Translate

31 Mart 2021 Çarşamba

BUGÜN’ÜN EN İYİ HABERİ – SINGER DİKİŞ MAKİNESİ – M1605

Dar gelirli bir ailenin, satın alabileceği, en düşük SINGER DİKİŞ MAKİNESİ bedeli nedir?

 

Aşağıda bahsi geçen mesajı yayınlar iken, aklımda olan soru bu idi. 

Bugün, a101 Çeşit marketlerinde, gelecek hafta piyasaya çıkacak ürünler listesinde,  yaklaşık 75.- ABD Dolarına satılacak yeni model ürünü görünce, “işte bu ücret en iyisi” dedim.  

 

Bir akrabanız, bir arkadaşınızın kızı – oğlu evlenirken, önceden sorunuz, eğer dikiş makinesi yok ise, ‘DÜĞÜN HEDİYESİ’ olarak,  bu makine alınır. Evinde de ömür boyu kullanır. Sizi hatırlar. Tüm dikiş ihtiyaçlarını da karşılayacak bir ürün modeli.

 

Kız arkadaşınızdan çok memnun kaldınız, onu mutlu etmek istiyorsunuz. Abartısız, çok iyi bir hediyedir. O da sizi mutlu eder.

Bayram – seyran, memlekete gidiyorsunuz. Küçük kız kardeşinize, yeğenlerinizden en yetişkin olanlardan birisine, -babalarını zorlayıp, aldıramayan olur ise, - bir başka gelişte, diğerine de söz vererek, SINGER DİKİŞ MAKİNESİNİN, M1605 Modelini, hediye olarak satın alınız.

 

BU ALMAN ŞİRKETİNE DE, “TOPLUMSAL SORUMLULUK ÖDÜLÜ” VERİLMEK İSTENİRSE, O ÖDÜLÜ VERENLERİ DE TEBRİK EDİNİZ: KUTLAYINIZ.

 

30.03.2021 20:47

.

EVLİLİKTE, DEVLETİNİN VEREBİLECEĞİ, EN BÜYÜK HEDİYE NEDİR?

 

Arazi hırsızlığı yolu ile, ihtiyaç fazlası da denilebilecek, çok apartman, çok çok ev yapılmış. Sanıyoruz ve diliyoruz, gelecek yıl, bunların, semtleri, kayıtları, tasnifleri, tamamlanır. Bunların sahibi; MALİYE BAKANLIĞI’DIR.

 

BU kayıtlar tamamlandıktan sonra, Türk İmar Komitesi (TİK) belki, bazılarını yıkacak, yok edecektir.

 

İş – iş yeri, gelir düzeyinize, sosyal konum ve talebinize, ihtiyacınıza uygun olarak, gerek bekâr iken ve gerekse evlenirken, sizlere, bu evlerin, çok düşük, kira sözleşmeli, kullanım hakkı verilecektir. İş – gelir düşüklüğünde de, çok az kiranız, başka bir fondan ödenecektir. Geliriniz artınca, yeniden, çok düşük kirayı ödemeye başlayacaksınız. 

 

EVLİLİKTE, DEVLETİNİZİN SİZE VEREBİLECEĞİ EN İYİ HEDİYE, EV’DİR.

 

HİÇ KİMSE SİZLERE, EVİ BOŞALTINIZ, “EVİNİZDEN ÇIKINIZ” DİYEMEYECEKTİR.

 

30.03.2021 21:40

.

TAPULU EV’E SAHİP OLACAKLAR…

 

Tapulu ev konusu; Yönetim Konseyi, ilk toplantılarında ele alınacaktır.

 

Amerikalılar ve Ruslar için ise, şu an da az-çok belli olan sistem, o toplantıda, karara bağlanacaktır.

 

Şu anki durum nedir? İstanbul’da, Amerikan olanlara ve Ruslara, birer semt.

Bu semtlerdeki evlerin bir kısmını, kendi kararları ile Kullanım Hakkı’nı, kendileri vereceklerdir. Bir kısmı da belki, kendi lojmanları olarak kullanacaklardır. O semtlerde, yabancı olmayacaktır.

 

Tapu verilecek caddelerde, bölümlerde, kimlere tapu verileceğini, Amerikan - Rus Güvenlik Konseyleri, bizlere detaylı iletecektir.  O tapulu konutun satışı ve miras şekli de, yine ortak görüşmelerde, Amerikan – Rus Güvenlik Konseyleri mutabakatına uygun olarak, dostane yapılacaktır.

 

Amerikan olanların, belki İzmir’de, Rusların belki Bursa’da, iki –üç yerde daha, tam bir semt değil, site, bölüm, bir – kaç cadde, talepleri de, memnuniyetle karşılanıp, gereği yapılacaktır. Tapulu evlerde; Ana kontrol ve denetimin, bu ülkelerin Güvenlik Konseylerinde, belki yeni oluşturulacak bir birim ile, uyumlu olmasını dileriz.  Bunlar, TİK Toplantılarında ele alınacaktır.  Orada, yönetimde, Amerikan ve Rus Mimarlar da vardır. Yönetim Konseyi onayından da geçecektir.

 

30.03.2021 22:19

.

Geçmişte – bilmeden – FRANSIZ ERMENİLERİNİN, Kayseri’deki bir HÜCRE TOPLANTILARINA KATILMIŞTIM.

 

İlkokulu bitirdiğim yıl ya da ortaokula başladığım ilk dönem olabilir. Hafta sonu, İmam-Hatip’te yatılı okuyan bir kişinin yanına gitmiştim. O gün, Kayseri’de dolaşacaktık.  “Bir yerde, birkaç saatlik bir görüşmeye katılacağım.  Sen de orada olursun. Ondan sonra, rahat dolaşırız.” Dedi.

Hunat Cami, Talas Caddesi istikametinde, Diyanet Eski il müdürlüğü arka sokağına girdik. ‘BÜYÜK DOĞU’ Dergisinin yeri. İçerde, 4-5 kişi vardı. Sohbeti yapacak kişiye; ‘Bu hevesli, kitaplığı biraz karıştırsın. Sohbet sonrası, beraber bir yere gideceğiz.’ Dedi.  Onlar, aynı dükkânımsı yerde, biraz kenarda sohbet ediyorlar. Ben de kulak misafiriyim. Bir-kaç kişi daha geldi. Gelenlerden birisinden, Fransızca öğretmeni ve onun hanımını sordu. ‘Kadro tamam’ deyip, sohbetlerine başladılar.   

 

Ben kenarda kitaplığa bakıyorum. Dergileri inceliyorum. İmam Hatiplilerin oldukları nereye gitseniz, Necip Fazıl’ın kitaplarını, Peyami Safa’nın, tiyatro oyunlarını, İnançsız bir bayan iken, birden inançlı olan, Şule Yüksel Şenler’in ‘Karanlık Gecelerin Nurlu Sabahı’ kitapçığını, Falan Köyün, ilerici imamı. Minarede şarap içti duydun mu? Şiirini yazan –galiba tek şiir kitabı var. Onu ve Safahat. Bir de, bir Bayrak rüzgâr bekliyor. Şiir kitabı. Tamamı, bunlardan ibaret olurdu.

 

Bana da, çay verdiler. Dışarıdan geçen simitçiyi gördüm. Onlar istemediler. Çayımı içip, simidimi yer iken, bu kitaplar ve dergilere göz atarak, onları yandan seyrederek, çaktırmadan onları da dinledim.  

 

FRANSA, RUSYA, TÜRKİYE’DE, İSKÂN – YERLEŞME MODELLERİNDEN BİRİSİNİ ANLATIYORDU. Konunun Ermenilik olduğunu, ben o yıllarda bilmiyordum.

 

Devlet içinde, merkez de, İmar Bakanlığı ya da müdürlüklerinde, Devlet Binaları yapım merkezine yerleşip, iş aldıktan sonra (herhalde ihale işlemi bittikten sonraki aşamalar.) neler yapılıyordu?

 

‘O bölgede, bizden hiç kimse yok. Büyük taş binalar. Yontma taş ustalarının önce gelmeleri gerekiyor. Onların kalacakları yerlerde, diyelim basit 30 yerleşim yeri. Öyle bir yer seçiliyor ki, inşat bitiminde, orada basit 300 ev. Daha sonraki yıllarda, 3000 ev’e çıkacak şekilde yer belirleniyor. Orada kalıcı oluyorlar. Onlar gibi oluyorlar. Bu tür şeyler anlatılıyor.

Nasıl oldu ise, İstanbul’dan bahsettiler. Ya da, o anda dikkatimi çekmişti. ‘Yani, bizim Rum Sandıklarımızda mı Ermeni!’ Sohbetçi kızdı. “O DEYİMİ BİR DAHA KULLANMA” dedi. İlk kez, daha dikkatli dinleyici oldum. ‘İstanbul’da, Rum sanılanların, bir kısmı bizden. Bunu başka yerlerde söylemeyiniz. İsrail’in şu anda yarısı, 2000 yılında tamamı bizden olacak!..’ ta deyince, önümdeki dergiye daha da kapandım.

 

Günümüzdeki olayların geçmişi böyle idi. Çok ciddi ve iyi bir hazırlıkla bugünlere geldiler… KAPALI ETNİK KİMLİK, SADECE TÜRKLERİN DEĞİL, ÇOK BÖLGE VE ÜLKELERİN ANA SORUNUDUR.

ARAZİ HIRSIZLIĞINDA BAŞARILI OLMALARININ SIRRI DA BURADADIR. Ondan sonraki aşama, SAHTE VATANDAŞLIK.

 

Bu kadar çok evleri, ne için yaptıklarını sizler bulunuz.

.

31.03.2021 01:20

.

TÜRKLERE ÖZEL, MERMER TAŞ OCAKLARIMIZDA SON DURUM.

 

Türkiye’nin, en geniş damarlı ve en iyi Mermer Taş Bölgelerinden birisinin, işletme hakkı, Amerika Birleşik Devletleri’ne verilmiştir. Buna eş değer, bir başka Mermer Taş Ocağı’nın işletme hakkı da Ruslara… Ukrayna, Kazakistan,  Türkmenistan’da, bu haktan eşit yararlanacaklardır. Bu iki millet, Mermer Taş’ı, kereste gibi kesip, ağaç gibi işleme yeteneklerine sahiplerdir. O ocaklardan giden Mermer Taş’tan da, Türk Milletine, Türk Devleti’ne, değerinde, yeterli miktarda para gelecektir.

ÖNERİMİZ:

ABD de, Beyaz Saray’ın yerine yapılacak, yeni yönetim binası, Rusya’da, Kremlin’in yerine yapılacak olan, yeni yönetim binası ve bazı çok önemli Amerikan – Rus Devlet Kurum, Kuruluşlarından bazılarının, bina yenilemelerinde, MERMER TAŞ ÜCRETİ alınmayacaktır.   

Anlaşma – Sözleşmeleri hazırlayacak olanlar, İngiltere’den mezun olacaklar, Türk, Amerikan, Rus Hukukçulardır. HUKUK VAKFI yönetim üyelerine ulaştırılacak bu not, Anadolu Türk Devleti – Yönetim Konseyi üyelerine, onaya gittiğinde de, dosya içerisinde olacaktır.

.

31.03.2021 09:55

.

22 Mart 2021 Pazartesi

RUSYA, UKRAYNA, KAZAKİSTAN, TÜRKMENİSTAN, MOĞOLİSTAN, SAĞLIK BAKANLIĞI – Ev için – ECZA DOLABI.

 

Yukarıda sayılan ülkelerin, -SABİT MOBİLYA – HALK İŞLETMECİLİKLERİNE DE, bir not var.

 

Yakın yıllar öncesine kadar, Türk Evleri’nin çoğunda, Genellikle, 40-50 – 100 cl ya da CC mi deniliyordu - Renkli cam kap içerisinde, oksijen ve tentürdiyot bulunurdu. Yanında da, bir paket pamuk, küçük sargı bandı, sargı bezi, bir makas.

Et doğrar iken, sebze bıçakları çok keskin. Bir kaza ile küçük bir kesikte… Bir sivilce patlattınız.  Kulak arkası, yağ kesesi oluştu. Olgun halde. Basınca patlıyor. Doktora gitmeye gerek yok.  BU işlem sonrası, bir parça pamuk alınır, oksijen ile silinir ve arkasından bir yeni parça pamuk, tentürdiyotlu olarak, orası silinir.

Geçen ay, önemli bir yerde, bir şey patlattım. Orayı, kolonya ile sildim.

Hâlbuki benim evimde, ta Kayseri’de iken aldığım, bu ev’de de kullandığım, bir ECZA DOLABI vardı. Detaya girmeyim….  Şimdi yok!

 

SAĞLIK BAKANLIKLARINDAN İSTENEN:

Her ev’de, sağlıkçı yoktur.

Çok karmaşık, karışık, detaylı, ilk yardım seti türünde değil.

 

Yara, bere, kesik, küçük müdahale ve belki, sıcak su dökülmesi, küçük yanık, küçük kesik gibi durumlarda, ilk müdahale. Az sayıda, az çeşit, bunun malzemeleri nelerdir? Nasıl kullanılır? En basit anlaşılır şekli ile, yazılı, küçük bir broşür - kitapçık.  Her ülkenin, kendi sağlık bakanlığı, kendi şartlarına göre, oraya konulacak olan, sabit malzemelere uygun bilgiler.

Birey ya da ailede bir başkası, bir rafa, kendi ilaçlarını koydu. Bekletme dönem ve şekli. İlaç kullanma, metodu. Bazı, temel tavsiyeler.

 

MOBİLYA, HALK İŞLETMECİLİKLERİ.

 

Evlerde, ECZA DOLABI, genellikle, Banyo’dan, yatak odasına geçiş koridoruna konulur. Bazen de, giriş holünde, bir kenar. Ya da mutfakta bir yerdir. Çocukların, ulaşamayacakları, büyüklerin rahat ulaşacakları yükseklikte, bir yere monte edilir. Montaj şekli.

Kullanıcılardan, dolap – derinlik, büyüklük, ebat bilgilerini, raf ölçülerini, doktorlar ile birlikte yapmak.

Bekâr ya da az nüfuslu aileler için, küçük boy.

Kalabalık aileler için, orta boy ölçüleri, nasıl olmalıdır?

 

Bu iki modelin, sürgülü cam, camlı kapak ya da iç – küçük çekmece, küçük kilit’e ihtiyaç var mıdır?

 

BU GÖRÜŞMELER SONRASI, iyi görünüşlü, ekonomik, seri üretim.

Her, ecza dolabı içerisinde de, Sağlık Bakanlığı’nın, tavsiye kitap – broşürü ile birlikte.

Kolay Gelsin. 20.03.2021 21:32

.

EK: Yakın döneme kadar, vücudun herhangi bir yerinde, yağ – beze denilen bir sertleşme olur ise, eczanelerden SİYAH MERHEM diye, reçetesiz alının, tüp içerisinde değil, soğuk algınlığında kullanılan, VICKS şişesine benzer, kapaklı bir kabı vardı. Evde, o bölgeye, gazlı bez ile bu merhem konulur. Plaster ile üstü kapatılırdı. Ertesi gün, o sert kısmın, iyileştiği ya da –hiçbir dış müdahale olmadan- patlayıp, boşaldığı görülürdü. Şimdilerde, bunu kullanan yok sanıyorum. BU merhem, ne idi? Bir incelenmesi.

.

ECZA DOLABI dışı, KONU DIŞI BİR HATIRLATMA:

SPOR, AÇ KARNINA YAPILIR. Yoksa tehlike oluşabilir.

Lise’de, okul takımında, diğer okullar ile maçlara çıkan birisine, bunu söyleyince şaşırmıştı.  ‘Yemekten hemen sonra maç’a çıkıyoruz.’ Demişti.

Yemekten, 2 -3 saat sonra, en az da, bir saat sonra, koşu yapılabilir. Maç’a çıkılabilir. BU basit kural, çeşitli nedenler ile önemlidir. Yürüyüşte, normal ya da, hafif hızlı yürüyüşte, bu kural geçerli, olmayabilir. Bununla birlikte, hızlı yürüyüşte, yemekten sonra, yarım saat bekleyip, yürümek, daha iyi olabilir.

21.03.2021 22:28

.

 

++++++++++++

……..

BUNU BİLE YAPAMIYORLAR?

 

Bugün, pastanemsi, temiz görünümlü bir yerden, kapalı küçük, kıymalı, patatesli, peynirli pide aldım.  Kıymalı ve peynirlinin, yumurtalısı olur.  Yumurtalısı yokmuş.  Apartmanın bahçesinde,  Beyaz peynirliyi, ilk ısırışta, sevmedim. Evde incelemek amacı ile bıraktım. Diğerlerini de, aç kalmamak için… Galiba, peynir, peynir değil gibi… Peynirin alt, ucuz ürünlerinden. Ortadan kesilmiş, iki parçayı, çöpe atmak zorunda kaldım. Kıymalı da ne ise de, PATATESLİYİ YAPMAK ÇOK KOLAYDIR. 

 

Ben şimdi sizlere, PATATESLİYİ, BİZLER NASIL YAPARIZ? Onu anlatayım.

 

Genellikle, küçük boy, orta boy patatesleri haşlıyorsunuz. Yani, su içinde, pişiriyorsunuz. Suyu süzüp, biraz soğuduktan sonra, patates kabuğunu soyuyorsunuz. Normal, yenilme kıvamında. İstenirse, üzerine tuz – biber serpilip, yenilebilir.

 

Pişmiş, soyulmuş patatesleri, büyük olanları, bir bıçak ile parçaladıktan sonra, bir kaşık ile eziyorsunuz. Sıvı yağ değil. Günlük kullandınız, alışık oldunuz margarin yağını, ocak üzerinde, tencerede eritiyorsunuz. İlk erime sonrası, genellikle, sadece soğan, var ise ya da isteğe bağlı olarak, doğranmış yeşilbiberi, ısınmış yağda kavuruyorsunuz.

 

Ezilmiş patateslerin üzerine, tuz, toz biber, karabiber, kuru nane, ekiyorsunuz.

 

(En uygun toz biber; Kayseri – Cırgalan biberidir. Bu biberin fide tohumlarını, Ukrayna ve Rusya almış. Kayseri’de de, Tatlı, kırmızıbiberden, renklendirici tatlı toz biber. Acı, kırmızı biberden üretilen acı toz biber’i, -her ikisinden- yeterince serpiyorsunuz. HER İKİ ÇEŞİT, ORJİNAL, KAYSERİ TOZ BİBERİNİN, ÜRETİMİ İÇİN, “HALK İŞLETMECİLİĞİ”, KAYSERİ’DE KURULACAKTIR. Kayseri imalatı, hilesiz, temiz, toz biberi, gelecek senelerde, raflarda bulursunuz. Acı biberin, tatlandırıcı, iştah açıcı özelliği var.)

 

Kavrulmuş yağ içerisine, ezilmiş patatesleri koyup, kaşık ile çevirerek, birazcık kavrulana kadar, ateş üstünde işlem yapıyorsunuz. OCAKTAN İNDİKTEN SONRA DA, YENMEYE HAZIRDIR. Sürekli değil, dönem dönem, bu patates kavurma mutfakta olur. Çocuklar, büyükler, acil bir şeyler atıştırmak isteyince, ekmek arasına da konulup – yenilir. Günümüzde, mikro dalga, ısıtmada, çok kolaylık sağlıyor.  

 

Her zaman, etli pide yapılmaz. Yukarıda anlatılan şekilde, KAVRULMUŞ PATATESİ, mahalle fırınına götürünce, açık kıymalı pidenin hamuru ile, yanlardan kapatılmış, PATESLİ PİDE olarak, evlerde, birkaç gün, yenmeye hazır, bekleme ömrü de vardır.

 

BU iş, bu kadar basit iken, maliyeti düşük iken, et ve peynire oranla, sıhhi kaygı oranı da çok düşük olmasına rağmen, bunu bile Ankara’da yapamıyorlar. İçi de, çok çok az koyuyorlar.  

 

RUSYA, UKRAYNA, KAZAKİSTAN, TÜRKMENİSTAN, MOĞOLİSTAN, Patatesli Pide’nin iç hazırlanma ve mahalle fırınında, pişirme, servisini de kapsayan, küçük bir yönetmeliğinin hazırlanması dileği.  

20.03.2021 20:09

…….

 

16 Mart 2021 Salı

ANKARA – BİLKENT ÜNİVERSİTESİ YÖNETİMİ, ANANIZDAN, KUŞE KÂĞIT İLE Mİ DOĞDUNUZ!

Amerikan – Rus Elçiliği, Eğitim Kültür birimine özel not: Bilkent dergi, Sayı 34. Aralık 2020. ISSN 1305-5178’i, temin edip, bu yazıyı, ondan sonra okumanız dileği.

 

Rusya’yı bilmiyorum. Amerikan üniversitelerinin bu tür yayınları, TEKSİR MAKİNESİ ile basılır. En ekonomik, rahat okunur bir kâğıda.

Bu kuşe kâğıt, kaç gram acaba?  Allah, Allah…. Dergi içeriği! Bakınca anlarsınız.

 

Bizim apartmanın bahçesinde, iğde ağacı yanındaki masanın üzerinde bu dergiyi buldum. Okuyup, bırakmışlar.

 

Şimdi, sayfa 8’e bakınız.  

Mimarlık, toplumsal bir süreç ve kültürel bir üretim alanı imiş.

 

Almanya, Almanya, tam adamını buldunuz.

‘Son üç yıla yayılan bir çalışma da, önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan “Cities and Islamisms’. Türk sanılan Ermeniler, yeni bir …..  

 

ANADOLUYU, TÜRKİYEYİ BU İŞLERE KATMAYINIZ! Amaç gizlemek, etnik kimlik gizlemek için, din kullanılmasın.

 

İngiltere, İngiltere, buraya da siz bakınız.

 

“Mültecilerin kentlere ve kentsel yaşama entegrasyonu… ”

Memleketimizde başka dert-sorun yok. Mültecileri nasıl rahat ettireceğiz?!

Üniversite bu mudur?

 

** **  **

Şimdi aklıma geldi. KAYSERİ’NİN İSLAMİST İNŞAAT MÜHENDİSİ.

Kayseri’nin, çok genç, sakallı, Tayyip Erdoğan’ın, gençlik kolu başkanı olduğu yıllarda, Erbakan Partisinin, Kayseri il başkanı ile, o tarihten çok daha önceki yıllarda, dansöz oynatmıştık.  

Karşıma, sakallı, Nakşi Tarikatı üyesi olarak çıkınca, çok şaşırmıştım. Birkaç yıl önce öğrendim. Aile geçmişi de, Kızılbaş imiş. (Kızılbaşlık; sanıyorum, Aleviliğin bir başka çeşididir. ) Kayseri’de, herkeste onları “Türk – Türkmen” sanıyorlardı. Bünyan ve Bünyan’a bağlı çok köyün böyle olduğunu, Hava İkmal’de çalışan, Alevi bir arkadaşım, yıllar önce bana söylemişti ama konuyu tam anlayamamışım.

 

DANSÖZ KONUSU:

Dansöz, tam ikimizin önüne geldi. Etekleri iplik-tel gibi, ucu boncuklu da olabilir. Diz kapaklarını kırdı. Geriye doğru yattı. Dirseklerini yere koydu. Bize doğru, göbek atıyor. Zillerini, şıkır şıkır öttürüyor.

 

Kayseri Anadolu Fuarı, her sene, 10 Temmuz da açılırdı.

Belediye Başkanı ve Fuar Müdürü imzalı, açılış davetiyesi dışında, çok az kişi de, akşam, Fuar Gazinosunda, içkili - alkollü, yemeğe davet edilirdi.

Başkan ile konuşup, Almanya’dan gelen ağabeyimi de, bu listeye aldım. +2 ilave etmiş. Ağabeyimin yanına gittiğimde, Suriye Sınırında, Jandarma Asteğmen olarak görevli bu kişiye rastladım. Onu da davet ettim. Önce, Liseyi, Hava İkmal yanındaki sanat okulunda bitirmişti. O yıllarda, stadyumda, bir spor gösterilerine de beni çağırmıştı. Sonra, üniversite kazanamadı ama, -şimdi anlıyorum- özel, kapalı etnik kimlik, Ermeni bursu ile, özel okuldan mühendis oldu.

 

Geçmişleri, bizim köyün hemen üstündeki bir köyden idiler. O köyden bize, bunların yakın akrabalarından, paralı -yıllık girabolu’muz gelirdi.  Büyük bir küp, gilabolumuz olurdu.

 

Şimdi öğreniyoruz. O köy oraya yerleşince, hava kuvvetleri, onlara destek için, o köye radar kurmuş. Yemekleri bile, -günlük- Kayseri askeri birlikten gidermiş.

Gelecekte, o tepeye, Patriot ve S400 kurunca, Sivas’a kadar, tüm alana, izinsiz, bir tane bile uçan araç giremez. Öyle bir coğrafi özelliği var.

 

İlkokulda idim. Kayseri’de, İslamist mühendisin küçük kardeşi ile anlaşmıştık. Yağmurbey köyünü ve radarı görecektim. (Sonraki yıllarda, Felsefe öğretmeni olmuştu. Bir arada, İl çalışma müdürlüğünde, müfettişlik yaptı.) O köye, yürüyerek çıktım. Köyde buluştuk. Çevreyi ve dağları geziyoruz. 

İlerde, köyün sığırlarını yayan, çobana rastladık. Çevrede kimse yok. “Bir Eşek denemesi yapalım.” dedi. Yalan söylemeyim. Dürüst olalım. Ben de kabul ettim. Şöyle bir göz attım. ‘Sizin köylü, sen konuş. O sıpayı bana versin. Öteki dereye götüreyim.’ Çobana söyledi. Çoban, sıpayı vermedi. Eşeği de, ben istemedim.  Tartışmalı olarak, oradan ayrıldık.   

 

Aradan yıllar geçti. Ankara’da, geçmişleri o köye dayanan, üç kız kardeşten birisi ile, buruk bir aşk hikayesi.

….

AK PARTİ, TRT TAYİNİMİN YAPILMAYIŞININ ANA NEDENLERİNDEN BİRİSİ DE, BU OLABİLİR. Çünkü, Hacettepe Üniversitesi, Kimya Fakültesinden, Kimya Mühendisi olarak mezun olan bu kızın, bana olan aşkını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bilirdi. EMİNE ERDOĞAN, KEÇİÖRENDEKİ EVLERİN DE, DİP KOMŞU DEĞİL AMA YAKIN KOMŞULARDI. EĞER, O KIZI TANIMIŞ İSE, - Emine Erdoğan, Devlet Memurluğu’nu da bilmez. – TRT ‘de tayinimi engelleyen kızı, oraya oturtmuş olabilir.

….

 

Erbakan’ın, Milli Nizam ya da Selamet Partisi dönemi olabilir.

Parti, Kayseri İl Başkanı ya da İl Başkanlığı bitmiş, başka bir akrabaları il başkanı da olmuş olabilir. Bir gün beni çağırdı. Bir kızı tavlama bilgileri istiyordu. İskender Kebap ta, yemeğe götürmüş. Evlilik talebi, Görüşme, başarılı geçmemiş. “Kızı, bana anlat” diyorum. Bana, ayakkabılarını anlatıyor. Yazlık ayakkabının, deri, ip gibi bağları varmış. Diz kapağına kadar, baldırdan, çaprazlama, onu bağlıyormuş. Anladım. Açık, modern bir kız! 

Daha sonra, başka bir aracı ile, başka birisi ile evlendi. Ankara’daki üç kız kardeş’in babaları, bunun annesinin kız kardeşi. Aralarında, öyle bir somut akrabalık var. Bununla birlikte, bazı başka nedenler + kıskançlık nedenleri ile, birbirlerini çok istemezler.

Keçiören, kuruluş dönemi, gizli Ermeni ilçesi yapılmak istenmiş. BU kızların babası ve başka bir yazıda bahsi geçen, Kızılay civarında, cumhurbaşkanlığı – başbakanlıkta çalışan kızların, bir süre, geçici işyeri olarak kullanılan ofisteki arkadaşın babasına, apartman yapılacak, boş arsa veriliyor. Para kazanacakları başka işler, para yardımları ile de, her ikisi de, birer apartman yaptırıyorlar.  BEN DE, O APARTMANLARIN, ONLARIN OLDUĞUNU SANIYORUM. ONLARI “ZENGİN” DİYE DÜŞÜNÜYORUM. Gerçekte, o dönemden sonra işleri bozulmuş. BU ailenin üç kızından, büyük Eczacı kıza da, -hiç dokunmayıp- Kızılay’da ofisi olan arkadaşın kardeşi ile evlendirmeye çalıştım. Çünkü, bunların hepsi, “Türkmen” olduklarını söylüyorlar. Öyle biliyoruz.

 

Üç kızdan birisi ile evleneceğim.  Kızların üçü de, çok güzellerdi. Anneleri – babaları, beni severler. Güvenirlerdi. Evlerinde çok rahattım.

Büyük kız, Eczacılık Fakültesinde okuyor. İki kız, aynı sınıfta, Keçiören Lisesindeler. Eczacılıkta okuyan, baş başa iken de, aygın-baygın bakıyor ama ANA SIKINTIYI BEN BİLMİYORDUM. Maddi sıkıntıları varmış. O dönem, aylık, küçük bir maddi yardımım olsa, öğrenciliği de, hayatı da çok kolaylaşırmış.  EVLENENE KADAR, KIZ OLARAK KALACAK kişilik ve yapısı sağlamdı.

Benim le de olmayacağını düşünerek, İktisat Fakültesi mezunu arkadaşımın kardeşine tavsiye edip, ben devreden çıkmıştım. Dünürcü olmuşlar. Konuşmuşlar…  Olmamış.

 

Lisede okuyan iki kız hakkında, okuldaki davranış bilgisi almak için, o sınıftan, başka bir kız ile konuşuyorum. Onları, ‘uzak akraba’ diye, dolaylı soruyorum.

Yanılıyor olabilirim. Din Dersi Öğretmeni ya da başkası, birisine asılıyor ama tebeşir atarken, bir yere uzanırken, hafiften omzuna dokunuyor ama iş alamıyor. Ters durum oluşuyor.  Bu iki kız, dışarı da başları açık ama evde namaz da kılarlardı.

 

Kurban Bayramı. Babası, aşağıda, kurban koç kesiyor. Tüm aile orada… Kızlardan birisi ile, o gün, ama sadece o gün değil! Şimşek, çok elektriklenmiş iki bulutun, elinde olmayarak, + - birbirlerini çekmesi sonucu, çarpışmadan oluşur. Bunun, daha ilerisi, beklenilmeyen bir dokunuş ile oluşan şimşeklerin, birden patlayan – en yakında bulduğu toprağa boşalmaya da yıldırım denilir. Hangi kuytu yerde, oraya nasıl geldiğini düşünmeden, sarılmanın getirdiği sayısız şimşeklerin birbirleri ile kavuşmalarının ortaya çıkardığı gürleme, patlama ve teslimiyetten kaçış.

 

İŞTE, O GÜNDEN SONRA, ÇOK DİKKATLİ OLDUM.

Daha sonra bunlar, lisede olduğu gibi, Hacettepe’de de, aynı okulu, aynı sınıfı paylaşarak, Kimya Mühendisi oldular.

…..  ….     ….

Ben, iş hayatımda, dengeyi sağlayamadım.

……  ….  ….

Abartısız, Ankara’nın, en güzel kızlarından birisi idi.

O kızın, yalnızlık inlemeleri, dağıtılması… Allaha havale edelim.

 

Benim nihai amacım, ikisinden birisini netleştirmek ve evlenmekti.

W Golf’e binip, onlara giderken, DUA OKURDUM. HAYIRLI OLACAK İSE, OLSUN. Derdim.

 

Bugünden geriye bakınca, BELKİ, öylesi daha hayırlı oldu.

TRT’de işim olsa, ABD ye gitmesem,  üç kızın da, iş hayatı iyi ve düzenli olurdu. Bekâr olan birisi ile cinselliğim olsa bile, üçü de yalnız olmazlardı.  Sıkıştıkları an, yanıma gelirlerdi.

 

Büyük kız, ömür boyu, bana olan aşkını, yakınlarına söyledi.

Duyanlar, işlerini daha da güçleştirdiler.

Ondan bir yaş küçük olan kızdan da; “Evlendim. Bir kızım oldu. Yaşı da, büyüdü. Okulu da bitti. İyi de yetiştirdim. Bu kızı, sana hediye edeceğim. ” Haberini aldım. Onları hiç görmedim.

 

İşte bunlar, Ermeni olduğunu bilmediğim, o dönemin, en iyi ve en temiz kızları idiler.   

 

……. 

Üniversitelerimiz; kuşe kâğıtlı baskılı dergilere değil, vatanına, dışarıdan gelip, yerleşmeye çalışan, sonra da vatanını elinden almaya çalışan mültecilere değil, kendi öğrencilerinin sorunlarına odaklanmalıdır.

 

ANADOLU, TÜRK DEVLETİNİ kurmak için, Devlet Planlamada (DPT) çalışan, Amerikan – Rus, Uzman Dostların, Türkiye’nin, kâğıt ihtiyacı, mevcut kâğıt üretim yerleri, üretim çeşitlerini incelemeleri. Kâğıt çeşit ihtiyaçlarımızı,

 

SAVURGANLIK YAPILAN YERLERİ DE, BİR GÖZDEN GEÇİRMELERİ DİLEĞİDİR.

.

15.03.2021 23:11

.

 

 

8 Mart 2021 Pazartesi

UKRAYNA; KAZAKİSTAN TÜRKMENİSTAN; BU YAYIK MI? ÇAMAŞIR MAKİNESİMİDİR?

 

Ankara’da, farklı ürünleri bir arada satan, orta boy bir mağaza da, normal çamaşır makinesinin ¼ boyutunda bir makine gördüm. Kapağını açıp, içine baktım. Yanda, el ile kumandalı tutamağı olan,  bir hortumun, içeriden su boşaltma deliği var. O delik yanında da, 10-12 santim çapında,  hafif kabarcığı, dönen bir daire. Uçan dairenin, üst kapağına benziyor. Bu, dönen kısım, küçük parça, alüminyum döküm. Fiş takılı iken, yandaki düğmeye basınca, sürekli dönüyor. Acaba, bu nedir? Merak ettim.

 

Dükkân sahibi: “Kayseri imalatı. Mustafa Fevzioğlu’nun, ‘yayık yapayım’ der iken, bekâr evi, çocuk bezi, sadece sabun tozu ile yıkanması gereken, hassas kumaşlar, örgü kazaklar için imal ettiği bir çamaşır makinesi” dedi. Fiyatı da çok uygundu. Bir tane aldım. Çok uzun sürede, evde kullandım.

Özellikle çorap, tek gömlek, kazak yıkanacağı zaman, sabun tozu ya da elde yıkama deterjanı ile, ek işlerimi çok rahat görüyordu. Evde sıcak su, sürekli olarak musluktan akar. Oradan alıp, ılışlayıp, tas ile dolduruyorsun. Yıkama sonrası da, kirli suyu boşaltıyorsun. Bunu da, Kayseri’ye giderken, önce eve bırakmıştım. Sonra, eski kapıcıya vermiştim. Onun da, apartman da bekâr kalan bir doktora sattığını duymuştum. Hatta üstte, kol ile çevirmeli bir sıkma aparatı da vardı.

(Sıkma aparatı, olmasa da olur. Çok az kullanılıyor. )

 

Yandaki düğmeye basınca, alt ortadaki yuvarlak şey dönüyor. İster 5 dakika, isterseniz 10 dakika. Suda bekletip, tekrar 3-5 dakika. Düğmeye basınca, işlem bitiyor. Üçüncü durulama da, tertemiz, yıkanmış olarak, çorap, kazak, gömlek…

Şu anda, onu başkalarına verdiğime pişmanım. Onun başka bir benzer imalatı da yok. Sadece, su boşaltmada, yan da asılı hortumu aşağı indiriyorsun. Bu da, yıkama GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYOR. Zorluğu da bu kadar. Üst kapağı açınca da, işlemi görüyorsunuz.

 

O MAKİNEYİ BULUP, BİR İNCELERSENİZ.

EVİNDE, NORMAL ÇAMAŞIR MAKİNESİ OLANLARDA DA, BANYO KENARINDA DURAN BU KÜÇÜK ÇAMAŞIR MAKİNESİ, ÇOK İŞİNE YARIYOR. Fiyatı da çok uygundur. Çamaşır biriktirmesi zor olan, evde kalan öğrenciler de, banyo kenarında bunu, iki – üç donunu, SABUN TOZU ile yıkayabilirler. Bekâr olanlar için de, idealdir.

KULLANIMI, ANLAŞILMASI KOLAY.  

Sabit yer kaplamaz. Hafif. İşlem sonrası, bir kenara çekilir.

ÖMÜR BOYU, BAKIM – TAMİRAT GEREKTİRMEZ.

EKONOMİKTİR.

.

6.03.2021 14:05

.

 

Bir yeni kitap, ÖN HAZIRLIK NOTU:

ANNE’NİN KİTABI – HİJYEN – TEMİZLİK – YIKAMA BİLGİLERİ.

 

Piyasada çok çeşitli deterjanlar var. Çoğu zaman, o deterjanı – sabunu – çeşitli amaçlı, zemin temizlik malzemelerini üretenler, gerekli bilgileri veriyorlar. Tüketici dernek, kurum ve kuruluşları da onlardan maddi destek aldıkları için, objektif olmayabiliyorlar.

İşte burada, devlet bilgisine ihtiyaç vardır. Güvenilir bilgi, devletin –bilinen- ilgili kurumundan alınır.

 

Bir başka konu, yıkama bilgileri.

SABUN TOZU, nerelerde, hangi çamaşırlarda kullanılması gerekir?

Gömlek, kazak, çorap üzerinde, yıkama bilgileri bulunur. İşaret ve simgeler vardır.

Bunlar çok karmaşık ve karışık değildir. Sade bir dil ile, ilk öğretim ya da üniversite mezunlarına, aynı kitapta anlatılabilir.

Bunları bir kitapta toplamak, anneler ve kızların, daha başlangıçta, doğru bilgiler almalarını sağlar.  

 

(3-5 yıl içerisinde, Eskişehir Açık Öğretim Fakültesi’nde başlatılması öngörülen, bir yıllık ‘biçki – dikiş’ eğitim sistemi öğrencileri arasında da, bayan mimar, bayan doktor, lise ya da ilköğretim mezunu hanımlar da olacaktır. Çeşitli dallarda eğitim alan, üniversite öğrencileri de… Hijyen kitabı hazırlığı da, bu anlayışta yapılmalıdır.) 

 

7.03.2021 11:15

 

UKRAYNA, KAZAKİSTAN, TÜRKMENİSTAN’IN İSTANBUL ELÇİLİKLERİNDEN – Kimya Bilgisi olan - BİR YETKİLİNİN, ZİYARET ETMESİNDE YARAR GÖRDÜĞÜMÜZ, İstanbul’da bir Kimya Şirketi.

 

Bu şirket, yıllardır MİGROS’a temizlik malzemeleri üretir. Türkiye’de en iyi, banyo, TUVALET, zemin temizleme malzemeleri üretir. Bazı hammaddeler, belki Alman, belki Rus malıdır. 

Migros’ta ürünlerine baktıktan sonra, NAZAR KİMYA, Sabun ve deterjan sanayi.

Adresi: İstanbul – Anadolu Yakası. Ayvalı Mah. O.S.B. 2. sanayi caddesi, No: 18 Tuzla – İstanbul.

 

Üç ülke irtibatlı, Ev – Ofis, Temizlik Malzemeleri, imalatçı, Halk İşletmecilikleri’ne, iyi örnek ürünler bulunabilir.

Rusya’da da, her Oblast’ta, bağımsız,  Ev – Ofis, Temizlik Malzemeleri, imalatçı, Halk İşletmecilikleri, görüşme notlarımız arasında vardır.

 

7.03.2021 11:35

.

RUSLARA BİR SORU:

İLAÇ ve TEMİZLİK MADDELERİNDE, KUTU ÜZERİNDE YAZILI - içerikler – FORMÜLLER NE KADAR DOĞRUDUR? Bunun istisnaları var mıdır?

 

Bir örnek: Sigara içen bireylerin –bazen- kullandıkları, MAJEZİK isimli, oral sprey.  Bir gün, nezle olunca, burnuma sıktım. NEZLE; HEMENCE GEÇTİ!

Bu durumu, bloğumda yazmıştım. Tıp Fakültelerinde bile, nezle-grip olanlar, birbirlerine kullanıp, -konuyu bilmeyen- başka doktorları bile şaşırtıyorlardı.

Üç ay sonra, yeni paket ürünlerde, bu oral sprey, bir değişime uğradı. VE NEZLE’DE, ETKİSİ KAYBOLDU. Bu durumları, bir –özel- konuşmanız dileği.

7.03.2021 13:12

.

KİMYAGER, RUS FEDAİLERİ SİSTEMİ, NASIL OLMALIDIR?

Her Oblast’ta, bağımsız,  Ev – Ofis, Temizlik Malzemeleri, imalatçı, Halk İşletmecilikleri var. Kabul edelim. Ruslara özel ve o merkeze, belki de, hepsinin kendi içinde, etnik olarak Rus olanlardan başka kimse giremeyecek.

Bunlara ilave, Ukrayna, Kazakistan, Türkmenistan, belki Moğolistan için de, Kimyager Fedailer gerekebilir. Hiç değilse, birer ya da ikişer kişi. Bu kişilerin mesleki eğitimleri …. Konusu.

7.03.2021 13:47

.

SON NOT:

 

Çocuklumda, bizim köy, iki kez, kimyasal-biyolojik saldırıya uğradı.

 

İlk’i; bir sabah, bazı kümeslerde, tüm tavuklar ölmüşlerdi.

Yıllar sonra, bu işi bilenler ile konuştuğumda, bana yapılan analiz.

Kümeslerin önünde, su konan, galiba ‘yalak-suluk’ denilirdi. Taş oyma, su kapları vardır.

Onun içine bir tablet atılınca, tüm tavuklar, o yalaktan su içtikleri için, ölmüşlerdir.

Bunu kim yaptı? Ya da kim yapar?

O dönem köyde, konar-göçerler, sanıyoruz yoktu.

Köyden bir kişiye, yaptırmışlar ise, ihtimali, hangi evlerin tavukları öldü?

Hiç zarar görmeyenler? Kendi evleri ve yakınlarına, bu tableti atmamıştır. Sanal iki kişiyi, tahmini suçlamıştık. 

 

İkincisi; insanlarda, çocuklarda, solucan – tenya görülmüştü.

Babam ile, Kayseri’ye gitmiştik. Eczaneden bisküvi almıştık. Hemen tedavi etmişti. Onunla geçmeyenlere de, şurup. Başka önlemler de vardı.

 

Bir de, belki, eriklerde, normalin üstünde kurtlanma. Buna uygun ilaçlama.

 

O görüşmede çıkan sonuca göre; Bundan, 50 – 100 yıl sonra, belki, tüm ülkeler, yabancılara, sınır girişlerini kapatıp, diyelim 6 ay, belki 3 yıl, hava yolu dışında, kimseyi ülkeye, o bölgeye almayacaklar!

 

Dünya Güvenli Bölgesi (DGB), 7 millet, belki de, o gelecek riskleri önleme çalışmaları yapıyorlardır. Anlayamadığımız şeyler, bunlar olabilir.

İngiltere’de, danalar deliriyorlar. Erkek – Dişi danalar, hava karardı mı? Diskolara gidip, dans etmek istiyorlar!

 

GAP Bölgesine girişi, herkese yasaklayacağız.  Uygur Türkmenleri dışında, kimse – bazı alanlara – giremeyecekler. Şimdilik, o bölgede üretim olmayacak. DGB Kuruluşu sonrası, öncelik 7 millet için, “bakir alan” olarak bekleyecek. Bu konuyu, o dönem tartışıp, konuşacağız.  GAP adı da, o yıl değişecektir.

 

İnşallah olmaz da, diyelim danalar, toplu imha edildi.

Etnik olarak İngiliz olanlar, o bölgeye gelip, eksiklerini, Uygur Türkmenleri ile birlikte tamamlayacaklar. Almanların, tüm gülleri soldu! Diyelim. Etnik olarak Alman olanlar, o bölgeye gelip, Uygur Türkmenleri ile birlikte, gül yetiştirecekler. Rumlar da bu güvenceye sahip olacaklardır.

 

Bunu yazıp-yazmamayı bir süre düşündüm. Belki, varsayımdır.

O yıllarda, İngiltere Başbakanı Margareth Teacher, basın bilgilendirme toplantısında, birden bayılıp, yere düşmüştü. O toplantıya katılanlardan bir kişinin, elindeki bir alet ile, dış müdahalesi ile olabileceği söylenmişti. Bir markete alış-verişe gidiyorsunuz, benzeri bir müdahale… Tek liderin, sakıncaları özetlenmişti. Krallık ve Kraliçelikte, böylece tarihe karışmıştı. -YÖNETİM KONSEYİ- MODELİ yönetimler, zorunlu hale gelmişti.

Belki, bunun için de, liderleri başka şekilde esir alan, ARAZİ HIRSIZLIĞI,  KAPALI ETNİK KİMLİK yönetim modeli de, değişmek zorunda kalmış olabilir. Eski üretim modeli, pazarlama mantığı, her ülke, her milleti, tek merkezden yönetme uygulaması da, bitmiş olabilir. Bunun sonucunda, yeni bir Nuh Tufanını davetten kurtulma da…

 

Bunları bizler bilemeyiz ki!...

.

7.03.2021 15:46

 .

1 Mart 2021 Pazartesi

Oldu! En sonunda bu da oldu. ALMANLAR, BUNU DA YAPTILAR!

 

SINGER, AİLE DİKİŞ MAKİNESİ.

999.- TL. (=~ 150.-. Amerikan Doları)

 

(İnternetten, yeni dikiş makinesinin -OVERLOCK 16SH600 series -model: 16SH644 -6160- maharetleri ve tanıtıcı bilgileri, fotoğraf ile birlikte, buraya konulacak.)

 

Anadolu Türklerinde, ayaklı, ayak ile kumandalı, SINGER Dikiş makinesinin, iyi ama bazen de buruk anıları vardır.

İyiliği şuradadır: Hangi tarihte alınmış olursa olsun. Hangi modeli olursa olsun. Halen, evde, çalışır durumdadır.

Burukluğu: Aynı ya da daha geri ekonomik durumda olan, o yıllarda, Ermeni oldukları bilinmeyen ailelere, bu dikiş makineleri, bir yol ile gelmiştir.  Onlara, bunları kimin gönderdiği, kimin verdiği, biraz merak edilmiştir. Kendi parası ile alanlar da çoğunluktadır. Çünkü, çok az aile, süt makinesi gibi, dikiş makinelerini de, bilinmeyen bir yol ile alabiliyorlardı. Aynen, -Massey Ferguson- Traktörleri gibi…

 

Sonuçta, dikiş bilen çok ailede, bu dikiş makineleri vardır. Kullanan herkeste memnundur. Almanlar; yaptıkları makineleri, iyi ve sağlam yaparlar. Bu durum somuttur.

 

ŞİMDİ, yakın geçmişte -bir yazıda- bahsi geçen, HER AİLEDE TEMEL İHTİYAÇ, EKONOMİK&PRATİK, KULLANIMI VE ANLAŞILMASI KOLAY,  bir DİKİŞ MAKİNESİ piyasadadır. Amerikan ve Ruslar, daha tasarım aşamasındalar iken, Almanlar, bu ihtiyacı karşılayıcı dikiş makinesini yapıp, piyasaya sürmüşlerdir.

Bu konunun, bir başka güzel yanı da, bunu piyasaya süren Almanlar; Dünya Güvenli Bölgesinde, yeni dönemde, Türkiye’de,  çeşit kontrollü satış hakkı olan, 4 mağazadan (İngiltere, Almanya, Fransa, Yunanistan) birisinde, bu ürünü satabileceklerdir. Almanlar ile, bazı başka konularda, tartışmalı da olsak, bu model, SINGER Dikiş Makinesi’nin, satış hakkı konusunda, Türkler; Almanlardan yana olurlar. Amerikalılar - Ruslar da, kendi mağazalarında, kendi, yeni, ekonomik dikiş makinelerini de satsınlar. Onun da aynı kalitede olacağından eminiz. Bununla birlikte, Almanlara da, haklarını verelim.

 

Çocukluk anılarımda, bir Alman Süt Makinesi vardır.

Komşulardan birisi, bir vesile yaratıp, yanlarına çağırdılar. Odalarında değil, mutfak, köy tipi, diğer eşyaların bulundu yerdeyiz. Başka semtteki, evli, büyük kızları da gelmiş. Ortada bir makinenin başındalar. Anne, makinenin kolunu çeviriyor. Üst hazneye doldurulmuş sütten, iki ayrı musluktan, başka kaplara, haznedeki süt ayrıştırılarak akıyor. Bir tarafa, o sütün yağı toplanıyor. – sanıyorum, o süt makineleri, şimdi piyasada yoktur. – O işlem bitti. Yine anne, o makineyi parçalayıp,  çok sayıdaki parçalarını yıkayıp, kurulayıp, tekrar monte etti. Ben de oradan ayrıldım.  

 

ÖZLENEN – İSTENEN NEDİR?

 

Herkesin, alım gücü yerinde olsun.  

AÇIK DESTEK OLSUN. HERKESE OLSUN.

O geçmiş dönemlerde, o komşulardan bazılarının, Müslüman Ermeni oldukları bilinmiyordu. Aynı köydeyiz. Sonradan gelmişler. Evlerini de, dışarıdan gelen başkaları, çok iyi yapmışlar. Bunların dokümanları, - sanıyoruz – İngilizlerde vardı. Şimdi ortaya çıktı.  Bu tür bir ayrım olduğunu, bizler bilmiyorduk.

Bazılarına da, Alman Malı, çok iyi, Massey Ferguson Traktörler verilmiş.

Bundan sonrası için, özlenen – istenen; SOSYAL YARDIMLARIN, AÇIK HESAP, KAYNAĞININ NET ve BELLİ OLMASIDIR.

 

Günümüzde, yeni Türk Devleti’nde, çalışanların gelirleri yeterli olsun. Sosyal yardıma gerek olmadan, bu tür temel ihtiyaçlarını, kendi gelirlerinden satın alabilsinler.

Örneğin: Moğolistan, Uygur Türklerinde ise, biçki - dikiş öğretmenleri gönderelim. Başarılı olan öğrencilerine de, dikiş makinesi ve biçki - dikiş öğrenim setini, ücretsiz verelim. Kısaca, bir emek, gayret ve bilgi birlikteliği olsun.

 

Yakın gelecekte, (3 -5 yıl sonra) Eskişehir Açık Öğretim Fakültesinde, bunun ön hazırlığı yapıldıktan sonra da, Kara Deniz Üçlüsü ülkelerde, bir yıllık, posta ile eğitim sonrası, bir sertifika da verelim.  Dönem sonu sınav işlemini, Türkiye’de değil, o ülkenin içinde kurulacak, bazı merkezlerde yapalım.

.

28.02.2021 09:18

.  

AVRUPA’DA, GLOBAL ANLAYIŞTAKİ KİŞİLERİN, KARŞI OLDUĞUMUZ, BAZI UYGULAMALARI. BU TALEPLERE KARŞIYIZ. TÜRKİYE’DE OLMAYACAK.

 

Avrupa Ülkelerinden, Global anlayıştaki bazı kişiler, Kayseri’ye gelmişler.

Yeni Kayseri Stadyumunu gezmişler.  

“Hazır giyim, Tekstil Fabrikası, buraya olur.” Demişler.  

Avrupa, Türkiye’yi işgal edebilse, ya da Türklerden Anadolu’yu alabilse, Kayseri Şehir Stadyumunda, Hazır giyim, Tekstil Fabrikası kuracaktı! Diye, birileri, geçmiş dönemlerde haberler yaymışlar.

 

Bu yeni Hazır Giyim Fabrikası, öyle bir fabrika olacakmış-tı ki, büyük rulolar halinde, 40 çeşit kumaş, 40 çeşit ve renkte iplik, düğme, fermuar, astar, deri donamımlar, diğer aksesuarlar.

Makine yönetim odasına oturacak dizaynırlar, seçtikleri bir modelin, bilgisayarda ön işlemlerini yaptıktan sonra, düğmeye basınca,  hatasız, milyonlarca seri üretim.

Türkiye’yi bir saatte giydirirler. Tüm Asya’nın ihtiyacını, 7 saatlik üretim ile karşılayacak, dev bir tesis.

 

BİLİM ADAMLARININ, TOPLUMSAL – SOSYAL ve DİNİ SORUMLULUKLARI VARDIR.

Yukarıdaki teknoloji harikası, insanlığın, toplumsal barışın, sosyal yapının,  milli devletlerin, milletlerin aleyhinedir. Teknolojinin, yanlış kullanılmasıdır.

 

Bütün başkentlerde ve şehir merkezlerinde, -KAÇAK YAPI – o devletten izinsiz, kirasız, en lüks, en büyük mağazalarında, satış yapılacak. O şirkette çalışanlara, en lüks evler, orada çalıştıkları sürece, ücretsiz tahsis edilecek.  Biraz olgunlaşınca, gençlikleri bitince, onlarda fırlatılıp, atılacaklar.

Savaşa ve ülke işgallerine gerek olmadan, tüm milletlerin kızları, GLOBALCİLERİN OLACAK. Aileye gerek yoktur.

Bu arada, nüfus fazlalığı olan bölgelerde de, modern yöntemle, nüfus planlaması yapılacak.

.

SINGER Dikiş Makinesinin, yeni Ekonomik Modeli de, bu dönemde yapılan bir teknoloji harikasıdır.

İnsanlığı, milletleri, ülkeleri, aileleri, daha huzurlu, mutlu ve güvenli yapar.

Giyim zevki de verir. Yaşama sevinci de….

.

28.02.2021 10:45

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ortaokul dönemim olabilir.

Kayseri Anadolu Fuarı, gezi yolu üzerinde, (inşaat iskeleti yapımında, -sanıyorum- demir boru kullanımı yeni idi. Onların kelepçeler ile birleştirilmesi de…) normal kat ölçülerinde, üç katlı, inşaat iskelesi yapılmış. O iskelet üstünde, değişik yerlerde, içi saman –ot dolu,  insan mankenleri. Onların boyutları da, normal insan ölçüleri ile aynı idi. Farklı şekillerde, oturmuş, yatmış, ölü insanlar.

Nükleer, yeni tip bir bombayı protesto amaçlı, SAVAŞ KARŞITI Bir düzenek.

Ortamda, oksijen bırakmayan, insanı öldürmeyen, binalara hiç zarar vermeyen bir yeni bombayı protesto eden, cümlelerde yazılmış.

 

Takım elbiseli, kravatlı, şık giyimli, iki büyük adam, yan yanalar. Düzeneği inceliyorlar. Bir-iki kişi yanlarına geldiler. Gelen kişilerden birisi, benim duyacağım yükseklikte; ‘BURADAKİ ERMENİLERİ ÖLDÜRÜP, HASAR GÖRMEYEN, hazır binalara, AVRUPA’DAN ERMENİMİ GETİRECEKSİNİZ?!...”

 

Ben, yanlarından uzaklaşmak zorunda kaldım.

BALKAN GÖÇMENLERİNİN, ERMENİ OLDUKLARINI, O YILLARDA HİÇ BİLMİYORDUK. Buna rağmen, Balkan konusu açıldığı an, o cümleyi hep hatırlarım.  “Avrupa, kendisini boşaltmak için, Türk Vatanını mı kullanacak?”

Erciyes Üniversitesinde, bir sohbette, konuşmuştuk. Bir başkası da, Rusya’nın da, Ermeni nüfustan kurtulmak için, Türk Vatanını kullanmak istediğini söylemişti. Bu cümleyi söyleyen kişinin geçmişi de, orta doğu’ya dayanıyordu. Şimdi anlıyorum ki, o da Ortadoğu’dan gelen bir Türk değil, Ermeni imiş. O kişinin görüşü de şöyle idi: “Balkanlardan Ermeniler gelirler ise, onlar Türklere en yakın Ermenilerdir. Türkler ile kolay anlaşırlar. Anadolu’da, bir tane bile, yerli Ermeni, Kafkas ve Ortadoğu Ermeni-si bırakmazlar!”

 

Kafkaslarda, ERMENİSTAN diye bir ülke var. Ankara’da, taş ocaklarına gitmiştik. O bölge, o işyeri, tamamen ERMENİSTAN’dan gelenlerdi.

BUNLARINDA, TÜRKİYE’DE HİÇ KAYITLARI YOK. Bu nasıl İçişleri Bakanlığı?

Bu durumda da: Suçlu, hükümetlerdir. Türkiye’deki yönetimlerdir.

 

ÇÖZÜM NEDİR?

 

Şimdi, SURİYE ERMENİ DEVLETİ kuruluyor.

Dolaylı -  direk yardımlar ile, orada, normal –kalıcı- bir vatan kurmalarına yardımcı olmalıyız. Onların yapacakları ilk işlemde, GLOBAL YARDIMLARDAN umut kesip, temel ihtiyaçlarını, kendilerinin üretmeleri, temel ihtiyaçlarını, kendilerinin karşılamaları için;

 kendilerini geliştirmiş Ermenilerin, onlara bir KURULUŞ bilgi- bilinci ve yol göstericilik yapmaları gerekiyor.

O ülkeden ötekine, oradan bir diğerine gidiş yollarının kapatılması da, onlara açık izah edilmelidir. “”Mecbur kalınca, Suriye’yi iyi bir –kalıcı- vatan yapacak, yetişmiş adamları var.”   Diye biliyoruz.

.

28.02.2021 12:40

. 

Katkıda bulunanlar

Share it