Translate

16 Mart 2021 Salı

ANKARA – BİLKENT ÜNİVERSİTESİ YÖNETİMİ, ANANIZDAN, KUŞE KÂĞIT İLE Mİ DOĞDUNUZ!

Amerikan – Rus Elçiliği, Eğitim Kültür birimine özel not: Bilkent dergi, Sayı 34. Aralık 2020. ISSN 1305-5178’i, temin edip, bu yazıyı, ondan sonra okumanız dileği.

 

Rusya’yı bilmiyorum. Amerikan üniversitelerinin bu tür yayınları, TEKSİR MAKİNESİ ile basılır. En ekonomik, rahat okunur bir kâğıda.

Bu kuşe kâğıt, kaç gram acaba?  Allah, Allah…. Dergi içeriği! Bakınca anlarsınız.

 

Bizim apartmanın bahçesinde, iğde ağacı yanındaki masanın üzerinde bu dergiyi buldum. Okuyup, bırakmışlar.

 

Şimdi, sayfa 8’e bakınız.  

Mimarlık, toplumsal bir süreç ve kültürel bir üretim alanı imiş.

 

Almanya, Almanya, tam adamını buldunuz.

‘Son üç yıla yayılan bir çalışma da, önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan “Cities and Islamisms’. Türk sanılan Ermeniler, yeni bir …..  

 

ANADOLUYU, TÜRKİYEYİ BU İŞLERE KATMAYINIZ! Amaç gizlemek, etnik kimlik gizlemek için, din kullanılmasın.

 

İngiltere, İngiltere, buraya da siz bakınız.

 

“Mültecilerin kentlere ve kentsel yaşama entegrasyonu… ”

Memleketimizde başka dert-sorun yok. Mültecileri nasıl rahat ettireceğiz?!

Üniversite bu mudur?

 

** **  **

Şimdi aklıma geldi. KAYSERİ’NİN İSLAMİST İNŞAAT MÜHENDİSİ.

Kayseri’nin, çok genç, sakallı, Tayyip Erdoğan’ın, gençlik kolu başkanı olduğu yıllarda, Erbakan Partisinin, Kayseri il başkanı ile, o tarihten çok daha önceki yıllarda, dansöz oynatmıştık.  

Karşıma, sakallı, Nakşi Tarikatı üyesi olarak çıkınca, çok şaşırmıştım. Birkaç yıl önce öğrendim. Aile geçmişi de, Kızılbaş imiş. (Kızılbaşlık; sanıyorum, Aleviliğin bir başka çeşididir. ) Kayseri’de, herkeste onları “Türk – Türkmen” sanıyorlardı. Bünyan ve Bünyan’a bağlı çok köyün böyle olduğunu, Hava İkmal’de çalışan, Alevi bir arkadaşım, yıllar önce bana söylemişti ama konuyu tam anlayamamışım.

 

DANSÖZ KONUSU:

Dansöz, tam ikimizin önüne geldi. Etekleri iplik-tel gibi, ucu boncuklu da olabilir. Diz kapaklarını kırdı. Geriye doğru yattı. Dirseklerini yere koydu. Bize doğru, göbek atıyor. Zillerini, şıkır şıkır öttürüyor.

 

Kayseri Anadolu Fuarı, her sene, 10 Temmuz da açılırdı.

Belediye Başkanı ve Fuar Müdürü imzalı, açılış davetiyesi dışında, çok az kişi de, akşam, Fuar Gazinosunda, içkili - alkollü, yemeğe davet edilirdi.

Başkan ile konuşup, Almanya’dan gelen ağabeyimi de, bu listeye aldım. +2 ilave etmiş. Ağabeyimin yanına gittiğimde, Suriye Sınırında, Jandarma Asteğmen olarak görevli bu kişiye rastladım. Onu da davet ettim. Önce, Liseyi, Hava İkmal yanındaki sanat okulunda bitirmişti. O yıllarda, stadyumda, bir spor gösterilerine de beni çağırmıştı. Sonra, üniversite kazanamadı ama, -şimdi anlıyorum- özel, kapalı etnik kimlik, Ermeni bursu ile, özel okuldan mühendis oldu.

 

Geçmişleri, bizim köyün hemen üstündeki bir köyden idiler. O köyden bize, bunların yakın akrabalarından, paralı -yıllık girabolu’muz gelirdi.  Büyük bir küp, gilabolumuz olurdu.

 

Şimdi öğreniyoruz. O köy oraya yerleşince, hava kuvvetleri, onlara destek için, o köye radar kurmuş. Yemekleri bile, -günlük- Kayseri askeri birlikten gidermiş.

Gelecekte, o tepeye, Patriot ve S400 kurunca, Sivas’a kadar, tüm alana, izinsiz, bir tane bile uçan araç giremez. Öyle bir coğrafi özelliği var.

 

İlkokulda idim. Kayseri’de, İslamist mühendisin küçük kardeşi ile anlaşmıştık. Yağmurbey köyünü ve radarı görecektim. (Sonraki yıllarda, Felsefe öğretmeni olmuştu. Bir arada, İl çalışma müdürlüğünde, müfettişlik yaptı.) O köye, yürüyerek çıktım. Köyde buluştuk. Çevreyi ve dağları geziyoruz. 

İlerde, köyün sığırlarını yayan, çobana rastladık. Çevrede kimse yok. “Bir Eşek denemesi yapalım.” dedi. Yalan söylemeyim. Dürüst olalım. Ben de kabul ettim. Şöyle bir göz attım. ‘Sizin köylü, sen konuş. O sıpayı bana versin. Öteki dereye götüreyim.’ Çobana söyledi. Çoban, sıpayı vermedi. Eşeği de, ben istemedim.  Tartışmalı olarak, oradan ayrıldık.   

 

Aradan yıllar geçti. Ankara’da, geçmişleri o köye dayanan, üç kız kardeşten birisi ile, buruk bir aşk hikayesi.

….

AK PARTİ, TRT TAYİNİMİN YAPILMAYIŞININ ANA NEDENLERİNDEN BİRİSİ DE, BU OLABİLİR. Çünkü, Hacettepe Üniversitesi, Kimya Fakültesinden, Kimya Mühendisi olarak mezun olan bu kızın, bana olan aşkını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bilirdi. EMİNE ERDOĞAN, KEÇİÖRENDEKİ EVLERİN DE, DİP KOMŞU DEĞİL AMA YAKIN KOMŞULARDI. EĞER, O KIZI TANIMIŞ İSE, - Emine Erdoğan, Devlet Memurluğu’nu da bilmez. – TRT ‘de tayinimi engelleyen kızı, oraya oturtmuş olabilir.

….

 

Erbakan’ın, Milli Nizam ya da Selamet Partisi dönemi olabilir.

Parti, Kayseri İl Başkanı ya da İl Başkanlığı bitmiş, başka bir akrabaları il başkanı da olmuş olabilir. Bir gün beni çağırdı. Bir kızı tavlama bilgileri istiyordu. İskender Kebap ta, yemeğe götürmüş. Evlilik talebi, Görüşme, başarılı geçmemiş. “Kızı, bana anlat” diyorum. Bana, ayakkabılarını anlatıyor. Yazlık ayakkabının, deri, ip gibi bağları varmış. Diz kapağına kadar, baldırdan, çaprazlama, onu bağlıyormuş. Anladım. Açık, modern bir kız! 

Daha sonra, başka bir aracı ile, başka birisi ile evlendi. Ankara’daki üç kız kardeş’in babaları, bunun annesinin kız kardeşi. Aralarında, öyle bir somut akrabalık var. Bununla birlikte, bazı başka nedenler + kıskançlık nedenleri ile, birbirlerini çok istemezler.

Keçiören, kuruluş dönemi, gizli Ermeni ilçesi yapılmak istenmiş. BU kızların babası ve başka bir yazıda bahsi geçen, Kızılay civarında, cumhurbaşkanlığı – başbakanlıkta çalışan kızların, bir süre, geçici işyeri olarak kullanılan ofisteki arkadaşın babasına, apartman yapılacak, boş arsa veriliyor. Para kazanacakları başka işler, para yardımları ile de, her ikisi de, birer apartman yaptırıyorlar.  BEN DE, O APARTMANLARIN, ONLARIN OLDUĞUNU SANIYORUM. ONLARI “ZENGİN” DİYE DÜŞÜNÜYORUM. Gerçekte, o dönemden sonra işleri bozulmuş. BU ailenin üç kızından, büyük Eczacı kıza da, -hiç dokunmayıp- Kızılay’da ofisi olan arkadaşın kardeşi ile evlendirmeye çalıştım. Çünkü, bunların hepsi, “Türkmen” olduklarını söylüyorlar. Öyle biliyoruz.

 

Üç kızdan birisi ile evleneceğim.  Kızların üçü de, çok güzellerdi. Anneleri – babaları, beni severler. Güvenirlerdi. Evlerinde çok rahattım.

Büyük kız, Eczacılık Fakültesinde okuyor. İki kız, aynı sınıfta, Keçiören Lisesindeler. Eczacılıkta okuyan, baş başa iken de, aygın-baygın bakıyor ama ANA SIKINTIYI BEN BİLMİYORDUM. Maddi sıkıntıları varmış. O dönem, aylık, küçük bir maddi yardımım olsa, öğrenciliği de, hayatı da çok kolaylaşırmış.  EVLENENE KADAR, KIZ OLARAK KALACAK kişilik ve yapısı sağlamdı.

Benim le de olmayacağını düşünerek, İktisat Fakültesi mezunu arkadaşımın kardeşine tavsiye edip, ben devreden çıkmıştım. Dünürcü olmuşlar. Konuşmuşlar…  Olmamış.

 

Lisede okuyan iki kız hakkında, okuldaki davranış bilgisi almak için, o sınıftan, başka bir kız ile konuşuyorum. Onları, ‘uzak akraba’ diye, dolaylı soruyorum.

Yanılıyor olabilirim. Din Dersi Öğretmeni ya da başkası, birisine asılıyor ama tebeşir atarken, bir yere uzanırken, hafiften omzuna dokunuyor ama iş alamıyor. Ters durum oluşuyor.  Bu iki kız, dışarı da başları açık ama evde namaz da kılarlardı.

 

Kurban Bayramı. Babası, aşağıda, kurban koç kesiyor. Tüm aile orada… Kızlardan birisi ile, o gün, ama sadece o gün değil! Şimşek, çok elektriklenmiş iki bulutun, elinde olmayarak, + - birbirlerini çekmesi sonucu, çarpışmadan oluşur. Bunun, daha ilerisi, beklenilmeyen bir dokunuş ile oluşan şimşeklerin, birden patlayan – en yakında bulduğu toprağa boşalmaya da yıldırım denilir. Hangi kuytu yerde, oraya nasıl geldiğini düşünmeden, sarılmanın getirdiği sayısız şimşeklerin birbirleri ile kavuşmalarının ortaya çıkardığı gürleme, patlama ve teslimiyetten kaçış.

 

İŞTE, O GÜNDEN SONRA, ÇOK DİKKATLİ OLDUM.

Daha sonra bunlar, lisede olduğu gibi, Hacettepe’de de, aynı okulu, aynı sınıfı paylaşarak, Kimya Mühendisi oldular.

…..  ….     ….

Ben, iş hayatımda, dengeyi sağlayamadım.

……  ….  ….

Abartısız, Ankara’nın, en güzel kızlarından birisi idi.

O kızın, yalnızlık inlemeleri, dağıtılması… Allaha havale edelim.

 

Benim nihai amacım, ikisinden birisini netleştirmek ve evlenmekti.

W Golf’e binip, onlara giderken, DUA OKURDUM. HAYIRLI OLACAK İSE, OLSUN. Derdim.

 

Bugünden geriye bakınca, BELKİ, öylesi daha hayırlı oldu.

TRT’de işim olsa, ABD ye gitmesem,  üç kızın da, iş hayatı iyi ve düzenli olurdu. Bekâr olan birisi ile cinselliğim olsa bile, üçü de yalnız olmazlardı.  Sıkıştıkları an, yanıma gelirlerdi.

 

Büyük kız, ömür boyu, bana olan aşkını, yakınlarına söyledi.

Duyanlar, işlerini daha da güçleştirdiler.

Ondan bir yaş küçük olan kızdan da; “Evlendim. Bir kızım oldu. Yaşı da, büyüdü. Okulu da bitti. İyi de yetiştirdim. Bu kızı, sana hediye edeceğim. ” Haberini aldım. Onları hiç görmedim.

 

İşte bunlar, Ermeni olduğunu bilmediğim, o dönemin, en iyi ve en temiz kızları idiler.   

 

……. 

Üniversitelerimiz; kuşe kâğıtlı baskılı dergilere değil, vatanına, dışarıdan gelip, yerleşmeye çalışan, sonra da vatanını elinden almaya çalışan mültecilere değil, kendi öğrencilerinin sorunlarına odaklanmalıdır.

 

ANADOLU, TÜRK DEVLETİNİ kurmak için, Devlet Planlamada (DPT) çalışan, Amerikan – Rus, Uzman Dostların, Türkiye’nin, kâğıt ihtiyacı, mevcut kâğıt üretim yerleri, üretim çeşitlerini incelemeleri. Kâğıt çeşit ihtiyaçlarımızı,

 

SAVURGANLIK YAPILAN YERLERİ DE, BİR GÖZDEN GEÇİRMELERİ DİLEĞİDİR.

.

15.03.2021 23:11

.

 

 

Hiç yorum yok:

Katkıda bulunanlar

Share it