Translate

9 Haziran 2020 Salı

İstatistikî bilgileri toplama amaçlı kurulan DPT, yatırım planlamaya dönüştürülüp, arazi hırsızları, bütçeden, istimlâk soygununa nasıl başladılar?


NATO’da, ALMANYANIN ERMENİ TEMSİLCİSİ İLE, TÜRKİYE’NİN NATO‘daki Ermeni Temsilcisinin,  çok korktukları, Alman Devleti içindeki, etnik olarak tam Alman Devlet Adamı kimdir?

Bu yazı, somut bazı olaylar, anlatılar, gözlemler ve duyumlar kaynaklıdır. Bu nedenledir ki, yayın sonrası, bu konuları ve dönemleri bilen, etnik olarak tam Alman yetkililerin, ek bilgiler ile desteklemelerine muhtaçtır.
Bu şartlarda, bu yazının yüzeysel bakış, hatta ‘öyle sanılıyor’ – ‘öyle biliniyor’ olarak değerlendirilmesi gerekir.  

NATO’nun kuruluşu sonrası, -sanıyorum o yıllarda NATO Merkezi Paris’tedir.- her ülkeden diplomatlar, kendi ülkelerini tanıtıcı – kapalı - raporlar sunarlar.
Türkiye’den giden raporlar ise; Türkiye Ermenilerinin hazırlayıp, çeşitli diplomatları, hatta hükümeti, bakanları aracı olarak kullanıp, tek sonuca gitmeyi amaçlayan niteliktedirler.

Almanya’nın o dönem, NATO’daki en üst düzey temsilcisi de, Almanya Ermenisidir. BU RAPORLARA, ÇOK ÖZEL İLGİSİ vARDIR.

Almanya’da bir eyalet, başka isim söylense bile, onlar nüfus, etnik geçmiş olarak, Ermenidirler. Uygulama, anlayış, hayat tarzı olarak ta, öyle oldukları söylenilir.
Bu eyalet, II. Dünya Savaşından sonra, Almanya yönetiminde\ çok –aşırı - güçlendiği iddiaları da vardır.

NATO kuruluş dönemi\ Türkiye Raporlarından sonuca gitmek işlemlerini, Almanya Ermenileri değerlendirmeye alırlar.  

Ana kaynak: NATO ‘nun Türkiye Temsilcisinin, kendi ağzından çıkan cümlelerin, üç, belki beş adamdan sonra bana nakledilen anlatı, aynen şöyledir:

Bu kapalı değerlendirmelerde, fazla ileri gidildiğini anlayan bir Alman yetkili, NATO’ya gelir. Gelen kişinin, etnik olarak tam Alman olduğu, Almanya’nın NATO Temsilcisi tarafından, Türkiye Temsilcisinin kulağına fısıldanır. O kapalı toplantıda, her ikisi de, süt dökmüş kedi gibi pısarlar.

ALMAN DEVLET ADAMI, ŞÖYLE DER:

“TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURULUŞ DÖNEMİ ÖNCESİ, ALMANYA MİSAK-I MİLLİDEN YANADIR.
MİSAK-I MİLLİ SINIRLARINI GARANTİYE ALMA SAVAŞLARINDA, o dönem, MOĞOLİSTAN’DAN GELECEK 50 BİN ASKERDEN DAHA ÇOK GÜNDEMDE OLAN, UYGUR TÜRKMENLERİNİN TÜRKİYE’YE GETİRİLMESİ İDİ.
Türkiye Temsilcisi Büyükelçiye döner: ‘EĞER ONLAR TÜRKİYE’YE GELİRLER İSE; ANKARA – ULUS MEYDANINDA, AYAK BASACAK YER BULAMAZSINIZ!’ diyenlerin raporları ile, MEŞK ETMEYİNİZ.” 

O kapalı toplantılardan sonra, abes düşünceli insanlar, gündemi anormalleştirmekten kaçınırlar. O Alman Devlet Adamından korkarlar.
8.06.2020 16:47
……………………….

NATO’nun, o dönemki anlayışına göre, Türkiye’yi daha iyi tanıması için, istatistikî bilgileri toplayıp, düzenleyecek, Türkiye’nin sosyal refah artışını artıracak bir programını devreye sokması için, Ankara’da, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulur. Bu kuruluş, siyasi partiler ve politikacılar tarafından ise, ‘Yatırım Planlama’ olarak anlaşılır. 

SOMUT BİR OLAY: (Bir örnek)
İllerde, spor sahası ve kapalı spor salonları yaptırılması kararını duyunca, Ermeniler Komitesi, Kayseri’de, spor kompleksi için yer ararlar.
Stadyum, Askeri Lojmanlar, yeni belediye Bina yerinden başlayarak, çevre yola kadar bölümü, yoksul Müslüman Ermenilerin kulaklarına bir şeyler fısıldayarak, tarla, bahçe olarak, bunlara paylaştırırlar.

“Oralarda iyi çalışmalar yapın. Marul, ıspanak, maydanoz vb. sebze bahçeleri yapın. Önümüzdeki 5 – 10 ya da 15 yıl içerisinde, orası, stat, kapalı spor salonu, koşu yolu yapılmak için, istimlâk edilecek. Bizim önerdiğimiz avukata vekâlet vereceksiniz. Başka bir şeye karışmayacaksınız.  Üç – beş kuruş ya da bir ev size veririz. Hiç kimseye de bir şey söylemeyiniz.”

Bu yöntem ile, DPT de her yatırım çeşidi duyulunca, o alan – arazi, kendi adamlarının kullanımına veriliyor. DPT ye, etnik olarak Türk olanların, işe başlamalarını önlüyorlar.

ARAZİ ONLARIN DEĞİL!  Ya direk istimlâk parası alıyorlar. Ya da, istimlâk bedeline itiraz edip, değer artışı istiyorlar. DEVLETİN AVUKATLARI DA HEP ERMENİ. Bu tür alanlarda olan, bir tane Türk Avukatı, işe – memuriyete almıyorlar.  ‘Buralar onların değil, Hazine – Devlet Arazisi’ diye itiraz etmiyorlar.  DAVANIN REDDEDİLMESİNİ İSTEMİYORLAR. Sadece, istimlak bedelini, bilirkişi yolu ile, biraz düşürmeye çalışıyorlar.

Daha sonra, dağıtılan o alanı, devlete, spor salonu ve stadyum yapımına vermeye kıyamıyorlar. LÜKS APARTMANLAR YAPIYORLAR.

O bölgede, o apartmanlarda oturanların, o daireleri, kirasız – ömür boyu – oturmak üzere, Ermenilere dağıtıldığını, 3 – 5 yıl önce, Türkler, YENİ ÖĞRENDİLER. Onların, Ermeni olduklarını bilmiyorlardı.  Orada, boş bir daireyi, bir Türk’ün kiralaması çok güç, kiralayınca da pahalı!
Tüm komşularınız, sizin Türkmen olduğunuzu öğreniyorlar.  Siz onların Ermeni olduklarını bilmiyorsunuz. İNSAN İLİŞKİLERİNDE ve KOMŞULUKTA, çok enteresan bir durum ortaya çıkıyor. ( O evlerde oturanlar da Müslüman Ermeni ama ev kendilerinin olmadığı için, o evi kendilerine verenlere karşı boyunları bükük ve bazı aile –kız- dedikoduları. Bazılarında da, ev de kendilerinin değil, hanımları da kendilerinin değilmiş! Onların dedikleri dışında, başka kız ile evlenir ise, o evden çıkarılma riski açık olarak var. Çalıştıkları kurumlarda, onların dediklerini yapmak zorundalar.

ÇÖZÜM: Şu anda, tapusuz ya da sahte tapulu bu evler, Maliye Bakanlığının topladığı – toplayacağı formlar ile, Maliye Bakanlığına geçiyor. Mülkiyet, devletin olacak. Çok düşük kira verecekler. O evler yıkılacak ise, başka semtte, o kişiye ev verilecek. Etnik mahalleler oluşunca da, buna benzer uygulamalar ile, kişilerin bazı stresleri ve sorunları giderilecek.

Şu anki stadyum ve kapalı spor salonu yeri bataklık, deredir. Oradan sel geldiğini ben hatırlarım. ‘M2 si 50 kuruş, 75 kuruşa istimlâk ettik!’ diye, öğünürlerdi!  Bataklığı nasıl istimlâk ettiler! Bizler anlayamazdık. Bir kaç tane, karpuz – kavun satma yeri varmış. 

Erciyes Dağının yanındaki Ali Dağının eteğinden geçen yol dada aynı durum vardır. -J Bütçe İSTİMLÂK BEDELİ SOYGUNU, AYNI ŞEKİLDE, BARAJ YAPIMLARINDA DA VARDIR.

Devlet Bütçesi, sadece bir etnik grubu, (Kapalı etnik kimlik) hileli yol ile ZENGİN ETMEKTE KULLANILDI.
8.06.2020 17:34
----------------------------

SONUÇ NE OLDU? NE OLACAK?

Almanya’daki Alman nüfusu yok edip, başka şey yapmak istiyorlardı.
Varşova Paktının yıkılması ve NATO’nun işlevini tamamlaması sonrası, Almanya’ya TAZE ALMANLAR GELDİLER. (Doğu – Batı Alman, nüfus buluşması.)  PAKTLAR Dönemi ( Varşova – NATO ) bitişi, Almanların kurtuluşu oldu. Gözükmeyen, bilinmeyen neden bu idi.
Almanya’nın o eyaletinden olanlar, ya Milli Alman Ermenisi olacaklar … …
Yeni savaş çıkarma, başka ülkeleri işgal politikalarını değiştirecekler.
Türkiye’deki bazı konuların, bunlarla da bağlantısı vardır.

UYGUR TÜRKLERİ ANKARA’YA GELECEKLER.
(Ankara – Ulus Meydanında adım atacak yer kalmayacak oranda değil. Makul bir sayı. )

Ankara – Hacettepe Üniversitesi arkasındaki, Saman pazarı dâhil, tepeye kadar olan bölüm, üniversite arazisi olacak.  Başbakan Adnan Menderes dönemi, işgal edilen arazidir. Ankara Üniversitesi – Dil – Tarih Coğrafya fakültesi, sıhhiye’den o tepeye kadar büyüyecek. Şehir merkezi olduğu için, öğrencilerin ulaşımı kolay olacak.

8.06.2020 18:05

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&



TÜRKİYE’DE, SANAYİCİ ve MİLLİ OLMAK İSTEYEN BİR ERMENİYE NELER YAPILDI?

Türkiye’de SANAYİ BAKANI olan, Sayın Cahit ARAL ile sohbetlerimiz, iş hayatı üzerine olurdu. Hem yakındık. Hem mesafeli idik.

Sayın Aral’ın, sadece son dönemlerini bilenler, onun da, organize sanayi siteleri ve şeker şirketindeki bazı uygulamalarını eleştirirler. O bölümleri çok bilmem. Daha sonra milletvekili olan, İlk Özel Kalem Müdürü Fevzi Bey, iyi, temiz, devlet bilgi – bilinci olan, ama biraz konu dışı bir arkadaştı. Karadenizli, İkinci özel kalem müdürü ise, biraz başka idi! BU nedenle, daha önce MKE Genel Müdürlüğü de yapmış, iyi bürokrat, o dönemin Sanayi Bakanlığı Müsteşarı, gülerek bana bir şeyler söyledi. “Bunlar, biraz farklı!” dedi. Sohbeti, başka konuya çevirmiştim. Çünkü, benim derdim de başka idi.

Sayın ARAL, Elazığ yada Erzincan’da, normal bir aile çocuğu olarak dünyaya gelir. Doğduğu evin fotoğrafını, ya göstermişti ya da anlatmıştı.

Kısaca, o şartlarda hayata başlayan bir insan için, iyi bir sonuç, Makine Mühendisi olur. Karayollarında mühendis iken, o dönemini de bana, aynı işyerinde, inşaat mühendisi olarak çalışan, MESA Genel Müdürü Atilla Şenol anlatmıştı.

“Bizler; bürokrat, biraz çekingen, yol mühendisi olmak isterdik ama o hep sanayici olmak ister, dış ilişkilerini ona göre düzenlerdi. Biraz da bizlere ters giderdi. “ diye bir yorum dinlemiştim.

* * *
Sonuçta, Kayseri’de, Meyve Suyunu, meyveden çıkaran bir fabrika, sanayi tesisi kurdu. Sanıyorum. Türkiye’nin ilk meyve suyu fabrikası.

Kayseri – Arazi Mantığı ile işi yönetmek isteyen; Kayserili diğer iş ortakları, emmi – dayı çocuklarını yönetime almak isteyince de, bazı sorunları oldu.
Benim ‘NANE’ önerimin olduğu dönemde de, evinde bir görüşmemizde, bir – iki somut olayı anlatmıştı.  


Bu yazının devamı var. 9.06.2020 12:09

Göreve başladıktan sonraki, ilk günlerde

Hiç yorum yok:

Katkıda bulunanlar

Share it