Amerika’da,
okul gösteri salonunda, o akşam olacak gösteride, Amerikan – Alman Papazın,
sahneye ‘aslan’ kostümü ile çıkacağı haberini, özel bir kaynaktan aldım. Hiç
kimse, o oyuncunun, o oyun süresinde, o papaz olduğunu bilmeyecek!
Oyun
başlama saatine yakın, salona girişten sonra, sağ kenarda, kuytu bir köşede,
bir “aslan” gördüm. Yanına yaklaşınca, içimden; ‘Ne iyi kostüm yapıyorlar.
Gerçek aslan gibi.’ Diye de düşündüm.
Çok
bilmiş olmanın, önceden bilmiş olmamın rahatlığı ile, aslan’ın kulağına: ‘Alman
papaza çok benziyorsun.” Dedim. Yanıtı :
“Evet, bu bölge aslanları, Alman Papazı çok beğeniyor ve onu örnek almaya
çalışıyoruz.” Oldu. Daha cümlesini
tamamlamadan, bir ara bölmeden, başlığı hariç, bedeni aslan kostümü, - yapma kostüm olduğu da belli - Alman Papazı
görünce, şaşkınlıkla bir kez daha aslana yöneldim. Baktım. Aslan yok.
Burada
gördüğüm, sanki kostüm değil, gerçek aslan gibi idi.
Salona
girdim. Ön sıralarda, çok yakın değildik ama biraz sohbet ve yakınlığımız olan,
Amerikan bir kız öğrencinin, yanındaki bir boş koltuğun, sahibi olup –
olmadığını sordum. Başka gelecek olmadığını söyleyince, oraya oturdum.
Oyun
başladı. Alman Papaz başlığı da giymiş ama onun giysisinin “kostüm” olduğu
belli. Oyuncular arasında, girişte gördüğüm ‘aslan’ı arıyorum. Oyun
bütünlüğünde de, aslan kostümlü, tek bir papaz var. Başka kimse yok. Gülünecek
bir bölümde, gülerken salon hareketlendi. Herkes kahkaha atıyorlar. Yerlerinde
duramıyorlar. Hafif yan döndüm. En arka köşede, kuytu bir yerde, tek başına,
kapıda gördüğüm aslan duruyor. Aynen, gerçek aslan gibi…
Yanımdaki
Amerikan kız arkadaşa, elimle dürttüm. Aldırış etmiyor. Sahnedeki Alman Papaz,
kostüm kuyruğunu sağ eline aldı. Daireler çizerek sallıyor. Bir şeyler
söylüyor. Yine, herkes bir kahkaha attı. Ben, bir kez daha dürttüm. Kız
arkadaş: “Sen o kelimeyi tam anlayamazsın. Onu anlamaya İngilizcen yeterli
değil!” diye, beni atlattı. “Bak sana bir şey göstereceğim. Arka köşede bir
aslan var. Sanki gerçek gibi.” Arkaya baktı. O köşede hiçbir şey yok! Ben de
bakıyorum. Ben de göremiyorum. Durumu tam açıklayamadım.
Oyun
bitiminde, beraberce çıkıyoruz. Girişte o aslanı gördüğümü, oyun anında da
arkada gördüğümü, o aslanı bir aramamız gerektiğini söyledim. Biraz da gülerek,
her tarafa baktık. Gördüğüm aslanı bulamadık.
Durumu
tam açıklayamadım. Bununla birlikte, aslanın söylediği şu cümleyi arkadaşa
söylemeden, birbirimize “iyi geceler”
dileyip; yatakhanelerimize doğru gittik.
Yanıt :
“Evet, bu bölge aslanları, Alman Papazı çok beğeniyor ve onu örnek almaya
çalışıyoruz.” Olmuştu. 23.06.2020 01:13
* * *
AVRUPA
DÖRTLÜSÜNÜN, GELECEK AY YAPACAĞI TOPLANTIYA, -KAPALI- BİR GÜNDEM MADDESİ
ÖNERİSİ.
Bu madde,
gizli ve konuşulanlar, dışarıya kapalı olacaktır. Her ülke, tüm detayı
vermeden, bazı konuları, yüzeysel geçebilir.
Dört ülke temsilcileri de, bu konuda birbirlerini zorlamayacaklardır.
Verilen bilgi ile yetinilecektir.
KONU
BAŞLIĞI: Her ülke temsilcisi, kendi ülkesindeki Hıristiyanlığın durumundan
bahsedecek.
Mezhepler
ve farklı grupların, farklı yaklaşımları. Bunda, etnik ya da kapalı etnik
çalışma yapan grupların, inançlarını, ne oranda ‘Hayat Tarzı’ ya da başka şey
olarak görüp – görmedikleri.
Geçmişten
bu yana, papazların eğitimi ve etnik dökümleri.
Dini
konularda, her etnik grupta ya da her milliyette, - belki – kabul edilebilir
oran da ‘Millilik’ normaldir. Bunun aşırısını yapanlar –var ise- analizleri.
Bu
daldaki kurum ve kuruluşların, geçmişten günümüze bir değerlendirmeye
alınmaları.
Gelecek
ay yapılacak bu toplantının ilk bölümüne,
Etnik
olarak İngiliz,
Etnik
olarak Alman,
Etnik
olarak Fransız,
Etnik
olarak Rum,
Dört
Papaz da katılacaklardır.
Dört ülke
temsilcilerinin izin verecekleri ölçülerde, konuyu; ilk izlenim, anlatıp – anlayacaklar.
Toplantı
sonrası, karar alınır ise, dört papaza, kendi ülkelerinden, kendi
milliyetlerinden, dörder inançlı araştırmacı verilecektir. Bunların bir kısmı,
başka mesleklerden de olabilirler.
ÜÇ AY
SONRAKİ TOPLANTI İÇİN, HER üLKE, denetimli, kontrollü, her ülkenin kendi
güvenliğini etkileyecek özel bilgileri sınırlı, gizli birer rapor
hazırlayacaklardır.
Bu kadar.
23.06.2020
01:56
………….
ANKARA STAD OTELİ, “DEVLET KONUK EVİ” OLACAK.
Bu
yazının, Türkiye İmar Komitesi (TİK), Ankara – öneriler - Dosyasına alınması
dileği.
Gazeteci
olunca, çok farklı otelleri tanıdım. Gördüm. Konakladım.
Bunların
arasında, Ankara Stad Otelini beğenirdim.
Bu
oteli, -sanıyorum- Türkiye Emekli Sandığı yaptırmıştı. Milletvekilleri
indirimli kalırlardı. Eski dönem, çok katlı otellerin içinde, en sade, odaları
da en iyi düzenlenmiş, lokantası çok temiz ve iyi, giriş ve ikinci kat plan –
projesi de çok iyi idi.
Şu anda
kullanılan, Eski Devlet Konuk Evi, yan caddede, bu otelin hemen yanındadır.
TİK, o
bölgedeki taş binaları yıkar iken, eski devlet konuk evini yıksa da artık
önemli değildir. Orası ortak kullanılabilir de. Karar TİK’indir. TİK’in Ankara’daki bu
incelemesine katılıp, orada başka gerekçeleri de söylemek isterim.
Yeni
dönem, bu binanın, BAŞKENT ANKARA’DA ‘DEVLET KONUK EVİ’ olarak işletim
sisteminde, yönetim dışında, sadece Amerikan ve Rus Elçi sekreterlerinin, direk
rezervasyon hakkı da olacak. Dünya Güvenli Bölgesi (DGB), Yönetim Konsey
üyeleri, Ankara’ya gelişlerinde, elçiliklerde konaklarlar. DGB ve komşu bazı
ülkelerin, Danışma Kurulları üyeleri ise, ailecekte bu konuk evinde
kalabilecekler. Ya da, davet edilen, resmi bir heyet.
Taksi
plakalı olmayan, konukların hizmetinde olacak, oto sistemini nasıl
kuracağımızı, Amerikalılara soralım. Onlar daha iyi bilirler.
(Türkiye’de,
Devlet Konuk Evi işletim sisteminde, temel masraflar, konuk ya da bağlı kurum –
kuruluşundan alınır. Kısaca, ücretli ama pahalı değildir.)
23.06.2020
10:48
-------------
ÇOCUKKEN,
ORTAOKUL DÖNEMİMDE, -kendi kazandığım para ile - ANKARA’DA SATIN ALDIĞIM
ARSANIN, TAPUSU SAHTE ÇIKTI!
Ankara –
Çankaya ilçe sınırları içerisindeki (OR-AN Sitesi semtine varmadan sola
dönünce, ana yoldan Yakup Abdal Köyüne inişte, Küçük Bahçeli bir TÜRK EVİ
yapılabilecek büyüklükte bir arsa.
Bundan
önceki Çankaya Belediye Başkanı ile de, oraya gittim. Büyükelçi de olsanız,
bürokratta olsanız, orası ev olarak –günümüzde-
kullanılabilirdi.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, TBMM – TRT memuriyet atamamı engelleyince, tapu gerçek iken, o
arsayı satmıştım. Maddi sıkıntım, bir süreliğine yok olmuştu. SATIŞTAN BİR SÜRE SONRA, O BÖLGENİN TAPUSU İPTAL EDİLDİ. Hey Büyük
Allahım! -J
Bu arsayı
satın alırken kullandığım, ilk parayı nasıl kazanmıştım?
İlkokul,
ilk yıllarım. 3-5 gün, gündüz çalıştığıma göre, yaz tatil dönemi.
Köyün
orta kısmı. İrebiye Teyzenin evi önünde, komşu köyden gelmiş bir adam, eşekten
indirdiği bir düzeneği, kapının önüne bırakmış. Daha önce oradan geçerken,
gelişini de görmüştüm. Merakla incelemiştim.
Giriş
üstü, merdiven çıkışı ev giriş balkonunda onlar oturuyorlar. Yol üstü, yerdeki
Körük düzeneğini inceliyorum. Kalaycı adam, adım ile bana seslenip; ‘bir yere ayrılma,
birazdan ineceğim. Alt – tandırlı eve, onu kuracağım. Bana yardım et.’ Dedi.
Beraberce,
evi eştik. Köydeki Bakır Kapları kalaylamak için gerekli olan, körük düzeneğini
kurduk. Bir torba da kok kömürünü, ocak yanına koyduk.
Körükteki
delikler ve körük çekme denemesi çok hoşuma gitmişti. Hevesli olduğumu görünce;
“Sabah işe gel. Ben kalay yapayım. Sen de körük çek. Sana 2.5 lira yevmiye. “
demişti.
Ertesi
gün, daha o yatakta iken, erkenden işe gelip, onun alt eve inmesini bekledim.
İş
bitiminde değil, her gün, akşam 2.5 liramı verdi. O paramı temel yapıp, verilen
harçlıklar ile de biraz besleyip, bir altın yaptırmıştım. O arsayı alırken, o
altını bozdurur iken, o günleri hatırlamıştım.
Türkmenler
de, eş – kadın çalışması olmazdı. Erkek, hangi işi yapar ise yapsın. Evi, eşi,
geleceği için çalışıyor. TOPLUMCA KABUL GÖREN, Bilinen iş dallarında, YAPTIĞIN
İŞİN, AYIBI OLMAZ. Aileler de, bunu
teşvik ederlerdi.
Annemden
de biraz borç para alıp, o para ile –küçük olduğum için, tapu dairesine annemin
vekâletini – olur belgesini de ilave ederek -, posta havalesi ile parayı,
evrakları gönderip, tapulu diye,
Ankara’ya gelmeden, Ankara’da bir arsa satın almıştım.
O arsanın
hikâyesi de böyle idi.
TRT de
iken, o haksızlık yapılmasa, o yıllarda, o arsama, bahçeli bir Türk Evi
yaptırabilirdim. Çünkü TRT ana binası da, o bölgeye taşınmıştı.
Önümüzdeki
yıllarda, bu tür hikâyeler çok olacak.
23.06.2020
11:52
-----------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder