Translate

26 Haziran 2020 Cuma

MISIR’DA, TÜRKMENLERİN BÜYÜK AÇMAZLARI ve ÇÖZÜMLERİ



‘Mısır’ deyince, aklımıza; Nil Nehri ve Piramitler gelir.
Gizem, büyü, baştan çıkaran, insanı azdıran, şairler - şiirler, bazı deyimler ile de meşhur bir geçmişi vardır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Türkmenler o bölgede, yönetim ve iletişimde çok büyük sıkıntılar yaşarlar.
Arap sanılanlar, çok başka hayat tarzında, çok başka şeyler çıkarlar. Dış görüntü ve sözler – söylemler çok başka, ilk fırsatta da, eski alışkanlıklarına dönmeleri vb. Bir türlü çözümlenemezler. Bazıları öldürülürler. Yine de, ortak yaşam alanlarında, güvenli ve kötülüklerden arındırılmış ekip, grup var etmekte sıkıntılar yaşarlar.

KARŞI ÇÖZÜM: Özel Türkmen Bölgeleri oluştururlar.  
Bu bölgelerin Tapu kayıtlarının, halen Türkmenler üzerinde kayıtlı olduğu söylenilir.
İyi şey isteyenler, iyiye yönelenlerin temel ihtiyaçları için, iletişim noktalarının bu bölgelerde olduğu ve bir süre,  hatta uzun bir süre, Mısır’ın ana bölgelerinde, buralar dışında, halktan uzak durulduğu söylenilir.
Daha sonra, az sorunlu, ortak yaşam alanları oluştuğu da bilinir.
O bölgeye dış müdahale olunca, iç işbirlikçiler, birden taraf değiştirirler. Eski hayat tarzlarına dönenler de çok olur.

Sonra, bilinen olaylar olur.
Ahmet Muhtar Paşa’nın (böyle bir kişi, gerçekten var mıdır? Onu da tam bilmiyorum.) Sadece Müslüman Ermeniler de olan, ‘Başımıza gelenler’ isimli anı – romanını okurken de, eski Türkçeden, yeni döneme çevrilirken, bazı ilaveler ve metin çıkarmaları olduğunu – olabileceğini, varılmak istenen sonucu bulmaya çalışmıştım.
KISACA, AVRUPA’DA ve BU BÖLGEDE, KENDİ MİLLİYETİNDEN OLMAYANLARIN ÜLKE YÖNETİM SORUMLULUĞUNU ALMAK,
Her zaman iyi sonuç vermiyor. Seni de bozuyor.
DIŞTAN, DIŞ İLİŞKİ YÜRÜTMEK DAHA İYİ GİBİ…  

Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunu kuran Türkmenler için, MİSAK-I MİLLİ (Milli yemin)  Sınırlarını belirleyip, çok bölgelerden çekilenler, gerçekte iyi iş yapmışlardır.

Sahte etnik kimlik ile Türkiye’ye ‘Türkmen’ gibi gelenlere, açık etnik kimlikli bir çözüm bulduktan sonra, Dünya Güvenli Bölgesinin oluşturulması, Türkmenler için, en iyi çözüm gibi gözüküyor.

Tüm bunlar ile birlikte, Türkmenistan, Kazakistan, Ukrayna, Moğolistan’ın, Mısır şehirlerindeki, Tapulu Türkmen Bölgelerini tespit edip, - Etnik olarak Rus olanların da, o tapulu bölgelerde hakları vardır. -  Büyük Elçiliklerini, sosyal tesislerini oralarda yapabilirler. Amerika Birleşik Devletlerine de, bir jest yapılıp, tapulu alanlar da, bu imkândan haberdar edilmeleri, onlara da yer verilmesi iyi olur.  

26.06.2020 15:38

-----------

UKRAYNA’NIN, ANKARA ULUS’TA, “KONAKLAMA TESİSİ” NEREDE? NASIL OLACAK?

O bölgeyi bilen herkesin, ilk aklına gelecek alan: Gençlik Parkı, ana giriş kapısı karşısı – İtfaiye Meydanı olur. Bu doğrudur. En uygun yer orasıdır.

NASIL ?

Türklerin; sade, temiz, ihtiyacı karşılayan, güvenli, az katlı, pratik, beklentilerine en uygun model,  N.Y. Concordia College, öğrenci yatakhaneleridir.

ABD nin, Holiday Inn vb. konaklama tesis modelleri, bizlere çok uymaz. Oralar beklentilerimizi tam karşılayamaz.

Gösterişli, pahalı yapım,  yer ve modelleri de biz sevmeyiz. İstemeyiz.  

O yatakhanelerde, öğrenci oldukları için, her koridorda, tuvalet yanında, ortak duş odası var. Konaklama Tesisinde ise, her odada tuvalet ve duş yeri olması gerekiyor.  Bu nedenle, ana plan üzerinde, biraz değişime ihtiyaç var.

Ukrayna, Erkek Yatakhanesi, film ve dokümanlarını yeniden inceler iken, giriş sağdaki, misafir bölüm koridorundaki odalara, -sadece o bölüm -  odalara banyo küveti de koyabilir. Oda büyüklüğü, hafif değişebilir. BUNLAR DIŞINDA, ANA PLAN AYNEN SABİT KALACAK. Bu plan – Projelerin adı: TÜRK – AMERİKAN TİPİ, KONAKLAMA TESİSİ –sabit – projeleri olarak adlandırılacaklar.   

İşte bu tip, 5 ya da 7 bina yerleşim yeri, Ukrayna’ya verilecek.
Geriye doğru, yükselen kod farkı var.
Başlangıçta bunun, üçünü yapar diyelim. Daha sonra Ukrayna bölgesinde, o 7’nin üstünde veya o 7 içinde,  2 tanesi (Kız – Erkek) Öğrenci Yurdu olacak. Karadeniz Üçlüsü ülkeleri öğrencileri kalacaklar. Başka ülkelerinki ile de, ( Rusya, Türkmenistan, …. ) kapalı rekabet, iyi hizmet yarışı olacak.
İşte bu yerleşim şekli, Mimarların işidir….

Tek katlı, ortak yemekhanede, kendi içinde, numaralı bölümleri olabilir. Ayrıca, Akşam Yemeği için, özel davetler için, lüks bölüm olabilir. Oturma yerleri, birkaç ilaveli ortak yaşam yeri vb.

26.06.2020 16:58

Ek: Unutmadan ilave: İşletmeci, Yönetici, evli, bekâr, Halk İşletmeciliği - İş Ortakları için de, yan yana değil, ayrı bölümlerde, üçer katlı, 100 +60 daire lojmanlar. 26.06.2020 17:24
Yerini, TİK belirleyecek. Güvenli - yakın bir yerde de, Modern - TÜRK HAMAMI olacak.
Bunu da hatırlatalım. 26.06.2020 17:31
……….

23 Haziran 2020 Salı

ALMAN KİLİSELERİNİN PAPAZLARI: “İNGİLİZ”, “FRANSIZ” DEĞİL, “ALMAN” OLACAKLAR!


Amerika’da, okul gösteri salonunda, o akşam olacak gösteride, Amerikan – Alman Papazın, sahneye ‘aslan’ kostümü ile çıkacağı haberini, özel bir kaynaktan aldım. Hiç kimse, o oyuncunun, o oyun süresinde, o papaz olduğunu bilmeyecek!

Oyun başlama saatine yakın, salona girişten sonra, sağ kenarda, kuytu bir köşede, bir “aslan” gördüm. Yanına yaklaşınca, içimden; ‘Ne iyi kostüm yapıyorlar. Gerçek aslan gibi.’ Diye de düşündüm.   

Çok bilmiş olmanın, önceden bilmiş olmamın rahatlığı ile, aslan’ın kulağına: ‘Alman papaza çok benziyorsun.” Dedim.  Yanıtı : “Evet, bu bölge aslanları, Alman Papazı çok beğeniyor ve onu örnek almaya çalışıyoruz.” Oldu.    Daha cümlesini tamamlamadan, bir ara bölmeden, başlığı hariç, bedeni aslan kostümü,  - yapma kostüm olduğu da belli - Alman Papazı görünce, şaşkınlıkla bir kez daha aslana yöneldim. Baktım. Aslan yok.

Burada gördüğüm, sanki kostüm değil, gerçek aslan gibi idi.  

Salona girdim. Ön sıralarda, çok yakın değildik ama biraz sohbet ve yakınlığımız olan, Amerikan bir kız öğrencinin, yanındaki bir boş koltuğun, sahibi olup – olmadığını sordum. Başka gelecek olmadığını söyleyince, oraya oturdum.

Oyun başladı. Alman Papaz başlığı da giymiş ama onun giysisinin “kostüm” olduğu belli. Oyuncular arasında, girişte gördüğüm ‘aslan’ı arıyorum. Oyun bütünlüğünde de, aslan kostümlü, tek bir papaz var. Başka kimse yok. Gülünecek bir bölümde, gülerken salon hareketlendi. Herkes kahkaha atıyorlar. Yerlerinde duramıyorlar. Hafif yan döndüm. En arka köşede, kuytu bir yerde, tek başına, kapıda gördüğüm aslan duruyor. Aynen, gerçek aslan gibi…

Yanımdaki Amerikan kız arkadaşa, elimle dürttüm. Aldırış etmiyor. Sahnedeki Alman Papaz, kostüm kuyruğunu sağ eline aldı. Daireler çizerek sallıyor. Bir şeyler söylüyor. Yine, herkes bir kahkaha attı. Ben, bir kez daha dürttüm. Kız arkadaş: “Sen o kelimeyi tam anlayamazsın. Onu anlamaya İngilizcen yeterli değil!” diye, beni atlattı. “Bak sana bir şey göstereceğim. Arka köşede bir aslan var. Sanki gerçek gibi.” Arkaya baktı. O köşede hiçbir şey yok! Ben de bakıyorum. Ben de göremiyorum. Durumu tam açıklayamadım.

Oyun bitiminde, beraberce çıkıyoruz. Girişte o aslanı gördüğümü, oyun anında da arkada gördüğümü, o aslanı bir aramamız gerektiğini söyledim. Biraz da gülerek, her tarafa baktık. Gördüğüm aslanı bulamadık.

Durumu tam açıklayamadım. Bununla birlikte, aslanın söylediği şu cümleyi arkadaşa söylemeden,  birbirimize “iyi geceler” dileyip; yatakhanelerimize doğru gittik.

Yanıt : “Evet, bu bölge aslanları, Alman Papazı çok beğeniyor ve onu örnek almaya çalışıyoruz.” Olmuştu. 23.06.2020 01:13

*   *   *

AVRUPA DÖRTLÜSÜNÜN, GELECEK AY YAPACAĞI TOPLANTIYA, -KAPALI- BİR GÜNDEM MADDESİ ÖNERİSİ.

Bu madde, gizli ve konuşulanlar, dışarıya kapalı olacaktır. Her ülke, tüm detayı vermeden, bazı konuları, yüzeysel geçebilir.  Dört ülke temsilcileri de, bu konuda birbirlerini zorlamayacaklardır. Verilen bilgi ile yetinilecektir.

KONU BAŞLIĞI: Her ülke temsilcisi, kendi ülkesindeki Hıristiyanlığın durumundan bahsedecek.
Mezhepler ve farklı grupların, farklı yaklaşımları. Bunda, etnik ya da kapalı etnik çalışma yapan grupların, inançlarını, ne oranda ‘Hayat Tarzı’ ya da başka şey olarak görüp – görmedikleri.

Geçmişten bu yana, papazların eğitimi ve etnik dökümleri.
Dini konularda, her etnik grupta ya da her milliyette, - belki – kabul edilebilir oran da ‘Millilik’ normaldir. Bunun aşırısını yapanlar –var ise- analizleri.
Bu daldaki kurum ve kuruluşların, geçmişten günümüze bir değerlendirmeye alınmaları.

Gelecek ay yapılacak bu toplantının ilk bölümüne,
Etnik olarak İngiliz,
Etnik olarak Alman,
Etnik olarak Fransız,
Etnik olarak Rum,
Dört Papaz da katılacaklardır.
Dört ülke temsilcilerinin izin verecekleri ölçülerde,  konuyu; ilk izlenim, anlatıp – anlayacaklar.
Toplantı sonrası, karar alınır ise, dört papaza, kendi ülkelerinden, kendi milliyetlerinden, dörder inançlı araştırmacı verilecektir. Bunların bir kısmı, başka mesleklerden de olabilirler.
ÜÇ AY SONRAKİ TOPLANTI İÇİN, HER üLKE, denetimli, kontrollü, her ülkenin kendi güvenliğini etkileyecek özel bilgileri sınırlı, gizli birer rapor hazırlayacaklardır.

Bu kadar.   
23.06.2020 01:56

………….

  ANKARA STAD OTELİ, “DEVLET KONUK EVİ” OLACAK.

Bu yazının, Türkiye İmar Komitesi (TİK), Ankara – öneriler - Dosyasına alınması dileği.

Gazeteci olunca, çok farklı otelleri tanıdım. Gördüm. Konakladım.
Bunların arasında, Ankara Stad Otelini beğenirdim.
Bu oteli, -sanıyorum- Türkiye Emekli Sandığı yaptırmıştı. Milletvekilleri indirimli kalırlardı. Eski dönem, çok katlı otellerin içinde, en sade, odaları da en iyi düzenlenmiş, lokantası çok temiz ve iyi, giriş ve ikinci kat plan – projesi de çok iyi idi.

Şu anda kullanılan, Eski Devlet Konuk Evi, yan caddede, bu otelin hemen yanındadır.
TİK, o bölgedeki taş binaları yıkar iken, eski devlet konuk evini yıksa da artık önemli değildir. Orası ortak kullanılabilir de.  Karar TİK’indir. TİK’in Ankara’daki bu incelemesine katılıp, orada başka gerekçeleri de söylemek isterim.

Yeni dönem, bu binanın, BAŞKENT ANKARA’DA ‘DEVLET KONUK EVİ’ olarak işletim sisteminde, yönetim dışında, sadece Amerikan ve Rus Elçi sekreterlerinin, direk rezervasyon hakkı da olacak. Dünya Güvenli Bölgesi (DGB), Yönetim Konsey üyeleri, Ankara’ya gelişlerinde, elçiliklerde konaklarlar. DGB ve komşu bazı ülkelerin, Danışma Kurulları üyeleri ise, ailecekte bu konuk evinde kalabilecekler. Ya da, davet edilen, resmi bir heyet.  
Taksi plakalı olmayan, konukların hizmetinde olacak, oto sistemini nasıl kuracağımızı, Amerikalılara soralım. Onlar daha iyi bilirler.

(Türkiye’de, Devlet Konuk Evi işletim sisteminde, temel masraflar, konuk ya da bağlı kurum – kuruluşundan alınır. Kısaca, ücretli ama pahalı değildir.)

23.06.2020 10:48
-------------

ÇOCUKKEN, ORTAOKUL DÖNEMİMDE, -kendi kazandığım para ile - ANKARA’DA SATIN ALDIĞIM ARSANIN, TAPUSU SAHTE ÇIKTI!

Ankara – Çankaya ilçe sınırları içerisindeki (OR-AN Sitesi semtine varmadan sola dönünce, ana yoldan Yakup Abdal Köyüne inişte, Küçük Bahçeli bir TÜRK EVİ yapılabilecek büyüklükte bir arsa.
Bundan önceki Çankaya Belediye Başkanı ile de, oraya gittim. Büyükelçi de olsanız, bürokratta olsanız, orası ev olarak –günümüzde-  kullanılabilirdi.  
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM – TRT memuriyet atamamı engelleyince, tapu gerçek iken, o arsayı satmıştım. Maddi sıkıntım, bir süreliğine yok olmuştu.  SATIŞTAN BİR SÜRE SONRA,  O BÖLGENİN TAPUSU İPTAL EDİLDİ. Hey Büyük Allahım! -J

Bu arsayı satın alırken kullandığım, ilk parayı nasıl kazanmıştım?

İlkokul, ilk yıllarım. 3-5 gün, gündüz çalıştığıma göre, yaz tatil dönemi.

Köyün orta kısmı. İrebiye Teyzenin evi önünde, komşu köyden gelmiş bir adam, eşekten indirdiği bir düzeneği, kapının önüne bırakmış. Daha önce oradan geçerken, gelişini de görmüştüm. Merakla incelemiştim.

Giriş üstü, merdiven çıkışı ev giriş balkonunda onlar oturuyorlar. Yol üstü, yerdeki Körük düzeneğini inceliyorum. Kalaycı adam, adım ile bana seslenip; ‘bir yere ayrılma, birazdan ineceğim. Alt – tandırlı eve, onu kuracağım. Bana yardım et.’ Dedi.

Beraberce, evi eştik. Köydeki Bakır Kapları kalaylamak için gerekli olan, körük düzeneğini kurduk. Bir torba da kok kömürünü, ocak yanına koyduk.
Körükteki delikler ve körük çekme denemesi çok hoşuma gitmişti. Hevesli olduğumu görünce; “Sabah işe gel. Ben kalay yapayım. Sen de körük çek. Sana 2.5 lira yevmiye. “ demişti.

Ertesi gün, daha o yatakta iken, erkenden işe gelip, onun alt eve inmesini bekledim.
İş bitiminde değil, her gün, akşam 2.5 liramı verdi. O paramı temel yapıp, verilen harçlıklar ile de biraz besleyip, bir altın yaptırmıştım. O arsayı alırken, o altını bozdurur iken, o günleri hatırlamıştım.

Türkmenler de, eş – kadın çalışması olmazdı. Erkek, hangi işi yapar ise yapsın. Evi, eşi, geleceği için çalışıyor. TOPLUMCA KABUL GÖREN, Bilinen iş dallarında, YAPTIĞIN İŞİN,  AYIBI OLMAZ. Aileler de, bunu teşvik ederlerdi.

Annemden de biraz borç para alıp, o para ile –küçük olduğum için, tapu dairesine annemin vekâletini – olur belgesini de ilave ederek -, posta havalesi ile parayı, evrakları gönderip,  tapulu diye, Ankara’ya gelmeden, Ankara’da bir arsa satın almıştım.

O arsanın hikâyesi de böyle idi.

TRT de iken, o haksızlık yapılmasa, o yıllarda, o arsama, bahçeli bir Türk Evi yaptırabilirdim. Çünkü TRT ana binası da, o bölgeye taşınmıştı.

Önümüzdeki yıllarda, bu tür hikâyeler çok olacak.

23.06.2020 11:52

-----------------------


9 Haziran 2020 Salı

İstatistikî bilgileri toplama amaçlı kurulan DPT, yatırım planlamaya dönüştürülüp, arazi hırsızları, bütçeden, istimlâk soygununa nasıl başladılar?


NATO’da, ALMANYANIN ERMENİ TEMSİLCİSİ İLE, TÜRKİYE’NİN NATO‘daki Ermeni Temsilcisinin,  çok korktukları, Alman Devleti içindeki, etnik olarak tam Alman Devlet Adamı kimdir?

Bu yazı, somut bazı olaylar, anlatılar, gözlemler ve duyumlar kaynaklıdır. Bu nedenledir ki, yayın sonrası, bu konuları ve dönemleri bilen, etnik olarak tam Alman yetkililerin, ek bilgiler ile desteklemelerine muhtaçtır.
Bu şartlarda, bu yazının yüzeysel bakış, hatta ‘öyle sanılıyor’ – ‘öyle biliniyor’ olarak değerlendirilmesi gerekir.  

NATO’nun kuruluşu sonrası, -sanıyorum o yıllarda NATO Merkezi Paris’tedir.- her ülkeden diplomatlar, kendi ülkelerini tanıtıcı – kapalı - raporlar sunarlar.
Türkiye’den giden raporlar ise; Türkiye Ermenilerinin hazırlayıp, çeşitli diplomatları, hatta hükümeti, bakanları aracı olarak kullanıp, tek sonuca gitmeyi amaçlayan niteliktedirler.

Almanya’nın o dönem, NATO’daki en üst düzey temsilcisi de, Almanya Ermenisidir. BU RAPORLARA, ÇOK ÖZEL İLGİSİ vARDIR.

Almanya’da bir eyalet, başka isim söylense bile, onlar nüfus, etnik geçmiş olarak, Ermenidirler. Uygulama, anlayış, hayat tarzı olarak ta, öyle oldukları söylenilir.
Bu eyalet, II. Dünya Savaşından sonra, Almanya yönetiminde\ çok –aşırı - güçlendiği iddiaları da vardır.

NATO kuruluş dönemi\ Türkiye Raporlarından sonuca gitmek işlemlerini, Almanya Ermenileri değerlendirmeye alırlar.  

Ana kaynak: NATO ‘nun Türkiye Temsilcisinin, kendi ağzından çıkan cümlelerin, üç, belki beş adamdan sonra bana nakledilen anlatı, aynen şöyledir:

Bu kapalı değerlendirmelerde, fazla ileri gidildiğini anlayan bir Alman yetkili, NATO’ya gelir. Gelen kişinin, etnik olarak tam Alman olduğu, Almanya’nın NATO Temsilcisi tarafından, Türkiye Temsilcisinin kulağına fısıldanır. O kapalı toplantıda, her ikisi de, süt dökmüş kedi gibi pısarlar.

ALMAN DEVLET ADAMI, ŞÖYLE DER:

“TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURULUŞ DÖNEMİ ÖNCESİ, ALMANYA MİSAK-I MİLLİDEN YANADIR.
MİSAK-I MİLLİ SINIRLARINI GARANTİYE ALMA SAVAŞLARINDA, o dönem, MOĞOLİSTAN’DAN GELECEK 50 BİN ASKERDEN DAHA ÇOK GÜNDEMDE OLAN, UYGUR TÜRKMENLERİNİN TÜRKİYE’YE GETİRİLMESİ İDİ.
Türkiye Temsilcisi Büyükelçiye döner: ‘EĞER ONLAR TÜRKİYE’YE GELİRLER İSE; ANKARA – ULUS MEYDANINDA, AYAK BASACAK YER BULAMAZSINIZ!’ diyenlerin raporları ile, MEŞK ETMEYİNİZ.” 

O kapalı toplantılardan sonra, abes düşünceli insanlar, gündemi anormalleştirmekten kaçınırlar. O Alman Devlet Adamından korkarlar.
8.06.2020 16:47
……………………….

NATO’nun, o dönemki anlayışına göre, Türkiye’yi daha iyi tanıması için, istatistikî bilgileri toplayıp, düzenleyecek, Türkiye’nin sosyal refah artışını artıracak bir programını devreye sokması için, Ankara’da, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulur. Bu kuruluş, siyasi partiler ve politikacılar tarafından ise, ‘Yatırım Planlama’ olarak anlaşılır. 

SOMUT BİR OLAY: (Bir örnek)
İllerde, spor sahası ve kapalı spor salonları yaptırılması kararını duyunca, Ermeniler Komitesi, Kayseri’de, spor kompleksi için yer ararlar.
Stadyum, Askeri Lojmanlar, yeni belediye Bina yerinden başlayarak, çevre yola kadar bölümü, yoksul Müslüman Ermenilerin kulaklarına bir şeyler fısıldayarak, tarla, bahçe olarak, bunlara paylaştırırlar.

“Oralarda iyi çalışmalar yapın. Marul, ıspanak, maydanoz vb. sebze bahçeleri yapın. Önümüzdeki 5 – 10 ya da 15 yıl içerisinde, orası, stat, kapalı spor salonu, koşu yolu yapılmak için, istimlâk edilecek. Bizim önerdiğimiz avukata vekâlet vereceksiniz. Başka bir şeye karışmayacaksınız.  Üç – beş kuruş ya da bir ev size veririz. Hiç kimseye de bir şey söylemeyiniz.”

Bu yöntem ile, DPT de her yatırım çeşidi duyulunca, o alan – arazi, kendi adamlarının kullanımına veriliyor. DPT ye, etnik olarak Türk olanların, işe başlamalarını önlüyorlar.

ARAZİ ONLARIN DEĞİL!  Ya direk istimlâk parası alıyorlar. Ya da, istimlâk bedeline itiraz edip, değer artışı istiyorlar. DEVLETİN AVUKATLARI DA HEP ERMENİ. Bu tür alanlarda olan, bir tane Türk Avukatı, işe – memuriyete almıyorlar.  ‘Buralar onların değil, Hazine – Devlet Arazisi’ diye itiraz etmiyorlar.  DAVANIN REDDEDİLMESİNİ İSTEMİYORLAR. Sadece, istimlak bedelini, bilirkişi yolu ile, biraz düşürmeye çalışıyorlar.

Daha sonra, dağıtılan o alanı, devlete, spor salonu ve stadyum yapımına vermeye kıyamıyorlar. LÜKS APARTMANLAR YAPIYORLAR.

O bölgede, o apartmanlarda oturanların, o daireleri, kirasız – ömür boyu – oturmak üzere, Ermenilere dağıtıldığını, 3 – 5 yıl önce, Türkler, YENİ ÖĞRENDİLER. Onların, Ermeni olduklarını bilmiyorlardı.  Orada, boş bir daireyi, bir Türk’ün kiralaması çok güç, kiralayınca da pahalı!
Tüm komşularınız, sizin Türkmen olduğunuzu öğreniyorlar.  Siz onların Ermeni olduklarını bilmiyorsunuz. İNSAN İLİŞKİLERİNDE ve KOMŞULUKTA, çok enteresan bir durum ortaya çıkıyor. ( O evlerde oturanlar da Müslüman Ermeni ama ev kendilerinin olmadığı için, o evi kendilerine verenlere karşı boyunları bükük ve bazı aile –kız- dedikoduları. Bazılarında da, ev de kendilerinin değil, hanımları da kendilerinin değilmiş! Onların dedikleri dışında, başka kız ile evlenir ise, o evden çıkarılma riski açık olarak var. Çalıştıkları kurumlarda, onların dediklerini yapmak zorundalar.

ÇÖZÜM: Şu anda, tapusuz ya da sahte tapulu bu evler, Maliye Bakanlığının topladığı – toplayacağı formlar ile, Maliye Bakanlığına geçiyor. Mülkiyet, devletin olacak. Çok düşük kira verecekler. O evler yıkılacak ise, başka semtte, o kişiye ev verilecek. Etnik mahalleler oluşunca da, buna benzer uygulamalar ile, kişilerin bazı stresleri ve sorunları giderilecek.

Şu anki stadyum ve kapalı spor salonu yeri bataklık, deredir. Oradan sel geldiğini ben hatırlarım. ‘M2 si 50 kuruş, 75 kuruşa istimlâk ettik!’ diye, öğünürlerdi!  Bataklığı nasıl istimlâk ettiler! Bizler anlayamazdık. Bir kaç tane, karpuz – kavun satma yeri varmış. 

Erciyes Dağının yanındaki Ali Dağının eteğinden geçen yol dada aynı durum vardır. -J Bütçe İSTİMLÂK BEDELİ SOYGUNU, AYNI ŞEKİLDE, BARAJ YAPIMLARINDA DA VARDIR.

Devlet Bütçesi, sadece bir etnik grubu, (Kapalı etnik kimlik) hileli yol ile ZENGİN ETMEKTE KULLANILDI.
8.06.2020 17:34
----------------------------

SONUÇ NE OLDU? NE OLACAK?

Almanya’daki Alman nüfusu yok edip, başka şey yapmak istiyorlardı.
Varşova Paktının yıkılması ve NATO’nun işlevini tamamlaması sonrası, Almanya’ya TAZE ALMANLAR GELDİLER. (Doğu – Batı Alman, nüfus buluşması.)  PAKTLAR Dönemi ( Varşova – NATO ) bitişi, Almanların kurtuluşu oldu. Gözükmeyen, bilinmeyen neden bu idi.
Almanya’nın o eyaletinden olanlar, ya Milli Alman Ermenisi olacaklar … …
Yeni savaş çıkarma, başka ülkeleri işgal politikalarını değiştirecekler.
Türkiye’deki bazı konuların, bunlarla da bağlantısı vardır.

UYGUR TÜRKLERİ ANKARA’YA GELECEKLER.
(Ankara – Ulus Meydanında adım atacak yer kalmayacak oranda değil. Makul bir sayı. )

Ankara – Hacettepe Üniversitesi arkasındaki, Saman pazarı dâhil, tepeye kadar olan bölüm, üniversite arazisi olacak.  Başbakan Adnan Menderes dönemi, işgal edilen arazidir. Ankara Üniversitesi – Dil – Tarih Coğrafya fakültesi, sıhhiye’den o tepeye kadar büyüyecek. Şehir merkezi olduğu için, öğrencilerin ulaşımı kolay olacak.

8.06.2020 18:05

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&



TÜRKİYE’DE, SANAYİCİ ve MİLLİ OLMAK İSTEYEN BİR ERMENİYE NELER YAPILDI?

Türkiye’de SANAYİ BAKANI olan, Sayın Cahit ARAL ile sohbetlerimiz, iş hayatı üzerine olurdu. Hem yakındık. Hem mesafeli idik.

Sayın Aral’ın, sadece son dönemlerini bilenler, onun da, organize sanayi siteleri ve şeker şirketindeki bazı uygulamalarını eleştirirler. O bölümleri çok bilmem. Daha sonra milletvekili olan, İlk Özel Kalem Müdürü Fevzi Bey, iyi, temiz, devlet bilgi – bilinci olan, ama biraz konu dışı bir arkadaştı. Karadenizli, İkinci özel kalem müdürü ise, biraz başka idi! BU nedenle, daha önce MKE Genel Müdürlüğü de yapmış, iyi bürokrat, o dönemin Sanayi Bakanlığı Müsteşarı, gülerek bana bir şeyler söyledi. “Bunlar, biraz farklı!” dedi. Sohbeti, başka konuya çevirmiştim. Çünkü, benim derdim de başka idi.

Sayın ARAL, Elazığ yada Erzincan’da, normal bir aile çocuğu olarak dünyaya gelir. Doğduğu evin fotoğrafını, ya göstermişti ya da anlatmıştı.

Kısaca, o şartlarda hayata başlayan bir insan için, iyi bir sonuç, Makine Mühendisi olur. Karayollarında mühendis iken, o dönemini de bana, aynı işyerinde, inşaat mühendisi olarak çalışan, MESA Genel Müdürü Atilla Şenol anlatmıştı.

“Bizler; bürokrat, biraz çekingen, yol mühendisi olmak isterdik ama o hep sanayici olmak ister, dış ilişkilerini ona göre düzenlerdi. Biraz da bizlere ters giderdi. “ diye bir yorum dinlemiştim.

* * *
Sonuçta, Kayseri’de, Meyve Suyunu, meyveden çıkaran bir fabrika, sanayi tesisi kurdu. Sanıyorum. Türkiye’nin ilk meyve suyu fabrikası.

Kayseri – Arazi Mantığı ile işi yönetmek isteyen; Kayserili diğer iş ortakları, emmi – dayı çocuklarını yönetime almak isteyince de, bazı sorunları oldu.
Benim ‘NANE’ önerimin olduğu dönemde de, evinde bir görüşmemizde, bir – iki somut olayı anlatmıştı.  


Bu yazının devamı var. 9.06.2020 12:09

Göreve başladıktan sonraki, ilk günlerde

Katkıda bulunanlar

Share it