Translate

17 Aralık 2020 Perşembe

İSTERİM DE İSTERİM, EVLENECEK RUS KIZI İSTERİM!


Sizlere, yıllar öncesinde, Kayseri’de bir düğün salonunda, yapılan bir siyasi toplantıda yapılan konuşmalardan bir özet anlatayım.  

 

Bülent Ecevit’in, önümüzdeki ilk seçimde, çok oy alacağı ve iktidarın CHP ye geçeceğinin anlaşıldığı yıllar.

CHP Kayseri Merkez İlçe yönetiminden çıkarılacak ve yerlerine alınacak yeni kişilerin belirlenmeye çalışılacağı bir toplantı. Bir sonraki hafta, Merkez İlçe Kongresi var. Bu kongrenin ön hazırlığı. Salonda olanların hepsi de, yaşlı – başlı, olgun insanlar. Bizler de, Gençlik kolları olarak,  salonda takipçiyiz. Onlar kadar tecrübeli – deneyimli değiliz. İzliyoruz.

 

Birleştirilen masaların çevresindeki kişiler, ortada gezen mikrofonu alıp, yerlerinde ya da isteyen, sahnedeki platformdan konuşuyor.

Benim dikkatimi çeken, hiç kimse, eski – mevcut Merkez İlçe yönetimini eleştirmiyor. Onların eksiklerini, kendileri yönetim kuruluna girince, neler yapacaklarını söylemiyorlar.  İlgisiz konularda konuşuyorlar.

 

Bir kişi çıktı. Amerika’yı eleştiriyor. Çok konunun suçlusu, Amerika!

Bir sonraki kişi, sahneye çıkmadan, oturdu yerden mikronu talep etti. O da, Rusya’yı, Rusya’nın –o dönem- bazı politikalarını eleştiriyor.

 

Bu kişiden, gençlik kolları adına, mikrofonu aldım. Sahneye geçtim.

 

Amerika – Rusya olmasa, siz burada bu toplantıyı yapamazdınız.

Avrupa, Misak-ı Milli sınırlarını daraltmak istiyordu.

Amerikan-Rus desteği ile, Osmanlı İmparatorluğunun son meclisinde, iki imparatorluk, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunu kurmuş Türkler için, belirlenmiş sınırlar, güvenceye alındı. Diğerleri, imparatorluğun diğer bölgelerinde, Anadolu dışında kaldılar. Anadolu’daki Türkler için, Amerika, Karadeniz Ereğli Demir – Çelik fabrikasını kurdu. O yıllarda, Amerika’nın, başka bir dış ülkede, böyle bir yatırımı yok. Başka hiçbir millete, o yıllarda, böyle somut destekler vermedi. Yeterli petrolün yoktu. İzmir’de, Amerika, dünyanın en gelişmiş, Petrol Rafinerisini kurdu. Ham petrolü alıp, rafine sonrası ortaya çıkan, PETROL YAN ÜRÜNLERİNİN neler olduğu biliyor musunuz?

Bunlar, sadece iki örnek. Bunların, somut örnek sayılarını, çok artırabiliriz.

 

Gelelim Rusya’ya.

Rusya’da; Rusların beyinleri tam Rus, yürekleri Türkmen’dir.

Vücut dolaşımında, yorulan kan, kalpte temizlenir, beyin’e gider.

Benzeri bir durum, Rusya Türkmenlerinde de vardır.  

Beyinleri Türkmen,  Rusya Türklerinin, kalpleri Rus’tur.

Bunun sonucu, İmparatorluktan, Anadolu – Misak-ı Milliye geçişte, Ruslar, temel ihtiyaçlarımızı karşılamışlardır. Şu anda giydiğin, şık elbisenin Kumaşı bile Rus’tur. Belki, bacağındaki donunda, Rusların Türkiye’ye yaptığı yatırımların ürünüdür.

 

CHP Kayseri Merkez İlçe yönetiminden, çıkması gereken isimleri ve nedenlerini söyleyiniz. Yeni aday olacaklar, aday gösterilecekler, neler yapabileceklerini anlatsınlar.

 

Bu toplantının, Amerika ve Rusya ile ne ilgisi var?

…………………..

 

TA O DÖNEMDEN, GELELİM GÜNÜMÜZE.,.

 

Ankara, Kızılay meydanında gezer iken, bir Amerikalıya rastlıyorsunuz.

Üç-beş kişi, neşeli, şen-şakrak yürüyorlar.

Araştır; ya Devlet Planlamada, yeni dönem, Türk Devleti için çalışıyorlar.

Ya DMO da, ya Ordumuzun yenilenmesinde, ya Emniyet Genel Müdürlüğünde olan Amerikan FBI Mensupları. Bunları Amerika, Amerikan halkı, Amerikan Devleti – Milleti için yetiştirmiş. Şimdi Türkiye’yi yeniliyorlar.

“ALLAH ŞÜKÜR” deyiniz, bunun kıymetini biliniz.

 

Şu anda, çok sayıda RUS ve AMERİKAN, Ankara’da, bilgisayarların başında, bu millet için çalışıyorlar. Bunların emziren, büyüten anneleri var. Onları okula götüren, getirdikleri karnelere sevinen babaları var.

Bizim dileğimizde, bu geçiş döneminde, bizlere yardımcı olan bu yetişmiş insanların, anne – babaları ve kardeşlerinin de, ülkemizde tatile getirilmeleri.

Yetiştirdikleri evlatlarının, nerelerde olduklarını, neler yaptıklarını görsünler ve bununla gurur ve onur duysunlar.  

17.12.2020 12:07

………….

 

EK: Emniyet İç İstihbarata özel bir not:

 

Boşlukta olunca, bazı şeyleri yazdım. Bazılarının, bunlardan rahatsız olmaları da normaldir. ALLAHA ŞÜKÜR, çok sıkıntı gerilerde kaldı. Sizlerin de yardımları çok oldu.

Bir alt mesajda, göreve başlama yol ve yöntemim var.

DGB Üyesi Milletlerin, Askeri Ataşelerinden haber bekliyorum.  

Bu arada, işi karıştıranlar, yeni bir karşı harekâta geçmiş olabilirler.

 

TAHMİNİM, KONU ŞÖYLEDİR:

Üç – beş ay önce, evimin bahçesindeki otomobilimi, gece yarısı, otomobil kurtarıcısı, taşıyıcısına yükleyip, haberim yok iken çalmış – götürmüşlerdi.

Ben, hiçbir yeri aramayıp, hareketsiz bekleyince, korkup, bu kez arabayı paralı otopark’a koymuş olabilirler.

 

Ben bu durumu, Yunanistan büyükelçiliğine iletmiştim. Rumlar, arabayı buldurup, benim dileğim doğrultusunda, Amerika arabayı bakımdan geçiriyor. Rumlar biraz binip, Rus Elçiliğine teslim ediyorlar. Bir hafta, 10 gün sonra, Ankara Hacettepe Diş Hekimliği Fakültesi, arabamın çalındığını polise iletmiş.

 

Sanıyorum, hırsızlıkta kullanılan çekici parası ve kısa süreli paralı otopark’ta, bekletme ücreti faturasını, icraya vermişler. Bunlar uluslar arası güçler. Her şeyi yaparlar.

Dün ben, ev’de idim. Kapıcı, gizliyor ama bazı detayları biliyor.

Postacı, beni evde bulamamış gibi,  kapıya not yapıştırmış, muhtarlığa tebliğ belgesini bırakmış.

 

DİLEĞİM – TALEBİM:

Ben muhtarlığa yarın gideceğim. Bugün, bu konunun detayının, muhtarlıkta bir araştırılması dileği.

 

Saygı ve Sevgilerimle.

17.12.2020 12:26

…………

27 Kasım 2020 Cuma

ANKARA’DAKİ, DGB ÜYESİ, 7 ÜLKENİN “ASKERİ ATAŞELER”İNE, YAZILI KOMPOZİSYON ÖDEVİ!

SAVAŞ NEDİR? NEDEN SAVAŞILIR?

 

Bu konu, nereden aklıma geldi?

 

22 Kasım Pazar günü, akşam saat: 10.00 da, FM kanalına ayarlı radyoyu açınca, TRT-1 anonsu arkasından, Milli Savunma Bakanlığı, Kara Harp Okulu Dekanı ile yapılacak söyleşinin başlığı, konusu, böyle anons edildi.

 

Son yıllarda, konu dışıyım. Belki bu nedenle, okul komutanının, sivil – dekan olması, harp okulunun, üniversiteye dönüştürülmüş olması, benim için, yeni bir haberdi. Benim radyo, biraz eski, ismi tam anlayamadım. Dekan Beyin soyadı da ‘Yıldız’ diye söylenince, soyad analizinden,  Dekan Beyin de ‘Ermeni’ olduğunu anlayınca, radyo kanalı üzerinde oynayıp, sesi netleştirdim.

 

Dekan Beyin, bu soruya verdiği cevap, tam 45 dakika sürdü.

Dikkatle dinledim.

 

İLK GÖREV: TRT1 ya da Kara Harp Okulu Dekanlığından, bu söyleşi metninin temini.

 

(Şu anda, bu satırları yazar iken, halen eski evimdeyim. İnternetten, Dekan Beyin ismimi tam öğrenmek ya da bu metni bulma şans ve imkânına sahip değilim. Göreve başlayınca da, bu yazıya dokunmadan, eski hali ile yayınlayacağım. Bir diğer anlatım ile, Dekan Beyi, hiç tanımadığımı sanıyorum. Belki de, çok değerli – bu konularda çok bilgili bir akademisyendir. Eleştirilerimi anlayışla karşılamasını dilerim.)

 

O söyleşi de, gerçek savaş nedenleri yok! Etnik konular saklanıyor. Konular çarpıtılıyor. Savaş nedenleri, anlaşılmaz hale getiriliyor!

 

…..

Dünya Güvenli Bölgesi, (DGB) Kurucu 7 ülke’den 6’sı, tam etnik, milli devletlerdir. ABD ; ‘Legal Amerikan’ diye tanımlanınca da, ABD de, milli devlettir.

 

Askeri tanım ve konuları da çok bilmiyorum.

Bu radyo sohbeti konusu, çok çok önemli bir konudur.

 

7 ülke askeri ataşeleri, kısa birer makale ile, - resmi olmayan yöntemle – bu soruya yanıt verirler ve iç dağıtımla, 7 ülke diplomatlarına (dış yayına kapalı) gönderirler – verirler ise, 7 makaleyi bir arada okuyup, 7 ülke diplomatları da, bazı – çok önemli - tanımları ‘doğru şekilde anlayıp’, doğru şekilde düşünürler.

 

Bu kadar.

 

Saygılarımla,  

 

27.11.2020 01:25

…………………

BU MESAJ İLE VARILMAK İSTENEN BİR DİĞER SONUÇ:

 

Dünya Güvenli Bölgesi, (DGB) Kuruluş ön çalışmalarını yapan, 7 ülkenin siyasi liderleri ve o milletlerin önemli adamlarının, internette, ortak bir chat programını kullandıklarını dair, bazı –somuta yakın- duyumlar var. Onlar, suya yazı yazar gibi chatçı olabilirler! Çünkü, çok önemli adamlar.

 

Ankara’da, DGB ülkeleri elçililerinde, yasal – açıktan, fiili olarak görevde olan, diplomatik temsilciler, en az daire başkanı konumundaki yöneticilerden, seçilenlerin katılabilecekleri, -dış izlemeye kapalı- bir yeni yazı grubundan bahsetmeye çalışıyorum. Türkiye’den seçilecek bazı önemli görevlerdeki bürokratlar da,  aynı şekilde, bu yazı grubunun üyeleri olacaklar. Bazıları, sadece izleyici olabilirler. Aktif üyeler ise, kendi yazı ve görüşleri dışında, başka yerlerde okudukları - gördükleri bazı mesajları da yayınlayabilecekler. Kendi ülkeleri ile ilgili yeni düzenleme haberlerini, linkleri vb. mesajları da, ‘forward’ edebilecekleri, bir yeni yazı grubu. OLABİLİR Mİ?

 

(J Olur ise, Türk Dil Kurumu çalışanlarından bazıları da, üyeler arasına konulabilir mi? Benim, internette, bireysel olarak, aktif dönemim geçti. İzleyici olacağım. Geçmişte, bu yöntemin çok faydalarını gördüm. Kendimi böyle geliştirdim. )

………………..

 

BU MESAJIN YAYINLANMASINDA, bir başka, KAPALI – GİZLİ AMAÇ:

 

Bu mesaj yayınlandığında, halen göreve başlayamamış isem; 7 ülkenin askeri ataşelerinden bir özel dilek:

 

Biliyorsunuz – en azından duymuşunuzdur.  Benim, şahsi, kocaman, Smith Wesson tabancam var. Görev gereği, sizlerinde, şahsi, tabancalarınız var. Bu durum, somut bir gerçektir.

 

Türk Dil Kurumunun, (TDK) bağlı olduğu Devlet Bakanını bilmiyorum.

Yönetim – bina yerini de bilmiyorum. Bunun, ön istihbaratının, sizler tarafından yapılması dileği.  

 

Benim, sekretaryam, ofisim yok. Telefon rehberim de yok. Tek iletişim aracım, cep telefonum ile, irtibat kurduğum yere, hemen, birileri gidip, amacımın hasıl olmasını önlüyorlar. Yıllardır, bu böyledir.

 

Memur ataması değil, SSK Sözleşmeli olacağım için, TRT’den, eski memur dosyamı almaya da gerek yoktur. İstendiği an, hiçbir yerin onayına gerek olmadan,  o an, sözleşmemi yaparlar.

 

6 ülke elçiliklerinden hareket edecek 6 otomobil güzergâhında, hangi noktayı isterseniz, istenilen saatte, o noktada olurum.

 

Hep birlikte, TDK’nın bağlı olduğu, DEVLET BAKANI MAKAMINA gidelim.

Önceden, ziyaret amacı söylenip, randevu istenirse, Cumhurbaşkanı ile görüşme yapar, “Bin dereden su getirir”, sözleşmeyi yapmaz!

 

Bu ziyaretteki taktik; o devlet bakanının, o an için, sözleşmeyi yapana kadar,  Cumhurbaşkanlığı ile, elektronik ve telefon irtibatını kesecek bir teknik desteğe de ihtiyaç vardır.

 

Böylece de, evlenecek bir Rus Kızı ile irtibat kurabilecek bir yer ve konuma sahip olurum. Odaklanacağım konudan fırsat buldukça da, yukarıda bahsi geçen yazı grubundaki gönderilerinizi okurum. Arazi Hırsızları, Sahte Vatandaşlar, Din’i, etnik kimlik gizlemekte kullananlar ile ilgili, iç güvenlik harekâtı bitene kadar, pasif olacağım.

Rus Kızı ile birliktelimizde, Allah çocuk nasip eder ise, evime odaklı olacağım. Sonrasında, bu blogda olan projelerin, daha önce belirttiğim bir-ikisinde de, gelecekte görev alacağım.

 

Saygılarımla,

 

Bu kadar.

27.11.2020 10:23

………………….


27 Ekim 2020 Salı

ALMANYA, ANKARA’DA SİZE BİR YER VERECEĞİM. KİMSEYE SÖYLEMEYİNİZ!

İnşaat Teknolojisi ve sistem yenilemelerinde, Almanlar; ele aldıkları öğrencide, önce bir mantık oluşturuyorlar.  (Almanya’ya Türkiye’den giden, Müslüman Ermeni çocuklarının, bu dalda eğitim alan, o alanda aktif çalışan üç-beş kişi ile, geçmişte bir uzun görüşmemiz olmuştu. Kısaca, bu yazdığım bilgiler, somuttur.) Bu mantığa uygun eleman yetiştiriyorlar. Verilen gerekli bilgiler, inşatçı kişiliği de oluşturuyor.

 

Almanların, yeni dönemdeki açmazlarından birisi de, Dünya Güvenli Bölgesi, (DGB) KURUCU ülkelerinde, iş alamayacaklar! Ellerinde, yeterli doküman ve iş elemanları olmasına rağmen. Malzeme de, belki şansları var.

 

Dünya Güvenli Bölgesi, kurucu 7 ülke, ister Halk İşletmeciliği, ister eski şirket modeli, ya da belki, yeni Modern Devlet Şirketi, kendi inşaatlarını, kendileri yapacaklar.

Özelikle, Halk İşletmeciğinde ise; Türkiye’de, ABD, yeni TÜRK DEVLETİ, RUSLAR, birlikte çalışacaklar.

Almanlar, bu gerçeği biliyorlar.

Almanlara, açık ve dürüstçe; “Siz bu konuda iyisiniz. Bu konuda, bilgi aktarımı, bilgi yenileme ve yeni bilgilere ihtiyacımız var.” Deyip, Türk İmar Komitesi (TİK) ile bir görüşüp, onlarında ön onayını aldıktan sonra, Almanlara; şöyle bir teklif götürülebilir mi?

 

Ankara - Samanpazarı Bölgesi, ön ve yan cephelerde, bizlerin bazı projeleri var.

Ayrıca, tam bilmediğim “duyum”;  Hacettepe ve Ankara Üniversitesi, Dil – Tarih – Coğrafya Fakültesi, ek binaları dışında, ABD, İşletme Fakültesi kuracakmış. Bu, çok iyi bir haberdir. Bunlar ile bağlantılı, öğrenci konaklama yerleri vb.

 

SamanPazarı, arka cephe de, eskiden, Dolmuş Durakları vardı. Kerhane tarafından bahsediyorum. O bölge, Samanpazarından ayrı gibidir.

Lise düzeyi, İnşaat Temel Bilgiler Lisesi. Kendi içinde dalları olacak.

Bir yıllık, inşaat teknikeri,  inşaat iş plancısı ve belki, tamamen Alman Bilgilerine dayalı, İnşaat Fakültesi.

 

Eğitim dili nedeni ile, Amerika, orayı, o iş dalının laboratuarı olarak görüp, serbest inceleyecek. İstediği elemanını, geçici ya da sürekli orada bulunduracak. Ders Hocası olur - olmak ister ise, Türkçe öğrenecek. Ve AMERİKALILAR, BELKİ, AYNI EĞİTİM SİSTEMİNİ, AMERİKA’DA KURABİLECEKLER. Kendileri kuracaklar.

Ruslar da, dil problemi yok. Gelecek hakkında, onlar karar verirler. 

 

Peki, Almanlar; bunun karşılığı ne alacaklar?

DGB, Kurucu 7 ülke hariç, başka ülkelerde, ortak iş alabilecekler.

Yeni dönem, inşaat mantığı, iş düzenine uygun, kalifiye elemanları da hazır olacak.

.

27.10.2020 13:01

. 

19 Ekim 2020 Pazartesi

TIP FAKÜLTELERİNDE; ÖĞRENCİ, DOKTOR, ÖĞRETİM ÜYELERİNİN, ANLAYIŞ, DAVRANIŞ, RUHSAL ve FİZİKİ GÜVENLİKLERİ.

 

Konulara temelden yaklaşır isek;  yakın geçmişe kadar Türkiye’de, rektörlerin seçim ile göreve atanmaları nedeni ile de, öğretim üyeleri seçilirken, kapalı etnik kimlik, tek etnik gruptan olmalarının getirdiği çok sıkıntılar vardı.

 

Görev döneminde de, aynı etnik dayanışma devam ediyordu.

Birazcık farklı ama o sistemde olması gerekenlere de, arazi hırsızları; ev – komşu veriyorlardı. Adam-adama markaj, özel hayatında yanlış yaptırma, GEREKİYOR İSE, POLİS – EMNİYET, MİT İŞBİRLİĞİ ortamları vb. sistemlerle o kişi, -onlara göre- zararsız hale getiriliyordu.  

 

Bu kişi, şaşkın ve nasıl bir doktor olacak?

…..

Hacettepe Diş Hekimliği Fakültesinde, dekan beyin bilgisi dâhilinde, başhekim randevularımı alıp, tedavim devam ediyordu. Süreç, çok iyi idi.

O dönem, o yıllarda, bir General, Dış Müdahale de bulunuyor!?

Başhekimde korkuyor!

Süre biraz açılınca, başhekimi de düşünerek, Ankara Diş Hekimliği Fakültesine gitmiştim. Bu sefer de, politikacıya yakınlığı olduğu sanılan, bir önemli emniyet -polis şefinin, tüm ekibi, ful kadro, o fakültenin tedavi bölümüne geliyorlar. Ben film çektirmek için, üst kata çıkınca, temiz bir kız, diş hekimi bayanın, tedavi koltuğu yanına koyduğum el çantamı karıştırıyorlar. “Aaaaa… Kasko zorunlu değil! Bu adamın arabası da kasko’lu.” Bu sözleri duyan diş hekimi, şaşkın ve içten gülüyor.

Geçici olarak düşündüğüm, protez dişim yapıldı. Yapılmış. Boyunlarını büküp, veremiyorlar.

US EUCOM – ÖZEL KUVVETLER’DEN TALEPTE BULUNDUM.

“Ben, yarın diş hastanesine, şu saatte gideceğim. Dişimi vermezler ise, lütfen, baskınla dişimi alalım. Tertibatı alınız.”

Ertesi gün, diş hekimliği fakültesine, dediğim saatte gittim.

Diş hekimi güzel kız; “Gel sana bir şey göstereceğim.” Dedi. Soyunma dolabının oraya gittik. Bana bir gösterdi. Dişimi de verdi.

Koşarak, kuru yemişçiye gittim. İyi, diş çok iyi çalışıyor.

TRT ya da TBMM de göreve başladıktan sonra, hiç belli olmayan, başka bir model diş ile, kalıcı bir çözümü, sonraya ertelemiştim.

TAYİN – ATAMAMI YAPMADILAR.  

Geçen süreçte, arada bir diş daha çekilince, alt damak, yemek dışında kullanmıyordum. “Nasıl olsa göreve başlayacağım. Tamamen değişecek.” Diye,  düzeltme de yaptırmamıştım. Alt damak önemli değildi.

Kızılay’daki arkadaşın ofisine gitmiştim. Cumhurbaşkanlığı – Başbakanlıkta çalışmış olan güzel kızların, ara işyeri olarak kullandıkları ofis. El çantası mı? Mont – Pardösü mü? (aradan çok yıllar geçti.) Dişim orada, peçete, naylon kap içinde idi. Belki de, o paketi, platin – başka kıymetli bir şey sanmışta olabilirler. Kız dolu o ofiste, dişim portmantodan kayboldu!

 

ŞİMDİ, TÜRKİYE’DE, AMERİKA ve RUSYA İLE, ORTAK PROJELERİMİZDE, ÇOK KİŞİ ÇALIŞIYOR.

İç güvenlik konuları bittikten sonra, İLAÇ SEKTÖRÜ, SAVUNMA SANAYİ, HALK İŞLETMECİLİĞİ vb. alanlarda, çok sayı da, Amerikan ve Rus, SSK sözleşmeli çalışacaklar. Bunların eş ve çocukları da, sağlık sigortası kapsamında olacaklar. Dişçiye gidecekler. Diş Hekimliği Fakültelerine gidecekler.  

Oralarda, dış müdahale, nasıl önlenecek?   

 

*   *  *

Hiç ilgisi, ilgi alanı olmayan kişi, istihbarat örgütlerinin, emniyetin ve arazi hırsızlarının, politikacıların oyuncağı oluyordu. Bu konunun, çok somut örnekleri vardır.

 

ÇÖZÜM NEDİR?

 

Türkiye’de, uzun aradan sonra, ilk defa, TÜRKMEN POLİSLER, İÇ GÜVENLİKTE ÇALIŞMAYA BAŞLADILAR: 1965 ler’den sonra, İlk defa, emniyette, daire başkanı, birim yöneticileri oldular.

 

Emniyet Genel Müdürlüğünün de, eski adına ‘MİLLİ EMNİYET’ e dönüşme – dönüştürme çalışmaları yapılıyor.

Amerikan FBI ve RUS EMNİYETİNDEN, bilgi desteği de alarak, Türkiye’de okuyacak olan, TIP AKÜLTESİ ÖRENCİLERİNİN, daha öğrencilik dönemlerinde, dış baskı ve irtibat – ziyaretlerden korunmalarına yönelik, bir iç yönetmelik hazırlanması.

 

Türkiye’de tıp eğitimi alan, bir Rus ya da Türkmenistan’dan gelen bir tıp öğrencisi, dış irtibat ve baskılardan nasıl korunacaklar? Elbette, yerli Öğrencilerde.

Öğretim Üyesi olan bir Rus, belki de dönem Türkiye’ye gelip – gidecek bir Amerikan Profesör,  İstihbarat Örgütlerinden ve kapalı ilişkilerden nasıl korunacaklar?

 

Bir Amerikan ve Rus öğretim görevlisi, ister derslikte, ister ise poliklinikte, odasında, mesleki konular dışında, HİÇ BİR ŞEKİLDE SOHBETE ZORLANAMAYACAK. Hasta ise, muayenesini olup, o konu dışında, hiçbir başka konuda sohbet etme talebinde bulunamayacak.

 

Emniyet Genel Müdürlüğünde bu konu ile ilgili, Daire Başkanlığı yapacak Türkmen Yöneticinin, bir süre FBI ve Rus Emniyetinde çalışması. (2- 3 ay) Bu konuda, birim yöneticiliğine hazırlanması.

 

Tıp öğrencileri de, öğrencilikte ve daha göreve başlangıçta, her il’de, özel bir görevlinin, bilinen irtibat noktası. BU bölüm, Tıp Fakülteleri, dekanları ve tüm öğretim üyeleri için de, gerektiği an, kolay iletişimde bulunacaklar.

 

ABD FBI ve Rusya Emniyeti ile de, elçilikler ile bağlantı kurmadan -J , gerektiği an, direk görüşecekleri birim ve kişilerin açık isim listesi.

 

Bu kadar.

19.10.2020 15:01

.

Ek not: AB ya da Avrupa, “biz o sistemi kurduk” diyebilir.

O sistem, HEMEN YIKILACAK!

Bu birim, ABD, RUSYA, TÜRKİYE, ÖZERK OLACAKTIR.

19.10.2020 15:14

.

12 Ekim 2020 Pazartesi

GÂVURLAR, BENİ ÖLDÜRDÜNÜZ!

 BİR KIZ MOSKOVA’DA,

GENÇ VE GÜZEL KIZLARIN ARASINDA.

TÜRKİYE’DEN GELEN BU KIZIN,

ENDAMINA, GİYİMİNE,  GÜLÜŞÜNE,

İŞ HAYATI – YÖNETİCİLİK İLE İLGİLİ,

KONU ANLATIMINA HAYRANLAR.

 

RUS BİR KIZ,

- o güzel kız ile, geçmişteki yakınlığımızı, tanışıklığımızı bilmeden-

 ESKİ BİR YAZIMDAN, BİR PARAGRAF OKUR.

O GÜZEL KIZIN İLK TEPKİSİ:

‘O SATIRLARI YAZANI İYİ TANIRIM.

BENİM İLK AŞKIM ve BENİ, İLK ÖPEN KİŞİDİR.

O ÖPÜŞ, GERÇEK BİR ÖPÜŞTÜ!’ DER.

 

ŞİMDİ, TÜRKİYE’DE, DİŞİMİ SÖKTÜLER!

GÖZLERİM, DÜN GECE, YİNE ACIDI. AĞRIDI.

BU “AK PARTİ”, BANA UĞURSUZ GELDİ.

HERŞEYİMİ TEPETAKLAK ETTİ.

 

*   *   *

 

TRT’DE ÇALIŞTIĞIM YILLAR.

HAFTA SONU, AKŞAM, MESAİ ÇIKIŞI EVE GELDİM.

İSTANBUL’DA BİR GÜZEL, AKLIMA GELDİ.

TAPTAZE MEMELERİ ÇOK GÜZELDİ.

GERDANINI ÖPERDİM. SARILIRDIM SAATLERCE.

 

SPOR GİYİNDİM. W-GOLF GLS’YE ATLADIM.

BİR ÖPÜCÜK İÇİN, İSTANBUL’A GİDİYORUM.
SABAH, İSTANBUL, YAĞMUR CİSELİYOR. YOLLAR ISLAK.

BALKONDAN BAKINCA, RAHAT GÖRECEĞİ BİR YERDE,

ARABADA BEKLEDİM.

GELDİ. BİR YERLERE GİTTİK. İYİ BİR GÜN GEÇİRDİK.

UNUTULMAZ, YENİDEN YAŞANILMASI GÜÇ,

ÇOK GÜZEL ANILARLA, ANKARA’YA GERİ DÖNDÜM.

 

GECE, SANKİ YAN MAHALLEDEN GELİYOR GİBİ,

ÇİFTLİK KAVŞAĞINDAN, EVE GİDİYORUM.

‘YOLCULUK, İYİ GEÇTİ!’ DİYE DÜŞÜNDÜM.

İL JANDARMA BİNASINI GEÇİNCE,

MİT BİNASINA DÖNÜŞ KAVŞAĞINA YAKIN,

ASFALT YOLDA, ANLAMADIĞIM BİR ŞEY OLDU.

HIZLA GİDERKEN, TEKER, ÇUKURA DÜŞTÜ.

ARABADAN İNDİM. ŞAŞKINIM.

 

NORMAL GÜZERGÂH, YOL ORTASINDA,

LOGAR KAPAĞINI ALMIŞLAR! ÇALMIŞLAR!

DİYE DÜŞÜNDÜM.

SONRAKİ GÜNLER ANLAŞILDI Kİ,

O MAHALLENİN, İŞSİZ GENÇLERİ,

GECELERİ, BİR EĞLENCE ARAMIŞLAR.

KANALİZASYON ÜST KAPAĞINI ALIP,

KENDİLERİ SAKLANIP,

O ÇUKURA DÜŞEN ARAÇ TEKERLERİNİ,

İNSANLARIN ŞAŞKINLIĞINI İZLİYORLAR.

 

TÜRKİYE’Kİ ALMANLAR VE AK PARTİ,
HİÇ BİR ŞEYDEN; TAM TAD ALMANIZI İSTEMİYORLAR.

O KIZI, SANIYORUM BİR ALMAN ŞİRKETİ, MOSKOVA’YA GÖTÜRMÜŞ.

AK PARTİ DE, KURULUŞ DÖNEMİ,

YALNIZCA BENİM YAZILARIMI YAYINLAYARAK,

GELİŞTİKLERİNİ, DEĞİŞTİKLERİNİ,

ESKİ ANLAYIŞLARINDAN KURTULUP,

YENİ ANLAYIŞA GEÇTİKLERİNİ İSPATLAMIŞLARDI.

 

MEMURİYET, ÖYLE BİR KONU Kİ,

BAŞKA BAKANLIĞADA GEÇECEK OLSANIZ,

TRT DE GÖREVE BAŞLAMAK YA DA

MEMUR DOSYANIZI ALMANIZ GEREKİYOR.

YASAL BİR HAKKIMDA, BASİT BİR ENGELEME YÖNTEMİ İLE,

HAYATIMI BERBAT ETTİLER!

 

TÜRKİYE’DEKİ ALMANLAR ve AK PARTİ’DEN ÇEKTİKLERİMİ,

AMERİKAN, RUS YÖNETİMLERİ DE,
İNGİLİZLER DE, FRANSIZLAR DA,

HATTA, ÇİN BİLE SEYRETTİLER.

 

İŞTE, GÜNÜMÜZ DÜNYASINI YÖNETEN, YÖNETİCİLER BUNLAR!

 

MÜDAHALE GECİKMESİ NEDENİ İLE,

BAZILARI, PARA - TAZMİNAT VERECEKLERMİŞ!

 

PARANIZ, BAŞINIZA ÇALINSIN.

 

EVLENECEĞİM KIZIN, GERDANINI NET GÖREMEYİNCE,

ÖPÜCÜĞÜN ANLAMI KALMAZ.

TA İSTANBUL’DAN, KAZASIZ BELASIZ DÖNÜP,

ANKARA’DA EVE YAKLAŞINCA, DİNGİL KIRMAK GİBİ,

O LOGAR KAPAĞINI ÇALANLAR GİBİ, GÜNÜMÜZ POLİTİKACILARI.

 

Türk Dil Kurumunda, normal çalışıp,

Bekâr kalıp, bir başka kızın da, başını yakmadan,

Ömrümü tamamlamak istiyorum.

Bunların olduğu yerde, çocuk yapılmaz.

BEN KENARA ÇEKİLİNCE,

SİZLER NE YAPACAKSINIZ?

YEDİ ÜLKEDE; ‘YÖNETİM KONSEYİ’

HER ÜLKEYE ÖZEL, YENİ BİR,

ARAZİ - TOPRAK – İMAR KANUNU.

HALK İŞLETMECİLİĞİ.

 

Bu kadar.

 

12.10.2020 10:41

.

 

EK:

 

17-18 yıl sonra,

Arazi Hırsızlığı, Sahte Vatandaşlık, Fetullah – Dinciler Meselesi patlak verince,

bana hasar verenler, engel çıkaranların önemli kısmının tutuklandığını sanıyorum.

Üstteki olaylar olmasa, AK PARTİ’nin verdiği hasar, sanki arada kaynayıp, gidecek gibi idi.

Denk geldi. Zarar verenler yok ediliyor. Bu iyidir. Sağ olun.

Kayseri’de, Ankara’da, Türkiye’de, AK Parti’de tanıdıkları olanları bırakınız, Devlet Başkanları bile, Cumhurbaşkanını arıyorlar. Onların bir listesi çıkarılsa, söylediklerinin özeti verilse, Cumhurbaşkanlığının yayınladığı en kalın kitap olur.

Bunlara rağmen, daha; dişimi yaptırma, gözlerimi kontrol ettirme imkân ve ortamı verilmiyor. İnsan ömrü kaç yıl? Burası benim vatanım. İstediğimde, benim yasal hakkımdır.

Bu ne İNAT! ERMENİ İNADI. 12.10.2020 12:30

 

Ermeni arkadaşlarımdan da, özür dileyip, beni anlamalarını dilerim.

Konunun önemini anlatmanın, yöntemi budur.

Saygı ve Sevgilerimle. 12.10.2020 12:40

.

26 Eylül 2020 Cumartesi

AMERİKA – RUSYA: SARMAŞIK, GÜVENLİK PROBLEMİ YARATIR MI?

 

Sarıoğlan – Bünyan, askeri kışla bölgesinde, dışa açık, iki güzergâh var.

Kayseri – Sivas Karayolu ve Bünyan bölgesinde, Kayseri – Malatya Karayolu.

 

Eski sistemde, yol güzergâhı bazı bölgelerde, içi toprak dolu, iki ya da üç varil’i üst üste koyup, karargâh içinin görülmesini önlemek, iyi bir çözümdü. Aynı zamanda da, fiziki bir engel.

Bunda, sarmaşık olur.

Bizim sitenin bahçesinde, - gelip, görülebilir – çimen olan bazı yerlerde, çiçekli yerlerde, ince bir boru döşendi. Çok az su ile, gerekli sulama yapılabiliyor.

Üstteki varillerin toprağı üstüne, böyle bir, basit – çok ekonomik model, ince plastik boru döşenerek, düzenli sulama ile, sarmaşık tohumu yeşertilir. İleriki yıllarda da, variller gözükmez, o yol kenarında, belli boyutta, hep sarmaşık görüntüsü olur.

 

Amerika’nın yeni sistemini, Irak Savaşında gördük.

Gerekli yerlere, BETON BLOKLAR koyuyorlar.

Eğer, bu model seçilecek olur ise, BETON KALIPLARININ, ÜST BÖLÜMÜNDE, SARMAŞIK YETİŞTİRMEYE YETERLİ, TOPRAK KONULACAK ŞEKİLDE, KALIP HAZIRLANMASI GEREKİYOR. KISACA; KALIP – ÜST BÖLÜM MODEL DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR.

 

Bu modelin, teknik tanımını bilmiyorum.

Ana yoldan, 30 ya da 50 metre, belki daha fazla mesafedeki, bu fiziki, güvenlik, Beton Bloklarının üstünde, sarmaşık yetiştirilmesinin getireceği güvenlik probleminin tartışılması – görüşülmesi dileği.

 

Palas Bölgesinden de, hızlı tren geçiyor.

Buralarda da, gerekli görülen bölümlerde, beton blokta, varil de kullanılabilir.

 

Saygılarımla,

 

26.09.2020 12:40

.

19 Eylül 2020 Cumartesi

EY FRANSA, FRANSA, DAĞLARINA KAR YAĞSA. KARLAR ERİYİP, PARİS’İ, SEL BASSA.

 EY FRANSA, FRANSA, DAĞLARINA KAR YAĞSA. KARLAR ERİYİP, PARİS’İ, SEL BASSA.

SELDEN KURTULMAK İÇİN,

LONDRA BELEDİYE BAŞKANI: İNGİLİZ. -

PARİS BELEDİYE BAŞKANI DA, 

etnik olarak, FRANSIZ OLSA.

 

İngiltere – Almanya,

Yunanistan – Türkmenistan KERVANINA,

FRANSA’DA KATILABİLSE.

Dünya GÜVENLİ BÖLGESİ, ne güzel olur.

 

AMERİKA – RUSYA YÖNETİMLERİNİN, DIŞ BASKI – BAĞLANTILARI AZALINCA, … Ne ise! Size siyasi mesaj olmaz. “NE YAZDIĞINI ANLAMADIK” Deyiniz. Öperim. 27 MAR 20 - 11.08

 

*   *   *

 

BAZEN, BÖYLE YAZILARIN DA YAZILMASI GEREKİYOR!

 

Lise yıllarımdan başlayarak, Kayseri’de olduğum yıllar, Ankara’ya gelişlerimde, Sakarya Caddesi girişindeki – Körfez Lokantası üstünde, daire – ofiste kalırdım.

Bir odası, çekyat, o yıllarda çok az olan, müzik seti, renkli TV vardı.

Maliye Bakanlığında çalıştığım, Ankara’da gazetecilik yaptığım yıllarda da, o tarafa gidince, o ofise uğrardım. Ofisin sahipleri, iki modern, üniversiteyi yakın dönemlerde bitirmiş, iş kurmaya çalışan kişilerdi. Oğlu ve akrabasının kullanımına bu ofisi vermiş olan baba, İstanbul’da üniversitede, öğretim görevlisi idi. Bu ofise çok seyrek gelirdi. Bu nedenle, kendi anahtarımda vardı. O daireyi, onlar olmasa da, çok rahat kullanırdım.

 

Kendi, yakın arkadaş çevrelerinden, 2-3 kişi daha çok seyrek uğrarlardı. Bunlardan, TBMM de görevli Rıfat Beyi de severdim. Nazik, efendi, az konuşan, konuşunca da, daha çok Arap müziğinden bahsederdi. Dış görüntüsü, Balkanlı, TBMM de odasına, işyerine de gitmiştim ama evine gidip, çok övündüğü, Arap Müzik plak koleksiyonunu da görme fırsatımız olmadı. Ben, Arap müziğinden hiç anlamazdım. Buna rağmen, onun bu konudaki anlatılarını dinlemeyi çok isterdim. Arkadaşlar yok ise, canım sıkılınca arardım. Ofise gelirdi. Hep, iyi şeyler konuşurdu.

 

Rıfat var mı idi? bilmiyorum. Daha önce, diğer arkadaşlar ile birlikte, ofise sık gelen birisine de rastlamıştık. Onun yanında, bir kişi ile daha tanıştım. Hep beraber, Sakarya Caddesinde dolaşmıştık. Onlar, ortak bir konuyu konuşuyorlardı. Ben bu yeni kişi ile, biraz daha yakın, yürüyüş sohbetleri etmiştim.

Başka bir gün, Kızılay ana yola yakın bir yerde yürürken, o gün tanıştığım yeni kişiye, eşi ile birlikte yürürlerken, rastlaştık. Beraber yürümeye başladık.

 

Ya onlar davet etmişlerdi, ya da ben, baklavacı da, özel başka yiyecekleri olan bir yere oturduk. Kısa yoldan anlatayım. Genç kız, eşi hanımefendi, bana asılıyor!!!

 

O ofiste, yabancı kimse yoktu. Oraya gelip – gidenlerde, kardeş gibi idiler.

Bırakınız akrabalarını, kız arkadaşı gelince bile, o odaya girilmez, mutfağa bile geçilmezdi.  Aramızda, kesin, tanımlanmamış, geleneksel kurallara, herkes tam uyar!

 

Ertesi gün, ofis sahibi arkadaşlar gelince, o kişi hakkında, detay vermeden bilgi istedim.

Onlar da çok tanımıyorlardı. Yolda rastladığımız kişi, onların arkadaşı ve bu kişi de onun yanında idi. Ofise de, o arkadaşın yanında, bir – iki kez gelmiş. “Babası, çok zengin” diye söylenince de, belki yeni bir iş dalı sohbeti olmuş olabilir ama sonuç alınamayacağı anlaşılınca da, irtibatlar, yok denecek kadar az. ZATEN, ARKADAŞTA DEĞİLLER.

O civarda, Mediha Eldem Sokağı ya da Sakarya Caddesine yakın bir yerde oturuyorlar.  

 

Bir başka gün, akşamüzeri, o kişiye yeniden rastladım. Beraberce, ikimiz dolaşıyoruz. Çok hafif bir şeyler atıştırdık. Vakit geçti. Hanımı, annesinin evine gitmiş. Acelesi yokmuş. O binanın sol yanında, giriş, bahçe ve giriş üstü, temiz, orta halli, içkili, mezeleri – kebapları, hamsi balığı iyi olan bir lokanta daha var. ‘Madem vaktin var. Ben burayı seviyorum. Hem yemek ve hem de, iki duble atalım.”

 

Giriş üstündeki katta, bir masa hazırlattık. Servis çok iyi idi.  

Rakı, birinci bardak bitti. Ağlamaya başladı.

‘Böyle bir yerde, ilk defa rakı içiyorum.’

Benim sandalyem duvar dibi, orada oturanları görüyor. Karşımda, onun arkası dönük. Başlangıçta, galiba biraz da, oradakilere görülemeyecek şekilde oturmaya çalışmış.

 

Sohbet biraz derinleşince,  hanımından söz etti. Evliliklerini anlattı. Hanım tarafı çok zenginmiş! …..

Daha 4 yaşında iken, babasının arkadaşı, buna Kur’an okumayı öğretmiş. Duaları da ezberletmiş. “Dünyam, umutlarım, annem – babam, memleketim, evim, her şeyimiz çok güzeldi. İlkokul derslerimde de çok başarılı idim. İlkokul, 4. sınıfta, annem; ‘dışarı çıktı’ sanmıştı. Bir odaya girdim ki, en çok sevdiğim amcam, annemin üstünde, donları yoktu. Bacakları da çıplaktı. Ben, dışarı kaçtım. İŞTE O GÜN, ÇOK ŞEYİM DEĞİŞTİ. Dünyam yıkıldı. Geceleri sayıklarmışım. Korkar uyanırmışım.

 

Daha önce, annemle, hala’mla beraber okuduğumuz, İNANAN İNSANLAR İÇİN; CİNSEL İLİŞKİYE GİRMELERİ, - KESİN OLARAK YASAK – KİŞİLERİN LİSTESİNİ BERABER OKUMUŞTUK. Annem benimle konuşmak istiyor. Konuşuyor. Ben o bölümü bulamıyorum. Bir-kaç gün sonra buldum. Anneme, yeniden okudum.

– SENİ, BAKKAL AMCA İLE YAKALASAM, ‘terbiyesiz kadın’ der kızardım. Bir daha olmayacağını öğrenince de, belki unutur ve affederdim.”  

SAKİNCE, BİZİM AİLE GEMİŞİMİZDEN BAHSETTİ! Babamın da, kız kardeşi, halamla birlikteliğinden şüphe duyduğunu söyledi.

 

Rakı bardağını yeniden dolduracağını anlayınca,  bardağa yarım değil, daha az rakı koymasını söyledim. Bunun önemini anlattım.

 

“Babama neler söylemiş ise, dini konulardan biraz uzak durmam istendi.

Bir akrabamızın evine misafirliğe gitmiştik. Aynı odada yattığımız, benden büyük, bana ders çalıştıran oğlan, gece benimle cinsel ilişkiye girdi. Artık, cinsel tabularım kalmadı. Arkadaş, çevre sohbetlerimde ise, aynen, eskisi gibi konuşuyordum.

Ortaokul’da, benim ile cinsellik yaşayan akrabamız oğlan, yanlış yaptıklarını, bu işlerin, çocukluk bitince – bitmesi gerektiğini söyledi ve anlattı. O tarihten sonra, o tür ilişkim, başka çocukla da hiç olmadı. ve devam etti: TÜRKLER, YAKIN AKRABALARININ EVİNE DE MİSAFİRLİĞE GİTSELER, MİSAFİRLİKTE, ÇOCUKLARINI, KENDİLERİ İLE AYNI ODADA YATIRIRLAR!!!!!  Bu öğüdü de bana verdi.” Dedi.

 

TÜRKLER!!! diye başlayan cümle, kafamda yıldırım gibi patladı. Demek ki, benim Türk olduğumu bilmiyor! Konuyu geçiştirdim. O cümle üzerinde düşündüm. Türkler de; aile içi cinsel ilişkinin, fiziki şartlarını yok etme geleneği vardır. Cinsel yasak olan akrabalar değil de, çocukluk döneminde oğlanlar-kızlar, bahçede oynarlar iken, gözden kaybedilmezler. Kümeste yakalansalar bile, kızıp, geçiştirilir. Onun ölçüsü de, dolaylı – direk anlatılır.  Çocukluk bitip, belli yaş dönemine gelince de, onlar beraber de seyahat etseler, aynı odada da yatsalar, artık büyük insanlar.

 

O akşamki sohbet, beni çok etkilemiş olsa gerek ki, Amerika’da, ne zaman Güney Amerikalı, Brezilyalı, Perulu, bir arkadaş ile sohbet etsem, Hıristiyan Hayat Tarzı’nı, Türk Hayat Tarzı sanıp, konuyu anlattıktan sonra, Türkler öyle ama biz biraz farklıyız! Demelerine, içten-içe gülerdim.  

 

Sıra geldi evliliğine:

Üniversite de, okul arkadaşı bir kızı sevmiş. Gerçekten sevmiş. “O bir gecekondu kızı idi. Çocukluğumda, annemden yediğim o görüntü tablosunun acılarını unutma noktasına gelmiştim.  Hayat Tarzım da, o kötü görüntü tablosundan önceki döneme uygun olurdu.”

… …. …

Bugün, hanım başkası ile yatmış ise, onu anlattırıp, onu mutlu etmeye çalışacağım! Kayınpeder desteği olmadan, babamın işleri bozulur! Birkaç yıl sonra da, boşanacağım.“ vb.

 

BU OLAYIN, PARİS BELEDİYESİ İLE NE İLGİSİ VAR?

 

Bugünden geriye, yeni bilgiler ile bakınca,

“ARAZİ HIRSIZLIĞI KİŞİLİĞİ” TİPİK ÖRNEĞİ.

 

AİLE YAPISI’NIN ŞARTLARI DA, BÖYLE Mİ OLUŞUYOR?

 

*   *   *

Paris Belediyesinde, 1789 Fransız İhtilalı sonrası oluşturulan yan kuruluşlar. Paris’teki, yeni imar planında, yaratılan – var edilen, görünmez parseller.

Hızla, 1900 yılına geçip, Fransa’dan, İstanbul’a yerleşen, Ermeni Mimarlar!

Türkiye’den Fransa’ya götürülüp, 1900 – 1935 yılları arasında okutulan, İmar Müdürlükleri, Valiliklere, İçişleri Bakanlığı’na, basın’a, iç istihbarata yerleştirilenlerin, isim ve görev listeleri.  

*   *   *

İngilizler ve Almanlar, Fransa’da, etnik olarak tam Fransız olanlar ile işbirliği yapıp, Paris Belediyesinin, Fransızlar tarafından fethini sağlayabilirler ise, işte başarı budur. Tüm Avrupa’nın hayat tarzı, normalleşme sürecine girer. Belediye yan kuruluşları, başka ülkelerden ellerini çekerler. Fransa’da, Fransızlar çıkarlarına İYİ GELİŞMELER OLUR.

 

Bu kadar.

18.09.2020 22:15

 

Kimse duymasın! Fransız Devlet Başkanı da, kaç yıl sonra, ilk defa Fransız olur!

.

14 Eylül 2020 Pazartesi

GÜNÜMÜZDE, RUS KIZI, PAKETLE DE GELİR! GÖREVE BAŞLAYABİLSEM.

 

Günümüzde, taşıma-paketleme sistemi, o kadar çok gelişti ki, gerekli her tür koşulu, bir sandık – paket içinde sağlayabiliyorsunuz.

“Sandığı, ok yönünde dik koyunuz.’ Notu var ise, o şekilde gemiye yükleniyor.

 

Bu duruma, somut bir örnek: F-16 AME Projesinde, bir kimyasal malzemenin, sarsılmadan, zedelenmeden, taşınma derecesi var. O sandığı açarken de,  “Sandık Açma Yönergesi” . O yönergeye uygun, sandığı açtım. Sandık cidarı, kalın buz tabakası. Ta Amerika’dan gemiye yüklenen sandıktaki buz, hiç erimemiş. Malzemeyi alıp, istenen ısı şartlarında onu bekletecek yere bıraktırdım. Buz’u inceledim. İnceledim. Bir şey anlayamadım. O buzu açıkta, yaz güneşi karşısında bir yere bıraktırdım. 1 hafta, ya da 10 gün sonra eridi.

 

Gelen malzemeden, tolerans dâhilinde alınan az bir kısmını, bir denemede kullanmak istedim.  Almanların, Tanksavar TOW Silahına karşı bir yeni savunma modeli.

 

Tow silahını, nereden biliyorum?

Geçmişte, duran hedef, su – toprak dolu varillere karşı, tow silahını kullandım.  

Bu nasıl oldu?  Adı – Soyadı çok ilginç, -Namaz Kurne-  kendisi çok kadirsinast bir astsubay, tow uzmanı idi. Tatbikatta, bir tow’u da, kendisi ile birlikte kullanıyoruz.

 

Gelen, duran, hareket halindeki bir hedef. Mesafe, sanıyorum 2-3 kilometre.

Dürbün içine hedef girince, yatay mesafe ölçümü ve joystick ile ateş.

Hedefe giden, yarım füze de, bulunduğu yerden, dürbüne girince, atari oyunu gibi, hedefi vuruyorsunuz.  Bu silahta, enteresan olan, nylon-misina gibi, çok ince bir kablonun, başlığa bağlı olması. Kısaca, kablo uzunluğu da o kadar. Makaraya sarılı, o kablonun, o başlığın, o hedefi vurma noktasına kadar yetişmesi gerekiyor.

 

Amerika’dan,  buz içinde gelen malzemeden, çok az bir oranı, ikisi yerli, üç malzeme ile karıştırdım. İyi bir oran, normal suyun içine, o karışımı attım. Aynı gün, o karışımı, o hatta, 6 kilometrelik bir alana, tarım ilaçlama uçağı ile atıyorsunuz.  Çok yüksek mesafeden de olsa, attığız bu karışım, joystick basma düğmesini yapıştırıyor. O düğmeye çekiç ile vursanız, ateş etseniz bile, yönetme kolu çalışmıyor. Kol da çalışsa, ip gibi kablo dış yüzeyi yapıştığı için, kablo açılmıyor. Başlık gitmiyor.

 

İşin özeti, günümüzde, çok şey çok gelişti ve çok değişti.

 

Tow Silahına karşı, bir çözüm bulabildim ama bir tayin – atamayı yaptırıp,

 

BOŞVER BU YAZIYI YAZMA…

 

Ya da, şöyle yazayım.

 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan,

 

Sayın Cumhurbaşkanı,

18 – 19 yıl önce, ben Kayseri’den – Ankara’ya geldiğimde, TBMM’de, ‘BİLGİ MERKEZİ’ kurmak istiyordum. Geçen süreçte, bundan neden korkulduğunu anladım.

Olaylar şöyle oldu, böyle oldu. Yıllar geçti.

Hükümetiniz; Arazi Hırsızları, Sahte Vatandaşlar ve din’i, amaç ve etnik kimlik gizlemekte kullananlara karşı bir mücadele başlattı.

Sonuçta, Türk Dil Kurumunda, sözleşmeli göreve başlamaya, sizin mücadeleniz süresince, sessizce kenarda beklemeye razı oldum.

 

Tabancamı alan hâkim ve savcı,  Smith Wesson Tabancamı iade etmiş. Tekrar bana verilmesi kararı çıkmış.  Belki de tabancam sizdedir.

Araba plakası okumalı girişi olan, -yoksa, yabancı araç giremez – özel güvenlik görevlisi de olan bahçemizdeki, otomobilim de, gece yarısı götürülmüştü.

Halen konuyu anlayamadım. Diş Hekimliği Fakültesi ile bu konunun ne ilgisi var? Fakülte konuyu polise bildirmiş!-J Arabam yenilenmiş. Bir elçiliğin garajında, bakımdan geçmiş arabam bekliyormuş.

 

Türk Dil Kurumunda göreve başlayım. Geçici görev ile Rusya’ya, evlenecek kız bulmaya gideyim. Kendi arabam ile yola çıkarken, Yörük elbisesi giyip, geçmişi, seri numarası, Amerikan ordusuna ait, orijinal, büyük Smith Wesson tabancamı da, belime takayım. Tabancamın, o seri numarası, çok özeldir. Her ülke değil ama çok ülkede, serbest dolaşım hakkı var.

 

Rusya Sayıştayı Başkanı bir güzel bayan vardı. ( internetim yok. Çok uzun dönemdir, Rusya’daki durumu takip edemiyorum.) Sanıyorum Ermeni ama Legal Rus Ermenilerinden olduğunu, o dönem çalışmalarından hatırlıyorum. Onun yanına gideyim.

Genel tavsiyeleri ile birlikte, nüfus yoğunluğu tam Rus olan birkaç oblast ismi alayım.

Şimdi Türkiye’de, kimi arazi derdinde, kimi vatandaşlık, kimi de can derdinde… Bunun KDV si de, Toyota – Corolla virus.

 

Kısmet ise, hayırlı olacak ise, sizlerin –sahte vatandaş-, arazi hırsızları ve benzerleri ile mücadeleniz bitimine kadar, Rusya’da, evlenecek Rus Kızı bulurum.

Türkiye’ye dönüşümde de,  Türk Dil Kurunda çalışmakla birlikte, blogumda olan konularda, + görevlere de hazır olurum.

 

BU İŞ BU KADAR BASİT.

 

Saygılarımla,

 

14.09.2020 13:04:59

 

4 Eylül 2020 Cuma

“AVRUPA DÖRTLÜSÜ” için, yeni BİR GÜNDEM MADDESİ.

 Konu özeti: IMF – ULUSLAR ARASI PARA FONU KURULUŞUNUN, YENİDEN DÜZENLENMESİ.

 

Eski ya da mevcut durumda, yaşları genç olsa bile, hep aynı ekolden, aynı sistem ya da aynı anlayıştan gelen uzman kişiler, bu tür konularda toplanıp, karar veriyorlar.  Bu yöntem de, bazı sakıncalar var. Detaya girmek istemiyorum.

 

Bizim önerimiz şöyledir:

Yunanistan’dan,  etnik olarak tam Rum, üç uzman.

Bunların işyerleri, Yunanistan Merkez Bankası - Başkan Yardımcısı,  Maliye Bakanlığı – Müsteşar Yardımcısı, Ekonomi Fakültesinde – Öğretim Görevlisi gibi yerler olabilir. (ABD de, IMF Merkez de, üç hafta kalacağı sürede, ülkesindeki görev yerinde aksama olmayacak.)

 

Aynı şekilde, FRANSA, ALMANYA, İNGİLTERE den de, üçer kişilik uzman ekipler hazırlanacaklar.  (Tekrara gerek yok ama yine tekrarlayım. Bunların hepsi de, etnik olarak, tam Fransız, tam Alman ve tam İngiliz olacaklar.)

 

Ekipler hazır işareti verilince, 12 kişi, 4 ülkenin birisinde toplanacaklar.

Bu toplantı sonrası, o ülkenin Başbakanı, ABD Başkanı Sayın TRUMP’u arayıp, ABD MERKEZ BANKASI BAŞKANI’NDAN, 12 kişilik heyet için, randevu talebinde bulunacak.

(Neden, direk ABD Merkez Başkanını arayıp, RANDEVU ALMIYORLAR? Çünkü, bu vesile, konunun önemi ve amaç, ABD Başkanına da aktarılıp, onun desteği de alınacak.

Şu ana kadar, bu ön çalışmadan, BASIN’IN, IMF Yönetiminin, eski tip, vakıf, ekonomi derneklerinin, bu konularda popüler olan kişilerin, vb. yerlerin, haberleri yok. Gelecekte de, bu görüşme ve incelemelerden, hiçbir şekilde haberleri olmayacak. )

 

ABD Merkez Bankası Başkanı ile yapılacak görüşmede, ABD Merkez Bankası Başkanının belirleyeceği bir yardımcısı ve ABD Başkanı Sayın Trump’un görevlendireceği 2 uzman, ABD Merkez Bankasında, IMF hakkında bir ön çalışma toplantısı yapacaklar. Halen, IMF de hiç kimsenin, bu çalışma toplantısından haberleri yok.

Ertesi gün, toplam 15 uzman, randevu almadan, IMF Yönetim Binasına gidecekler.

IMF Başkanı orada değilse, o gelene kadar, başkan yardımcıları ve birim yöneticileri ile görüşmelerde bulunacaklar. IMF Başkanı gelince, fiili olarak IMF binası içinde, 10 günlük bir çalışma takvim – programı yapılacak.

Bu 10 günlük –basına ve başka yerlere kapalı- çalışma sonrası, heyet uygun görür ise, Rusya’dan, etnik olarak tam Rus, Çin’den, etnik olarak tam Çin, üçer uzman davet edilecekler.

ABD Merkez Bankasında, son değerlendirme toplantıları yapılıp, herkes ülkelerine dönecekler.

 

Bir ay sonra, IMF Tarihi, geçmişteki çalışma dönemlerinin kısa değerlendirmeleri ve yeni IMF ÇALIŞMA MODELİNİN NASIL OLACAĞI, İLK DEFA KAMUOYUNA AÇIKLANACAK.

 

Bu kadar.

3.09.2020 22:06

 

============= =============== ==================

 

“KARA DENİZ DÖRTLÜSÜ”  için, yeni BİR GÜNDEM MADDESİ.

 

Konu özeti: Türkmenistan eski yönetiminin; “GLOBAL ERMENİ, ARAZİ HIRSIZLARINA KAYNAK ve İMKÂN AKTARIMI” Türkiye ve Rusya’nın, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutta mıdır?

 

Türkiye Türkmenleri, sadece Orta Asya ülkeleri değil, genel olarak dış ilişki ve görevlerden uzak tutulunca, bizdeki ilk izlenim; paktların dağıldığı dönemde, Türkmenistan’ın kuruluşundaki etnik örgütlenmenin, aynen, Osmanlı İmparatorluğunun çözülme, yönetimin ele geçirilmesi uygulamalarına benzer bir görünüm vermesi idi.

 

O günler, geride kaldı.  

Şimdi, yapılması gerekenler:

O dönem, Türkiye, Rusya başta, yakın çevrede, Avrupa’da, Amerika’da, elçilik binaları dışında, SATIN ALINAN, GAYRIMENKLLERİN GERÇEK LİSTESİ.

 Türkiye başta, başka yerlerdeki, tapusuz ya da Global Arazi Hırsızlarına kaynak aktarımı türündeki etnik işbirliklerinin, gerçek listelerinin, Almanya’da olduğuna inanıyoruz. (BU DURUM; bu işlerin Alman organizasyonu olduğu anlamına gelmez. O dönem, Almanya’nın dış takip başarısıdır.)  Almanya’dan bu konuda yardım alınırsa, şu anda elinizde olmayan bazı binaların da, ortaya çıkacağını sanıyoruz.

 

2- Binalar somutlaştıktan sonra, özellikle Rusya ve Türkiye’de, o günden bu güne dek – BUNLARDAN YARARLANANLARIN, isim listeleri, etnik ve amaç dökümleri.

Rusya ve Türkiye vatandaşı ya da sahte vatandaş, Türkiye – Rusya, devlet içi ve devlet dışı, sözde ticaret bağlantılı, Moskova, Ankara – İstanbul, New York’ta, belki halen, Rusya ve Türkiye’nin, Ermeni Politikacılarına da – sözde, iş çevreleri ya da sözde aydınlarına tahsis edilmiş, kullanımda olan binalar ve daireler.

 

3- Türkmenistan Büyükelçilerinin, tamamına yakını ya da tamamı Müslüman Ermeni idiler. Türkiye’de, o yıllarda, -etnik isim- listeleri bile yoktu. Kim? Sahte Türkmen. Bunlar bilinmiyordu. Elçiliklerde çalışanların isim listeleri. Örneğin Rusya’da, neden etnik olarak Türkmen ya da Ruslara iş verilmiyordu?

 

Bu kadar.

4.09.2020 13:24

Katkıda bulunanlar

Share it