BLOG
MESAJLARI İÇERİSİNDE, BAHSİ GEÇEN, kitap önerileri, kitap taleplerinin, LİSTELENMESİ
ve TAKİBİ NASIL OLACAK?
Göreve
başlama sonrası, çalışma arkadaşları ile birlikte, görüşülecek konulardan
birisi.
Öncelik,
ABD&RUSYA. Görüşme gündemleri arasına sıkıştırılacak bir gündem maddesi.
Türkçeye
çevrilmesini ya da Türkiye’de yayınlanmasını arzu ettiğiniz kitapları, yeni bir
yayınevi kurarak mı yapalım? Ya da bir resmi kurum – bakanlık yayınevinde, bir
yeni bölüm mü kuralım?
DGB
ülkeleri önerilerini de, bu işin içine katar isek, 3-5 belki 7 ayrı dalda
yayınlarımız olacak.
Konuyu
böyle açıp, onların önerilerini beklemek mi daha iyidir? Somut bir öneri, yer,
sistem önerisi mi?
Yayın
evinin resmi bir bakanlık olmasının SAKINCALARI olur mu?
Ya da
ŞİMDİDEN, bir HALK İŞLETMECİLİĞİ.
Sağlam
bir yönetim altında, geçici iş ortakları. Yoksa bu, ticari mi olur? Direk, açık Halk İşletmeciliği değil ama
Türk-Amerikan-Rus, somut kişiler kontrollü, (belki, ABD ya da Rusya’da
bağlantıları olan) yayın denemesinde, bir Halk İşletmeciliği ön ekibi. Çünkü,
Türkiye’de daha Halk İşletmeciliği üst yönetimi kurulmadı ve süreye ihtiyaç
var. Daha, zamanı da değil.
Bir yol
ile, “YENİ DÖNEMİN KİTAPLARI” nın tespiti ve yayın yeri, yayın şekli, hatta,
yayın ebadının ön çalışmalarını da, bu arkadaş koordine edecektir.
9.05.2021
14:05
.
EK: Diyelim IMF ya da İngiltere, Almanya, Fransa, kendi millet tarihlerini anlatıyorlar. Bu kitaplar, kütüphanede raf’a konulacak şekilde, şık bir kapak ve iyi kalite kâğıda basılmışlar. Bu kitabı, ev de, koltuğa uzanıp ya da balkonda şezlong da okurken, iş yerine götürünce, içerik ve görüntü, kalite, çevre ile uyumludur.
Aynı kitap, standart boyut dışında, yolculukta, sahilde, rahat taşınır, rahat okunur, ikinci kalite kâğıda basılmış, çok daha hafif, (ABD de, tanımlanan kâğıt çeşitlerini gördüm. O çeşitler, Türkiye’de yok.) fiyatı daha ekonomik, -sen okuduktan sonra, bir arkadaşına okuması için verebilirsin, tatil de onda kalabilir. Sahilde, yolculukta kaybolabilir.-
Aynı kitabı, öğrenciler, daha ucuza satın alabilirler. Yatakhanede ya da ev de kaybolsa bile, çok önemsemezler. (*1) Ödünç kitap kaydı olmayan, küçük kitaplıklarda, eksilenin yerine yenisi konabilir. Vb. nedenler ile, aynı kitabın, bu amaçlarla da basılması.
10.05.2021 17:51
(*1) Buradan, “Kitap Hırsızlığı”nı teşvik anlamı
çıkmasın. Ya da, Türklerde, yakın arkadaşlar arasında, o kitap sahibi için,
mutlak gerekli olmayan, kendisi için ise, -bir süre kendisinde kalması- yararlı
olacak olan bir kitabı, o kişiye bildirerek, açık izin alarak, okuyup,
inceledikten sonra, açık ‘EL KOYMASI’ ile karıştırılmasın. Günümüzde de, bu
işlem, evdeki kitaplıkta, özel ofisteki kitaplıkta, bir küçük defter oluyor. O
deftere; o kişi için de çok gerekli olmayan bir kitap alınır ise, kitap adı ve
alan kişi yazılıyor. Ya da kendisi yazıyor. O kitap gelmiyor ama kimde olduğu
biliniyor. Haberi yokken değil, Bizzat kendisinden alınmıştır.
Yukarıdaki durumda ise, konaklama tesisi ya
da bir yerde, istek dışı, yerine konması, belki unutulan bir durumdan
bahsediliyor. O tür yerlerde, o kitabı oraya koyan da, bu riski göze alır.-J O kitabı alan da, bunu bir gizli –
kitap hırsızlığı olarak yorumlanmayacağını da bilir. Böyle durumda, bazen de
bilinerek, “o kitabı, yerine koymayıp, yolda giderken ya da eve varınca, kalan
bölümü dikkatli okurum.” Diye bilinçli alınmasında da, ‘GÖREVLİYE SÖYLENMESİ
İYİ OLUR.’ Denilebilecek yer ve durumlarda. GÖREVLİ KİŞİ, orada yedeği
olduğunu, satın alabileceğini de, alan kişiye söyleyebilir.
…………..
……… ……..
AMERİKAN&TÜRK&RUS.
HALK İŞLETMECİLİĞİ, Elektrik Lamba İmalat bölümüne de özel bir not:
Ben bu dert’e
düşmeden önce, -Etnik olarak bir Rus Kızı ile evlenme dileği öncesi- akşam
erken yatar, sabah erken uyanır, kalkardım. Uykusuz bir gecem hiç olmazdı.
Eski yatak odası
mobilya modelini, şimdi Türkmenistan yapıyormuş. Başucu bölümü, kapaklı sandık
modeli ve üstüne yastık arkası, düz bölüme de, lamba, kitap konulabiliyordu.
Önceleri, yuvarlak,
el ile kumandalı, bir okuma ve aydınlatma lambası vardı. Standart, yarım saatte
uykum gelirdi. Çok iyi bir kitap, bazen bir saate yakın. Sonra, üç kademe,
dokunmatik, başucu lambam vardı. Üst kademe, kitap okuma, alt kademe, gece
lambası. Bir daha dokununca da, lamba, tamamen sönüyordu. (ABD de, bunun, voltaj artırma anahtarlıları var.
Anahtarı bükerek, aynı lambayı, gece lambası düzeyine düşürebiliyorsun. Ya da
kitap okuma, düzeyine çıkarabiliyorsun.)
Gerek yatak odası,
başucu lambası, gerekse, salon – oturma odasında, en uygun, kitap okuma
aydınlatması nedir? Nasıldır? Buna
uygun, bir-kaç çeşit, kitap okuma lambası imalatı ile birlikte, mamulünüz ile
birlikte verilecek, bir bilgi broşürünüzün de olması dileği. 10.05.2021 18:35
..……… …………… ……….
FARKLI
KONULARDA, BAZI NOTLAR:
TÜRK DEVRİM TARİHİ – DERS KİTAPLARI
TRT
Haber Dairesi Başkanı - görevinden emekli olduktan bir süre sonra, birlikte
çalıştığımız, Gazeteci Tayyar Şafak’tan bu konuda, yeni bilgiler almıştım.
Tayyar
Bey, İsparta’lı idi. Babası Berber. Bu şartlarda büyümüştür. Süleyman
Demirel’in, kendi seçim bölgesi gençlerine sahip çıkması sonucu, o bölgeden, ilk
kez üniversite’de, Gazetecilik, Basın-Yayın Bölümünü seçen gençlerdendi. TRT de
göreve başladıktan sonra da, hep Haber Dairesinde çalışmıştı. Dönemin Adalet
Partisi, üst yönetiminde olanların çoğunluğunu, daha yakından tanırdı. Parti
ile ilişkileri de, CHP bir demeç verse. Parti üst yönetimine sormadan,
daktiloyu alıp, karşı cevabı yazar, haberlerde okuturmuş.
Sohbetlerimiz,
çok samimi ve içtendi. Ermeni olduğu aklıma gelir ama soramazdım. Klasik AP
Milliyetçisi idi. TRT de iken, çeşitli istihbarat görevlileri ile Güney Doğu’ya
gidiş-gelişlerindeki detayları ve görüşlerini de, samimi olarak anlatırdı.
Geriye
bakınca, dikkatli olduğu bir konu; Türkiye’de, 20’nin üzerinde etnik grup,
farklı milletler olduğunu çok vurgulardı. Benim, etnik olarak Türk olduğumu
bilirdi. Biz gerçekten samimi idik ama bu konu ve Cumhuriyet dönemi, Türk
Devrim Tarihi konusunda, bazı şeyleri gizlerdi. Devrim Tarihi kitabını yazan,
bazı yazarlar ile de yakın bağlantıları vardı.
ÇOK
SONRAKİ YILLAR ÖĞRENDİM Kİ, Cumhuriyet Dönemi, Devrim Tarihi kitaplarını
yazanların, öğretmenlerin, öğretim üyelerinin hepsinin –istisnasız-
hepsinin, Ermeni etnik geçmişinden
olması zorunluluğu varmış! O dönemin detaylarının, Türkler tarafından bilinmesi
istenmeyen, kapalı bölümleri varmış.
Biz bu konuya,
Rusya’da da, 1917 Devrimi, komünist ihtilal’i anlatan kitaplar ile
karşılaştırır isek, Rusya’da bu konuda kitap yazan, hiç Rus var mıdır? Yoksa o
dönemi yazan kitapların yazarları, hep Ermeni midirler?
Kısaca,
Ruslar ve Anadolu Türkleri, o devrimlerde, o dönemlerde, neler kaybetmişlerdir?
…..
Rusya’daki
etnik konuya gelince:
Somut
Gerçek: Rusya’da, sadece 3 millet, 3 etnik grup vardır.
Ruslar,
Türkler ve Ermeniler.
Bu
sayfada linki olan, Rusya kaynaklı, bir İnternet Gazetesinde ise, Rusya’da, 200
millet var. 200 Etnik grup. Düşüyorsun. Dünya da bu kadar çeşit millet ve etnik
grup yok!
Türkiye’de
de, sadece 2 millet var: Türkler ve Ermeniler.
Bir
okul, bir meslek grubu, bir işyeri çalışanlarının etnik geçmişleri sorulunca,
söylenince, 20 – 25 tane millet sayılıyor. Bunların arasında, hiç Ermeni yok.
İşte,
etnik yapıyı çözmemizi – ANLAMAMIZI – engelleyen, yanılgı yaratan ana
değişikliği burada yapmışlar.
DİL – LİSAN KONUSU.
Kayseri’nin
eski, avlulu taş evleri, tek kat ve üstüne bir kattır. Birisinin damına çıkınca
da, diğer damlara, damdan geçişler vardır. Diğer dama geçince, öteki caddeden,
başka yere gidebilirsiniz. Öyle enteresanlıkları vardır. Ermeni mahallerinde ise, bazı evlerde,
birbirlerine gizli geçit ve bu yöntemle, öteki sokaktan çıkışlarda varmış. Bu
nedenle de, damları, araştırıp-incelemeyi severdim. Bazı kızlarda, damlarda
oynarlardı. Dam aralarında, seviye farkı
nedeni ile, gözükmeyen yerler vardı. Oralarda, saklambaç ta oynanırdı.
Ortaokul
yıllarım. Bir gün dama çıktım. Daha önce de damda gördüğüm iki kız, taş oyunu
oynuyorlar. Onları seyretmeye başladım. Bağdaş kurup, getirdikleri minder
üzerine oturmuşlar. Benim yaşımda, belki 1-2 yaş daha küçük kız, etekli.
Bir-kaç yaş büyük kız da pantolonlu. Ortada,
sekiz-on taş var. Birisini havaya atıyor. O taş havada iken, yerdeki taşlardan
bir kısmını avucuna alıp, havadaki taşı yakalıyor. Daha fazla sayıda, ‘taş kapma’
gibi bir oyun. BENİM SEYRETTİGİMİ GÖRÜNCE, FARKLI BİR DİLDE KONUŞMAYA
BAŞLADILAR. Hangi dilde konuştuklarını
sorunca; ‘Kuş Dili’ dediler. GALİBA, BU BİR İŞARETMİŞ! Kafkasyalı isem, o dili
anlarmışım.
-
Ben sizlere, 9 taş, daha farklı bir oyun öğreteyim.
-
Nasıl olacak? Nasıl oluyor?
Bir
tarafı kireçli, inşaat artığı bir taş buldum. Onunla, yere çizim yaptım. Anlatmamı
istediklerinde, minderin bir ucuna iliştim. Oturdum. Nedense, büyük kız, gidip,
yukarıdan, avlularına baktı geldi. ‘Annemler oturuyorlar’ dedi.
Konuyu iyi
anlatmak için, 3 taş’tan başlayıp, 9 taş’a geçmiştim.
“9 TAŞ oynayalım.”
Dediklerinde ve oyunun ilerlemesinde, bu oyunu sevdiler.
Biraz
oynadıktan sonra ayrıldık. Bazen, kuşdili konuşuyorlardı.
Çerkez
bir okul arkadaşımdan, bu dili öğrendim.
Türkçe
kelimelerin, son hecesi, başa alınıyordu. Sistemi öğrendim ama uygulaması bana
çok zor geldi. Kızlar ile, yine damda rastlaşınca, Ben, tam yapamadım. Onlar, çok seri konuşuyorlar.
Şimdi anlıyorum. ERMENİLERİN; DİL-LİSAN üRETME ve KULLANMA YETENEKLERİ, DİĞER
MİLLETLERDEN ÇOK DAHA YÜKSEKTİR.
AVRUPA’DA,
BUGÜN, ONLARIN ERMENİ OLDUKLARININ
ANLAŞILMASINI ÖNLEYEN, 30 (OTUZ) AYRI
DİL-LİSAN üRETTİKLERİNİ DE ÖĞRENİYORUZ.
11.05.2021 13:24
.
PEKİ, AMERİKA’DA, NEDEN YENİ DİLLER üRETMİYORLAR?
Amerika’da, başka bir millet yok idi. “Amerikan” olunca da, güven içerisinde oluyorlar!
Herkese evlerini veren, ARAZİ HIRSIZLARI HÂKİMİYETİ bitince, mevcut evlerden, ev ihtiyacı olanların evlerini, Amerikan Maliye Bakanlığı, sosyal, ekonomik, aile geçmişinize uygun vermeye başladığı gün, geçmişten çok daha güçlü, yeni dönemin, yeni “Amerikan” devleti ve toplumuna tanık olacağız. Hayırlı olsun.
Alt yapı ve mevcut yetişmiş insanları, bunu başarmaya muktedirdirler. O kabiliyettedirler.
Bu gelişmiş kapasitenin, dileriz yakın gelecekte, geri kalmış çok ülkeyi de, çok toplumu da, pozitif yönde etkileyebilmesidir. 11.05.2021 22:12
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder