Translate

26 Eylül 2020 Cumartesi

AMERİKA – RUSYA: SARMAŞIK, GÜVENLİK PROBLEMİ YARATIR MI?

 

Sarıoğlan – Bünyan, askeri kışla bölgesinde, dışa açık, iki güzergâh var.

Kayseri – Sivas Karayolu ve Bünyan bölgesinde, Kayseri – Malatya Karayolu.

 

Eski sistemde, yol güzergâhı bazı bölgelerde, içi toprak dolu, iki ya da üç varil’i üst üste koyup, karargâh içinin görülmesini önlemek, iyi bir çözümdü. Aynı zamanda da, fiziki bir engel.

Bunda, sarmaşık olur.

Bizim sitenin bahçesinde, - gelip, görülebilir – çimen olan bazı yerlerde, çiçekli yerlerde, ince bir boru döşendi. Çok az su ile, gerekli sulama yapılabiliyor.

Üstteki varillerin toprağı üstüne, böyle bir, basit – çok ekonomik model, ince plastik boru döşenerek, düzenli sulama ile, sarmaşık tohumu yeşertilir. İleriki yıllarda da, variller gözükmez, o yol kenarında, belli boyutta, hep sarmaşık görüntüsü olur.

 

Amerika’nın yeni sistemini, Irak Savaşında gördük.

Gerekli yerlere, BETON BLOKLAR koyuyorlar.

Eğer, bu model seçilecek olur ise, BETON KALIPLARININ, ÜST BÖLÜMÜNDE, SARMAŞIK YETİŞTİRMEYE YETERLİ, TOPRAK KONULACAK ŞEKİLDE, KALIP HAZIRLANMASI GEREKİYOR. KISACA; KALIP – ÜST BÖLÜM MODEL DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR.

 

Bu modelin, teknik tanımını bilmiyorum.

Ana yoldan, 30 ya da 50 metre, belki daha fazla mesafedeki, bu fiziki, güvenlik, Beton Bloklarının üstünde, sarmaşık yetiştirilmesinin getireceği güvenlik probleminin tartışılması – görüşülmesi dileği.

 

Palas Bölgesinden de, hızlı tren geçiyor.

Buralarda da, gerekli görülen bölümlerde, beton blokta, varil de kullanılabilir.

 

Saygılarımla,

 

26.09.2020 12:40

.

19 Eylül 2020 Cumartesi

EY FRANSA, FRANSA, DAĞLARINA KAR YAĞSA. KARLAR ERİYİP, PARİS’İ, SEL BASSA.

 EY FRANSA, FRANSA, DAĞLARINA KAR YAĞSA. KARLAR ERİYİP, PARİS’İ, SEL BASSA.

SELDEN KURTULMAK İÇİN,

LONDRA BELEDİYE BAŞKANI: İNGİLİZ. -

PARİS BELEDİYE BAŞKANI DA, 

etnik olarak, FRANSIZ OLSA.

 

İngiltere – Almanya,

Yunanistan – Türkmenistan KERVANINA,

FRANSA’DA KATILABİLSE.

Dünya GÜVENLİ BÖLGESİ, ne güzel olur.

 

AMERİKA – RUSYA YÖNETİMLERİNİN, DIŞ BASKI – BAĞLANTILARI AZALINCA, … Ne ise! Size siyasi mesaj olmaz. “NE YAZDIĞINI ANLAMADIK” Deyiniz. Öperim. 27 MAR 20 - 11.08

 

*   *   *

 

BAZEN, BÖYLE YAZILARIN DA YAZILMASI GEREKİYOR!

 

Lise yıllarımdan başlayarak, Kayseri’de olduğum yıllar, Ankara’ya gelişlerimde, Sakarya Caddesi girişindeki – Körfez Lokantası üstünde, daire – ofiste kalırdım.

Bir odası, çekyat, o yıllarda çok az olan, müzik seti, renkli TV vardı.

Maliye Bakanlığında çalıştığım, Ankara’da gazetecilik yaptığım yıllarda da, o tarafa gidince, o ofise uğrardım. Ofisin sahipleri, iki modern, üniversiteyi yakın dönemlerde bitirmiş, iş kurmaya çalışan kişilerdi. Oğlu ve akrabasının kullanımına bu ofisi vermiş olan baba, İstanbul’da üniversitede, öğretim görevlisi idi. Bu ofise çok seyrek gelirdi. Bu nedenle, kendi anahtarımda vardı. O daireyi, onlar olmasa da, çok rahat kullanırdım.

 

Kendi, yakın arkadaş çevrelerinden, 2-3 kişi daha çok seyrek uğrarlardı. Bunlardan, TBMM de görevli Rıfat Beyi de severdim. Nazik, efendi, az konuşan, konuşunca da, daha çok Arap müziğinden bahsederdi. Dış görüntüsü, Balkanlı, TBMM de odasına, işyerine de gitmiştim ama evine gidip, çok övündüğü, Arap Müzik plak koleksiyonunu da görme fırsatımız olmadı. Ben, Arap müziğinden hiç anlamazdım. Buna rağmen, onun bu konudaki anlatılarını dinlemeyi çok isterdim. Arkadaşlar yok ise, canım sıkılınca arardım. Ofise gelirdi. Hep, iyi şeyler konuşurdu.

 

Rıfat var mı idi? bilmiyorum. Daha önce, diğer arkadaşlar ile birlikte, ofise sık gelen birisine de rastlamıştık. Onun yanında, bir kişi ile daha tanıştım. Hep beraber, Sakarya Caddesinde dolaşmıştık. Onlar, ortak bir konuyu konuşuyorlardı. Ben bu yeni kişi ile, biraz daha yakın, yürüyüş sohbetleri etmiştim.

Başka bir gün, Kızılay ana yola yakın bir yerde yürürken, o gün tanıştığım yeni kişiye, eşi ile birlikte yürürlerken, rastlaştık. Beraber yürümeye başladık.

 

Ya onlar davet etmişlerdi, ya da ben, baklavacı da, özel başka yiyecekleri olan bir yere oturduk. Kısa yoldan anlatayım. Genç kız, eşi hanımefendi, bana asılıyor!!!

 

O ofiste, yabancı kimse yoktu. Oraya gelip – gidenlerde, kardeş gibi idiler.

Bırakınız akrabalarını, kız arkadaşı gelince bile, o odaya girilmez, mutfağa bile geçilmezdi.  Aramızda, kesin, tanımlanmamış, geleneksel kurallara, herkes tam uyar!

 

Ertesi gün, ofis sahibi arkadaşlar gelince, o kişi hakkında, detay vermeden bilgi istedim.

Onlar da çok tanımıyorlardı. Yolda rastladığımız kişi, onların arkadaşı ve bu kişi de onun yanında idi. Ofise de, o arkadaşın yanında, bir – iki kez gelmiş. “Babası, çok zengin” diye söylenince de, belki yeni bir iş dalı sohbeti olmuş olabilir ama sonuç alınamayacağı anlaşılınca da, irtibatlar, yok denecek kadar az. ZATEN, ARKADAŞTA DEĞİLLER.

O civarda, Mediha Eldem Sokağı ya da Sakarya Caddesine yakın bir yerde oturuyorlar.  

 

Bir başka gün, akşamüzeri, o kişiye yeniden rastladım. Beraberce, ikimiz dolaşıyoruz. Çok hafif bir şeyler atıştırdık. Vakit geçti. Hanımı, annesinin evine gitmiş. Acelesi yokmuş. O binanın sol yanında, giriş, bahçe ve giriş üstü, temiz, orta halli, içkili, mezeleri – kebapları, hamsi balığı iyi olan bir lokanta daha var. ‘Madem vaktin var. Ben burayı seviyorum. Hem yemek ve hem de, iki duble atalım.”

 

Giriş üstündeki katta, bir masa hazırlattık. Servis çok iyi idi.  

Rakı, birinci bardak bitti. Ağlamaya başladı.

‘Böyle bir yerde, ilk defa rakı içiyorum.’

Benim sandalyem duvar dibi, orada oturanları görüyor. Karşımda, onun arkası dönük. Başlangıçta, galiba biraz da, oradakilere görülemeyecek şekilde oturmaya çalışmış.

 

Sohbet biraz derinleşince,  hanımından söz etti. Evliliklerini anlattı. Hanım tarafı çok zenginmiş! …..

Daha 4 yaşında iken, babasının arkadaşı, buna Kur’an okumayı öğretmiş. Duaları da ezberletmiş. “Dünyam, umutlarım, annem – babam, memleketim, evim, her şeyimiz çok güzeldi. İlkokul derslerimde de çok başarılı idim. İlkokul, 4. sınıfta, annem; ‘dışarı çıktı’ sanmıştı. Bir odaya girdim ki, en çok sevdiğim amcam, annemin üstünde, donları yoktu. Bacakları da çıplaktı. Ben, dışarı kaçtım. İŞTE O GÜN, ÇOK ŞEYİM DEĞİŞTİ. Dünyam yıkıldı. Geceleri sayıklarmışım. Korkar uyanırmışım.

 

Daha önce, annemle, hala’mla beraber okuduğumuz, İNANAN İNSANLAR İÇİN; CİNSEL İLİŞKİYE GİRMELERİ, - KESİN OLARAK YASAK – KİŞİLERİN LİSTESİNİ BERABER OKUMUŞTUK. Annem benimle konuşmak istiyor. Konuşuyor. Ben o bölümü bulamıyorum. Bir-kaç gün sonra buldum. Anneme, yeniden okudum.

– SENİ, BAKKAL AMCA İLE YAKALASAM, ‘terbiyesiz kadın’ der kızardım. Bir daha olmayacağını öğrenince de, belki unutur ve affederdim.”  

SAKİNCE, BİZİM AİLE GEMİŞİMİZDEN BAHSETTİ! Babamın da, kız kardeşi, halamla birlikteliğinden şüphe duyduğunu söyledi.

 

Rakı bardağını yeniden dolduracağını anlayınca,  bardağa yarım değil, daha az rakı koymasını söyledim. Bunun önemini anlattım.

 

“Babama neler söylemiş ise, dini konulardan biraz uzak durmam istendi.

Bir akrabamızın evine misafirliğe gitmiştik. Aynı odada yattığımız, benden büyük, bana ders çalıştıran oğlan, gece benimle cinsel ilişkiye girdi. Artık, cinsel tabularım kalmadı. Arkadaş, çevre sohbetlerimde ise, aynen, eskisi gibi konuşuyordum.

Ortaokul’da, benim ile cinsellik yaşayan akrabamız oğlan, yanlış yaptıklarını, bu işlerin, çocukluk bitince – bitmesi gerektiğini söyledi ve anlattı. O tarihten sonra, o tür ilişkim, başka çocukla da hiç olmadı. ve devam etti: TÜRKLER, YAKIN AKRABALARININ EVİNE DE MİSAFİRLİĞE GİTSELER, MİSAFİRLİKTE, ÇOCUKLARINI, KENDİLERİ İLE AYNI ODADA YATIRIRLAR!!!!!  Bu öğüdü de bana verdi.” Dedi.

 

TÜRKLER!!! diye başlayan cümle, kafamda yıldırım gibi patladı. Demek ki, benim Türk olduğumu bilmiyor! Konuyu geçiştirdim. O cümle üzerinde düşündüm. Türkler de; aile içi cinsel ilişkinin, fiziki şartlarını yok etme geleneği vardır. Cinsel yasak olan akrabalar değil de, çocukluk döneminde oğlanlar-kızlar, bahçede oynarlar iken, gözden kaybedilmezler. Kümeste yakalansalar bile, kızıp, geçiştirilir. Onun ölçüsü de, dolaylı – direk anlatılır.  Çocukluk bitip, belli yaş dönemine gelince de, onlar beraber de seyahat etseler, aynı odada da yatsalar, artık büyük insanlar.

 

O akşamki sohbet, beni çok etkilemiş olsa gerek ki, Amerika’da, ne zaman Güney Amerikalı, Brezilyalı, Perulu, bir arkadaş ile sohbet etsem, Hıristiyan Hayat Tarzı’nı, Türk Hayat Tarzı sanıp, konuyu anlattıktan sonra, Türkler öyle ama biz biraz farklıyız! Demelerine, içten-içe gülerdim.  

 

Sıra geldi evliliğine:

Üniversite de, okul arkadaşı bir kızı sevmiş. Gerçekten sevmiş. “O bir gecekondu kızı idi. Çocukluğumda, annemden yediğim o görüntü tablosunun acılarını unutma noktasına gelmiştim.  Hayat Tarzım da, o kötü görüntü tablosundan önceki döneme uygun olurdu.”

… …. …

Bugün, hanım başkası ile yatmış ise, onu anlattırıp, onu mutlu etmeye çalışacağım! Kayınpeder desteği olmadan, babamın işleri bozulur! Birkaç yıl sonra da, boşanacağım.“ vb.

 

BU OLAYIN, PARİS BELEDİYESİ İLE NE İLGİSİ VAR?

 

Bugünden geriye, yeni bilgiler ile bakınca,

“ARAZİ HIRSIZLIĞI KİŞİLİĞİ” TİPİK ÖRNEĞİ.

 

AİLE YAPISI’NIN ŞARTLARI DA, BÖYLE Mİ OLUŞUYOR?

 

*   *   *

Paris Belediyesinde, 1789 Fransız İhtilalı sonrası oluşturulan yan kuruluşlar. Paris’teki, yeni imar planında, yaratılan – var edilen, görünmez parseller.

Hızla, 1900 yılına geçip, Fransa’dan, İstanbul’a yerleşen, Ermeni Mimarlar!

Türkiye’den Fransa’ya götürülüp, 1900 – 1935 yılları arasında okutulan, İmar Müdürlükleri, Valiliklere, İçişleri Bakanlığı’na, basın’a, iç istihbarata yerleştirilenlerin, isim ve görev listeleri.  

*   *   *

İngilizler ve Almanlar, Fransa’da, etnik olarak tam Fransız olanlar ile işbirliği yapıp, Paris Belediyesinin, Fransızlar tarafından fethini sağlayabilirler ise, işte başarı budur. Tüm Avrupa’nın hayat tarzı, normalleşme sürecine girer. Belediye yan kuruluşları, başka ülkelerden ellerini çekerler. Fransa’da, Fransızlar çıkarlarına İYİ GELİŞMELER OLUR.

 

Bu kadar.

18.09.2020 22:15

 

Kimse duymasın! Fransız Devlet Başkanı da, kaç yıl sonra, ilk defa Fransız olur!

.

14 Eylül 2020 Pazartesi

GÜNÜMÜZDE, RUS KIZI, PAKETLE DE GELİR! GÖREVE BAŞLAYABİLSEM.

 

Günümüzde, taşıma-paketleme sistemi, o kadar çok gelişti ki, gerekli her tür koşulu, bir sandık – paket içinde sağlayabiliyorsunuz.

“Sandığı, ok yönünde dik koyunuz.’ Notu var ise, o şekilde gemiye yükleniyor.

 

Bu duruma, somut bir örnek: F-16 AME Projesinde, bir kimyasal malzemenin, sarsılmadan, zedelenmeden, taşınma derecesi var. O sandığı açarken de,  “Sandık Açma Yönergesi” . O yönergeye uygun, sandığı açtım. Sandık cidarı, kalın buz tabakası. Ta Amerika’dan gemiye yüklenen sandıktaki buz, hiç erimemiş. Malzemeyi alıp, istenen ısı şartlarında onu bekletecek yere bıraktırdım. Buz’u inceledim. İnceledim. Bir şey anlayamadım. O buzu açıkta, yaz güneşi karşısında bir yere bıraktırdım. 1 hafta, ya da 10 gün sonra eridi.

 

Gelen malzemeden, tolerans dâhilinde alınan az bir kısmını, bir denemede kullanmak istedim.  Almanların, Tanksavar TOW Silahına karşı bir yeni savunma modeli.

 

Tow silahını, nereden biliyorum?

Geçmişte, duran hedef, su – toprak dolu varillere karşı, tow silahını kullandım.  

Bu nasıl oldu?  Adı – Soyadı çok ilginç, -Namaz Kurne-  kendisi çok kadirsinast bir astsubay, tow uzmanı idi. Tatbikatta, bir tow’u da, kendisi ile birlikte kullanıyoruz.

 

Gelen, duran, hareket halindeki bir hedef. Mesafe, sanıyorum 2-3 kilometre.

Dürbün içine hedef girince, yatay mesafe ölçümü ve joystick ile ateş.

Hedefe giden, yarım füze de, bulunduğu yerden, dürbüne girince, atari oyunu gibi, hedefi vuruyorsunuz.  Bu silahta, enteresan olan, nylon-misina gibi, çok ince bir kablonun, başlığa bağlı olması. Kısaca, kablo uzunluğu da o kadar. Makaraya sarılı, o kablonun, o başlığın, o hedefi vurma noktasına kadar yetişmesi gerekiyor.

 

Amerika’dan,  buz içinde gelen malzemeden, çok az bir oranı, ikisi yerli, üç malzeme ile karıştırdım. İyi bir oran, normal suyun içine, o karışımı attım. Aynı gün, o karışımı, o hatta, 6 kilometrelik bir alana, tarım ilaçlama uçağı ile atıyorsunuz.  Çok yüksek mesafeden de olsa, attığız bu karışım, joystick basma düğmesini yapıştırıyor. O düğmeye çekiç ile vursanız, ateş etseniz bile, yönetme kolu çalışmıyor. Kol da çalışsa, ip gibi kablo dış yüzeyi yapıştığı için, kablo açılmıyor. Başlık gitmiyor.

 

İşin özeti, günümüzde, çok şey çok gelişti ve çok değişti.

 

Tow Silahına karşı, bir çözüm bulabildim ama bir tayin – atamayı yaptırıp,

 

BOŞVER BU YAZIYI YAZMA…

 

Ya da, şöyle yazayım.

 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan,

 

Sayın Cumhurbaşkanı,

18 – 19 yıl önce, ben Kayseri’den – Ankara’ya geldiğimde, TBMM’de, ‘BİLGİ MERKEZİ’ kurmak istiyordum. Geçen süreçte, bundan neden korkulduğunu anladım.

Olaylar şöyle oldu, böyle oldu. Yıllar geçti.

Hükümetiniz; Arazi Hırsızları, Sahte Vatandaşlar ve din’i, amaç ve etnik kimlik gizlemekte kullananlara karşı bir mücadele başlattı.

Sonuçta, Türk Dil Kurumunda, sözleşmeli göreve başlamaya, sizin mücadeleniz süresince, sessizce kenarda beklemeye razı oldum.

 

Tabancamı alan hâkim ve savcı,  Smith Wesson Tabancamı iade etmiş. Tekrar bana verilmesi kararı çıkmış.  Belki de tabancam sizdedir.

Araba plakası okumalı girişi olan, -yoksa, yabancı araç giremez – özel güvenlik görevlisi de olan bahçemizdeki, otomobilim de, gece yarısı götürülmüştü.

Halen konuyu anlayamadım. Diş Hekimliği Fakültesi ile bu konunun ne ilgisi var? Fakülte konuyu polise bildirmiş!-J Arabam yenilenmiş. Bir elçiliğin garajında, bakımdan geçmiş arabam bekliyormuş.

 

Türk Dil Kurumunda göreve başlayım. Geçici görev ile Rusya’ya, evlenecek kız bulmaya gideyim. Kendi arabam ile yola çıkarken, Yörük elbisesi giyip, geçmişi, seri numarası, Amerikan ordusuna ait, orijinal, büyük Smith Wesson tabancamı da, belime takayım. Tabancamın, o seri numarası, çok özeldir. Her ülke değil ama çok ülkede, serbest dolaşım hakkı var.

 

Rusya Sayıştayı Başkanı bir güzel bayan vardı. ( internetim yok. Çok uzun dönemdir, Rusya’daki durumu takip edemiyorum.) Sanıyorum Ermeni ama Legal Rus Ermenilerinden olduğunu, o dönem çalışmalarından hatırlıyorum. Onun yanına gideyim.

Genel tavsiyeleri ile birlikte, nüfus yoğunluğu tam Rus olan birkaç oblast ismi alayım.

Şimdi Türkiye’de, kimi arazi derdinde, kimi vatandaşlık, kimi de can derdinde… Bunun KDV si de, Toyota – Corolla virus.

 

Kısmet ise, hayırlı olacak ise, sizlerin –sahte vatandaş-, arazi hırsızları ve benzerleri ile mücadeleniz bitimine kadar, Rusya’da, evlenecek Rus Kızı bulurum.

Türkiye’ye dönüşümde de,  Türk Dil Kurunda çalışmakla birlikte, blogumda olan konularda, + görevlere de hazır olurum.

 

BU İŞ BU KADAR BASİT.

 

Saygılarımla,

 

14.09.2020 13:04:59

 

4 Eylül 2020 Cuma

“AVRUPA DÖRTLÜSÜ” için, yeni BİR GÜNDEM MADDESİ.

 Konu özeti: IMF – ULUSLAR ARASI PARA FONU KURULUŞUNUN, YENİDEN DÜZENLENMESİ.

 

Eski ya da mevcut durumda, yaşları genç olsa bile, hep aynı ekolden, aynı sistem ya da aynı anlayıştan gelen uzman kişiler, bu tür konularda toplanıp, karar veriyorlar.  Bu yöntem de, bazı sakıncalar var. Detaya girmek istemiyorum.

 

Bizim önerimiz şöyledir:

Yunanistan’dan,  etnik olarak tam Rum, üç uzman.

Bunların işyerleri, Yunanistan Merkez Bankası - Başkan Yardımcısı,  Maliye Bakanlığı – Müsteşar Yardımcısı, Ekonomi Fakültesinde – Öğretim Görevlisi gibi yerler olabilir. (ABD de, IMF Merkez de, üç hafta kalacağı sürede, ülkesindeki görev yerinde aksama olmayacak.)

 

Aynı şekilde, FRANSA, ALMANYA, İNGİLTERE den de, üçer kişilik uzman ekipler hazırlanacaklar.  (Tekrara gerek yok ama yine tekrarlayım. Bunların hepsi de, etnik olarak, tam Fransız, tam Alman ve tam İngiliz olacaklar.)

 

Ekipler hazır işareti verilince, 12 kişi, 4 ülkenin birisinde toplanacaklar.

Bu toplantı sonrası, o ülkenin Başbakanı, ABD Başkanı Sayın TRUMP’u arayıp, ABD MERKEZ BANKASI BAŞKANI’NDAN, 12 kişilik heyet için, randevu talebinde bulunacak.

(Neden, direk ABD Merkez Başkanını arayıp, RANDEVU ALMIYORLAR? Çünkü, bu vesile, konunun önemi ve amaç, ABD Başkanına da aktarılıp, onun desteği de alınacak.

Şu ana kadar, bu ön çalışmadan, BASIN’IN, IMF Yönetiminin, eski tip, vakıf, ekonomi derneklerinin, bu konularda popüler olan kişilerin, vb. yerlerin, haberleri yok. Gelecekte de, bu görüşme ve incelemelerden, hiçbir şekilde haberleri olmayacak. )

 

ABD Merkez Bankası Başkanı ile yapılacak görüşmede, ABD Merkez Bankası Başkanının belirleyeceği bir yardımcısı ve ABD Başkanı Sayın Trump’un görevlendireceği 2 uzman, ABD Merkez Bankasında, IMF hakkında bir ön çalışma toplantısı yapacaklar. Halen, IMF de hiç kimsenin, bu çalışma toplantısından haberleri yok.

Ertesi gün, toplam 15 uzman, randevu almadan, IMF Yönetim Binasına gidecekler.

IMF Başkanı orada değilse, o gelene kadar, başkan yardımcıları ve birim yöneticileri ile görüşmelerde bulunacaklar. IMF Başkanı gelince, fiili olarak IMF binası içinde, 10 günlük bir çalışma takvim – programı yapılacak.

Bu 10 günlük –basına ve başka yerlere kapalı- çalışma sonrası, heyet uygun görür ise, Rusya’dan, etnik olarak tam Rus, Çin’den, etnik olarak tam Çin, üçer uzman davet edilecekler.

ABD Merkez Bankasında, son değerlendirme toplantıları yapılıp, herkes ülkelerine dönecekler.

 

Bir ay sonra, IMF Tarihi, geçmişteki çalışma dönemlerinin kısa değerlendirmeleri ve yeni IMF ÇALIŞMA MODELİNİN NASIL OLACAĞI, İLK DEFA KAMUOYUNA AÇIKLANACAK.

 

Bu kadar.

3.09.2020 22:06

 

============= =============== ==================

 

“KARA DENİZ DÖRTLÜSÜ”  için, yeni BİR GÜNDEM MADDESİ.

 

Konu özeti: Türkmenistan eski yönetiminin; “GLOBAL ERMENİ, ARAZİ HIRSIZLARINA KAYNAK ve İMKÂN AKTARIMI” Türkiye ve Rusya’nın, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutta mıdır?

 

Türkiye Türkmenleri, sadece Orta Asya ülkeleri değil, genel olarak dış ilişki ve görevlerden uzak tutulunca, bizdeki ilk izlenim; paktların dağıldığı dönemde, Türkmenistan’ın kuruluşundaki etnik örgütlenmenin, aynen, Osmanlı İmparatorluğunun çözülme, yönetimin ele geçirilmesi uygulamalarına benzer bir görünüm vermesi idi.

 

O günler, geride kaldı.  

Şimdi, yapılması gerekenler:

O dönem, Türkiye, Rusya başta, yakın çevrede, Avrupa’da, Amerika’da, elçilik binaları dışında, SATIN ALINAN, GAYRIMENKLLERİN GERÇEK LİSTESİ.

 Türkiye başta, başka yerlerdeki, tapusuz ya da Global Arazi Hırsızlarına kaynak aktarımı türündeki etnik işbirliklerinin, gerçek listelerinin, Almanya’da olduğuna inanıyoruz. (BU DURUM; bu işlerin Alman organizasyonu olduğu anlamına gelmez. O dönem, Almanya’nın dış takip başarısıdır.)  Almanya’dan bu konuda yardım alınırsa, şu anda elinizde olmayan bazı binaların da, ortaya çıkacağını sanıyoruz.

 

2- Binalar somutlaştıktan sonra, özellikle Rusya ve Türkiye’de, o günden bu güne dek – BUNLARDAN YARARLANANLARIN, isim listeleri, etnik ve amaç dökümleri.

Rusya ve Türkiye vatandaşı ya da sahte vatandaş, Türkiye – Rusya, devlet içi ve devlet dışı, sözde ticaret bağlantılı, Moskova, Ankara – İstanbul, New York’ta, belki halen, Rusya ve Türkiye’nin, Ermeni Politikacılarına da – sözde, iş çevreleri ya da sözde aydınlarına tahsis edilmiş, kullanımda olan binalar ve daireler.

 

3- Türkmenistan Büyükelçilerinin, tamamına yakını ya da tamamı Müslüman Ermeni idiler. Türkiye’de, o yıllarda, -etnik isim- listeleri bile yoktu. Kim? Sahte Türkmen. Bunlar bilinmiyordu. Elçiliklerde çalışanların isim listeleri. Örneğin Rusya’da, neden etnik olarak Türkmen ya da Ruslara iş verilmiyordu?

 

Bu kadar.

4.09.2020 13:24

Katkıda bulunanlar

Share it