Alttaki yazıyı
yayınlamadan önce, bir kez daha okumak istemedim!
Okur isem, biraz
düzeltmeler yapınca, orijinalliğinin bozulacağı, yazıldığı andaki akışın
bozulacağını düşünerek, aynen yayınlıyorum. Yayın sonrası, sizler ile birlikte,
bir kez daha okuyacağım.
Bir kişinin, doğar
iken, etnik geçmişini, milliyetini, doğuş yerini seçme imkânı yoktur. İnsanın
elinde olmadan o geçmişten dünyaya gelmek, bir suç değildir. Kaldı ki, her
insan günahsız doğar.
Bir kişiyi, nedensiz yere, ‘Ermeni’ ya da
‘Müslüman Ermeni’ diye suçlamakta, insanlık suçudur. Kaldı ki, benim yetiştiğim
çevrede bunlardan çok vardı. İçlerinde çok
sevip – güvendiğim kişiler de var. Yakın akrabalarımızın da bir kısmı,
eşlerinin ‘Müslüman Ermeni’ ailelerden geldiklerini bilmeden evlenmişler.
Kısaca, haberimiz yokken, bilmeden… TEHLİKE BURADADIR.
Türkiye’nin Lozan Anlaşmasında, azınlık olarak kabul
ettiği, açık etnik kimlikli, sanıyorum 60 bin civarı, ‘Hıristiyan Ermeni’ Vatandaşları ile de bir
sorunu yoktur. Onlar, etnik geçmişlerinin – açık – sorumluluğunu taşıyorlar.
Sahtekârlık yapmıyorlar!
Tabanda, vatandaşlarımızın bir suçu yoktur. Bunu
söylemeyi bile yasaklayanlar
vardı.
Sanıyoruz - Bu yasakları koyanlar: Ankara’da,
İstanbul’da, büyük şehirlerde az bir gruptur.
Genelden bakınca, Türkiye’de,
sadece iki etnik grup varmış: Türkler ve Müslüman Ermeniler!
Sayılan diğer etnik
grupların da rolünü yapıyorlar. Öyle olduklarını söylüyorlar. Onlardan değiller!
Yeni etnik gruplar da oluşturuyorlar.
Gerçek Kürtler ve gerçek Lazların sayıları
çok azmış. Kürt ve Laz olmadıkları halde, onların kimliği ile
de, onların yerine geçenler daha çok.
Sayılar tam doğru
olmayabilir – yanlış olabilir- ama ortaya çıkan tablo şudur:
Türkiye’de, Toplam
7.5 milyon civarında, Müslüman Ermeni var!
(Türkiye’nin toplam
nüfusu 80 milyon kişidir.)
Ortalığı
karıştıranlar, onlar ile bir sonuca gitmek isteyenler ise, tahmini 50 ya da
100.000 kişidir. Bütün mesele bunlar. 3 – 5 milyon vatandaşlarımızda,
ufak-tefek çıkarları olduğu için, kapalı etnik kimlikte ses çıkarmıyorlar. Ses
çıkarıp, söylemelerini yasaklayanlar da başkaları. Onlar da bu durumda ne
yapsınlar? Ortak evliliklerden olanlar da var.
Onlar ne yapacaklar?
7.5 Milyon Müslüman
Ermeni’den, Türkler ile birlikte, aynı bölgelerde yaşayanlardan, Kayseri’de, eski dönemlerden kalanlardan
çoğunu tanırım. ‘Müslüman Ermeni’ olduklarını öğrenince de çok şaşırdım ama
açık etnik kimliğe geçince de, hiçbir sorunumuz olmadan birlikte yaşayacak
kadar da iç – içeyiz.
Açık etnik kimlikte
sorun olmadı ama Türklerde, büyük şaşkınlık oldu.
Onların da elinde
olmadan, olaylar böyle gelişmiş. Bana göre, bundan sonra da böyle devam eder.
Onlarda, açık kimlik sorumluluğunu taşırlar. Bu bilgi ve bilinçte olan
vatandaşlarımız çoktur.
Sıkıntı, onları
kapalı etnik kimlikte tutup, bunlar ile Türkiye’de başka işler yapmak
isteyenler…. Yaklaşık 50 bin kişi. Türkiye’ye dağılmış 30.000 kişi
diyelim.
Önce Öğretmen yetiştiren okulları, sonra İmam
yetiştiren okulları ve sağlık kurum – kuruluşlarını, diğer meslek grupları
organize edip, üniversiteleri siyasi partileri de ele geçirenler, toplam bu
kadardır. İş hayatının da önemli kısmı ve Hazine Arsalarını - arazilerini satışa hazır hale getiren,
büyük paralar kazananlar da bunlar.
Hiç kimsenin suç
işleme, bütün bir ülkeyi teslim alma hak ve yetkisi yoktur.
Hepimizin devleti,
hepimizin ülkesinin imkânlarını ve yönetimini ele geçirenlerde bunlar.
İşte, sistemi yenileme formülü: her vatandaşımızın ülkemiz imkânlarından eşit
yararlanmasını sağlama ortamı, suçsuz vatandaşlarımızı ayırarak, toplam 20-30
bin kişiyi, yargı önüne çıkarmaktır.
Ondan sonra, AÇIK
ETNİK KİMLİK ile, yeniden bir başlangıç yapacağız.
Benim tespitim ve
görebildiğim çözüm budur.
Bu işte görev
alanlara, Allah yardım etsin. Doğru kararlar ile, asıl suçluları - organizatörleri bulsunlar.
Türkiye’nin, bir bütün olarak kalkınıp,
gelişmesini engelleyenleri, düşman işgalinde bile görülmeyecek, insanların
tarihine geçecek baskı zulümleri, haksızlıkları – kanunsuzları yapanları, yargı
önüne çıkarma zorunluluğu vardır.
Ülkemiz yöneticileri, yeni bilgiler ile, yeni
fark edilen, ortaya çıkan durum ile, yeni oluşan ortama göre, görevlerini
yapmak zorundadırlar.
Ülkemizin bütün meselesi
bundan ibarettir.
Sanıyorum, son
aylarda yapılanlar da bunlardır.
Biraz sabır ile,
izleyip – gözleyelim.
…..
22.04.2017 19:24:46
………………………………….. ….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder