ABD’nin yeni Türkiye Büyükelçisi, tek haber kaynağım, radyo haberlerinden
öğrendiğime göre; hayatın içinden gelen bir diplomat. Politikayı da bilir.
İnsanları da. Rus’u, Rum’u, Avrupa Milletlerini de.
Amerikan Elçiliğinde, böyle bir diplomat büyükelçi olunca, benim de,
evlenecek Rus Kızı bulma şansım artıyor.
Peki, bu nasıl olacak?
Halen, bu şartlarda bile TRT’de, etnik olarak bir Türk’ün göreve başlaması,
imkânsız oranında zordur.
Kolay çözüm: Cumhurbaşkanlığında, sadece bir Cumhurbaşkanı yardımcısı var.
Cumhurbaşkanı’na yeni bir yardımcı, görev tanımı, çalışma alanları, açık – net
olarak tanımlanıp, yeni bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak, göreve başlamak
istiyorum.
Cumhurbaşkanı ile birbirimizi, yeterince tanıyoruz. ALAN DIŞINA ÇIKMAMAK
KAYDI ile, günlük, haftalık, faaliyetlerimi, eksiksiz olarak, Cumhurbaşkanımıza
arz ederim. Espri yapmayacağız. Konu dışı konuşmayacağız. Resmi, devlet
ciddiyetinde, bu edepte, çalışmalarımı yürüteceğim.
ALAN TANIMI: Şu anda güncel olan, iç güvenlik konuları hakkındaki bilgileri
almayacağım. Bu konulardaki brifing ve çalışmalarına katılmayacağım.
Ak Parti Hükümetinin mevcut politikası ve çalışma – uygulama konularında,
bilgileri almayacağım. Hükümetin, güncel çalışmalarında, konu dışı kalacağım.
Çalışma alanım: YENİ DÖNEME GEÇİŞ. Bloğumda olan önerilerden,
Cumhurbaşkanının da onayladıkları hakkında, ön çalışma gruplarının
oluşturulması.
İki ana yardımcım; kelli-felli, Amerikan-Rus Devletlerinin, onayıp,
gönderdikleri nitelikli personel.
Çalışma yeri: Zaman içerisinde, personel genişlemesi de dikkate alınarak,
Cumhurbaşkanlığında bir bölüm ya da ana bina dışı, uygun bir yer.
Çünkü, zaman zaman ABD ve RUSYA’dan, destek personelleri gelecekler.
Cumhurbaşkanı’na yeni bir yardımcının, çalışma alan ve tanımı, kısaca böyle
olacak.
…..
Peki, bu yeni düzenek, evlenecek Rus Kızını, bana, nasıl bulduracak?
Bu yeni oluşumda, ABD ve Rusya’dan, üst düzey, orta düzey elemanları,
yardımcılarım, kendileri seçip, iletişim kurup, getirecekler.
Bunlara ilave, normal yeni mezun, alan – bölümde yetişecek, başlangıçta,
düz, sözleşmeli elemanlar. Bu bölümün, Rus Oblastlarından geleceklerin, belli
bir sayıda seçimini ben yapacağım. Aday adayı olabileceklerde, FSB den 7
soruya, yüzeysel, kısa cevap isteyeceğim. Onları, kendi ofisime, ben davet
edeceğim.
YILLARDIR, ÜZERİNDE DURDUĞUM ANA SORUNUM DA; BÖYLECE ÇÖZÜMLENMİŞ OLACAKTIR.
Bu kadar.
Saygılarımla, arz olunur.
4.11.2021 19:38
.
KONU DIŞI:
Gençlere bazı
notlar:
ABD’nin Ankara
Büyükelçiliğine, çok geçmişte, iki alanda, iş başvurusunda bulunmuştum.
İlk’i; JUSMAT.
JUSMAT, Türk Ordu
geçmişinde, önemli yeri olan, bazen taktik, bazen de, askeri yardım
irtibatlarını sürdüren, BÜYÜKELÇİLİK DIŞINDA, bir farklı işyeri.
Orada, sıradan,
günlük işleri takip eder iken, TÜRKİYE HAKKINDA, daha sonraki yıllarda, GERÇEK
BİLGİLERİ, gelişmelerden öğrendikçe, ortaya çıkan, ORDU YENİLEME ÇALIŞMALARINI
DA, ORADAN YAPABİLİRDİK. Kısaca, gelişmelere uygun, stratejik bir konum-yapısı
da vardı. İşler iyi gitmiş olur ise, ilk defa bir Türk, Türkiye – JUSMAT BAŞKAN
YARDIMCISI olabilirdi.
Yine yıllar önce,
ABD Ankara Büyükelçiliği’ne, ikinci olarak, iş başvuru yerim, -hatırladığım
kadarı ile- araç dağıtım, araç yer konum, takip ile ilgili, gece nöbeti de
olabilecek, sıradan bir SSK sözleşmeli iş talebi idi. Çünkü, o dönem, o alan
da, elemana ihtiyaç vardı.
Gelelim Rusya’ya.
Rusya Başbakanı
Sayın Medvedev, bir bölgede ya da kasabada, “kooperatif “ değil ama benzeri bir
–yeni- uygulamayı incelemeye gider. Orada, benden bahseder. Bir sonraki sefer,
birlikte, oraya ziyaret edebileceğimizi de söyler.
Aradan aylar
geçmişti. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in de, Avrupa’da bazılarına kızıp; “Cafer Tanrıverdi,
Rusya’nın, tam yetkili, Türkiye Büyükelçisi’dir.” Diye bağırdığı, Ankara’dan
duyuldu. Durumu bana sordular: “Büyükelçilikte, müracaat memuru da olurum.
Orası da, önemli bir görevdir.” Yanıtını vermiştim.
Şimdi, yeni
anlıyoruz ki, Türkiye’nin çok yakını, her iki ülkenin büyükelçiliğinde, ya da
onlar ile bağlantılı çok önemli kurum – kuruluşlarında, çok uzun zaman sonra,
ilk defa, etnik olarak bir Türk işe başlayacak.
BU DURUMU, BİZLER
DE BİLMİYORDUK. AMERİKAN ve RUS MİLLETLERİ DE, BİLMİYORLARDI.
…….
ABD’nin,
ADANA’DA, İNCİRLİK ASKERİ ÜSSÜ VAR.
Bu askeri üssün
personel müdürü, ‘Türk’ sandığı tüm çalışanlarının arasında, etnik olarak hiç
bir tane bile ‘Türk” olmadığını anlayınca, yardımcısını yanına çağırıyor. Git,
Adana’dan “Türk” bul getir, işe alacağım.
Personel Müdür
yardımcısı, öğrendikleri karşısında şok oluyor.
1950’li yıllardan
sonra, Adana’da ‘Türkmenler’ kaybolmuşlar.
Tüm eski evler,
araziler, başkalarının eline geçmiş.
Yeni mahalleler
ve apartmanlar; “ARAZİ HIRSIZLIĞI”
Br Türkmen, şimdi
Adana’ya gitse, özel iş yeri, ofis, ev, bulamaz. İş de bulmaz.
Kendi sermayesi
ile bir iş yapmaya kalkışsa, her yıl, -başkalarının kirasız oturduğu evler ve
işyerlerinden- çıkarılır, yeni yere taşınmak zorundadır.
KISACA, ADANA
VİLAYETİNDE, “TÜRK”ÜN, BULUNMASI, ÇALIŞMASI, İKAMETİ, AÇIK ŞEKİLDE, “ARAZİ
HIRSIZLIĞI” YÖNTEMİ İLE ÖNLENMİŞTİR.
Tüm bunlarla
birlikte, yine Adana’da, “Sahte Türkmen “ semtleri var.
Sahte Türkmen,
aileler var.
Kendi maddi
imkanları ile, o bölgelere gele bir Gerçek Türkmen’in, oğulları ve kızları,
sahte Türkmen ile evlendiriliyor. Ama bu kişiler, evlendikleri kişilerin,
“etnik sahtekarlık “ yaptıklarını bilmiyorlar.
Türk Nüfus
idaresinde, eski sistem olsa, “İZİN-NAĞME” modeli, resmi nikah, evlenme öncesi,
evlenilecek kişinin, etnik geçmişi, nüfus idaresinden alınan belgede açık
yazılsa, ÇOK YANLIŞ ÖNLENİRDİ. Bir
milletin, kendi vatanında yok ediliş yöntemlerinden birisi de, böylece,
önlenmiş olurdu. Her semtte, bu yöntem ile evlendirilmiş, üç gerçek Türkmen, o
bölgenin ‘Türk’ olduğunun kanıtı olarak, herkese gösteriliyor.
ARAZİ
HIRSIZLIĞI’NIN DAHA BAŞKA ÖYLE SONUÇLARI VAR Kİ!
O ÜLKEYİ TESLİM
ALIYORLAR, KİMSENİN HABERİ OLMUYOR.
……..
TÜRK POLİS TEŞKİLATINDA, BİLİNMEYEN BİR BİRİM.
Bu konu, somut bir olay sonrası, o yıllarda ve daha sonraki dönemler Ermeni
olduğunu bilmediğim, eski bir arkadaşın, Emniyet Müdürü olduktan sonra, bir
başkasına anlattığı bir cümleden alıntıdır.
Konu özeti, kısaca şöyledir:
Almanya Maden Kuruluşu, Türkiye’den ortaokul mezunu öğrencileri alıp,
Almanya’da, Maden Lisesini bitirtip, o çocukları Maden Mühendisi yapmak
istemektedir.
Bana da, bir başkasının söylemesi sonucu, ortaokul son sınıfta, ben de
başvurmuştum.
Lise 1’inci sınıfta, ilk dönem; “Almanya’da, Liseye kabul edildiniz.” Diye
bir belge geldi. İstedikleri evraklar arasında; -Ortaokul diploması- aslı da
vardı.
Ben, evrakları tamamladım. Lise’den, ortaokul diplomamı, bana vermiyorlar.
O dönem, kapalı bir engelleme başlamış.
Aynı deyim: “Almanya’daki kayıtta, bizim köy, tamamen Ermeni gözüküyor.
Hâlbuki Cafer’in ailesi; ‘Hedef Aile’. Onlar, tam Türkmen. Bizdeki kayıt öyle.
O köylüler; ‘Ağabeylerinin üçü de, bizden kızlar ile evlendi. Bir Cafer kaldı.
Ayrımız, gayrımız yok.’ Diyorlar.
Çevre köyler, bizler, Kayseri hakkındaki kitaplar, bizim köyün tamamını,
Türkmen olarak biliyoruz.
BUNLARI ÇOK SONRALARI ÖĞRENDİM. VAY BE…
O Emniyet Müdürü’nün aynen ifadesi. “ Türkiye’de, emniyetin dış bina sayısı
çok çok azdı. Bu nedenle, Kayseri’de de, o kişi ve küçük ekibinin, Kayseri, Düvenönü
Emniyet Müdürlüğü binası içerisinde odası vardı. O engelliyor.”
Kayseri Emniyeti, Siyasi Şube, tarafsızdı. CHP’li olarak, meydanlarda
konuştuğum için de beni severlerdi. O arkadaş o yıllarda, alt rütbelerde.
“SİYASİ ŞUBEYİ HABERDAR ETSEM, ONLARIN, BU ENGELİ KALDIRMAYA GÜCÜ YETMEZ.
EMNİYET MÜDÜRÜ’NÜN DE; O ADAMI ENGELLEMEYE GÜCÜ YETMİYOR.”
O kişi de, Urfa’lı olduğu için, bizim arkadaşı aşağılıyor. Onun ricasını da
kabul etmiyor.
O kişi, Almanca Öğretmeni, Müdür Muavini ne gidiyor. ‘Cafer, ortalığı
karıştırır. Lise Diploması arkasına bir yazı yaz. Öyle ver. O, kabul
edilmeyecek!’
Öğretmen Ağabeyimde, tam o günlerde, Almanya’dan Türkiye’ye, izinli
gelmişti.
Almanya’ya geri döndü. KAYSERİ EMNİYETİNDEKİ O KİŞİ, ALMANYA’NIN, ONA İYİ
BİR KONUM ve EĞİTİMİNİ TAMAMLAMA FIRSATINI VERDİRMEYEN KİŞİ OLABİLİR. Hatta onu
Almanya’da öldürten, etnik ekip ile bağlantısı da…
Bir diğer, enteresan sonuç: Türk Polisi, etnik olarak Ermeni olsa bile,
Türk-Türkmen karşıtı değildi. Siyasi Polis ya da Siyasi Şube, hangi yılda
kuruldu? Bilmiyorum. Onlarda da, Ankara’da da, Türk-Türkmen karşıtı bir çalışma
yoktu. DAHA SONRAKİ YILLAR, belki,
Emniyet Müdürlüğü binaları dışında, ayrı faaliyet gösteren, başka bir birim
olabilir mi? O birim, çok başka yöntemlerle, Türkleri takipte tutmuş gibi… Ya
da, Türkleri takipte tutanların emrinde çalışıyorlardı.
……….
5.11.2021 01:59
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder