Translate

23 Nisan 2017 Pazar

Özel konulu son yazı – yayınlar


Alttaki yazıyı yayınlamadan önce, bir kez daha okumak istemedim!
Okur isem, biraz düzeltmeler yapınca, orijinalliğinin bozulacağı, yazıldığı andaki akışın bozulacağını düşünerek, aynen yayınlıyorum. Yayın sonrası, sizler ile birlikte, bir kez daha okuyacağım.


Bir kişinin, doğar iken, etnik geçmişini, milliyetini, doğuş yerini seçme imkânı yoktur. İnsanın elinde olmadan o geçmişten dünyaya gelmek, bir suç değildir. Kaldı ki, her insan günahsız doğar.

Bir kişiyi, nedensiz yere, ‘Ermeni’ ya da ‘Müslüman Ermeni’ diye suçlamakta, insanlık suçudur. Kaldı ki, benim yetiştiğim çevrede bunlardan çok vardı. İçlerinde çok sevip – güvendiğim kişiler de var. Yakın akrabalarımızın da bir kısmı, eşlerinin ‘Müslüman Ermeni’ ailelerden geldiklerini bilmeden evlenmişler. Kısaca, haberimiz yokken, bilmeden… TEHLİKE BURADADIR.

Türkiye’nin Lozan Anlaşmasında, azınlık olarak kabul ettiği, açık etnik kimlikli, sanıyorum 60 bin civarı,  ‘Hıristiyan Ermeni’ Vatandaşları ile de bir sorunu yoktur. Onlar, etnik geçmişlerinin – açık – sorumluluğunu taşıyorlar. Sahtekârlık yapmıyorlar!

Tabanda, vatandaşlarımızın bir suçu yoktur. Bunu söylemeyi bile yasaklayanlar vardı.

Sanıyoruz - Bu yasakları koyanlar: Ankara’da, İstanbul’da, büyük şehirlerde az bir gruptur.

Genelden bakınca, Türkiye’de, sadece iki etnik grup varmış: Türkler ve Müslüman Ermeniler!

Sayılan diğer etnik grupların da rolünü yapıyorlar. Öyle olduklarını söylüyorlar. Onlardan değiller! Yeni etnik gruplar da oluşturuyorlar.
Gerçek Kürtler ve gerçek Lazların sayıları çok azmış. Kürt ve Laz olmadıkları halde, onların kimliği ile de, onların yerine geçenler daha çok.

Sayılar tam doğru olmayabilir – yanlış olabilir- ama ortaya çıkan tablo şudur:
Türkiye’de, Toplam 7.5 milyon civarında, Müslüman Ermeni var!
(Türkiye’nin toplam nüfusu 80 milyon kişidir.)
Ortalığı karıştıranlar, onlar ile bir sonuca gitmek isteyenler ise, tahmini 50 ya da 100.000 kişidir. Bütün mesele bunlar. 3 – 5 milyon vatandaşlarımızda, ufak-tefek çıkarları olduğu için, kapalı etnik kimlikte ses çıkarmıyorlar. Ses çıkarıp, söylemelerini yasaklayanlar da başkaları. Onlar da bu durumda ne yapsınlar? Ortak evliliklerden olanlar da var.  Onlar ne yapacaklar?

7.5 Milyon Müslüman Ermeni’den, Türkler ile birlikte, aynı bölgelerde yaşayanlardan,  Kayseri’de, eski dönemlerden kalanlardan çoğunu tanırım. ‘Müslüman Ermeni’ olduklarını öğrenince de çok şaşırdım ama açık etnik kimliğe geçince de, hiçbir sorunumuz olmadan birlikte yaşayacak kadar da iç – içeyiz.
Açık etnik kimlikte sorun olmadı ama Türklerde, büyük şaşkınlık oldu.
Onların da elinde olmadan, olaylar böyle gelişmiş. Bana göre, bundan sonra da böyle devam eder. Onlarda, açık kimlik sorumluluğunu taşırlar. Bu bilgi ve bilinçte olan vatandaşlarımız çoktur.

Sıkıntı, onları kapalı etnik kimlikte tutup, bunlar ile Türkiye’de başka işler yapmak isteyenler…. Yaklaşık 50 bin kişi. Türkiye’ye dağılmış 30.000 kişi diyelim. 

Önce Öğretmen yetiştiren okulları, sonra İmam yetiştiren okulları ve sağlık kurum – kuruluşlarını, diğer meslek grupları organize edip, üniversiteleri siyasi partileri de ele geçirenler, toplam bu kadardır. İş hayatının da önemli kısmı ve Hazine Arsalarını  - arazilerini satışa hazır hale getiren, büyük paralar kazananlar da bunlar.

Hiç kimsenin suç işleme, bütün bir ülkeyi teslim alma hak ve yetkisi yoktur.
Hepimizin devleti, hepimizin ülkesinin imkânlarını ve yönetimini ele geçirenlerde bunlar.

İşte, sistemi yenileme formülü: her vatandaşımızın ülkemiz imkânlarından eşit yararlanmasını sağlama ortamı, suçsuz vatandaşlarımızı ayırarak, toplam 20-30 bin kişiyi, yargı önüne çıkarmaktır.

Ondan sonra, AÇIK ETNİK KİMLİK ile, yeniden bir başlangıç yapacağız.
Benim tespitim ve görebildiğim çözüm budur.

Bu işte görev alanlara, Allah yardım etsin. Doğru kararlar ile, asıl suçluları  - organizatörleri bulsunlar.

Türkiye’nin, bir bütün olarak kalkınıp, gelişmesini engelleyenleri, düşman işgalinde bile görülmeyecek, insanların tarihine geçecek baskı zulümleri, haksızlıkları – kanunsuzları yapanları, yargı önüne çıkarma zorunluluğu vardır.

Ülkemiz yöneticileri, yeni bilgiler ile, yeni fark edilen, ortaya çıkan durum ile, yeni oluşan ortama göre, görevlerini yapmak zorundadırlar.

Ülkemizin bütün meselesi bundan ibarettir.

Sanıyorum, son aylarda yapılanlar da bunlardır.

Biraz sabır ile, izleyip – gözleyelim.
….. 
22.04.2017 19:24:46
…………………………………..  ….


Hiç yorum yok:

Katkıda bulunanlar

Share it