bir gün, bu yavrumuz da, kardeşi ile birlikte, diğer çocuklarımın çocukları ile birlikte, bu masa çevresinde, birlikte oturmayı, Tanrı bizlere nasip etsin. Dualarınızın bitişi böyle olsun.  

 

*     *    *

 

İşte bugünkü duygularım bunlar.

 

Bu birliktelik, Rusya’nın bir yerleşim bölgesinde de, Türkiye’de,  Ramazan Bayramında da olsun.   

 

Varılmak istenen, sonuç ve hedef budur.

 

14.09.2021 12:07

Oooooyyy LELE LELE LELE; LELE YÂR

 

Gelecekte yeniden düzenleyip, üzerinde ortak çalışılacak bazı konu başlıklarını buraya yazıp, beklemeye alıp, fırsat oldukça ilave – çıkarmalar yapmak.

…… 

 

Oooooyyy LELE LELE LELE; LELE YÂR…

 

Bundan bir – kaç ay önce, apartman çıkışında, hızlı ve çok farklı bir canlı müzik duydum.

Yan bloktan geldiğini anlayınca, yan blok girişine gittim.

İlk dikkatimi çeken, iki orta boy balkanlı ve omuzlarında, yere bırakılsa, kendi boylarından büyük boru var. (Saksafondan daha büyük bir nefesli borulardan.) Hızlı tempoya uygun, üfledikçe ortalığı çınlatıyor. Bahçede, gelini bekliyorlar. Gelin apartmandan çıkana kadar, canlı müzik. Burası Türkiye’midir? O şaşkınlıkla, bekledim.

 

Kayseri’den, bazı düğünleri hatırladım. Oralardaki düğünlerin de Türklere ait olmadığı anlaşıldı. Tef çalan bayan, “oooy lele lele lele; lele yâr” diye tefe vururken, ona eşlik eden kadınların söyledikleri de, hep bizlere yabancı. BUNLAR, DÜZENE GİRMEDEN ÖNCE, “DÜZENE GİRMESİ GEREKENLERİN” YAZILMASI GEREKİYOR.

 

Bizim düğünler diye bildiklerimiz, TV’ler de gösterilenlerin, videolarda olanların, hiç birisi, bizim düğünler değil!

Peki, bizim düğünler nedir? En ekonomik, temiz ve bütçeyi zorlamayacak, sade, gösteriş – aşırılık olmayan, bizim düğünler, nedir? Nasıl olmalıdır?

 

İNGİLİZ’İ, TARİH YARGILIYOR! HİNDİSTAN NEDEN BÖYLE?

 

(hattaki Alman, sevinerek bu yazıyı takip etmeye başlamıştır.)

Almanlar, sanayide Japon’u ‘kopyacılık’ ile suçlarlar ama siyasette ve başka milletler ile ilişkilerde,  ister istemez, İngiliz kopyacısıdır. İngiliz’in yaptıkları yanlışları, aynen yaparlar.

 

Hindistan, tek etnik gruptur. Ermenidirler.

İngiliz, orada ne yaptı ise, 400 etnik grup ve Hindistan, genel anlamda 40, özel anlamda da 4 parça denilir.

 

DGB Toplantılarında, bunları, açık açık konuşacağız. BU toplantılarda, İngiliz de Alman da asıl üyedirler. Amerikan, Rus ve Türklere kızacaklar ama BU DURUM, onlar için bir avantajdır.

Rusların ve Amerikalıların durumunu bilemeyiz ama Türkler; Hindistan – Pakistan politikasında dışta kalacaklar.  ‘Bozduğunuz yerleri, birlikte düzeltiniz.’ Diye, İngiliz ve Alman’ı öne süreceğiz. Orada, sosyal, toplumsal bir denge ve halk arasındaki ekonomik dengesizliğin giderilmesi için, bu iki, çok önemli ve çok deneyimli milleti, biraz da zorlayıp, teşvik edeceğiz.

 

Türkiye’nin, geçmiş dönem, en önemli siyasi partilerinden CHP Genel başkanlığına, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hazırlayanlar, onu Hindistan’ın geçmişinde, önemli yeri olduğu iddia edilen GANDHİye benzetmişlerdir. Bildiğim kadarı ile Gandhi cahildir.  Kime karşı, nasıl bağımsızlık kazanmıştır. Türkiye ile, o sistemin, hiç ilgisi yoktur.

 

Kendisini Gandhi sanan, Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin en önemli ikinci kuruluşu SSK’ya Genel Müdür yapılmıştı. O dönem, Türkiye’yi Hindistan yapmak istediler!!!  

En önemli gazete Hürriyet’in, önemli köşe yazarı (arşivden hemen bulunabilir.) Oktay Ekşi, Hindistan’ı Türkiye’ye örnek gösterip, öyle olmamızın yararlarını anlattı. İngiltere’de, Almanya’da, Türkiye’de her şeyi geriye götürmek istediler.

 

ŞU ANDA, ALMAN ve İNGİLİZ, O DÖNEMİN FATURASINI NASIL ÖDEYECEKLER?

 

İlk işlem: Türkiye’de, her şeye rağmen, yetişmiş maliyeciler vardır. Çoktur. İyi, hesap uzmanları da. Bunların arasında, iyi amaçlı, temiz olanları da çoktur. İngiliz, Alman, bunların bir kısmını da, iyi tanırlar ve bilirler.

 

5 ya da 7 Maliyeci, hesap uzmanı. Yerli, Müslüman Ermeni. (emekli de olabilirler).

Öncelik SSK, İkinci sırada Memur Emekli Sandığı.

1970 yılından sonra, SSK da, son ödenen prim maaşı ve SSK’nın ilk ödemesine oranı.

Bu temel de, diğer ayrıntı gelişmeler, hepsi, SSK nın ne olduğu, eski tanımı da açık yazılarak, bunların somutlaştırılması.

 

Fetullahçılık kamuflajına gerek yok. Sahte vatandaşlık ve arazı hırsızlığı bazlı, bazı detaylar, ara-sıra kullanılabilir. O DÖNEMİN, BAZI POLİTİKACILARI ve SSK YÖNTİMİNİ – YÖNETİCİLERİNİ, MİLLETLER ARASI HUKUKA UYGUN,  AÇIK – YASAL, TUTUKLAYABİLECEK, SOMUT, YANLIŞ UYGULAMALAR ORTADADIR. TOPLUMSAL GÜVENLİĞİ ETKİLEDİĞİ İÇİN DE, Türk Milletinin, sosyal-ekonomik, refah paylaşım geleceğini, vatanını etkilediği içinde, MİLLİ GÜVENLİK SUÇLARIDIR.

 

Amerika ve Rusya’ya özel – kapalı mesaj:

İngiliz ile Alman’ın, Hindistan – Pakistan ortak çalışmaları iyi sonuç verir ise, bunun çok boyutlu yararları olacaktır. Uygun yerlerde, Fransa’yı da bunların arasına koyunca, genel anlamda, gerçek olmayan, SANAL KOMİNİZMİN YAPAMADIĞINI, bu üç millet yapmış – başarmış olacaklar. Çok bölge ve ülkelerde, asgari bir hayat standardı oluşturulmuş olacaktır. Böylece, DGB Milletlerinin – ülkelerinin kuruluş amacı ve niyetleri de, bir araya geliş amaçları da açıklanmış olacaktır.

 

15.09.2021 12:20

.

4 Eylül 2021 Cumartesi

YENİ DÖNEM, ÜRETİM – PAZARLAMA MANTIĞI

 

Geçmişte bir rekabet ve pazarlama kitabı okumuştum.

Hatırladığım kadarı ile, Amerika’nın iki deterjan şirketinin rekabeti anlatılıyordu.

İç pazar da, daha fazla ürün satmak için, birbirlerine yaptıkları, iki düşman grubun, birbirleri ile acımasız – insafsız bir savaşına dönüştürülüyordu. Aynı ülkenin, aynı toplumun iki şirketi! Aklıma ilk gelen şey: Acaba, ticarette insan düşüncesini başkalaştırma amaçlı, bu bir psikolojik savaş kitabı mıdır?

 

Ortada bir devlet müdahalesi yok! Karşı tarafı tam yok etmek için, her yol deneniyor.

Burada bir sonuca gitmek, başarı mıdır?

 

Bir gün, tesadüfen, başka bir giyim mağazasında, Beymen Business kategorisinde bir ayakkabı gördüm. Beğendim. Ayakkabıyı satın aldım.

 

Üst kısmı; sert, kalıp deri.  Spor pantolonla da giyilebilecek, iç kısımdan çıkan bazı farklı ilaveleri de var.  

İki günden fazla giyince, parmak kısmı, ayaklara hasar veriyor. Sertleştirilmiş kalıp deri olduğu için de, esneme imkânı yok. Kalıba da verseniz, sonuç değişmez.

Bir Ayakkabı uzmanına konuyu anlatınca, enteresan şeyler söyledi.

Fabrikasyon üretimde, Beymen’in iyi ayakkabı üretmesini istemeyen karşı şirket, belki ülke, onun yükseklik oranını, üretim anında, teknisyen casus kullanarak, birkaç milim düşük yapıyor. Buna benzer, somut olaylar anlattı.

 

Mevcut bu tür anlayışlardan, şuna geçilmesinin, daha doğru olacağını düşünüyoruz.

 

Kolay örnek: Paşabahçe’nin, Türk Cam’a dönüşümü sonrası, Üretim – Pazarlama anlayışı, nasıl olmalıdır?

 

Türk Cam Sanayi Tesisleri çok modern, eski-yeni üretim metotlarının hepsi içinde yeterli alet, donanım, bilgi birikimi var. Ham malzeme sıkıntısı yok.

Halk İşletmeciliği, mülkiyet, işletme ve yönetim modelini rahat uygulayacak, “Amerikan Beyni” de var.  

Kısaca, Türk Cam; ister ise, dünyayı hoplatır.

Türk Halk İşletmeciliği olarak, bizim öneri yaklaşımımız ise şöyledir:

 

Yönetim ve iş ortaklarından, ABD nin çok iyi ve Ukrayna’nın da yeterli, bu konuda yatırım ve üretimi var. Bunlar, tecrübe – bilgi paylaşımı ile, biraz da gelişerek, üretimlerini, üretim çeşitlerini devam ettirmeleri gerekiyor.

 

İş ortakları dışında, başka ülkelerden, özellikle Almanya ve Japonya’nın oto cam da, somut olarak bildiğim, ileri teknoloji üretimleri var. Fransa, sanıyorum cam mutfak eşyasında çok ileri. BU ÜLKELERİN, İÇ ÜRETİM PAZARLARINA GİRİLMEMESİ GEREKİYOR. Onlar ifade ederler ise, kendileri için hayati önemi olan, bir-kaç dış pazar bölgelerine de girilmemesi gerekiyor.

 

Tüm bunlara rağmen, ABD nin, cam kullanma yer ve çeşidini artırdığı ya da artıracağı da biliniyor. Maharet buradadır.  

 

BU ŞARTLARDA, TÜRK CAM, BAŞKALARINA ZARAR VERMEDEN, İYİ ÜRETİM YAPAR. İŞ ORTAKLARINA YETERLİ GELİRİ SAĞLAYAN,  SESSİZ ÇALIŞAN, İYİ BİR SEKTÖR OLUR.

 

Haydi hayırlısı.

 

4.09.2021 00:05

.

 

Yönetim Konseyi…

 

YEDİ MİLLETİN, ETNİK – ORJİNAL TEMSİLCİLERİNDEN OLUŞAN “YÖNETİM KONSEYLERİ”NİN. DÜNYA GÜVENLİ BÖLGESİ (DGB) ÜLKELERİNİN BİRİSİNDE YAPILACAK OLAN, PERİYODİK TOPLANTILARINDA,

herhangi bir ürün – üretim, pazar kaybında, DGB üyesi, diğer milletlerden de olduğu salonda, durumunu anlatıp,

taleplerini direk olarak iletme FIRSATINI BULABİLMELERİDİR.

 

.

4.09.2021 02:05

.

2 Eylül 2021 Perşembe

YENİ DÖNEM, BASIN NASIL OLACAK?

 

Dünyada seçkin yeri olan, Dünya Güvenli Bölge (DGB) Ülkelerinde, basın-yayın organlarının, güncel – günlük TV Haber Programlarının, TV dizi filmlerinin nasıl olabileceği, hangi konularda, nerelerde – nereye kadar işbirliği yapılabileceğini, konuşma-tartışma yılı, 2027 olabilir!

 

Şimdi, bu konular neden konuşulamaz? Çünkü, şimdi bu konuyu konuşmaya kalkışırsanız, konular, BERLİN KONFERANSINDA olduğu gibi olur.

O toplantıya; İngiliz Ermenisi, İngiliz olarak gelir, Alman Ermenisi, Alman olarak gelir. Fransa, Rusya, Yunanistan, Türkiye’den de Ermeniler; Fransız, Rus, Rum, Türk rolünde gelirler. Amerika’dan da, “Amerikan“ olamamış bir Ermeni. Al sana, DGB ‘de, basın’ın yeni dönemini konuşacak ekip -J .

Bundan daha önemlisi ise, o yıla kadar, yeni dönemin yeni mantığı daha olgunlaşmış, daha netleşmiş olur.

Aktif yayın organlarının içerisinde de, bu sürede yetişmiş, etnik olarak Amerikan, İngiliz, Rus, Alman Fansız, Rum ve Türk elemanlar da olur…. İyimserliğindeyiz!...  

Elbette, bunların arasında Ermeniler de olacaklardır ama şu anki gibi, her milleti temsil edenlerin, hepsi de Ermeni olmayacaklardır.

 

ANADOLU TÜRK DEVLETİNDE, BU KONUYA ÖN HAZIRLIK, NASIL OLABİLİR?

 

Türkiye’deki, iç güvenlik harekâtı bitimi sonrası, “KARA DENİZ ÜÇLÜSÜ + ABD” nin, ilk ortak toplantılarında, GAZETECİ, DRAMA, OYUN, SENARYO YAZARI yetiştirme – eğitim metotları, tartışılıp, görüşülebilir.

 

Ankara Üniversitesi, Tiyatro Bölümü mezunu, iki, çok yakın, iyi tanıdığım, sevdiğim arkadaşlarım vardı.  Fikret’in, Ankara Radyosunda canlandırılmış, drama – anlatı oyunu olduğunu duymuştum. Muharrem de, tiyatro oyuncusu idi. İsimlerinden de anlaşılacağına göre, bunların her ikisi de Müslüman Ermeni idiler. Özetle, Türkiye’de, bu dallarda mevcut bir eğitim var. Eğitim modelleri, sistemleri, Kara Deniz Üçlüsü + ABD ülkelerinde de, yardımlaşma, işbirliği yolları incelenerek,  2027 deki DGB Toplantısına hazırlık yapılabilir.

 

ACABA? O dallarda eğitim alanların, başka üniversiteleri bitirdikten sonra, yeni metot bir öğrenci seçme yöntemleri ile, 2 yıllık ek bir eğitimle işe başlatılmaları, o dallarda, çok sayıda eğitim almış insanların, başka işler yapmalarına gerek olmadan, eğitimini aldıkları işi yapmalarını sağlamak yöntemi de konuşulup – tartışılmalı mıdır?  

 

HABERİN ÖZELİ NEDİR? GENELİ NEDİR?

 

Şu anda, internet bağlantım yok. İki TV de, çeşitli nedenlerle kullanılamıyor.

Yalnızca, Radyo FM TRT ‘den haberleri dinliyorum. Genel gidişatı öğreniyorum.

Önceki dönemlerde, özel NTV, CNN TÜRK radyo haberlerini de dinliyordum. TRT kadar rahat, her şeyden haberli olduğumu düşünmüyordum.  Kısaca, resmi devlet haber kanalı, daha güvenilir, daha tatmin edici oluyor. Bu dönem şartları da biliniyor!

 

Buradan hareketle, yakın dönem sonra, Anadolu Ajansı kapatılıp, onun yerine –sanıyorum- Türk Haber Ajansı ismi, o özel kişilerden alındı. Türk Haber Ajansı yayına başladıktan sonra, KADRO YENİLEMESİNDEN da sonra,  eski yıllarda, TV TRT3 kanalı yayın örneğinde olduğu gibi, kategori, altında o daldaki haberlere basınca, Türk Haber Ajansı (THA) nın, o gün, o dalda yayınladığı tüm haberlere ulaşılıyordu.  HABER BAŞLIĞINA BASINCA, ÖZET - AYRINTIYI OKUYORSUN.

İç haberler, böylece alınıyor. Dış haberlerde, bizi, Türkiye’yi, Bölgeyi ilgilendirenler ve bir de genel, dört başlık diyelim.

 

DEVLETİNİN HABER AJANSI, SENİN BİLGİLENMEN GEREKEN, İHTİYAÇ DUYACAĞINIZ, ÖZEL ve GENEL HABERLERE, TV KUMANDASI İLE ULAŞMANI SAĞLIYOR.  Bu sistemin yenilenmiş şekli, genel ihtiyacı karşılar.

Bu yayını yapacak olan kadro için yetiştirilecek gazetecilerde, çok eksiğimizi tamamlamış olur. Yurt içi, şehirlerdeki ofisler, 7 ülke merkezinde, başkentlerinde açılacak dış ofisler de, gelecek 10 – 15 yılda aktif olunca, bu konulardaki tartışmalarda biter. Belki bu yayın internetten de olabilir.

 

7 ÜLKE, HABERCİLİK KONUSUNDA, KENDİSİNİ YENİLEMEYE ÇALIŞIYOR.

Türkiye’ye uygun olanı, üst paragraftaki gibi açıklar isek, onların sistemlerine uygunlukta, böylece gündeme alınmış olur.

 

Bu kadar.

 

2.09.2021 13:07

.

DİNİ KONULARDA, YAZI YAZARKEN ya da KONUŞURKEN!

 

Bireysel tecrübe birikimim ve temel görüşüm:

 

HİÇ BİR TÜRKMEN ya da RUS, dini konularda yazı yazmamalıdır. Başkalarının yanında da, dini konular da konuşmamalıdır. 

Benim, bu konudaki rahatlığımın çok çeşitli, geçmiş nedenleri vardır. En önemli neden de, o yazıyı okuyanın, çok uzun süredir benim yazılarımı okuması ve hangi amaçla o cümle ya da paragrafı yazmış olduğumu bilebilmesidir.

 

Alttaki yazı ya da benzeri bir yazı, bir sohbet özeti size okunur ve görüşünüz istenir ise, DİNİ BÖLÜM HAKKINDA HİÇ KONUŞMAYINIZ. O bölümü geçiniz. Orada, çok önemsemeden ve derine inmeden kullanacağınız bir-kaç cümle, hiç ummadığınız yer ve zaman da, sizinle özleştirilmiş olarak karşınıza çıkabilir.

…..

Yakın dönem sonra, yeni yapılacak camilerde, MİNARE ŞEKİL ve MODELİNİ değiştirmek önerisini yazacağım. ( belki de, yakın gelecekte, uygun bir zamanda bu yazının altına eklerim. ) Eskiden, cami girişi yanındaki yan duvardan merdiven ile çıkılan, cami içindeki minber’e benzer bir yerden ezan okunurdu. Amaç, namaz vaktinin geldiğini duyurmaktır. Şimdi o bölüm, mermerden yapılır. Yine bazı yerlerde, bu uzun taş örme minareler de yapılabilir. Belki, bölgenin, o yerin, estetik tamamlayıcısı olaraktan yapılabilir. . Gösteriş amaçlı ya da kötü niyetle, özel amaçlı yapılan bazı camiler de, Türkiye’de, tamamen yıkılacaktır.

 

Bu tür konularda da, toplum içerisinde gereksiz tartışma yaratmaktan kaçınılmalıdır. Kapalı toplantılarda, bu işin uzmanları ve mimarlar ile konuşulacaktır.

……….

23.08.2021 11:56

 

Katkıda bulunanlar

Share it